“America’s not a country, it’s a business. Now fucking pay me”
Çok acayip şeyler oluyor memlekette… AKP kurmayları ardı ardına sinir zıplatan açıklamalar yapıyorlar. Nedir dertleri anlamadım, amaç böyle açıklamalarla gündem yaratıp arkadan gemileri yürütmek mi, yoksa ne izleyeceğimize, okuyacağımıza, dinleyeceğimize bu adamlar mı karar verecek gerçekten?
Farkındayım, son iki yazıyı onun üzerine yıkıyorum ancak içinde herhangi bir ‘tırsma’ hali olmadan belirtiyorum ki, Kültür Bakanıyla hiçbir sorunum yok, Sezarın hakkı Sezar’a! Onun bakanlığı döneminde memleket film festivali doldu, bağımsız sinema güçlü destekler aldı vs. Tamam, ne güzel ama bu son açıklama nedir böyle?
Kültür Bakanımız Brad Pitt’in oynadığı Kibarca Öldürmek / Killing Them Softly filmini izlemek için sinemaya gidiyor, harika ama nedense girdiği film hakkında en ufak bir araştırma yapmamış olmalı ki salondan şok olarak çıkıyor ve şu açıklamayı yapıyor;
“Ben salondan çıkmayı düşündüm. İğrenç. Ben bu kadar yüz kızartıcı diyalog hayatımda duymadım ve duymak istemem. +13 imiş, +18 yapın veya elinizden geliyorsa kaldırın bu filmi’ dedim. Dedim bunu, Türkiye’nin önünde söylüyorum. İtiraz eden çıksın konuşalım. İnsan eşiyle seyrederken rahatsız olur mu, bırakın çocuğuyla, arkadaşıyla, yakınıyla, sevdiğiyle. Sanat fiilen bu değil. Yapan yapsın, ben almam”
Bunun üzerine, 21 Aralık 2012’de gösterime giren filmin Türkiye dağıtımını üstlenen Chantier Films yaptığı açıklamada, filmin Kültür Bakanlığı Film Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu’ndan önce 15 yaş sınırı ve ‘şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içerdiği’ uyarıları alarak vizyona girdiğini söylüyor. Ancak 26 Aralık’ta kurul tarafından yeniden kopya istendiğini ve filmin tekrar değerlendirilerek vizyona 18 yaş sınırı ve yine olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar ve şiddet uyarıları aldığını vurguluyor ve Filmin şu anda 18 yaş sınırı ile gösterilmeye devam ettiği belirtiyor.
Filmin yaş sınırlamaları teknik bir konudur, o işin bilirkişileri var, eleştirmesi bana düşmez ancak Bakanın beyanatındaki “elinizden geliyorsa kaldırın” lafına fena takıldım. Ellerinden hiçbir zaman gelmemesi dileğiyle… Her film herkes için değildir. Çocuğunu alıp götüreceğin film başkadır, kendi başına izleyeceğin film başka… “Sevmedim, yasaklansın” kafasının savunulacak hiçbir tarafı yok. Sevmiyorsan izleme, kendi aileni koru, kolla… Hayatı aynı şekilde algılayıp yaşamamız gerektiği sonucunu nereden çıkardın?
Ben yine de, daha sivilceli bir ergenken “kalk hadi Birdy başlıyor” deyip ‘uyandıran’ babama çok teşekkür ederim. Sayesinde sinemayla büyüdüm, bugünlere geldim.
Bir de merak ediyorum; Bakan filmdeki hangi diyaloglara takıldı? Brad Pitt ve James Gandolfini’nin karı-kız muhabbetlerine mi yoksa arkada sürekli beyne işleyen Amerikanın muhteşem ekonomik çöküşü ve finalde Brad Pitt’in Obama için sarfettiği laflara mı? Acaba ikincisi olabilir mi? Kimbilir…
Aslında bu topa hiç girmeyecektim ancak ortalık terkedilmiş madenci kasabası gibi… Sosyal medyada bazı efervesan yorumlar ve bir iki görüş dışında bir şey yok. Film eleştirmeninin işi sadece film eleştirmek mi? O filmlerin salonlarda gösterilme özgürlüğünü savunmak kimin görevi? Ne oldu, kim nasıl birbirine değiyor ki bazı şeyler hakkında bu kadar yazamaz, çizemez hale getirildik?
Öyle olsun madem… Kuzuların Sessizliği çok güzel filmdir. Sevmeyene rastlamadım. Hepinize iyi seyirler…
Fareler ve İnsanlar, Şeker Portakalı can da, Killing Me Softly patlıcan mı? Neymiş? Böyle sanat olmazmış. Niye? Sanat yüz kızartmazmış. İyi ki es kaza H.R. Giger’ın sergisine filan gitmemiş. İşin ilginç yanı, aynı röportaj içinde “birileri Steinbeck’i yola getirmeye çalışıyor, akıl alır şey değil” demiş olması. Bu ne yaman çelişki böyle?
Bir de bir filmin yaş sınırlamasının bakanın emriyle belirlendiği, filmin emirle gösterimden kalktığı ülke olmak meselesi var tabii. O da üzerinde düşünmeye değer bir konu.
Çok güzel yazmışsınız. Elinize sağlık. Her cümlenize katılıyorum.
Filmi İzlemedim Ama Şimdiden Merak Ettim Filme Daha Çok Prim Yaptırıyorlar