Feminist yapımcısı ve yönetmeni Amy Holden Jones ile yine feminist olan yazarı Rita Mae Brown’un IMDB’de tüm zamanların en kötü korku filmi sıralamasında 59. sıraya yükselen başyapıtları olan The Slumber Party Massacre (1982) filmi, döneminin aslında en çok seyredilen filmlerindendir. Sebebine gelince: Alet kullanan bir manyak, ergenlik dönemindeki bunalımlı gençler, katil perspektifli sallanan bir kamera, insanı geren bir müzik… Bir çuval dolusu genç etine ihtiyacı olan “teenslash” filmlerine örnek gösterilen ve kimine göre izlemeye değer, kimine göre trash/çöp olan bu filmi siz sevgili Öteki Sinema’cılar için izledim. Çok da iyi yaptım. Uzun zamandır “bütün kızlar toplandık ve ölmeyi hak ettik!” tarzı, katil kovala sen kaç filmi izlememiştim. Tabi bonus görüntüsü seksi kızları da…
!Dikkat bu yazı bolca spoiler (sürprizbozan) içerir!
Sanırım filmin çekildiği yıllarda güzel kızlar, yakışıklı oğlanlar ile ilgili bir gıcıklık söz konusu. Ölmeyi hak eden gençlik gurubumuzdaki tamirci kızımız bile Playboy sayfalarından çıkmış gibi. Hatta filmin en güzel insanı. Fakat katil filmin en güzel kızını ilk önce öldürüyor. Kurbanını, kullandığı minibüsün içinde bir o yana bir bu yana savurduktan sonra basıyor matkabı! Burada ilgimi çeken, katilimiz sanırım kızı çok güzel ve narin bulmuş olacak ki boğuşurlarken minibüsün içine yatırıyor. Ama bu esnada eliyle kızın kafasının arkasından tutarak minibüsün zeminine başının hızla çarpmasını engelliyor. Böylece kızımız nazikçe başını minibüsün tabanına koyarken sahnede matkap belirip etrafa saçılan kanları görüyorsunuz. Yani en azından o kanları matkapla yaptığının izlenimi veriliyor.
Bizim kızlar basket oynadıktan sonra haliyle duş almaya gidiyorlar. Burada bir dip not eklemek istiyorum. 80’li yıllarda çekilen tüm teen slasher tarzı filmlerde, eğer film bir okul gençlik filmi ise basketbol ya da Amerikan futbolu sahnesi ve ardından duş alan oyuncuları görürsünüz. Yok bu gençler bir yaz kampında veya dağın başında bir evdelerse banyo sahnesini mutlaka izlersiniz. Oyuncuların en doğal hallerini bu banyo sahnelerinde izleyebilirsiniz. Bu filmde de kızlarımız duş alırken sabunu kullanan yanındaki diğer kız arkadaşına veriyor ve tabi kamera da sabunun gittiği diğer kızın güzel bölgelerine zoom yaparak çekime devam ediyor. Burada amaç izleyicinin gözüne sabunu kaçırdıktan sonra “teen slasher” filmlerinin vazgeçilmez unsuru olan çıplak kadın vucudunu göstermek. Böylece hem güzel bir korku filmi izliyorsunuz, hem de aynı zamanda göz banyosu yapıyorsunuz. Burada bir uyarı: Ezgi Aksoy’un “Teen Slasher Çılgınlığı” yazısında bahsi geçen filmlerde oynayan oyuncu kızlarımızın beyni kadar memeleri var yani 5 kat büyük değil, tamamen doğal. Sanırım 1980’li yıllarda slikon taktırmak pek moda değildi. Ya da bu tarz filmlerde oynayarak meme silikonu parası biriktirilemiyordu. Erkek oyuncular ise dönemin yakışıklısı olabilir ama kızların rüyalarını süsleyeceklerini sanmıyorum.
Toplu katliamı gerçekleştirmek için gerekenlerden biri olan toplu halde eylemde bulunmak, bu filmin asıl konusu. Adı üzerinde: “Uyku Partisi Katliamı”. Kızlarımız gece pijama partisi veriyorlar. Hepsi bir arada eğlenip uyuyacaklar. Tabi filmin erkekleri de kızların yatak odalarını röntgenleyecekler. Bu durum katilimizin sinirini bozacağından, toplu katliam artık zorunlu bir hal alıyor. Filmin pek de süpriz olmayacak finalinde zafer kimin olacak söylemeyeceğim ama belirtmek isteyeceğim husus, kazananın sinema tarihi olduğu kesin!
