20th CENTURY FOX

ALIEN

Şimdiye dek: 6 film
Durumu: Uzayda evren olamadığınızı kimse duyamaz

H.R. Giger’ın sıra dışı tasarımıyla Ridley Scott’ın dingin anlatımını bir araya getiren Alien’ın gösterime girdiği 1979 yılında seri filmler modaydı. Buna karşın Alien’ın devam filmi için 7 yıl ve bir James Cameron gerekti. Ardından iki film daha geldi. Her bir film serinin mitolojisine katkıda bulundu. Aliens’ta kraliçeyi gördük. Alien 3, farklı konuklardan doğan yaratıkların farklı özelliklere sahip olduğunu gösterdi. Alien: Resurrection Ripley’i Xenomorphlaştırırken kraliçeyi Ripley’leştirdi. “Şirket”in yerine “devlet”i koydu. Ayrıca yönetmenin kurgusunun finalinde gördüğümüz enkaz halindeki dünya kafamızda büyük soru işaretleri yarattı. Bütün bunlar, serinin yavaş yavaş evrene dönüşmesini sağlayacak malzemeler anlamına geliyordu, ama bu henüz tam anlamıyla becerilebilmiş değil.

blank

Alien’ın devam filmlerinin kalitesi tutarlı bir şekilde düşse de hiçbiri kötü olmamıştı. Ta ki Prometheus’a kadar. Ridley Scott’ın hikâyenin başını bizzat çekeceğini duyduğumuzda sevinçten havalara uçmuştuk. Plana göre iki film çekilecek, Xenomorph’un kökeni anlatılacak ve ilk Alien’ın efsane iskeleti “Pilot” konuya dâhil edilecekti. Sonra ne mi oldu? Damon Lindelof oldu. Büyük vaatler havada uçuşmaya başladı. Ridley Scott’a göre Damon Lindelof’un öyle şahane fikirleri vardı ki iki filme gerek yoktu bile. Tek filmde işi halledecekler, konuyu bağlayacaklardı. Prometheus gösterime girdiğinde büyük hayal kırıklığı yaşadık. Filmde sorular yanıtlanmıyor, aksine daha büyük sorular ortaya çıkıyordu. Xenomorph’un mitolojisi tarumar ediliyor (ki bu konuda Lindelof’tan çok Fox yöneticileri suçlu), filmde mantıksızlıklar ve boşluklar havada uçuşuyor (bir kadının odasındaki tıp cihazının erkeğe ayarlı olduğundan kadın üstünde işlem yapmayı reddetmesi), seyirciye tekerlek gibi yuvarlanarak üstüne gelen uzay gemisinin yuvarlandığı yönde koşmakta direttiği için ezilen karakter gibi aptallıklar izletiliyordu. Filmin en gerilimli sahnesiyse Lindelof tarafından filmin bir önceki senaristi Jon Spaihts’ten birebir alınmıştı.

En büyük kinaye, “Alien” ve “sinematik evren” sözcüklerinin aynı cümle içerisinde ilk kez kullanılmasına vesile olan filmin, serinin evrenleşmesindeki en büyük engel olan Prometheus olması sanırım. Vaatlerinin hiçbirini gerçekleştiremeyip seriyi rayından çıkaran Prometheus yüzünden Lindelof ve Scott’ın arası açıldı. Prometheus’un devamı niteliğindeki Covenant yeni gösterime girdi. Bu seriye iki film daha çekilecek. Yani “her şeyi tek filmde anlatacağı” vadedilen filmin yarattığı kargaşa ancak üç filmde çözülebilecek. Çözmeye talip olan kişi de Ridley Scott. Özellikle 2010 sonrası filmlerinde 80’li ve 90’lı yıllardaki yaratıcılığından eser olmayan Scott seriye gereken ivmeyi kazandıramadığı gibi, kazandırabilecek fikirlerin yeşermesine de izin vermiyor. En son Neill Blomkamp’ın Alien: Awakening adını taşıyan ve Aliens’ın devamı niteliğinde olan projesini iptal ettirdi ve bu adı Covenant’ın devam filminde kullanacağını duyurdu. Bunun ne kadar vahim bir hata olduğunu daha iyi anlayabilmek için, Alien hayranlarının istek listesinde “dünyada geçen bir film”in “Prometheus’un devamı”ndan daha üst sıralarda olduğunu hatırlatalım.

