80’ler polisiye-komedi filmleri hiç şüphesiz video dönemlerinin vazgeçilmez filmleriydi. Ne salt polisiye ne salt komedi olan bu karma tür o kadar çok seviliyordu ki, peş peşe çıkan filmler video camiasında peynir ekmek gibi gidiyordu. Bu polisiye-komedi türlerinden formülü en yerinde tutmuş olan ise siyahi ve beyaz iki partnerin beraber yaşadıkları heyecanlı maceralardı şüphesiz. İyi kötü ve siyah beyaz polisler! Bunu dediğimizde aklınıza gelen ilk filmi tahmin etmek zor değil. 1987 yapımı Richard Donner yönetmenliğindeki Lethal Weapon elbette. Geçen zamanla birlikte her ne kadar bu polisiye-komedi tarzı, yine aynı tür partnerliklerin olduğu daha dramatik bir janra kaymış olsa da ara ara hala bu formülü deneyenler var.
Geçtiğimiz günlerde ise yukarıda bahsettiğimiz gibi bu türün hafızalarda en çok yer tutmuş yapımı Lethal Weapon’un televizyon serisinin hayata geçirileceği duyuruldu. İlk fragmanı da yayınlanan televizyon serisi Mel Gibson’ın canlandırdığı uçarı kaçık polis Martin Riggs ve emekliliğine gün sayan, Danny Glover’ın hayat verdiği aile babası partneri Roger Murtaugh’ın maceralarını beyaz ekrana taşıyacak. Bu vesile ile geçmişe bir yolculuk yapalım ve siyahi-beyaz polis partnerlerin yer aldığı filmleri geçmişten günümüze şöyle bir hatırlayalım.
In the Heat of the Night (1967)
5 dalda Akademi ödülü kazanan In the Heat of the Night, siyahi-beyaz partner filmlerinin atası olarak görülebilir. Mississippi’nin Sparta adlı küçük bir kasabasında işlenen bir cinayet neticesinde polis siyahi bir adamı tutuklar. Aslında maktul bir beyazdır. Ancak tutuklanan kişinin siyahi olması polisin zorbacı tavrını ortaya koyar ve siyahi adam itirafa zorlanır. Tutuklanan siyahi adamın ise ünlü bir cinayet uzmanı olduğu çok geçmeden anlaşılır. Serbest bırakılan cinayet uzmanı ironik bir şekilde kendisini tutuklayan şerif ile çalışmaya başlar.
Dönemin sosyal ve siyasi gündemine de ayna tutan film ırkçılık ve buna bağlı olarak şiddeti masaya açık bir şekilde yatırır. Film gerçekçi olay örgüsü ve gündeme ayna tutmasıyla bir kült halini alır.
48 Hrs. (1982)
Siyahi komedyen Eddie Murphy’i Beverly Hills Cop’a hazırlayan film ise şüphesiz Walter Hill yönetmenliğindeki 48 Hrs. Bu filmde bir polis ortaklığı olmasa da bir “ikili” den söz edilebilir. Polis memuru Jack Cates (Nick Nolte) ve bir mahkum olan Reggie Hammond’un (Eddie Murphy) 48 saat sürecek “mecburi” ortaklıklarını komedi ve bol aksiyon sosu ile keyifle izliyorduk. Eddie Murphy’nin komedide kendisini iyice ispatladığı filmlerden birisi olan 48 Hrs. Dönemin siyahi – beyaz partnerlerine gösterilebilecek en başarılı örneklerden birisi. Filmin 1990 yılında çekilen bir de devam filmi olduğunu hatırlatalım.
Beverly Hills Cop (1984)
80’ler döneminin komedisi bol aksiyonlu filmlerinden birisi de hiç şüphesiz Eddie Murph’li “Beverly Hills Cop”tur. Haşarı ve bol esprili polis memuru Axel Foley rolü, önce Sylvester Stallone’ye teklif edilir, ancak teklifi kabul etmeyen Stallone’den sonra rol siyahi aktör Eddie Murphy’e gider. İyi ki de gitmiş diyoruz keza dönemin en eğlenceli polisiye-komedi filmlerinden birisi de Murphy’nin performansı sayesinde hafızalara kazınmış oluyor.
Filmde Detroit bölgesinin salaş siyahi polisi Axel Foley’nin bir görev için Hollywood teşkilatına transferi ve akabinde başlayan komik ve aksiyon dolu olayları izliyorduk. Elbette ortama uyum sağlayamayan ve varoş mahallelerden Hollywood sokaklarına transfer olan Foley’in komik maceraları herkesi güldürüyordu.
