DISNEY
MARVEL
Şimdiye dek: 17 film
Durumu: Çok parlak, çıplak gözle bakmayın
Marvel bugünlere kolay gelmedi. 2008’de Demir Adam’la güçlü bir başlangıç yaptı, ama her filmi iyi değildi. Demir Adam 2 faciasını kim unutabilir? Hatta Joss Whedon’ı transfer ettiği ilk Avengers (Yenilmezler) filmine kadar bocaladığını bile söyleyebiliriz. Whedon bu iş için doğru adamdı. Daha önce de Marvel’le çalışmıştı ve Buffy, Firefly, Dollhouse gibi dizilerle sinematik evren yaratma konusundaki başarısını kanıtlamıştı. Marvel’in hikâyelerini o yönetmeye başladı ve böylece Yenilmezler’den sonra başlayan ikinci aşamada gayet iyi filmler izledik. Tabii Marvel, yaratıcılığını kendi dizilerindeki kadar rahat kullanabileceği bir yer değildi. Sonuçta 2016 başında, beş yılını boşa harcadığı hissiyle ayrıldı. Bu dönemde Marvel, kendi kendini pazarlayan bir seri haline geldi. Çok büyük bir aksilik olmazsa, yeni filmlerin ticari başarı kazanmaları, kazanamamalarından daha yüksek ihtimal.
Buna karşın Marvel de potansiyel tehlikelerle karşı karşıya. Birinci aşamadan beri bizlerle olan Demir Adam, Thor, Kaptan Amerika gibi kahramanları canlandıran oyuncuların sözleşmeleri bitiyor. Marvel, bunlarla sözleşme yenilemek yerine varlıklarını “misafir oyuncu” düzeyinde tutmaya gayret edecektir çünkü yeni sözleşme demek zam demek. Bu da Yenilmezler filmlerinin maliyetlerinin arşa değmesi demek. Hatta daha az kalabalık olan Guardians of the Galaxy (Galaksinin Koruyucuları) bile üçüncü filmden sonra bayrağı yeni kahramanlara (ve dolayısıyla oyunculara) devredecek. Marvel’in kozmik olmayan kahramanlarının yenilenmesi işineyse Avengers: Age of Ultron (Yenilmezler: Ultron Çağı) ile başlandı zaten. Bunlara Kara Panter ve Kaptan Marvel de eklenecek. Bu kahramanları tanıtacak olan filmler bocalamamak zorunda. The Incredible Hulk örneğinde olduğu kötü bir film o kahramanı öldürebilir ve MCU’da bir gedik açabilir. Dahası, filmler iyi olsa bile yeni kahramanlar eskileri kadar ilgi çekmeyebilir. Paul Rudd, Ant-Man’i oynayacağını dokuz yaşındaki çocuğuna söylediğinde aldığı yanıt “bakalım daha ne kadar saçmalayacaklar” olmuş mesela.
STAR WARS
Şimdiye dek: 8 film, 2 animasyon dizisi, 2 uzun metraj animasyon (gerisi gayrı resmi sayılıyor artık)
Durumu: Ticareten parlak, hikâyeten bulanık
Lucas, 1977’de uzay operasını gösterime soktuğunda beklenmeyen bir şey yaptı. Hollywood’un çehresini değiştirdi ve gişe filmleri dönemini başlattı. 1983’te son bulan ilk üçleme ve onlarla birlikte kurulmaya başlayan Genişletilmiş Evren, en sadık hayran kitlelerinden birinin oluşmasını sağladı. Bu hayran kitlesi o kadar sadık ki, seri The Phantom Menace (Gizli Tehlike) gibi bir rezaleti bile atlatmayı başardı. Ama hasarsız atlatmadı tabii. Bugün Anakin üçlemesini yok sayan önemli bir kitle var. Disney’in 2012 yılında Lucasfilm’i satın alması ise hem iyi, hem kötü haberdi. “Işın kılıçlı Mickey” karikatürleri en büyük endişemizi yansıtıyordu. Aile filmleriyle tanınan bir şirketin, en iyi filmleri en karanlık filmleri olan seriye müdahalesi bizi korkutuyordu. Jar Jar Abrams’ın kendisinden beklediğimiz üzere büyük senaryo boşluklarıyla dolu olan Episode IV yeniden çevrimi The Force Awakens (Güç Uyanıyor) korkularımızı daha da arttırdı ama yaklaşık bir yıl önce izlediğimiz Rogue One sayesinde endişelerimizi en azından şimdilik askıya aldık. Bakalım Bölüm 8, 9 ve Solo filmi evreni hangi yönde ilerletecek.
