Sound of My Voice 2011 yılı mahsulü Zal Batmanglij tarafından yönetilmiş olan ABD yapımı bir film. Senaryoyu yönetmen Batmanglij ile filmin başrol oyuncularından Brit Marling beraber yazmış.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca
İlkokul öğretmeni Peter ve eskiden modellik yapan sevgilisi Lorna, gelecekten geldiğini iddia eden Maggie isimli gizemli bir kadının yönettiği gizli bir tarikata sızmaya çalışır. Asıl amaçları, Peter’ın gözlüğüne yerleştirdiği gizli kamera aracılığı ile çektiği görüntülerden bir belgesel hazırlayarak tarikatın şarlatanlığını cümle âleme ilan etmektir. Uzun süren testlerden sonra tarikata kabul edilen gözü pek çift, en nihayetinde Maggie ile tanışır. Neredeyse her gece bir evin bodrum katında yapılan tarikat toplantılarında, Maggie birbirinden farklı ruh halleri sergiler. Kimi zaman sessiz sakin, çiçekten böcekten konuşurken, kimi zaman sertleşen Maggie, takipçilerinden onları zorlayan, mantıksız taleplerde bulunur. Peter ve Lorna bir yandan tarikat hakkında yapacakları belgesel için malzeme toplarken, bir yandan da kendi amaçlarını ve birbirlerini sorgulamaya başlar.
Sound of My Voice, İran asıllı Amerikalı yönetmen Zal Batmanglij’in ilk uzun metrajı. Daha önce 2007 yılında başrolünde gene Brit Marling’in yer aldığı, 23 dakikalık The Recordist isimli ilginç bir bilim kurgu kısa yönetmiş.
Sound of My Voice, beyaz rengin hâkim olduğu, sakin kelimesinin hakkını sonuna kadar veren, izlerken insanın içine yüksek miktarda huzur zerk eden, huşu içinde başlayıp öyle de nihayete eren enteresan bir film. Ancak bütün bu sakinliğin içinde “ne oluyor burada?”, “bu tarikatın amacı ne?”, “Maggie gerçekten gelecekten mi geldi, yoksa çevresine arayış içerisindeki insancıkları toplayan binlerce şarlatandan biri mi?” gibi birçok gizemli soruyu film boyunca zirvede tutabilmeyi beceriyor. Ön planda duran ve asıl mesele gibi görünen ‘Maggie bir dolandırıcı mı yoksa gelecekten gelen bir Mesih mi’ sorusuna yanıt arayan izleyici, verilen her detay sonrasında cevabını değiştirmek zorunda kalıyor. Sound of My Voice, daha arka planda kalsa bile o denli önemsiz olmayan meseleler ile de ilgileniyor. Farklı geçmişlerden gelen Peter ve Lorna arasındaki ilişki üzerinden kadın erkek ilişkisi, insanlığın inanma ihtiyacı, uğruna yaşanacak bir amaç seçmek ya da kısaca hayata bir anlam verebilmek gibi başlıkları kurcaladığı söylenebilir.
Müzikler için ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Film ile mükemmel bir uyum sergileyen, filmin sakin havasına uygun, dingin müziklerin arkasındaki isim ise yönetmenin kardeşi Rostam Batmanglij. The Cranberries’ın sevilen parçalarından Dreams’in kullanıldığı sahneyi buraya aktarmazsam olmaz. Olağan tarikat toplantılarından birinde müritlerden biri Maggie’den gelecekte iken dinlediği şarkılardan birini mırıldanmasını ister. İsteksiz görünen Maggie, yoğun ısrar karşısında teklifi kabul eder ve Dreams’i mırıldanmaya başlar. Bir süre sonra müritlerinin de katılımını ister ve hep beraber huşu içinde şarkıyı söylerler. Ortam bir anda bizim hocalardan birinin kendi kanalında gerçekleştirdiği sohbet programında, ara sıra yorumladığı şarkılara eşlik ettiği bölümler gibi bir hal alır. Şaka bir yana, şarkı bittikten sonra istek sahibi mürit, Maggie’nin seçtiği şarkının aslında 90’larda Cranberries’in seslendirdiği meşhur şarkılarından biri olduğunu söyler. Maggie ise Cranberries’i tanımadığını, şarkının ise 2054’te Benetton isimli bir grubun söylediği liste başı şarkılardan biri olduğunu belirtir. Tabii ki bu ani çıkış müridin tarikattan kovulması ile sonuçlanır.
Filmdeki en önemli detaylardan biri de her toplantı öncesi müritler ile onları karşılayan Klaus arasında gerçekleşen selamlaşma ritüeli. Yazının başındaki afişte ayrıntılı bir şekilde resmedilen ve çocukken uydurduğumuz bir sürü anlamsız hareketin art arda sıralandığı bir tür tokalaşma olarak tarif edebileceğim bu selamlaşma, sanki izleyenin kafasına kazımak istercesine, birçok sahnede defalarca tekrar edilerek veriliyor. Bu selamlaşmanın niçin bu kadar önemli olduğu, ancak final sahnesine geldiğimizde anlaşılıyor.
Maggie rolündeki Brit Marling, abartısız oyunculuğu ile lokomotif görevi görüyor ve filmi başarı ile taşıyor. Peter ve Lorna rollerindeki Christopher Denham ile Nicole Vicius’un katkılarını da unutmamak lazım.
Sound of My Voice, kendi halinde düşük bütçeli bir film. Sessiz sakin ilerleyen, dingin temposuna rağmen merak duygusunu hep yukarıda tutmayı başarıyor. Ağır tempolu filmleri sıkıcı bulmayanlar için iyi bir tercih olacaktır. Film bittikten çok sonra bile hala kendinize ‘acaba?’ diye sorduğunuzu fark edeceksiniz.