“Öteki Sinema” olarak yeni üretim yerli fantastik ve korku filmleriyle yakından ilgileniyoruz fakat görüldüğü üzere hevesimiz kursağımızda kalıyor. Açıkca söylemek gerekirse şimdiye kadar, türle olan görece zayıf ilişkisi sebebiyle tamamen bir korku yada fantastik yapım olarak niteleyemesek de “Küçük Kıyamet” dışında salondan tatmin olmuş bir şekilde çıkmamızı sağlayan ve “tamam bu sefer olmuş.” diyebileceğimiz bir çalışmaya da rastlayamadık.

“Büyü”, “Okul”, “Gomeda”, “D@bbe”, “Kabuslar Evi”, “Gen” iyi niyetli çalışmalar da olsa(?) hevesimizi kursağımızda bırakan işlerdi…. Fakat bu defa gerçekten bizi umutlandıran bir çalışma ile karşı karşıyayız. umarım bu defa Türk Fantastik Sineması kendi hikayesini, ayakları yere basar bir şekilde anlatan filme kavuşacaktır.

Aşağıda 2 Kasım’da gösterime girecek “Sıfır Dediğimde” adlı filme ait bazı tanıtım bilgileri bulacaksınız. Ayrıca dilerseniz filmin özenle hazırlanmış Web sitesini de ziyaret edebilirsiniz. İyi okumalar dilerim. midnight

Proje nasıl doğdu?
Herşey 1991 de başladı. Sevgili dostum, psikiyatrist Doç.Dr.Haluk Savaş bana bu öyküyü anlatmıştı. Acemi bir hipnozcu, bir tıp öğrencisi arkadaşını hipnoz ediyor ve işler karışıyordu. Yaşanan bu olayın gerçekte kopma noktasına geldiği anın, çok heyecan verici bir sinema filminin başladığı an olabileceği fikri o gün bugündür kafamda dönüp duruyordu. Hipnoz içinde bir hafta önce yaşadıklarını tekrar yaşayan bir “süje”, seans içinde kendisinin gözetlendiğini farkediyordu. Gerçek olayda gözetlenen süje ve acemi hipnozcu korku içinde süjeyi uyandırıp, olayı unutma yolunu tercih ediyorlardı. Ama denir ki herşey anlatacak bir öykünüz olmasıyla başlar. Bir öykücü asla rahat durmaz. “Ya devam etselerdi neler olacaktı?” İşte benim de kafamda dönüp duran bu soru “Sıfır Dediğimde”nin doğmasıyla sonuçlandı. 2003’ün sonbaharında Mahkum ile ilgili ilk öykü tartışma grubunu kurdum. Herşeyden önce öyküyü kurmak gerekiyordu. Hatta öykü kusursuz olmalıydı! 2005 Ocak ayına kadar sayıları 10’u bulan genç ve çok yetenekli arkadaşımla birlikte öyküyü ve tretmanı geliştirdik. Mutlu olana kadar vazgeçmedik. Kafamızı kurcalayan her soruya cevap bulmak istedik. Filmi izliyor gibiydik ve tatminsiz, hiçbir şeyi beğenmeyen sinema izleyicilerine benziyorduk. Zaman zaman tartışmaların içinde boğuluyorduk. Bu durumlarda fikirlerimizi nadasa bırakıyor bir süre “Sıfır Dediğimde”yi hayatlarımıza sokmuyorduk. Tartışmalara geri döndüğümüzde zihinlerimizin bizden habersiz çözümlere ulaştığını farkediyor şaşkınlık ve sevinç içinde çalışmalarımıza devam ediyorduk. Nihayetinde 2005’in ilkbaharında Sıfır Dediğimde’nin senaryosu da oyuncularla tartışılacak hale gelmişti. Artık elimizde bir senaryo vardı. Heyecan dolu, gizemli, belki de meraktan çatlatacak bir senaryo.