Yıldız Savaşları evreninin önündeki en büyük tehlike ise seriyi habis bir ur gibi sarıp sarmalamış olan (breh breh breh) Lucasfilm başkanı Kathleen Kennedy. Sinemadan değil, ticaretten anlayan Kennedy’nin büyük stüdyo patronlarıyla bir olup seriyi götürebileceği nokta endişe verici. En son Solo filminin orasını, burasını çekiştirmekle meşgul olan Disney’in Lucasfilm işleri bakanı, Force Awakens’ın Abrams’a verilmesinin tek faili. Yönetmenliğinin verilmesine itiraz etmek pek mümkün değil, ama senaryosunu Michael Arndt gibi Oscarlı bir yazardan alıp Armageddon’ı yazmış birine vermek, en amiyane tabirle attan inip eşeğe binmek. Abrams’ın yeteneksizlikleri uğruna George Lucas’ın 7-8-9 için yazdığı hikâye taslakları ve koskoca genişletilmiş sinematik evren harcandı. Şimdi hayranları küstürmemek için sevilen kahramanları evrene yeniden dâhil etmeye çalışıyorlar. Rebels’ın üçüncü sezonunda Amiral Thrawn’u ve TIE Defender’ları izlemek keyifliydi ama 9’un senaristliğinin yine bunların Yıldız Savaşları evreninden çıkarılmasına vesile olan (ve yerine koyabildiği en büyük şey “ergen Sith” olan) Abrams’a teslim edilmesi affedilebilir bir hata değil. Kennedy, 7’nin gişe başarısının marka bilinirliğinden değil de Abrams’tan kaynaklandığını zannetmiş olmalı.
Peki ümitsizlikle beklediğimiz 9’dan sonra ne olacak? Kennedy’nin gündeminde Yıldız Savaşları’nı “Marvel’leştirmek” var. Yeni bir üçleme çekilmeyecek. Ayrı ayrı kahramanlarla filmler çekilecek, sonra bunların hepsini bir araya getiren bir film gelecek. Bu filmde de Yıldız Savaşları evrenini kökünden değiştiren şeyler olacak. Tıpkı Marvel’in Yenilmezler’i gibi. Yıldız Savaşları evrenine yakışabilecek, evrenin daha dinamik olmasını sağlayabilecek bir fikir. Ancak Kennedy bunun için de gidip en olmayacak adamları bulursa, The Phantom Menace’ın yapamadığını yapabilir.
Rehber yazmayaydın iyiydi
Ne yazalım paşam?
şuraya bir buton koyun o sayfaları tek sayfa halinde açsın yoksa tıklamam hürriyet galerisi mi bu. emeğine sağlık.
Normalde sayfalara bölme adetimiz yok ama yazı çok uzun olduğunda sayfa yüklenmesi çok uzun sürüyor ve sunucuya epey yük bindiriyor. Böyle yazıları bölmekten başka çare yok. Hürriyet galerisi değil doyurucu ve bilgilendirici bir rehber. Tıklamazsanız çok şey kaçırırsınız. Sevgiler…
X-men serisinin geçmişi iptal edilince Wolverine’in filmlerde yaptığı her şey de iptal edildi. O zaman Logan da Xavier ile nasıl tanıştı, ne yaşadılar da o kadar yıprandılar, bunlar muallakta kalmadı mı?