Üniversitelerin sinema kulüplerini ağırladığımız ve onların sesine kulak verdiğimiz yazı dizisi “Sinema Kulüpleri Sektörün Neresinde” son sürat devam ediyor. Bu hafta Ege’nin incisi ve aynı zamanda ülkemizin en yaşanılası şehirlerinden biri olan İzmir’e uzandık ve Ege Üniversitesi Sinema Topluluğu ile söyleştik.
Sektör adına alternatif yaratabilecek potansiyeli bünyesinde barındıran ender şehirlerinden olan ve kültürel anlamda fazlasıyla seçeneği bünyesinde barındıran İzmir’in güzide oluşumlarından biri de Ege Üniversitesi Sinema Topluluğu. Ülkemizin köklü okullarından olan Ege Üniversitesi’nin bu güzide kulübü ile yazı dizisi kapsamında konuştuk ve bir yandan onları tanıyıp bir yandan da naçizane seslerini duyurmaya çalıştık.
Yaptıkları işlerin her daim takipçisi olan ve olmaya da devam edecek bir sinemasever olarak, kulüpleri adına sorularımızı cevaplayan Harun Demirel ve Çağatay Çelikbaş’a en başta teşekkür ediyor ve sonrasında da sözü onlara bırakıyoruz. Bakalım Ege Üniversitesi Sinema Topluluğu kim, ne gibi etkinlikler yapar, sorunları neler ve kendilerini gelecekte nerede görüyorlar?
Sinema Kulübü, üyelerine ne gibi artılar katmaktadır?
Ege Üniversitesi Sinema Topluluğu, sinemaya gönül vermiş insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir topluluktur. Üyelerine film izleme kültürü kazandırarak, sıradan izleyiciden ayırmayı amaçlayan; film üzerine düşünmeyi, yorumlamayı, uğraşmayı seven ve bu doğrultuda vizyon geliştirmeye çalışan bir kulüptür. Öncelikle gelen arkadaşlarla birlikte sürekli maruz kaldığımız ve ‘gişe filmi’ olarak adlandırılan, izleyenine çok da bir şey katmayan filmlerden sıyrılıyoruz. Tercihimiz, her zaman önemli yönetmenlerin, önemli filmleri oluyor. Bazen hak ettiği değeri görememiş fakat sinema adına önemli bir yere sahip, bazen de efsaneleşmiş filmleri izliyoruz. Bunu yaparken de birçok farklı fakülteden ve bölümden insanlarla beraber film izliyor, üzerine konuşuyoruz. Bu da daha bilinçli bir izleyici profili yaratarak ufuk açıcı farklı yorumların ortaya çıkmasını ve izlediğimiz filmin derinine inmemizi sağlıyor. Kısaca, sinema kulüpleri sinemayı ve film izlemeyi seven herkesin içinde bulunmaktan keyif alabileceği ve izlediği film ile ilgili kendi düşünce ve görüşlerini paylaşabileceği bir ortam yaratır.
Etkinliklerinizden kısaca bahsedebilir misiniz? Size göre yaptığınız en büyük etkinlik hangisi ve bunun başta size sonrasında ise sektöre katkısı nelerdir?
Normal şartlar altında on yıldır kesintisiz olarak her hafta Cuma günü gerçekleşen film gösterimlerimiz devam etmektedir. Filmin ardından film ve yönetmen hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra az önce de bahsettiğim gibi gelen üyelerimizle birlikte filmi çözümlüyor ve yorumluyoruz. Bunun dışında özel gün ve haftalarda o haftalara yönelik filmlerimiz oluyor. Birkaç yıl öncesine kadar sinema kulübü bünyesinde bulunan bir film atölyemiz vardı. Burada daha çok bir film nasıl yazılır, nasıl çekilir, kamera-ışık kullanımı vs. gibi teknik bilgiler veriliyordu. İşin mutfağını da öğrenmek isteyen üyelerimiz açısından oldukça faydalı olan atölyemiz belli sebeplerden dolayı kapanmak zorunda kaldı. Şu an isteğimiz en kısa zamanda bu atölyemizin tekrar açılması ve derslere devam edilmesi.