Mahkum.net
“Sıfır Dediğimde” isim olarak Hazım Körmükçü tarafından önerilene dek projemizin kod adı “Mahkum” idi. Ancak Mahkum adı hapishane, parmaklıklar ya da suç ve suç dünyası ile ilgili gibi duruyordu. Oysa bizim projemiz hipnoz ve masallar uzerinde yoğunlaşıyordu. “Mahkum” kelimesinin senaryoyu bilenler ya da filmi izleyenler için bazı anlamlar ifade edecegi açıktı ancak, filmi hiç izlemeyenler için bazı yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebilirdi. Dolayısıyla filmimizin adı Sıfır Dediğimde olarak değişmiş oldu… Gelelim Mahkum.net‘e… Mahkum.net Mayıs 2005’te yayınına başladığımız bir web-günlüğü (blog). Mahkum.net‘te projemizin sinopsisi ve proje ile ilgili başka pek cok şeyi ziyaretçilerimizle paylaştık. “Sizce bu öykü nasil devam etmeli?” ya da “sizce Dr.Melih rolünü kim canlandırsın?” gibi… Bu şekliyle Mahkum.net bir ilkti. Kollektif olarak gelistirilen bir proje. Cok sayıda sinema tutkunu ile karşılıklı “konuşarak” proje geliştirmek ve sadece paylaşmak… Bugune dek Mahkum.net sayesinde tanıştığımız dostlarimizla pek cok şey başardık. Bundan sonra da birlikte ve paylaşarak calışmaya devam edeceğiz.

ÖYKÜ

Aslı, Güzel Sanatlar Fakültesinde Resim bölümünde son sınıf öğrencisidir. Okulun sonlarına doğru birgün, çok sevdiği sanat tarihi hocasından antika değerinde eski tarihli orijinal bir kitap ödünç alır. Sanat tarihi hocası Müfit, çok yetenekli olduğunu düşündüğü Aslı’yı doğu tarzı minyatürler konusunda yönlendirmiştir. Ne var ki Aslı, kitabın da içinde olduğu çantasını o gün kaybeder. Aynı zamanda çantasını nerede ve nasıl kaybetmiş olabileceği hakkında en ufak bir şey hatırlamamaktadır. En yakın arkadaşı, tıp fakültesi son sınıf öğrencisi Nevin, kitabı nasıl kaybettiğini hatırlamaya çalışırken gittikçe bunalıma sürüklenen Aslı’yı bir psikiyatriste götürür. Psikiyatrist Dr.Melih, rijit bilimsel fikirleri olan bir bilimadamıdır. Aslı’yı görür görmez teşhisini yapar: Dissosiyatif Amnezi. Ve bu tanıya en iyi cevap veren tedaviyi uygulamak ister. Hipnoz. Aslı başlangıçta çekinse de hipnoz olmayı kabul eder. Melih, böylece Aslı’yı hipnoz seansı içinde, kitabı kaybettiği güne geri gönderir. Aslı o gün yaşadıklarını, zihninde tekrar yaşar. Kitabı bir telefon kulübesinde kaybettiği ortaya çıkar. Gizemli konulara meraklı olan Nevin’in ısrarları ve Melih’in, Aslı’nın bir başka psikiyatrik rahatsızlığı olup olmadığını anlamak istemesi, Melih’in hipnoz seansına değişik bir yön vermesine sebep olur: Aslı’yı telefon kulübesinin önünde bekletir ve çantasını kimin aldığını gözlemlemesini ister. Telefon kulübesinde bekleyen Aslı, kısa bir süre sonra yaşlı bir kadının çantayı farkedip, alıp ve uzaklaştığını görür. Melih, Aslı’ya telkin eder: “Yaşlı kadını takip et”. Aslı takip ederken ve gördüklerini seansı takip eden Melih ve Nevin’e anlatırken, birden, korku içinde irkilir. Hipnoz dünyasının içinde tanımadığı birisi tarafından gözetlenmektedir. Dehşet içinde kalan Aslı, aceleyle uyandırılır. Reel dünyadan hipnoz dünyasına geçişlerle, gizemli karakterler ve gizemli olaylar gün yüzüne çıkacaktır. Yıllar boyunca gizli kalmış aile sırları, doğu masallarının gizemli dünyasına yapılan bir yolculuk, İstanbul açıklarındaki gizemli Burgaz Ada’ya, gecenin içinde yapılan bir vapur yolculuğuyla keşfedilecektir.

Merakla bekliyor ve “Allah utandırmasın diyoruz”, ölmez sağ kalırsak, filmi izledikten sonra da fikirlerimizi buradan belirtiriz…..

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Looper Yapım Notları

Looper yapım notları Öteki Sinema'da yayında! Gelecek zamanda geçen, aksiyon-gerilim
blank

Tenten’in Maceraları Yapım Notları

Steven Spielberg, klasik serüvenlere görkemli bir şekilde yeniden hayat veren