Öyle tahmin ediyorum ki tüm bir dedektiflik janrında Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes’u kadar bilinen, tanınan ve sevilen bir başka karakter daha yoktur. Doyle’un yarattığı Sherlock Holmes karakterinin kendine has bir çekiciliği, kullandığı tümevarımsal yöntemin basit akıl yürütmelerine dayanıyor oluşunun bir nevi baştan çıkarıcılığı olduğu açık.

Bu karakter o kadar çok sevilmiştir ki, Doyle tarafından 56 kısa öyküde ve başlı başına 4 romanda kullanılmıştır. Doyle haricinde de bu karakteri kullanan yazarlar olmuştur, halâ da vardır. Sherlock Holmes; yüzlerce kez sinemaya, televizyona ve tiyatroya uyarlanmıştır, hatta video oyunları bile vardır. Holmes; en çok canlandırılan film karakteri olarak Guinness Rekorlar kitabına girmiştir. John Barrymore’dan Peter Cushing’e, Christopher Lee’den Jeremy Brett’e kadar 70’den fazla aktör 200’den fazla filmde bu meşhur dedektifi canlandırmıştır. Yakın zamanda, Benedict Cumberbatch, Ian McKellen ve Robert Downey Jr.’in, bu her dönemde her yaştan seyirciyi kendine çekmeyi başaran karakteri canlandırdığını biliyoruz. Ama benim en sevdiğim Sherlock Holmes halâ Basil Rathbone…

blankBasil Rathbone’u Sherlock Holmes rolünde ilk kez, küçükken, televizyonda izledim, o günden bugüne de severim. Sonra izlemediğim filmlerini tamamladım. Diğer birçok aktörü Sherlock Holmes rolünde izledim, halâ favorim Rathbone’dur. Peki niye?

Arthur Conan Doyle’un kaleme aldığı tüm Sherlock Holmes romanlarını ve hikayelerini okudum, karakteri iyi tanıyorum. Basil Rathbone’un bu nev-i şahsına münhasır Holmes karakterinin taşıdığı olumlu/olumsuz tüm özellikleri bünyesinde başarıyla erittiğini ve büyük bir ustalıkla rolüne yansıtabildiğini düşünüyorum. Herşeyden önce Holmes, biraz sert, kibirli ve kendinden emin bir perfeksiyonisttir. Sözünü sakınmaz. Tuhaf huyları vardır, büyük bir kararlılıkla çılgınca deneyler yapar. Sherlock Holmes’un kılık değiştirmeye, ses taklidine ve farklı aksanlarda konuşmaya dair sıradışı bir yeteneği vardır. Rathbone, bu konuda zaman zaman son derece zor rollerin altından kalkar. Holmes’un üslubu acımasız bir alaycılık taşır. Hazırcevaptır. Kadınlardan pek haz etmez. Jest ve mimikleri, kusursuz İngilizcesiyle büyük bir ahenk içindedir. Zekasını dış görünüşüne ustalıkla yansıtır. Fiziksel anlamda tehditkâr bir yapısı vardır. Basil Rathbone’un dış görünüşü (çenesi, kulakları, gözleri, özellikle uzun boyu ve dikkat çekici burnu), sinemada “kötü adam”lıktan gelen haklı şöhreti ve sağlam bir Shakespeare oyuncusu olması Sherlock Holmes karakterini canlandırırken ona büyük avantajlar sağlamıştır. Özellikle de Rathbone’un fiziksel görünüşü, Paget’in o meşhur Sherlock Holmes çizimleriyle büyük bir uyum içindedir.

blankBasil Rathbone; Holmes karakterini canlandırmadan önceki şöhretini, büyük ölçüde “kötü adam”ları canlandırdığı rolleriyle elde etmişti. Sherlock Holmes rolü kendisine teklif edildiğinde hemen kabul etmesinin altında yatan en büyük neden olarak “biraz da iyi adamları oynamak” isteği olduğunu beyan etmişti. Bu rolün gerektirdiği “tatlı-sert” üslubu kusursuz bir şekilde perdeye yansıtan Rathbone; 1939 tarihli ilk 2 filmin ardından (sırasıyla, “The Hound of the Baskervilles” ve “The Adventures of Sherlock Holmes”) eleştirmenlerin de gönlünü fethetmeyi başardı. Basil Rathbone halâ gelmiş geçmiş en iyi Sherlock’lardan biri olarak kabul edilir, hatta rolüyle o kadar özdeşleştirilmiştir ki, ileriki yıllarda, bu karakterin oyunculuğunu kemirip bitirdiğini, kariyerini sonlandırdığını öne sürmüştür. Roloff ve Seeßlen’in deyimiyle “üstün ve zarif” bir Holmes yaratan Rathbone, bu meşhur edebiyat kahramanını mükemmel ve eksantrik bir adam olarak sunabilmiştir.