Filmde siyahi polis Axel’ın beyaz ortakları Det. Billy Rosewood ve Sgt. Taggart oluyordu. Bu üçlü oluşturdukları kimya ile seyircileri kırıp geçiriyordu. Dönemin en iyi polisiye-aksiyon filmlerinden birisi olan Beverly Hills Cop öyle çok sevildi ki iki de devam filmi çekildi. Yakın zamanda ise halkanın dördüncü filmi seyirci ile buluşmaya hazırlanıyor.
Running Scared (1986)
Peter Hyams yönetmenliğinde çekilen Running Scared ise 2003 yılında hayatını kaybeden Gregory Hines ve usta komedyen/aktör Billy Crystal’ı bir araya getiriyordu. İki partner mesleklerini tam bırakma kararı aldıkları sırada geçmişte kalan yarım bir işi bitirmeye karar veriyorlar ve aksiyon, macera dolu serüvene dalıyorlardı. En iyi film müziği dalında Altın Küre adaylığı da bulunan film, dönemin siyahi-beyaz partnerlerine en iyi örneklerden birisini teşkil ediyor.
Lethal Weapon (1987)
Running Scared’den tam bir yıl sonra seyirci ile buluşan siyahi-beyaz polis ortaklığı ise belki de bu türü hayranlara gerçek manada sevdiren en iyi örnek. İntihara meyilli polis memuru Martin Riggs (Mel Gibson) ve ailesine düşkün, emektar polis Roger Murtaugh (Danny Glover) ‘ı bir araya getiren film, aksiyon ve komediyi harmanlayarak eğlenceli bir 2 saat sunuyordu. Başlarda uyumsuz gibi görünen bu sevimli ikili sonradan birbirlerine öyle kenetleniyorlardı ki girdikleri mücadelelerde hep birbirlerine destek oluyorlardı. Siyahi-beyaz polis ortaklarda kimya uyumu bakımından bir numaraya elbette bu ikili oturuyordu.
1976 yapımı kült korku filmi The Omen’e imza atmış olan yönetmen Richard Donner peşi sıra Superman, The Goonies’in kamera arkasına geçtikten sonra kaliteyi bozmayarak bir başka efsane yapım Lethal Weapon için kolları sıvamıştı. Film ve dolayısıyla bu iki ortak öyle sevildi ki daha sonra aynı kadroyla üç de devam filmi çekildi. Her ne kadar yapımcılar şu sıralar pek boy göstermeyen Mel Gibson’ı 5. Film için ikna etmeye çabalasalar da usta aktör Lethal Weapon defterini kapadığını söylüyordu.
Türün hayranları o dönemde başlamış ve hala devam eden Die Hard serisi gibi Lethal Weapon’ın da devam etmesini isteseler de Gibson bu konuda inatçı gibi görünüyor. Yine de bizi böylesine eğlenceli, yıllar geçse de eskimeyen ve her izlenişte yine aynı zevki veren heyecanlı polisiye bir seri ile buluşturduğu için usta aktöre teşekkür etmek boynumuzun borcu.
Se7en (1995)
Konu siyahi ve beyaz partnerlerse herhalde gözlerin aradığı bir diğer çift Morgan Freeman ve Brad Pitt ikilisidir. David Fincher yönetmenliğinde çekilen polisiye-gerilim türündeki film biri yaşlı diğeri genç iki partnerin 7 ölümcül günahı kendisine takıntı edinmiş ve onu baz alarak cinayetler işleyen azılı bir seri katili yakalama öyküsünü anlatıyordu.
Filmin senaryosunu daha sonra 8MM, Sleepy Hollow ve The Wolfman gibi filmlerin de senaryosunu kaleme alacak olan Andrew Kevin Walker üstlenmişti. Atmosferi, olay örgüsü ve oyunculukları ile akıllara kazınan film olay final sekansı ile yıllarca kendinden söz ettirmeye devam etti. Emektar polis Somerset rolünde Morgan Freeman göz doldururken, Brad Pitt, Gwyneth Paltrow ve Kevin Spacey kadroda harikalar yaratan diğer isimlerdi.
Die Hard: With a Vengeance (1995)
Bruce Willis’in başrolünde olduğu 80 ve 90’larde fırtına gibi esen aksiyon serisi Die Hard (Zor Ölüm) serisinin üçüncü halkası. Filmde pervasız polis John McClane’nin terörist saldırılarına karşı amansız mücadelesine tanıklık ediyoruz. Elbette bu sefer yanında bir de ortağı var. Dönemin gözde oyuncularından Samuel L. Jackson’ın hayat verdiği Zeus Carver. Her ne kadar kendisi polis olmasa da giriştikleri amansız mücadelede herhangi polis memurunu aratmadı.