Bunların dışında her sene yönetmen ve oyuncuları okulumuzda ağırlayarak, sadece topluluk üyeleriyle değil okuldaki bütün arkadaşlarla onları buluşturmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Zeki Demirkubuz, Ümit Ünal gibi önemli isimleri ağırladık. Birkaç hafta önce ‘Sarmaşık’ filminin yönetmeni Tolga Karaçelik ve oyuncusu Kadir Çermik konuğumuzdu.
Böyle etkinliklerle sektörden isimleri üyelerimizle buluşturarak birinci ağızdan sektör hakkında sohbet etme şansına sahip oluyoruz. Bu etkinlikler özellikle ileride bu işi yapmayı düşünen arkadaşların fikir sahibi olması açısından önemli oluyor.
İzmir gibi büyük, kültürel anlamda gelişmiş bir şehirde yaşıyorsunuz. Bu durumun düzenlediğiniz organizasyonlara olumlu ya da olumsuz yansımaları neler oluyor?
İzmir sanata ve kültüre gerçekten önem veren bir şehir. Bu açıdan kendimizi şanslı sayabiliriz. Nüfus olarak da günden güne büyüyen bir yapıda ve böylece etkinliklerimizi daha fazla insana ulaştırabilme şansına sahip oluyoruz. Okul içi etkinliklerimiz sadece üye olan üniversite öğrencilerine açık fakat okul dışındaki etkinliklerimize herkes katılabiliyor. İzmir’de de kültür ve sanat adına iyi bir organizasyon olduğu zaman katılım güzel seviyelerde oluyor.
Okul yönetimi size hangi konularda destek, hangi konularda köstek oluyor? Ayrı düştüğünüz noktalar, yapmak istediklerinize ne derece engel teşkil ediyor?
Okul yönetimi imkânlar dâhilinde yardımcı olmaya çalışıyor ama ne yazık ki çoğu zaman bu yetersiz kalıyor. Topluluklar etkinlikleri düzenlerken her şeyi kendileri ayarlamak zorunda, bu bilinen bir gerçek; ama bu etkinlikler düzenlenirken ortaya çıkan bazı sıkıntıları çözmek adına okuldan yardım istiyoruz. Çözümü okul için gayet basit olan bir sorunu bile reddedebiliyorlar, bu da topluluklar ile SKS arasında bir kopukluğa neden olmaya başlıyor. Özellikle SKS bünyesinde sürekli değişen idari yönetim kadrosu ve kararlar yüzünden çoğu topluluk sorun yaşamakta; başta onay verilen kararlar sonradan değiştirilebilmektedir. Yavaş ve bazen de gereksiz işleyen prosedürlerden her topluluk mustarip. Bu konularda biraz daha iyileştirmeye gidilerek orta bir yol bulunabilir. Bizim de okuldan ve SKS’den beklentimiz bu yönde.
Üniversite kulüpleri için en zor konulardan biri de devamlılık. Tamam, alttan yeni birçok kişi geliyor ama yıllarını kulübe adamış insanlar da mezun olup gidiyor. Bu sirkülasyon da doğal olarak yapılan işlerin kalitesine yansıyor. Peki, siz bu devamlılığı sağlama adına özel bir çalışma yapıyor musunuz?
