Geniş bir coğrafyaya yayılmış olan ülkemizin, farklı noktalarda konumlanmış üniversitelerine konuk olduğumuz, “Sinema Kulüpleri Sektörün Neresinde” yazı dizisi kaldığı yerden devam ediyor. Daha öncesinde Ege, Yıldız, Akdeniz, Muğla gibi köklü sinema kulüpleri ile sohbet etme şansına eriştiğimiz yazı dizisi için bu hafta, Türkiye’nin Avrupa topraklarında kalan güzide şehri Edirne’ye uzandık ve Trakya Üniversitesi Sinema Topluluğu ile söyleştik.
Henüz dört yıldır faal olan, buna rağmen yaptıkları güzel işlerle adını duyurmayı başaran Trakya Üniversitesi Sinema Topluluğu (TUSİT), İstanbul’a yakın olmanın avantajını fazlasıyla kullanan bir kulüp. Aynı zamanda Edirne gibi, kültürel etkinliklere fazlasıyla sıcak bakan bir şehirde var olmak, onların yaptığı etkinliklerin daha geniş kitlelere ulaşmasına olanak sağlıyor. Dilerseniz lafı daha fazla uzatmayalım ve sözü bir an önce TUSİT’e bırakalım. Bakalım, onlar ne gibi etkinlikler yapıyor, sorunları neler ve kendilerini gelecekte nerede görüyorlar.
Sinema Kulübü, üyelerine ne gibi artılar katmaktadır?
Sinema Kulübü olarak daraltmayalım. Bütün üniversite öğrenci kulüpleri üyelerine birçok artı sağlamaktadır. Bunlar nedir derseniz; en önemlisi sosyalleşme, yeni insanlarla tanışma ve bunun akabinde iletişim. Bunlar genel artıları.
Sinema Kulübünün öznel artıları ise, sinemaya ilgi alakası olan insanların birbirinden faydalandıkları bir alan yaratmasıdır. Sinema veya diğer sanat dallarının kişinin düşünme, empati kurma ve daha bir çok özelliğine katkısı olduğu yadsınamaz. Sinema kulübü de üyelerine böyle bir ortam ve alan yaratıyor. Aynı zamanda herkesin film kültürünün gelişmesine ve sinemanın derinlerine inmesine olanak sağlıyor.
Etkinliklerinizden kısaca bahsedebilir misiniz? Size göre yaptığınız en büyük etkinlik hangisi ve bunun başta size sonrasında ise sektöre katkısı nelerdir?
Her hafta düzenli olarak okulumuzda sinema yazarlığı da yapan hocalarımızla beraber film okumaları yapıyoruz. Bu etkinlik sene boyunca devam ediyor. Sene sonunda bunu açık hava film festivali ile kapatıyoruz. Kimi zaman da oyuncu ve yönetmen gibi bazı konukları ağırlama fırsatımız oluyor. Bunların dışında kısa film, jenerik çekimi gibi çalışmalar yapıyoruz. Kısacası bir sinema kulübü ne yapabilirse hepsini yapmaya çalışıyoruz.
Genellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerin dışında kalan üniversitelerde kulüplere katılımın daha fazla olduğunu görüyoruz. Peki, Trakya Üniversitesi Sinema Topluluğu için de benzer şeyleri söyleyebilir miyiz? Ve sizce bunun asıl sebebi nedir?
Aslında İstanbul – Ankara gibi metropollerin dışında kalan üniversitelerde katılımın daha fazla olduğu gerçeği, burada yani Edirne’de de bir sorunsala dönüşüyor. Bu büyük şehirler dışında katılımın fazla olması, o şehirde yapacak daha iyi bir alternatifin olmamasından kaynaklanıyor. Ama Edirne’de bunun bir sorunsala dönüşmesi ise şu şekilde; Edirne’ye gelen öğrencilerin büyük bir oranı aslen İstanbul’da yaşıyor. İstanbul- Edirne arası çok yakın bir mesafe olduğu için öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun hafta sonları İstanbul’a gitmesi kulüplere katılım ve bağlılık konusunda probleme dönüşüyor.
Okul yönetimi size hangi konularda destek, hangi konularda köstek oluyor? Ayrı düştüğünüz noktalar, yapmak istediklerinize ne derece engel teşkil ediyor?
Okul yönetimleri genellikle bütün üniversitelerde büyük bir problem; bunu diğer üniversite kulüplerinde aktif olan arkadaşlarımızdan duyuyoruz. Zaten bu senelerdir de süregelen bir durum. Bizde de fazlaca problem var. Etkinlik yapmak istediğinizde size bir külfet gözüyle bakılması, bu etkinlikler için yeterli destek sağlanmaması bu problemlerin çıkış noktası. Biz üniversitemizdeki diğer kulüplere nazaran bu konuda daha şanslı olduğumuzu söyleyebiliriz. Çünkü 4 yıldır süregelen bir devamlılık var. Bu devamlılığı okuldaki bürokrasinin kapılarını baya aşındırarak sağladık. Bu da en azından destek olmasalar da köstek olmamalarını sağladı. Bunun ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır tabii ki. Sonuçta okulun size köstek olmaması için sevinmek, biraz absürt bir durum; ama yaşanan bu konjonktürde maalesef ki insanlar artık neye sevineceğini de şaşırmış durumda.