Wills ve Jackson ortak olarak uyumu öylesine sevildi ki, devam filminde hayranlar yeniden Jackson’ı Willis’in yanında istediler. Ancak maalesef bu gerçekleşmedi ve 2007 yılınca çekilen serinin dördüncü filmi Live Free or Die Hard’da kendisini Willis ile birlikte izleme şansına nail olamadık. Ancak McClane ve Zeus’un ortaklığı akıllara her halukarda kazındı ve çoğu aksiyon filmi hayranının favori filmlerinden birisi haline geldi.
Bulletproof (1996)
Komedyen Adam Sandler ve Damon Wayans’ı bir araya getiren Bulletproof, iki yakın arkadaşın bir dizi olaylar neticesinde kendilerini kanunun karşında bulmalarıyla gelişiyordu. Film maalesef Adam Sandler’ın korkulu rüyası olan Razzie Award’dan adaylık almasına engel olamıyordu. Her ne kadar eğlenceli sahneleri barındırsa da tür adına akılda kalan bir film olduğunu söylemek zor.
The Glimmer Man (1996)
John Gray yönetmenliğinde çekilen film, filmin ayrıca yapımcılığını da üstlenen aksiyon yıldızı Steven Seagal ve Keenen Ivory Wayans’i bir araya getiriyordu. Filmde siyahi ve beyaz ikilimiz kendisine “The Family Man” denen seri katili bulmak üzere görevlendiriliyordu. 90’larda çekilmiş olan siyahi-beyaz polis partner filmlerinden birisi olan The Glimmer Man, Seagal hayranlarını ve B film sevenleri tatmin edebilir.
Men in Black (1997)
Barry Sonnenfeld yönetmenliğinde çekilen Men In Black, bilim kurgu, komedi ve aksiyonu harmanlayan yapısı, renkli oyuncuları ile dikkat çeken bir yapımdı. Ajan K. Ve Ajan J.’nin dünya dışı tehditlere karşı birlikte amansız bir mücadele verdiği yapım siyahi aktör Will Smith ve Oscar ödüllü usta aktör Tommy Lee Jones’u bir araya getirmişti. Oldukça eğlenceli olan film ikilinin kimyalarının tutması ile 90’larda çekilen en iyi partner polis filmlerinden birisi de oluyordu. Filmin 2002 ve 2012 yılında iki de devam filmi olduğunu hatırlatalım.
Rush Hour (1998)
Ülkemizde Bitirim İkili olarak seyirci ile buluşan komedi-aksiyon filmi Rush Hour, renkli siması ile çok sevilen uzakdoğulu oyuncu Jackie Chan ve komedyen Chris Tucker’ı bir araya getiriyordu. Film, Hong Kong’lu başarılı dedektif Lee’nin bir görev için Amerika’ya gelmesi ve siyahi polis James Carter ile birlikte kaçırılan Çin Konsolosu Han’ın kızını bulmak için giriştiği eğlenceli ve komik hikayeyi işliyor.
Kamera arkasındaki isim yine Chris Tucker’ın yer aldığı 1997 yapımı “Money Talks”un yönetmeni Brett Ratner’dı. İleride pek çok başarılı filme imza atacak olan Ratner’ın bu ilk denemeleri oldukça beğenilmişti. Tucker ve Chan’ın başarılı uyumu ise onları biri 2001 diğeri 2007’de olmak üzere iki devam filminde daha buluşturdu. Şu sıralar 4. Filmin hazırlıkları sürüyor ve bu çetin ceviz eğlenceli ikiliyi yakın zamanda yeniden bir arada izleyebileceğiz.
Training Day (2001)
Denzel Washington ve Ethan Hawke’ı partner olarak izlediğimiz Training Day siyahi ve beyaz partnerleri suç ve dram çatısı altında izlediğimiz bir film. Antoine Fuqua yönetmenliğindeki film iyi polis – kötü polis klişesini karşımıza muazzam bir hikaye ile çıkarıyordu. Deneyimli ama bir o kadarda kirli işlerde parmağı bulunan Alonzo Harris ile ahlaklı ve dürüst yeni çaylak ortağı Jake Hoyt (Ethan Hawke) arasındaki ilişki her dakika gerilimi tırmandırmayı başarıyordu. Hoyt, polis camiası arasında efsane olmuş bir isim olan Alonzo Harris’in ekibinde yer almak istemektedir. Harris ise Hoyt’a 24 saatlik bir süreçte görev verir. Bu görevde kendisini kanıtlarsa ekibine alacaktır. Ancak bu görev Hoyt’un ahlaki değerlerini ve duruşunu tehdit edecek türdendir.
