WARNER BROS

KING ARTHUR

Şimdiye dek: 1 film
Durumu: Ölü doğum

Warner Bros bu yıl gösterime giren, Guy Ritchie’nin yönettiği, bünyesinde Jude Law, Charlie Hunnam, Djimon Hounsou gibi isimler barındıran King Arthur and the Legend of the Sword (Kral Arthur Ve Kılıç Efsanesi) filmine büyük umutlar bağlamıştı. Filmin yapımcıları arasında olan ve Harry Potter serisinden tanıdığımız Lionel Wigram, şubat ayında verdiği röportajda Kamelot Evreni adını verdiği eylem planından bahsetmişti. Buna göre Kral Arthur’dan sonra her bir kahramanın ayrı filmleri çekilecek, daha sonra hepsi Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin serüvenlerini anlatan bir filmde bir araya gelecekti. Bu arada Kral Arthur’un büyücü bir kadınla aşk yaşaması gibi planlar da vardı. Daha sonra bir başka yapımcı evrenleşme işini doğruladı ama kafalarındaki planın tam olarak böyle olmadığını söyledi.

blank

Fakat Kral Arthur, tüm zamanların en kötü üçüncü açılışını yaptı ve büyük zarar etti. 175 milyon dolar bütçeli film, dünya çapında 143 milyon dolar kazanabildi. Pazarlama masrafları da eklenince Warner Bros’un kaybı 100 milyon doları aştı. Uzmanlar, filmin başını yiyenin de evren kurma çalışmaları olduğunu söylüyor. Yani Kral Arthur tek atımlık bir hikâye anlatsa veya seri film olarak çekilse böyle olmayacaktı. Ama karakter tanıtma, evren yaratma ve hikâye anlatma gibi her biri ayrı zaman ve özen isteyen işleri iki saate sıkıştırmaya kalkınca film hiçbirini yapamadı ve tepetaklak oldu.

DC Genişletilmiş Evreni (DCEU)

Şimdiye dek: 4 film
Durumu: Kendi de bilmiyor!

Marvel yapar da en büyük rakibi yapmaz mı? Yapar ama yüzüne gözüne bulaştırır. DC’nin en büyük hatası yanlış adamla anlaşmaktı. Zack Snyder’ın iyi yanları olabilir, Watchmen de şahane bir film olabilir ama Man of Steel’de Süpermen’e biçtiği Kara Şövalye donu, kahramanın taytının üstüne giydiği kırmızı donla uyumsuz olduğu için eleştirilere maruz kaldı ve DC, en azından eleştirmenler nezdinde iyi bir başlangıç yapamadı. Batman v Superman: Dawn of Justice’teki “Martha entrikası” meselesine ise hiç girmeyelim. Yine de DC Genişletilmiş Evreni’nin mevcut durumunu sadece Snyder’a yıkmak haksızlık olur, çünkü Suicide Squad (Gerçek Kötüler) de pek az kişiyi memnun edebildi. Bir tek Wonder Woman ses getirebildi, ki o da DC için büyük ama eğlence sineması açısından küçük bir adım.

blank

Warner Bros, bunun üzerine DC evrenini hafifletme kararı aldı. İşin garip yanı bu kararın üç başarısızlıktan sonra değil, hem olumlu eleştiriler alan, hem de iyi hasılat yapan tek filmden sonra alınmış olması. Wonder Woman’a bakan Warner Bros yöneticileri “biz bu işi nihayet kıvırıyoruz galiba” demek yerine “ya, bu film genişletilmiş evrenle pek bağlantısı olmamasına rağmen başarılı oldu, demek ki bu iş o kadar önemli değil” diye düşündü. Nihayet aymaları güzel şey tabii, ama işleri karman çorman etmeleri ayıp oldu biraz. Şimdi sıkı durun. Matt Reeves’in yöneteceği The Batman filmi bu sinematik evren dâhilinde olmayacak ve Batman’i Ben Affleck oynamayacak. Aynı şey Joker’in köken hikâyesini anlatan film için de geçerli. Fakat Harley Quinn’in köken hikâyesindeki Joker için geçerli değil. Bu Joker, DCEU Joker’i olacak ve Jared Leto tarafından canlandırılacak. Çekileceği duyurulan bir sürü süper kahraman filminin (Nightwing, Black Adam, Batgirl vs) hangilerinin bağımsız, hangilerinin DCEU mensubu olacağı ise an itibariyle belli değil. Çöz beni Arap saçı.