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]

blankBasil Rathbone; 1939 tarihli ilk iki filmin büyük başarısını takiben 1942-1946 yılları arasında 12 Sherlock Holmes filmi daha çevirmiştir.

Hemen hemen benzer oyuncu kadroları ve çekim ekipleriyle hazırlanan toplam 14 filme ilaveten bir de “Crazy House” (1943) adlı filmde kısa bir rolde Basil Rathbone-Nigel Bruce ikilisini görürüz. İkili Sherlock Holmes-Dr. Watson karakterlerini radyo oyunlarıyla da devam ettirmişlerdir. Basil Rathbone’un başrolde oynadığı Sherlock Holmes filmleri; “The Hound of the Baskervilles” (1939), “The Adventures of Sherlock Holmes” (1939), “Sherlock Holmes and the Voice of Terror” (1942), “Sherlock Holmes and the Secret Weapon” (1942), “Sherlock Holmes in Washington” (1943), “Sherlock Holmes Faces Death” (1943), “The Spider Woman” (1944), “The Scarlet Claw” (1944), “The Pearl of Death” (1944), “The House of Fear” (1945), “The Woman in Green” (1945), “Pursuit to Algiers” (1945), “Terror by Night” (1946) ve “Dressed to Kill”dir (1946).[/box]

Basil Rathbone Sherlock’larının savaş dönemindeki stüdyo koşullarını hesaba katarsak, kara filmleri andıran bir yapısı olduğunu ileri sürebiliriz. Siyah beyaz kontrastına dayalı gölgeli sahneleri, sisler ve dumanlar içindeki silüetleri ve benzer set tasarımlarıyla dönemin korku filmleriyle de büyük benzerlikler taşımaktadır. 14 filmlik seri içindeki ilk iki film Twentieth Century-Fox’ta, geri kalanlar sıradışı korku filmleriyle tanınan Universal stüdyolarında çekilmiştir. Bu filmlerde karakterler son derece karanlık resmedilmiştir. Hemen her sahne şüphe uyandıran, güvenilmez tiplerle doludur. Sherlock Holmes çoğu zaman tongaya düşer, ölümden kıl payı kurtulur. Hikayeler çoğu zaman bir komplo çerçevesinde ilerler, cinayetler son derece kanlı ve vahşidir. Filmlerin adı bile gotik tınılar taşımaktadır. Dönemin ruhuna uygun olarak propaganda niteliği taşıyan Sherlock Holmes’lar da çekilmiştir. Bunlardan “The Voice of Terror” veya “The Secret Weapon” gibi Holmes’ları Rathbone’nun güçlü ekran-kişiliğine ve saygıdeğer performanslarına rağmen pek beğenmiyorum. Yine de en sevdiğim Sherlock Holmes halâ Basil Rathbone’dur. İki numarada ise Ian Richardson var. Jeremy Brett ve Peter Cushing’e de bayılırım. İleride bu konuya tekrar döneceğim. Söz…

blankŞimdi gelelim izleme listemize. Basil Rathbone’un başrolde oynadığı 14 Sherlock Holmes filmini de izleme fırsatı yakaladım, şimdi sizlere 5 tanesini tavsiye edeceğim. Tercihlerimi Arthur Conan Doyle çizgisine yakın olanların içinden belirledim. İşte en sevdiğim Basil Rathbone Sherlock Holmes’ları..

“THE HOUND OF THE BASKERVILLES” (1939)

“The Hound of the Baskervilles” (1939) aynı zamanda benim en çok sevdiğim Sherlock Holmes romanı. Filmin senaryosu tıpkı bir makine gibi tıkır tıkır işliyor, gizemli, etkileyici ve gotik dokusu adeta sizi içine hapsediyor.