Filmle ilgili başka bir saptamam da katil ile ilgili. Aslında normal insan, tesisat tamircisi amca kılıklı katilimiz gözlerini psikopata bağlayarak bakarken, “hıss, hıss!” diye derin nefes alıp vererek korkunç görünmeye çalışıyor. Bu durum filmin çekildiği dönemde korkutucu bir eylem olarak görülse de zamane gençliğimize hatta benim bir yaşındaki oğluma seyrettirsem değil korkmak, gülmekten kırılacaktır! Tesisat tamircisi amca kılıklı katilimiz, öldürmek için şarjlı matkap kullanıyor. Valla 1980’li yıllardaki şarjlı aletler nasıldı bilemeyeceğim ama benim Bauhaus’tan aldığım şarjlı tornavidanın şarjı ile sadece üç vida sıkma zamanın var. Sonrasında tekrar şarja takman gerektiğinden toplu katliam için yetersiz kalacaktır. Adam nereden bulduysa, film boyunca bir kere bile şarja takmadan milleti deldi geçti valla!
Tesisat tamircisi kılıklı katil amcamız niye bu gençleri öldürüyor, onu da anlamış değilim. Nerede sevişen, nerede göğüsü gözüken bir genç gördüyse, hoop onu deliyor. Katilimizin bu gençlere niye gıcık olduğunu anlamak için filmin çekildiği dönem olan 80’li yıllardaki Amerikan halkının ahlak anlayışını bilmek gerekiyor. Reagan toplumunda bazı ahlaki davranışları yönlendirmek amacıyla seyirciye bilinçaltı verilen mesajlardır bunlar. Mesela gencim güzelim sevişirim diyorsan seni doğrarlar. O zaman ulu orta sevişmek, öpüşmek yok! Eğer sigara ya da esrar içiyorsan ilk önce sen ölürsün, çünkü sigara öldürür! Eğer içki içip sarhoş olursan seni katil en acılı biçimde öldürür. Öyle uslu uslu evde oturup ders çalışırsan katil seni görmezden gelir. Böylece filmlerin alttan alta verdiği mesaj, dönemin gençliğinin bilinçaltına yerleşir. Yine de bunun saçma bir fikir olduğunu, filmleri izleyenlerin mesaj almak gibi bir kaygısı olmadığını, verilen mesajı da anlamadığını, bugünkü Amerikan halkının toplum kültürüne bakarak anlayabiliriz. O dönemde sen çektiğin fimlerde istediğin kadar gençliğe mesajını ver. Demek ki anlayan anlamadan çıkmış filmden…
Konuk yazar: Fevzi Özçakmak – fuzzy.blogcu.com
Süper olmuş yazı sağol Fevzi, yeni yazılarını bekliyoruz artık. Katil tesisatçının döt çatalı görünüyor mu filmde merak ettim? bildiğiniz gibi döt çatalı görünmeyen tesisatçı tesisatçı değildir!
evet arkadaşlar yazı evlenmeden önce sık sık sinemaya gittiğimiz kadim dostlarımdan Fevzi Özçakmak’a ait. Kaç zamandır yazsana bir şeyler diyordum, en sonunda başardı! :)
Bu kadar övgüden sonra gerekli mesajı almıştır sanırım. Yoksa ona reddemeyeceği bir teklif yaparız!
Çok Teşekkür Ederim yorumlarınıza. Aslında ne cevherler var bende ama Tolga nın dediği gibi bir türlü yazamadım. İş güç derken en çok zevk aldığım şeylere zaman ayıramıyorum. Sevgili Murat cım, çok ısrar edersen filminde de oynarım. Gözlüklü ve şişman rolünde :) Ama bana çok makyaj yapman gerekir o zaman :)… sevgiyle kalın.
Not: Sevigli Masis, bu tesisatçı abimizin filmde çatalı görünmüyor. Ama onun yerine bir sürü ayva, kavun, portakal gibi narenciyeleri izleme şansın var :)