Modern Türk korku sinemasının tepesindeki yönetmen olan Alper Mestçi’nin yeni korkusu Siccin 5, bu hafta gösterimde… Benzer bir temaya sahip ancak konu devamlılığı bulunmayan ürkünç büyü ve cin hikayeleriyle seyirciyi her seferinde korkutmayı başaran Alper Mestçi’nin artık sektörde bir marka olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Fazlaca eser veren ama bunların çoğu seyredilemeyecek kadar kötü işlerden oluşan Türk korku sinemasında Alper Mestçi filmleri her zaman eleştirmen ve seyirci ilgisini hakeden işler oluyor.
Siccin 5, Alper Mestçi’nin favori oyuncusu haline gelen Merve Ateş’in canlandırdığı Hale adındaki bir çocuk karakterin etrafında şekilleniyor. Hale’ye ve ailedeki diğer insanlara musallat olan iblisler kontrolü ele geçirerek onların tuhaf şeyler ve kötülükler yapmalarına sebep oluyorlar. Bu ele geçirilme, rahatsız edilme sahnelerinin çoğu bir rüyada geçiyormuş gibi çekilip sunulmuş. Bu iyi bir tercih zira iki alemin (Ruhlar ve insanlar alemi) kapılarını rüya aracılığıyla saydamlaştırarak geçirgen hale getirmek işe yarayan bir fikir. Bu çabanın uç örneğini Elm Sokağı Kabusu serisinde izledik.
Alper Mestçi’nin yazdığı senaryodan çektiği filmde ete-kemiğe bürünen karakterler serinin diğer filmlerindekilere göre daha izole bir yaşam sürüyorlar. Birbirileriyle olan daraltılmış etkileşimleri tekinsizlik duygusunu iyice arttırıyor. Filmin çekildiği mekan olan ve kanser vakalarıyla bir zamanlar basında yer bulmuş ve terkedilmiş olan Karain köyü de bu duyguya ustaca hizmet ediyor. Alper Mestçi her zaman olduğu gibi kamerasını nereye koyacağını biliyor ve iyi açılar yakalıyor. Filmde gerçekten güçlü imgeler var ancak bunlardan bazılarının neye istinaden oluşturulduğu bilgisine seyirci sahip değil, bu da onları, Hale’nin oyuncak bebeğinde fark ettiğim gibi, olması gerektiği kadar korkunç yapmıyor. Senaryo anlamında biraz daha ince işçiliğe ihtiyaç var. Alper Mestçi’nin artık tartışmasız ustası olduğu ayin ritüelleri konusunda ise Siccin 5’te gerçek bir zirve var. Siccin filmleri içinde en beğendiğim ritüel sekansı bu filmin finalinde ve gerçekten ürkütüyor! Burada uluslararası bir başarı bile var diyebilirim. Siccin filmleri içinde seyirciyi en çok dehşete düşüren sekanslardan biri olan, çocuğun üzerine düşen dolap kabusuna benzer bir durum burada da yaratılıyor ancak Alper bunu öyle tadında bırakmış ki. Tutan bir fikri sömürmeyip sadece anımsatarak geçmesini takdir ettim.
Siccin serisinde duymaya alışık olduğumuz ve benim pek sevdiğim tema müzikleri bu filmde de karşıma çıktı. Bir önceki filmde ve bunda biraz fazla müzik döşediğini düşünüyorum ancak diziler yüzünden neredeyse her ana tema konulmasına alışkın seyirci bunu istiyor ve gişe yönetmenleri burada çok fazla inisiyatif kullanamıyor. Neyse ki Siccin serisinde gerçekten uğursuz (şu ghostly dediklerinden) ve etkileyici temalar var, bizi de izlerken havaya sokmayı başardı.
Siccin 5 için yazacaklarım neredeyse bu kadar. Yine aile içi bir lanet öyküsü, artık korku filmlerinde oynamaya iyice alışmış olan yetenekli Merve Ateş ve Alper Mestçi’nin ne yaptığını bilen rejisi karşımıza oldukça seyredilir bir iş çıkarmayı başarmış. Her zaman olduğu gibi usta işi makyajlar ve Türk korku sinemasında çok rastlamadığımız gore seviyesi yüksek sekanslar… Alper Mestçi ve Can Evrenol korku eylemini ima etmekten çıkarıp aksiyona dönüştüren ve bunu da etkileyici bir grafik şiddet gösterisi olarak sunabilen isimler. Herkes korku filmi çekiyor ama aslında çok az korku filmimiz var! Çünkü türün gereklerini bilen sinemacı sayısı fazla değil. Bütün bunlar Siccin yılın en iyi yerli tür filmi yapıyor. İyi seyirler…
murattolga@otekisinema.com