Nigel Bruce’un romandaki ve hikayelerdeki tiplemesiyle alakası bile olmayan, benzersiz Dr. Watson yorumu kısa bir süre sonra klasikleşecek ve bir çeşit gelenek oluşturacaktır. “The Hound of the Baskervilles”de Basil Rathbone; rolüne büyük bir incelik, saygınlık ve zeka katarken, perdede gelmiş geçmiş en iyi Sherlock Holmes filmlerinden birini izleriz. Kaçırılmaması gereken bir film…

blank

“THE ADVENTURES OF SHERLOCK HOLMES” (1939)

“The Hound of the Baskervilles” ile beraber en sevdiğim Rathbone Holmes’u. Bu sefer Sherlock Holmes’un karşısında en az kendisi kadar korkunç bir zekaya sahip, “sonunu görene kadar” her zaman dedektifi/rakibini bir numaralı düşmanı olarak ilan eden Profesör Moriarty var. Moriarty dehşet verici planını, adeta bir örümceğin ağını ördüğü gibi ustalıkla örüyor. Senaryo çok iyi. Profesör Moriarty rolündeki George Zucco unutulmaz bir performans veriyor hatta Rathbone’u bile gölgede bırakıyor. Roloff ve Seeßlen’in deyimiyle “iki entelektüel narsistin düellosu” şeklinde cerayan eden “The Adventures of Sherlock Holmes” (1939), ezeli düşmanların hem mükemmel hem de nevrotik kişiliklerini ön plana çıkaran, hayranlık verici bir Sherlock Holmes uyarlaması. Başyapıt.

blank“THE SCARLET CLAW” (1944)

“The Scarlet Claw” (1944); Sherlock Holmes hikayelerinin gotik yönünü başarıyla yansıtan bir film. Ardı ardına gelen cinayetlerle gizem/muamma tüm bir filme yayılıyor. Bataklık, kırsaldaki tecrit ve acımasızca işlenen cinayet sahneleriyle “The Hound of the Baskervilles”i andıran filmin son derece güzel bir görüntü çalışması da var.

“THE PEARL OF DEATH” (1944)

“The Pearl of Death” (1944) filminde Sherlock Holmes’un dişli bir rakibi var. Yine kendisi gibi bir kılık değiştirme ustası, aynı zamanda bir suç dehası Giles Conover. Tehlikeli bir kadın ve bir “canavar” da cabası. Dur durak bilmeyen bir tempoda; hırsızlık, soygun, suikast girişimi ve gaddarca işlenmiş cinayetler peş peşe geliyor. Sıkı bir Sherlock Holmes macerası daha.

 “TERROR BY NIGHT” (1946)

“Terror by Night” (1946); popülaritesi düşen Basil Rathbone Sherlock Holmes’larının Viktoryen muamma hikayelerine geri-dönüşünü simgeler. “Agatha Christie”vari serüven tamamıyla trende geçiyor. Hikayeye; cinayet, soygun, adam yaralama ve çok sayıda suçlu serpiştirilmiş. Şaşırtıcı gelişmeler ardarda sıralanıyor ve Sherlock Holmes’un üstünlüğünü ilan ettiği finale kadar nefesinizi tutarak izliyorsunuz. Son büyük Basil Rathbone Sherlock Holmes’u…

blank

KAYNAKLAR

Kelleghan, Fiona (editör). “100 MASTERS OF MYSTERY AND DETECTIVE FICTION – Volume 1”, 2001. Salem Press, ABD.

Leitch, Thomas. “CRIME FILMS: GENRES IN AMERICAN CINEMA”, 2004. Cambridge University Press, İngiltere.

Rollyson, Carl ve Frank N. Magill (editörler). “CRITICAL SURVEY OF MYSTERY AND DETECTIVE FICTION – Volume 1”, 2008. Salem Press, ABD.

Roloff, Bernhard ve Georg Seeßlen. “CİNAYET SİNEMASI: POLİSİYE SİNEMASININ TARİHİ VE MİTOLOJİSİ”, 1997. (Çevirenler: Süheyla-Saliha N.Kaya), Alan Yayıncılık, İstanbul.

https://en.wikipedia.org/wiki/Sherlock_Holmes

www.imdb.com

blank

Ertan Tunc

Sevdiği filmleri defalarca izlemekten, sinemayla ilgili bir şeyler okumaktan asla bıkmaz. Sürekli film izler, sürekli sinema kitabı okur. Ve sinema hakkında sürekli yazar. En sevdiği yönetmen Sergio Leone’dir. En sevdiği oyuncular ise Kemal Sunal ve Şener Şen.

“Türk Sinemasının Ekonomik Yapısı 1896-2005” adlı ilk kitabı; 2012 yılında Doruk Yayımcılık tarafından yayınlanmıştır. Kara filmler, gangster filmleri, İtalyan usulü westernler, giallolar ile suç sineması konularında kitap çalışmaları yürütmektedir. İletişim: ertantunc@gmail.com

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Vertigo (1958) Tüm Zamanların En İyi Aşk Filmidir!

“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular.” Aşk mevcut olmayana duyulan bir
blank

Sinema Denemeleri 1: Kara Filmlerde Boks

İlk deneme konumuz kara filmlerde boks. Ben “kara film” (film