Sergey Bodrov Jr. tarafından yönetilmiş olan, 2001 yılı Rusya yapımı Syostry (Sisters), seyirciyi avucunun içine almakta hiç zorluk çekmeyen bir film.
Hapisten yeni çıkan Alik, karısı Natasha, 8 yaşındaki kızı Dina (Katya Gorina) ve 14 yaşındaki üvey kızı Sveta (Oksana Akinshina) ile beraber yaşamaktadır. Alik, para problemi nedeniyle mafya ile ters düşer ve küçük kızını, kaçırılma riskine karşı, bir eve gizler. Sveta’yı da ona göz kulak olması için yanına bırakır. Kızların yerini tespit eden mafya eve baskın düzenler ancak Sveta yanına Dina’yı da alarak kaçmayı başarır. İki üvey kardeş, Rusya kasabalarının arka sokaklarını çaresizce arşınlamaya başlar.
Rusya’nın ünlü yönetmenlerinden Sergey Bodrov’un oğlu olan 1971 doğumlu Sergey Bodrov Jr., birkaç filmde rol aldıktan sonra asıl çıkışını 1997 tarihli Brother ile yaptı. Hollywood’a öykünen bir suç filmi olarak tanımlanabilecek Brother, hem Rusya’da hem de Batı’da büyük bir ilgiyle karşılandı. Devam filmi Brother 2 (2000) da aynı ilk filme benzer bir başarı kazandı. (Eğer suç filmi seviyorsanız, her iki filmi de izlemenizi öneririm.) Verdiği röportajlarda sıkça kendisini oyuncu olarak görmediğini belirten Sergey Bodrov Jr., 2001 yılında Sisters ile kameranın arkasına geçti. Katıldığı birçok festivalden eli boş dönmeyen Sisters’dan sonra ikinci filmi The Messenger’ı yönetmek için Caucasus Dağları’na gitti. Çekimlerin ikinci gününde meydana gelen çığ düşmesi sonucu yapım ekibinden birkaç kişiyle beraber Sergey Bodrov Jr. da kayboldu. Yapılan kurtarma çalışmaları sonucunda cesedine bile ulaşılamayan Sergey Bodrov Jr., 2002 yılında, daha henüz 31 yaşındayken hayata veda etti.
Sisters, seyirciye çok da yabancı gelmeyecek, basit, bilindik bir öyküye sahip. Hatta finale kadar öyle pek de tahmin edilemeyecek hiçbir sürprize yer bırakmıyor, yan yolların hiçbirine yüz vermeden ‘klişe otoyolu’nda tam gaz ilerliyor. Ancak filmin garip bir büyüsü var; izleyeni kolayca avucunun içine alan, onu sarıp sarmalayan ve son dakikaya kadar bırakmayan Sisters, kelimenin tam anlamıyla samimi bir film. Bunda aslan payı muhakkak ki yönetmen Sergey Bodrov Jr.’a ait ama başroldeki oyuncular Oksana Akinshina ve Katya Gorina’nın da hakkını teslim etmek lazım. Karşılıklı oynadıkları her sahnede etkili olmayı başaran ikilinin Hint dansı yaptığı sahneler, izleyen herkesin yüzüne en azından bir gülümseme yerleştirmekte hiç zorlanmıyor.
Evet, Sisters yüzeyde iki üvey kız kardeşin kendilerini kovalayan mafyadan kaçış öyküsünü anlatıyor gibi görünüyor ama aslında o güne kadar birbirlerine yakınlaşma fırsatı bulamayan kızların ‘kardeş’ olma sürecine odaklanıyor. Bu mafyadan kaçış mevzusunun, asıl hedefine varmak için maşa olarak kullandığı sıradan bir formaliteden ibaret olduğunu her anında hissettiriyor. Öyle ki filmin sonlarına doğru Alik ve adamlarının, mafya ile girdiği silahlı çatışma bile kamera dışında gerçekleşiyor. Eğer Sisters bir Hollywood filmi olsaydı, muhtemelen bu sahne, üzerinde en çok düşünülmüş, en çok para harcanmış, belki de filmin en önem verilen sahnesi olurdu. Sisters’ı Amerikan benzerlerinden ayıran en önemli özellik de öykü anlatımındaki bu gibi farklı tercihler olsa gerek.
Sveta ve Dina, yolculukları esnasında birçok garip karakterle karşılaşıyor. Çocuklarını dilendiren ve kendileri de ufak çapta yasadışı işlerle ilgilenen bir Roman aile, yanan mumlara (bizdeki balonlar gibi) havalı tüfekle ateş eden gangster özentisi gençler (ki birini Sergey Bodrov Jr. canlandırıyor) ve nehir kenarında yıkılmaya yüz tutmuş bir kulübede yaşayan ve ara sıra “anasını satayım” gibi Türkçe küfürler savuran alkolik bir adam bunlardan sadece birkaçı. Sisters, bu yan karakterler aracılığıyla hafifçe dokunduğu Rusya’daki etnik azınlıkların problemleri, mafya oluşumlarının giderek artması ve halk üzerinde yarattığı korku, polis teşkilatındaki yolsuzluk ve rüşvet gibi meseleler ile elini güçlendiriyor.
İlk filmi Sisters ile başrol şansı yakalayan Oksana Akinshina, hemen bir sene sonra da Lukas Moodysson’un yönettiği Lilya 4-Ever’ın (2002) başrolünde Lilja olarak karşımıza çıktı. Daha sonra aralarında The Bourne Supremacy’nin (2004) de bulunduğu birçok filmde rol aldı ve oyunculuk yapmaya devam ediyor. Dina rolündeki Katya Gorina ise bugüne kadar, bir dizi haricinde, hiçbir projede yer almadı.
Sisters, kötü adamların masum karakterleri kovaladığı Hollywood yapımı suç filmlerinin klişelerini, Amerika’nın havalı caddelerinden alıp Rusya kasabalarının beyazperdede fazla görme şansına erişemediğimiz arka sokaklarına başarıyla yerleştiren, başroldeki iki küçük oyuncusunun ekstra performansıyla daha da değerlenen, duygu yüklü bir film. İzleme imkânı bulursanız kaçırmayın.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca