En az ayda bir uğramaya çalıştığım Alkım’ın indirimli DVD reyonunda eski hazineleri üç on paraya almaya devam ediyorum. Son kazımda Konvoy, Gümüş Kurşun ve Kelebek’e ulaştım. Ve bu sayede sizlere Stephen King’in “Cycle of the Werewolf” romanından uyarlanan Gümüş Kurşun’u tanıtma şansına nail oldum sevgili okur.
1985 yapımı filmin yönetmeni Dan Attias. Kendisinin sinema için çektiği tek uzun metraj filmi, ancak Attias’ın kariyeri bu filmden sonra tv dizileri ile almış yürümüş. Buffy the Vampire Slayer’dan CSI’a, Lost’a, House M.D.’ye bütün rekortmen dizilerin bir çok bölümünde yönetmen koltuğuna oturmuş. E.T.’de de ikinci yardımcı yönetmen olarak çalışmış bir isim kendisi.
Tarker’s Mills bir King klasiği olarak Maine’de küçük sessiz sakin bir kasabadır. Kendi halinde yaşamlarını sürdüren insanlar dolunay ile birlikte geceleri ortaya çıkıp kasabalıları terörize eden bir yaratıkla karşı karşıya kalırlar. Jane adlı bir ufak kızın anlatımında ilerleyen bu kanlı hikaye aslında Jane (Megan Follows) ve engelli kardeşi Marty’nin (Corey Haim) birbirlerini çekememelerine rağmen zor koşullarda birbirlerine destek oluşlarının öyküsüdür. Aile değerlerine takmış bir yazardan da başka ne beklenirdi zaten?
King’in çok sevdiği çocuğun gözünden anlatılan hikayelerden biri ile karşı karşıyayız. Kurtadam’la başa çıkmaya çalışan ahali her gün yeni kurbanlar verirken engelli bir çocuk tüm kasabayı kardeşi ve alkolik dayısının yardımı ile kurtarmaya çalışıyor.
Filmin adını veren Gümüş Kurşun hem Kurtadam’ı öldürmeye yarayan tek imge iken aynı zamanda Red Dayı’nın (Gary Busey) Marty için yaptığı motosiklet/tekerlekli sandalye karışımı aletin de adı.
Filmde özellikle kurtadam kıyafeti produktör dahil çok eleştiri almış. Kıyafeti giyen aktörün hareketleri dahil beğenilmemiş. Ancak kurtadam dönüşüm efektlerinin zamanına göre iyi olduğunu söylemek gerekir. Burada 1981 yapımı American Werewolf in London’ı anmadan geçemeyiz tabii ki. O filmdeki insanın kurtadama değişimi sahnesinin etkisinde kalındığı belli ancak özellikle kilisede insanların değiştiği bir sahne var ki hayran kaldım.
Romanın yanında tabii ki film yine çok aşağıda kalıyor. Özellikle romanın bir yıllık bir süreci ele aldığını düşünürsek filmde tüm olaylar sanki 3-5 gün içinde olup bitiyor gibi. Romanda hikayenin kurtadamın gözünden anlatılması da es geçilmiş.
Çocuk oyuncuların gerilimi başarıyla verdikleri filmde asıl altı çizilmesi gereken karakter ise Red Dayı’yı oynayan Gary Busey. Çocukluğumdan beri Nick Nolte ile karıştırdığım aktör b-filmlerin unutulmaz oyuncularından biridir. Kariyeri boyunca 140’dan fazla irili ufaklı rolde yer aldı. Türk sinemasına da 2006’da Kurtlar vadisi – Irak ile konuk olmuştu.
80’ler filmlerinden hoşlanıyorsanız Gümüş Kurşun kendi halinde, naif bir yapım olarak seyredilmeyi hak ediyor. Stephen King sevenler bu kurtadam yorumunu kaçırmasın.