Üniversite kulüpleri için en zor konulardan biri de devamlılık. Tamam, alttan yeni birçok kişi geliyor ama yıllarını kulübe adamış insanlar da mezun olup gidiyor. Bu sirkülasyon da doğal olarak yapılan işlerin kalitesine yansıyor. Peki, siz bu devamlılığı sağlama adına özel bir çalışma yapıyor musunuz?
Ben şu anda bu sorulara kulüp başkanı olarak cevap veriyorum. Sinema kulübü şu an Edirne’de dördüncü yılında. Ben buraya öğrenci olarak geldiğim ilk sene bütün kulüpler kapatılmış ve yeni baştan kuruluyordu. Biz o zaman 10- 15 kişilik bir ekiple kulübü kurduk. Kurduktan iki ay sonra da ben başkan olmuştum. O zamandan beridir de bu görev bende kaldı. O nedenle bu sirkülasyon sonunda neler olacağını henüz tecrübe etmedik. Ama az çok belli bir şablon ve sistem oturmuş durumda. Kulüpte olacak arkadaşlar da bu işi aynı şekilde devam ettirecektir. Kulüp okuldaki en faal topluluklardan birisi. Bazen etkinliklere ara verdiğimizde insanların, “Ne zaman başlayacak, Neden ara verdiniz?” gibi soruları zaten kulübün aksi bir durum yaşanması halinde kendiliğinden faal hale geçeceğinin de göstergesi.
Kulübünüzde yer alan üyelerden kaçının, sinema sektöründe kariyer yapma hedefi var? Ya da kendilerine bu alanda bir gelecek görüyorlar mı?
Bizim okulumuzda sinema bölümü ya da iletişim fakültesi yok. Radyo Tv programcılığı ve teknolojileri gibi bölümlerin ön lisans bölümleri mevcut. Bu durum kulüp üyelerinin gelecek planlarına da yanıyor. Sinema sektöründe var olma hayali kuran kişi sayısı da maalesef ki iki-üçü geçmez.
Üniversite yıllarında sinema sektöründe çalışmak istediğini belirtip, daha sonrasında bu kariyer hedefinden vazgeçenlerin gerekçeleri neydi?
Sorunun en temel cevabı sinemanın gerçekten meşakkatli bir alan olmasıdır. İkinci önemli tarafı ise Türkiye’nin zor şartları. Bir de genel olarak ülkemizde devamlılığın sağlandığı işlere meslek deniliyor. Sonuç olarak sinema da devamlılığın sağlanması konusunda işlevsel olan bir alan değil. Bu da insanları mesleki olarak bir kaygıya düşürüyor.
Mezun olan arkadaşlarınız içerisinde, kendisine sektörde yer edinebilmiş birileri var mı? Varsa hangi alanlara yoğunlaştılar?
Daha önceki senelerden mezun olup sinema alanında bir şeyler yapan arkadaşlarımız olmadı. Ama reklam tanıtım vs işlerle uğraşanlar oldu. Onun dışında Türkiye genelinde bırakın sinema kulübünü, sinema bölümünden mezun olanların çoğu bile düğün hikâyesi çekiyor. Bu da hem eğitim hem de sektörel boyutta ne denli sıkıntılar olduğunu gösteriyor.
Biraz da Edirne’den bahsedelim. Yaptığınız etkinliklerde şehrin size olumlu ya da olumsuz katkısı neler oluyor?
Edirne küçük ve kültürel anlamda diğer illerimize göre daha dolu bir şehir. Bu bizim etkinliklerimize de yansıyor. Yaptığımız etkinliklere öğrenci arkadaşlarımız dışında bir o kadar da şehir sakini katılıyor. Bu da daha güzel bir etkileşime olanak sağlıyor.
Malum, sinema sektörünün kalbi İstanbul’da atıyor. Edirne’de, coğrafi olarak İstanbul’a yakın diyebileceğimiz bir şehir. Siz bu durumu avantaja çevirmek adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Davet ettiğimiz sinemacıların katılımı diğer şehirlere göre daha kolay oluyor. Çünkü belirttiğiniz gibi sektörün kalbi İstanbul’da atıyor. Edirne-İstanbul arası 3 saatlik mesafede olunca da bu çağırdığımız kişilerin pozitif bakmasına bir katkı sağlıyor. Günü birlik etkinliğe katılıp tekrar geri dönebiliyorlar. Bu da bizim açımızdan güzel bir avantaja dönüşüyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Sinema ile uğraşan herkese bol şans diliyorum.