MONSTERVERSE (Kaiju)

Şimdiye dek: 2 film
Durumu: Sağlam

Kral Arthur ve DCEU çuvallamış olabilir ama Warner Bros’un elinde sağlam markalar da var. Monsterverse, Gareth Edwards’ın 2014’te çektiği Godzilla’yla başladı. Filmin Brian Cranston’ı harcamak veya kötü düşman yaratık tasarımları gibi eleştirilecek yanları olabilir ama Emmerich’in filminin yanında şaheserdi ve ana materyale ihanet etmemeye özen gösteriyordu. Bu yıl izlediğimiz Kong: Skull Island (Kong: Kafatası Adası) için de benzer şeyler söylenebilir. İki film, beğenilmelerinin yanı sıra gişede de başarı kazandı. Bu seri devam edecek. Evren, Kong: Skull Island ile hayatımıza giren Monarch çevresinde şekillendirilecek. Godzilla ve King Kong hikâyelerinin dev yaratıkları da bu evrende boy göstermeye başlayacak.

blank

Örneğin 2019’da gösterime girecek olan Godzilla: King of Monsters’ta apartman yüksekliğindeki kahramanımız Mothra, Rhodan ve en büyük hasmı, üç başlı King Ghidorah’la karşı karşıya gelecek. Godzilla’nın insanlığı bir kez daha koruyacağı filmde Vera Fermiga, Ken Watanabe, Guillermo del Toro’nun son filmi The Shape of Water’la adından çok söz ettiren Sally Hawkins ve Stranger Things’den tanıdığımız Millie Bobby Brown’ı izleyeceğiz. Godzilla vs. Kong ise bir yıl sonra gösterime girecek ve iki klasik canavarı karşı karşıya getirecek. Diğer Godzilla filmleri gibi günümüzde geçecek olan filmde, 70’lerde geçen Skull Island’a kıyasla daha yaşlı ve yıpranmış bir Kong’la karşılaşacağız.

THE CONJURING

Şimdiye dek: 4 film
Durumu: Gayet iyi

James Wan’ın Saw (Testere) serisinden sonra el attığı ikinci korku serisi de başarılı oldu. İlk The Conjuring (Korku Seansı) filmi 2013’te ödümüzü koparttı ve hem gişede başarılı oldu, hem de çok iyi eleştiriler aldı. Bu başarının ardından devam filmlerinin gelmesi kaçınılmazdı. Fakat serinin beyin takımındakilerden biri olan Wan, Testere serisine kıyasla daha dallı budaklı bir yol izledi. Ana seri 2016’da gösterime giren The Conjuring 2 ile devam etti ama serinin doğaüstü güçlerini ele alan yan hikâyeler de görmeye başladık ve The Cunjuring-verse yavaş yavaş kurulmaya başladı. Yan hikâyeler şimdilik kötü bebek Annabelle ve onun köken hikâyesi Annabelle: Creation’dan ibaret. Ancak bu durum yakında değişecek. İkinci filmin kötücül güçlerinden şeytani rahibeyi anlatan The Nun 2018’de, The Crooked Man ise henüz belli olmayan bir tarihte seyircilerle buluşacak. Ana seriyi devam ettirecek The Conjuring 3 ise ön yapım aşamasında.

blank

The Conjuring akıllıca oluşturulmuş bir sinematik evren. Yan hikâyelerin farklı karakterlere odaklanması ve farklı dönemlerde geçmeleri seyircilerde aynı filmin laciverdini izliyormuş havasının oluşmasını engelliyor. Hep aynı beyin takımının elinden çıkan filmler, başarı konusunda tutarlılık gösteriyor. Ama hepsinden önemlisi, filmlerin maliyetlerinin çok düşük olması. Söz gelimi ilk Annabelle filmi sadece 6,5 milyon dolara çekildi ve gişede 256 milyon doların üzerinde gelir elde etti. Diğer filmlerin maliyetleri daha yüksek, ama gişeleri de öyle. Hatta The Conjuring, Alien (Yaratık) ve Resident Evil’dan sonra bir milyar dolar sınırını aşan üçüncü korku filmi serisi. Maliyet/ciro oranı 20’ye bir civarında ve Wan ve ekibi bu oranı koruduğu sürece yeni filmler gelmeye devam edecektir.

LEGO

Şimdiye dek: 3 film
Durumu: Biraz daha dikkat

2004’te batma tehlikesi geçiren Lego, çareyi şirketi hafifletmekte ve video oyunu, film gibi yan ürünlerin haklarını dışarı vermekte buldu. Bu hamlenin meyvesi olan video oyunları hemen bir yıl sonra, 2005’teki Lego Star Wars’la başladı ama sinema filmi için bir dokuz yıl daha beklememiz gerekti. 2014’te gösterime giren The Lego Movie güçlü komedisiyle beklenenin çok üzerinde başarı kazanınca Warner Bros, Lego filmlerini evrenleştirmeye karar verdi. Bu yıl Lego Batman ve Lego Ninjago olmak üzere iki Lego filmi izledik. Bunlardan Lego Batman, her alanda ilk Lego filminin başarısını egale etti. Ancak Lego Ninjago’da sorun var. İlk Lego filmi 60 milyonluk bütçesine karşılık 470, Lego Batman 80 milyona karşılık 312 milyon dolar gelir elde ederken Ninjago, 70 milyon bütçeyle 120 milyon dolar getirebildi.