Devamlılık konusu gerçekten her topluluk için sıkıntı oluşturan bir konu. Bizim diğer topluluklardan farklı olarak bir devam zorunluluğumuz yok fakat bütün üyelerimizin etkinliklere katılımını önemsiyoruz. Sinema topluluğu her okulda en popüler topluluklardan biridir. Bizim de her sene başında fazla olan üye sayımız zamanla çekirdek bir kadroya dönüşüyor ve bu da gayet normal bir süreç. Kalan ana kadro ile bir yönetim kurulu oluşturuluyor ve devamlılık sağlanıyor. Bunun dışında stant çalışmasına önem veriyoruz. Her sene üniversiteye yeni başlayan arkadaşlara topluluğu tanıtmak amacıyla standımız kuruluyor. Bu sayede de bir sirkülasyon gerçekleşiyor ve daha fazla insana ulaşabiliyoruz.
Kulübünüzde yer alan üyelerden kaçının, sinema sektöründe kariyer yapma hedefi var? Ya da kendilerine bu alanda bir gelecek görüyorlar mı?
Toplulukta psikoloji, felsefe, mühendislik gibi çok faklı bölümlerden arkadaşlar da bulunuyor. Fakat özellikle iletişim fakültesinde okuyan arkadaşların sinema alanında bir kariyer hedefleri oluyor. Bu arkadaşların da kariyer hedefleri ve planları okulun sonuna doğru olumlu ya da olumsuz değişkenlik gösteriyor tabii ki. Çünkü sektör ve iş hayatı adına daha fazla bilgi sahibi oluyorlar. Bu da düşüncelerinde ya da hedeflerinde değişikliklere sebep olabiliyor.
Üniversite yıllarında sinema sektöründe çalışmak istediğini belirtip, daha sonrasında bu kariyer hedefinden vazgeçenlerin gerekçeleri neydi?
En birincil neden az önce de söylediğim gibi sektör ve çalışma koşulları hakkında gerçeklerle yüzleşmek diyebiliriz. Her öğrenci özellikle de sinema öğrencisi büyük umutlarla bu bölüme gelip sonrasında bir hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Maddiyat, çalışma ortamı, çalışma saatleri, sosyal hayat gibi birçok sebepten dolayı bu alandaki hedeflerinden vazgeçebiliyorlar. Bu nedenle özellikle Sinema ve Televizyon bölümünü isteyen arkadaşların biraz daha realist olmaları, her şeyin farkına varmaları ve “Ben bir şeyleri değiştirmek ve bu işi gerçekten yapmak istiyorum” demeleri gerekiyor.
Mezun olan arkadaşlarınız içerisinde, kendisine sektörde yer edinebilmiş birileri var mı? Varsa hangi alanlara yoğunlaştılar?
Mezun olan arkadaşlarımız arasında şu anda sektörde olanlar var. Birçok dizide, filmde kamera ve reji grubunda çalışan arkadaşlarımız bunlar. Fakat her geçen gün sektörde yer edinebilmek ve sıyrılabilmek güçleşiyor.
Malum, sektörde yer almak için İstanbul çoğu zaman bir mecburiyet olarak görülüyor. Ancak İzmir’de bir o kadar potansiyeli olan bir şehir. Bu noktada merak ettiğim husus şu: İzmir, geleceğini sinema üzerine inşa etmek isteyenler için alternatif bir adres olabilir mi?
Şu an sinema kariyeri için ne yazık ki hala tek seçenek İstanbul. İzmir yeterli potansiyele sahip olmasına karşın gerekli yatırımlar yapılmadığından birçok büyük yapım şirketi İstanbul dışına çıkmıyor. İzmir’de dizi ve film projeleri yapılsa da devamı gelmiyor. Proje ya İstanbul’a taşınıyor ya da tamamen bitiyor. Bu nedenle sinema alanında kariyer hedefi olanların ilk tercihi İstanbul oluyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Sinema toplulukları, sinema sanatı ve sektörü adına öğrencilerin uğradığı ilk duraktır. Bu nedenle böyle önemli ve faydalı bir yazı dizisi ile sinema kulüplerinin sesinin duyurulmasında emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Geleceğin sinemacılarını bir araya getiren ve yetiştiren bu durakların artması, büyümesi ve sorunlarının çözülmesi dileğiyle.