Denzel Washington’a en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandıran film aynı zamanda Ethan Hawke’a da en iyi yardımcı erkek oyuncu adaylığı getirir. Gerilimi bol sahneleri ile hafızalara kazınan film, siyahi-beyaz ortaklar olarak önceki örneklerine benzemeyen, daha sert ve daha dramatik bir film olarak yerini almıştır.
Bad Company (2002)
Emektar aktör Antony Hopkins ve Chris Rock’ı bir araya getiren film, başarılı bir CIA ajanının görev sırasında öldürülmesi ile olan çok benzeyen kardeşi ile göreve devam edilmesini konu ediniyor. Görev sırasında öldürülen başarılı ajanın kardeşi tam bir sokak serserisidir. Onu eğitmek ise deneyimli ajan Oakes’e (Hopkins) düşer.
2000’li yılların siyahi-beyaz ortaklıklarına gösterilebilecek aksiyon dolu filmlerinden birisi olan Bad Company’nin yönetmen koltuğunda ise Joel Schumacher oturmuştu. Pek iddialı olmasa da eğlenceli vakit geçirttiği söylenebilir.
Showtime (2002)
Yaşını başını almış ve artık emekliliğe gün sayan Det. Mitch Preston (Robert De Niro)’ın yine aynı birimde görev yapan Trey Sellars (Eddie Murphy) ile yolları kesişir. İstemsiz bir şekilde ortak olan bu ikili görev gereği bir televizyon şovunda başrolü oynamak zorundadırlar. Bu durumdan en çok memur Sellars memnundur çünkü polis olmadan önce hayali hep bir aktör olmaktır.
Artık türün demirbaşlarından olan Eddie Murphy ile usta aktör Robert De Niro’yu bir araya getiren film, komedi-polisiye sosuyla iddiasız keyifli zaman geçirten türden. Filmin yönetmen koltuğunda ise kariyerinde fazla ilerleyemeyen Tom Dey vardı.
I Spy (2002)
Yine Eddie Murphy’nin başrolde yer aldığı bir siyahi-beyz partner polisiye filmi. Birleşik Devletler tarafından özel bir görev için ajan Alex’e (Owen Wilson) yardım etmesi için boks yıldızı Kelly’e bir görev verilir. Çalınan bir casus uçağını bulmak için kolları sıvayan ikili heyecan ve komedi dolu olaylar beklemektedir.
Tıpkı Showtime gibi 2002 yılında çekilmiş olan bu siyahi-beyaz partner filmi elbette diğerleri gibi 80’ler formulünü tutturmaktan çok uzak. Yine de Owen Wilson ve Eddie Murphy ortaklığında polisiye-komedi filmi izlemek isteyenler alternatif olarak düşünebilirler.
Miami Vice (2006)
80’lerin şüphesiz akla gelen polisiye serilerinden olan Miami Vice, 2006 yılında usta yönetmen Michael Mann tarafından beyazperdeye taşınmıştı. 1985 – 1990 yılları arasında televizyonda fırtına gibi esen bu dizide beyaz polisi Don Johnson ve siyahi polisi de Philip Michael Thomas canlandırmıştı. Miami sokaklarında heyecan dolu koşuşturmacaların yer aldığı bu aksiyon polisiyenin beyazperde uyarlamasında ise görevi Colin Farrell ve Jamie Foxx üstleniyorlar.
Cop Out (2010)
Jimmy (Bruce Willis), New York’ta yaşayan deneyimli bir polistir. Oldukça değerli olan beyzbol kartı çalınınca siyahi partneri Paul (Tracy Morgan) ile hırsızın peşine düşerler. Keza bu oldukça değerli beyzol kartının parası ile kızının düğün masraflarını çıkaracaktır.
80’lerin aksiyon ikonlarından Bruce Willis’in başrolünde olduğu bu film, yine 80’lere dair özlediğimiz o aksiyon-polisiye-komedi türü bizlere sunmak istemiş. Ancak bunda pek de başarılı olamamış. Yaşını almış Bruce Willis ve 30 Rocks gibi uzun soluklu başarılı bir televizyon serisinde yer almış olan Tracy Morgan’ın kimyasının tutmaması bir yana ilk sekanslarda eğlendirse de devamını getiremiyor. American Pie ile hayatımıza giren Sean William Scott’ın ufak sahneleri ise sadece keyifli bir tat bırakıyor.
Egemen Tokatlıoğlu
Bu türe 1991 yapımı “Zor Görev” filmini de ekleyebiliriz. Burce Willis ve siyahi aktör Damon Wayers…