blank

Tabii bu durum Warner Bros’un fişi çekmesi için yeterli değil. Lego Movie 2, 2019’da gösterime girecek. Ayrıca Billion Brick Race adında üçüncü bir yan hikâye ve 2018’de Unikitty karakterini temel alan bir televizyon dizisi de geliyor. Yine de şunu söyleyeyim: Bu seriyi yazıya katmamın tek sebebi Warner Bros’un Lego’yu bir sinematik evren olarak tanımlaması. Filmler arasında ortak karakterler var. Örneğin Batman hem Lego Movie’de, hem kendi adıyla anılan filmde görünüyor ama aradaki bağlantı “evren” tabirini hak edecek kadar güçlü değil. Bir filmde olanlar bir sonraki filmi etkilemiyor çatı bir hikâyeden veya ortamdan bahsetmek pek mümkün değil. Anlaşılan Warner Bros bu işi gerektiğinde koz olarak kullanmayı düşünüyor ve tıpkı filmler gibi, bu sinematik evren lafını da pek ciddiye almamak gerekiyor.

HANNA BARBERA

Şimdiye dek: Yok
Durumu: 50/50

Laff-a-lympics’i hatırlayanınız var mı? 1977-1979 yılları arasında yayınlanan ve Hanna Barbera’nın neredeyse tüm karakterlerini bir araya toplayan çizgi dizide üç takım (Yogi Yahooey’ler, Scooby Doobie’ler ve Gerçek Kötüler) şampiyonluk için yarışırdı. Gerçek Kötüler ya son dakika hataları, ya da hile yaptıkları için kırılan puanları yüzünden kaybederdi. Sadece bu çizgi film bile Hanna Barbera kahramanlarının bir araya gelmesinin ne kadar eğlenceli olduğunun kanıtı. Ama bu kadar beş benzemez kahramandan nasıl bir sinematik evren çıkacağı sorusuna yanıt aranıyor.

blank

Warner Bros’un Lego’dan sonra ikinci animasyon sinematik evreninin temelleri 21 Eylül 2018’de, S.C.O.O.B’la atılacak. Hangi kahramanı merkeze alacağını anlamanın pek de zor olmadığı bu uzun metraj animasyonun yapımını The Lego Movie’nin beyin takımı üstlenecek. Buraya kadar her şey normal. Fakat Warner Bros, S.C.O.O.B’un “Hanna Barbera evreninin ilk ayağı” olduğunu açıklayınca işler biraz karıştı. Hakları Sony’de olduğu için Şirinler’in dâhil olamayacağı evrenin hangi Hanna Barbera karakterlerini içereceği hakkında kesin bir bilgi yok. Dahası, Taş Devri ve Jetgiller gibi iki ayrı uçtaki kahramanların nasıl bir araya getirilebileceği de bir muamma. Kristal küreme bakıyorum ve filmin yapımını üstlenen WAG’ın (Warner Animation Group) Lego’dakine benzer bir yol izleyip evren işini gevşek tutacağını görüyorum.

blank

Kaan Zanbakcı

1976, İstanbul doğumlu. Sinema denen sanatın ne kadar büyülü bir şey olduğunu 1986’da, Şişli Site sinemasında izlediği Return of the Jedi ile farkına vardı. 10 yıldır çevirmenlik yapıyor. Önce Divxplanet bünyesinde, ardından Öteki Sinema’da film eleştirileri yazdı. Sender’in açtığı senaryo atölyelerine katıldı. Hayalî İcraat adında bir bilimkurgu/fantastik sinema sitesi hazırladı ancak o büyüklükte bir siteyi tek başına hazırlamanın zorlukları, hosting firmasının saçmalıklarıyla birleşince 6 yılda büyük mesafe kat eden, 800’ü aşkın makale içeren sitesini kapadı ve Öteki Sinema’ya geri döndü.

5 Comments Leave a Reply

  1. şuraya bir buton koyun o sayfaları tek sayfa halinde açsın yoksa tıklamam hürriyet galerisi mi bu. emeğine sağlık.

  2. Normalde sayfalara bölme adetimiz yok ama yazı çok uzun olduğunda sayfa yüklenmesi çok uzun sürüyor ve sunucuya epey yük bindiriyor. Böyle yazıları bölmekten başka çare yok. Hürriyet galerisi değil doyurucu ve bilgilendirici bir rehber. Tıklamazsanız çok şey kaçırırsınız. Sevgiler…

  3. X-men serisinin geçmişi iptal edilince Wolverine’in filmlerde yaptığı her şey de iptal edildi. O zaman Logan da Xavier ile nasıl tanıştı, ne yaşadılar da o kadar yıprandılar, bunlar muallakta kalmadı mı?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Mad Max: Fury Road Neyin Distopyası?

Evet, artık baklayı ağızdan çıkarmanın ve yeni Çılgın Max’in öncülleriyle
blank

Sinemada İleri Gerçekçilik / Post-Realism

Sinemada İleri Gerçekçilik: Sinema bir daha Lumière Kardeşler'in, 'bir trenin