X-MEN, DEADPOOL, FANTASTIC FOUR

Şimdiye dek: 11 film
Durumu: Parçalı mutantlı, yer yer mutedil dalgalı

20th Century Fox’un Marvel olmayan Marvel evreninden çok iyi filmler çıktı. İki X-Men üçlemesinin ikisinin de orta filmi (X2: X-Men United ve X-Men: Days of Future Past) çok iyiydi. Deadpool keyifliydi. Logan şahaneydi. Hatta iyi filmlerin oranının listenin pek çok üyesinden yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu evrenin başını yakan şeyse plansızlık. Hikâye planlaması yapan ve filmlerin tutarlılığını gözeten biri olmadığı için her sanatçı kendi kafasına göre takılıyor ve Fox, sonra tutarlılığı sağlamak için yeni filmler çekiyor. Örneğin X-Men: The Last Stand beğenilmedi. X-Men Origins: Wolverine ve devam filmi beğenilmemekten de öteye geçerek tutarsızlıklar yarattı.

blank

X-Men: Days of Future Past, geçmişe giderek bu iki filmde olanları hiç yaşanmamış hale getirdi. X-Men: Apocalypse ve Deadpool, Days of Future Past’taki zaman kırılmasından sonra yaşanan olayları konu aldı. Apocalypse yine beğenilmezken Deadpool gişeyi salladı. 2015’te çekilen ve konu namına hiçbir şeyin olmadığı, yönetmenle stüdyonun birbirlerini suçladığı Fantastic Four da bu evrenin bir parçasıydı, ama bu seri tamamen iptal edildiği için Richards ailesini X-Men evreninde göremeyeceğiz. Logan ise çok iyi bir film olmasına rağmen tamamen bağımsız. Serinin geleceği ise parlak görünüyor. Superman Returns (Süpermen Dönüyor) uğruna ayrılan Bryan Singer’ın X-Men: Days of Future Past’le geri dönüşü, Apocalypse faciasına rağmen seriyi toparlamış gibi görünüyor. Fakat Bryan Singer ve onun yokluğunda iyi iş çıkaran tek isim olan Matthew Vaughn, seri için tek başına yeterli değil. Simon Kinberg senaryolarının inişli çıkışlı performansı tehlike arz ediyor. Marvel de dış kulvardan yaptığı atakla X-Men ve Fantastic Four’un film haklarını geri almak için uğraşıyor.

Fakat gelecek filmlere bakınca, Fox’un buna yanaşmadığını anlıyoruz. 2018’de seriye üç film eklenecek: Stranger Things tarzı X-Men filmi The New Mutants, Simon Kinberg’in yazarlığının yanında yönetmenliğini de üstlendiği ve The Last Stand’in zaman kırılması yüzünden silinen olaylarını, bu kez çizgi romana daha sadık kalarak anlatmayı hedefleyen The Dark Phoenix ve Deadpool 2. 2009’dan beri ismi olup cismi olmayan Gambit’i de 2019’da (nihayet) izleyebileceğiz. X-Men’in tek yan hikâyesi, devam filmleri de planlanan The New Mutants olmayacak. Drew Goddard’ın yazıp yöneteceği X-Force ve James Franco’nun oynayacağı Multiple Man filmleri ön yapım aşamasında. Alpha Flight ve Exiles gibi mutant takımlarının filmlerinin çekilmesi de gündemde. Fox tutarlılığa ve filmlerin kalitesine daha çok dikkat ederse, Marvel’le baş edecek bir sinematik evren yaratabilir. Bu arada Logan’la X-Men evreninden tamamen kopmuş olsa da Wolverine’in mirası, filmdeki manevi kızı Laura’yı (X-23) anlatan bir filmle devam edecek. James Mangold, senaryo çalışmalarına başladı bile. Laura’yı yine Dafne Keen canlandıracak.

blank

Kaan Zanbakcı

1976, İstanbul doğumlu. Sinema denen sanatın ne kadar büyülü bir şey olduğunu 1986’da, Şişli Site sinemasında izlediği Return of the Jedi ile farkına vardı. 10 yıldır çevirmenlik yapıyor. Önce Divxplanet bünyesinde, ardından Öteki Sinema’da film eleştirileri yazdı. Sender’in açtığı senaryo atölyelerine katıldı. Hayalî İcraat adında bir bilimkurgu/fantastik sinema sitesi hazırladı ancak o büyüklükte bir siteyi tek başına hazırlamanın zorlukları, hosting firmasının saçmalıklarıyla birleşince 6 yılda büyük mesafe kat eden, 800’ü aşkın makale içeren sitesini kapadı ve Öteki Sinema’ya geri döndü.

5 Comments Leave a Reply

  1. şuraya bir buton koyun o sayfaları tek sayfa halinde açsın yoksa tıklamam hürriyet galerisi mi bu. emeğine sağlık.

  2. Normalde sayfalara bölme adetimiz yok ama yazı çok uzun olduğunda sayfa yüklenmesi çok uzun sürüyor ve sunucuya epey yük bindiriyor. Böyle yazıları bölmekten başka çare yok. Hürriyet galerisi değil doyurucu ve bilgilendirici bir rehber. Tıklamazsanız çok şey kaçırırsınız. Sevgiler…

  3. X-men serisinin geçmişi iptal edilince Wolverine’in filmlerde yaptığı her şey de iptal edildi. O zaman Logan da Xavier ile nasıl tanıştı, ne yaşadılar da o kadar yıprandılar, bunlar muallakta kalmadı mı?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Lars von Trier

“Benim işim tahrik etmek çünkü bu şekilde iyi film yaparsınız!”
blank

Şarlo’nun Muhteşem Dünyası: Charlie Chaplin

Beyazperde demek Charlie Chaplin demektir günün sonunda. İlham verdi, fikir