2005 yılında çekilen ilk “Günah Şehri” macerasını izlediğimde şunu düşünmüştüm; “bu bir çizgi roman uyarlaması değil, bu filme çekilmiş bir çizgi roman!”
Gerçekten de öyleydi. Bir çizgi roman uyarlaması yapmak için yola çıkıldığı vakit işler karışır. Büyük bütçe, Hollywood baskısı, hayran tepkileri derken ortaya kimseyi mutlu etmeyen ama senaryo aşamasından itibaren yapılan PR’ın gazıyla gişede tutunan filmler çıkar. Çünkü çizgi romanın iki boyutlu dünyası gerçekliğe taşınınca ciddiyetini, tutarlılığını kaybeder, karizmasına ölüp bittiğimiz kahramanlar maskeli şaklabanlara dönüşür. Benzer bir durum, anime dünyasında da yaşanır. Gerçek oyuncularla yapılan filmler (live action) çizilmiş olanın yanına bile yaklaşamaz!
Usta çizgi romancı Frank Miller ve B filmlerine olan aşırı sevgisiyle bilinen Robert Rodriguez yönetmen koltuğuna (Tarantino’nun da ufak dokunuşları vardı) oturunca işler değişiyor tabii. İki boyutlu, siyah beyaz ve oldukça stilize çizgilere sahip “Günah Şehri” evreni olduğu gibi korunarak peliküle aktarılıyor. PG-13 maskaralığından uzak durularak eserin içerdiği şiddet eksiltilmeden veriliyor ki, diğer çizgi roman uyarlamalarının en iyice tatsızlaştığı yerdir burası… Film, girişten sonuca bir sürü katarsis içeren senaryosuyla da etkileyici olmayı başarıyordu. Uzun lafın kısası; Miller ve Rodriguez çizgi roman uyarlaması çeken her yönetmenin rüyası olan filmi çekmeyi başarmıştı, Günah Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadında bu başarı tekrarlanıyor, o yüzden yazının sonuna kadar bekletmeyelim, Günah Şehri’nin hayranları yine mest olacak, ilk filmden nefret edenler bu macerayı da sevmeyecek!
Günah Şehri, masum insanların, tayt üzerine don giymiş pelerinli kahramanların şehri tarumar ederken masum insanları ve köpecikleri kurtardığı Metropolis benzeri bir DC Comics şehri değil. Burada herkes kirli ve katil… Yaşamak için öldürmek, kaçmak ve kovalamak zorundasınız.
Günah Şehri’ne yeniden dalan Miller ve Rodriguez’in işi bu defa daha kolay. Kült mertebesine yükselmiş bir filme devam çektikleri için artık nereye gideceği belirsiz bir deney yapmamışlar ancak ilk filmin üzerine çok bir şey koyabildikleri de söylenemez. Biraz garantici davranarak ilk filmi hatırlatma misyonunu fazlaca ciddiye alıp, benim gibi hafızasında hala taze imgeler besleyenler için tekrara düşen, kimi anlarda sıkıcılaşan bir seyir yaratmışlar. Buna çok gerek olduğunu da sanmıyorum. Ayrıca aradan geçen 9 yılda sinemaların projeksiyonları dijitalleşti, perdeye oldukça net ve güçlü kontrasta sahip görüntüler düşer oldu. Bu filmin siyah beyaz ruhuna iyi gelmiş ancak yeşil perde (green box) etkisi iyice sırıtır olmuş. Blu-Ray’de durum daha da vahimleşecek.
Bazen, kurmacayı gerçek yapmak için, filmin hikayesi ve kahramanları kadar önemli bir mekan duygusuna ihtiyaç vardır, Günah Şehri bu alanda çok başarılı. Christopher Nolan’ın çektikleri dahil, onca Batman filminde bir türlü hakkıyla inşa edilememiş Gotham City’i andırıyor çünkü eski “Detective Comics” maceralarının ruhu sinmiş bu filme!
Son tahlilde; Günah Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadın, “bir çizgi roman uyarlaması nasıl olmalı?” dersi adeta. Kara film (film noir) zamanlarından gelen harika bir dedektiflik öyküsü… Frank Miller’ın çizgi romanlara getirdiği aşırı şiddeti de hikayeye sindirerek çekilmiş ve kendi ucuz lezzetini yaratmış. Bu sebeple, “armudun sapı, üzümün çöpü” diye kusurlarını yazmaya gerek yok, çok da kusuru yok zaten ancak şunu affedemeyeceğim; ilk filmde Miho karakterini oynayan Devon Aoki benim filme bağlanma sebeplerimden biriydi, oysa şimdi bu karakter sıradan bir yüzü olan Jamie Chung’a emanet edilmiş. Olmadı Miller-Rodriguez, çok ayıp!
Buraya bir ekleme; eleştiri Beyazperde sitesinde yayınlandığında bir internet ukalası altına gelip, “Devon Aoki çekimler yapıldığında hamileydi, araştırıp öyle yazın” falan diye atarlanmış, -canım kardeşim, bunca yıl beklemişsin, o zaman bu karakter için 4-5 ay daha bekler, sonra çekersin filmini… Devon’un yerine Maggie olmuş mu? Olmamış! O zaman ayıp ki ne ayıp!
Filmin Fragmanını izlemek için afişe tıklayın !
İlk yayınlanma: http://www.beyazperde.com/filmler/film-61087/elestiriler-beyazperde/
Bu filmlerde ki aslan payı kimin acaba sayın tolga şen islam ve müslüman düşmanı frank miller mi yoksa b filmlerinin efendisi kanını bile sinema sevgisi için satan rodriguez mi ? bana kalırsa rodriguez çünkü miller’ın tek başına çektiği spirit vaziyeti ortada hayır sen ne diye bu adamı projeye dahil edersin ki ver telif parasını otursun çizim masasına dimi ama :)