1998 yapımı Godzilla her ne kadar gişede umduğunu bulamamış bir film olsa da ben filmi sinemada izleme şansı yakalamış biri olarak filmden çok keyif aldığımı hatırlıyorum. Nedendir bilinmez, cast seçkisi çok kötü bulunsa da bende tam tersi bir etki bırakmıştır. Oyuncuların birbiri ile komik bir uyumu vardı ve bu beni ziyadesiyle keyiflendirmişti. Her neyse, film gişede belki istediğini bulamadı ama bence 90’lı yılların en iyi soundtracklerinden birini bünyesinde barındırıyordu. Öyle ki birbirinden ünlü isimler nefis şarkılarla filmin keyfini iki kat artırmıştı.

Açılışta ilk olarak bir David Bowie parçası olan Heroes’in The Wallflowers yorumu ile karşılaşıyoruz. Klibi de çekilen parça şu zamanda bile hala açıp keyifle dinlediğim bir yorumdur. 1989’da kurulduğunu öğrendiğim grubun vokalisti efsane müzisyen Bon Dylan’ın oğlu Jakob Dylan’ın başını çektiği bir gruptu. Ben ilk dinlediğim zamanlar bunun bir David Bowie parçası bile olduğunu bilmiyordum. Ancak Jakob Dylan’ın seslendirdiği versiyonu bence soundtrackin açılışı için gayet yerinde bir tercih olmuştu. Slow rock tınılarında dolaşan şarkının klibi filmden de görseller ile oldukça güzel çekilmişti. Bu parçanın klibini de hiç unutmam vakt-i zamanında bilgisayar dergilerinin verdiği cd’lerden birinde görmüştüm. Hey gidi günler. Ardından ikinci parça, filmin kapanışta jenerikle beraber çaldığı Come With Me geliyor. Ünlü rap sanatçısı ve prodüktör Puff Daddy’nin Led Zeppelin’in efsane gitaristi Jimmy Page eşliğinde seslendirdiği şarkı, efsane grup Led Zeppelin’in Kashmir adlı parçasının yeni bir versiyonuydu. Klibi de çekilen parça belki de soundtrackin en gaz parçalarından biriydi. Filmin kapanış jeneriğine koyulması en uygun şarkıymış izlenimini uyandırıyor. Filmin kapanış jeneriğinde şarkı başladığında dayanamayıp sonuna kadar beklemiştim salonda, şarkı o kadar ilgimi çekmişti yani.

Puff Daddy’nin gaz parçası biter bitmez hemen akabinde ünlü funk/acid jazz grubu Jamiroquai selamlıyor bizi. Deeper Underground müthiş bas tonuyla insanı kendinden geçiren bir parça. Rock/metal türlerin havada uçuştu 90’lı senelerde kendi ara tarzıyla bir efsane olmuştur Jamiroquai… Bu şarkıya da filmden görüntüler eşliğinde klip çekilmiştir ve oldukça eğlenceli bir video kliptir. İzlemediyseniz bir ara youtube’dan bakmanız önerilir. Soundtrackte bir diğer dikkat çeken grup, o zamanlar tam da tırmanışta olan ex-Nirvana üyesi Dave Grohl’un başını çektiği Foo Fighters parçası A320. Bu naif ve hoş parçasıyla Foo Fighters’tan sonra blues/rock tonlarıyla Joey Deluxe’un Undercover parçası geliyor. Vasat denebilecek bir parça olmakla beraber Joey Deluxe adı karşımıza 2002 yapımı “Eight Legged Freaks” soundtrackinde çıkıyor, hepsi o.

Albümün slowlarından birisi de Amerikan alternatif rock grubu Ben Folds Five adlı gruptan geliyor. Adına pek aşine olmadığımız (en azından benim) grubun “eh” denebilecek yorumundan sonra Japonyalı grup L’Arc-en-Ciel’in lose Control parçası ile karşılaşıyoruz. Kökeni Japonya’ya dayanan bir canavarın film soundtrackinde Japon bir grup olmaması şaşırtıcı olurdu zaten. Akabinde albümün bombalarından biri, 90’ları kasıp kavuran rap/core grup Rage Against The Machine’den geliyor. No Shelter şüphesiz albümün en güzel, en gaz parçalarından birisi. Bilindiği gibi Rage Against The Machine ‘Matrix’ de dahil olmak üzere pek çok filme müzikleri ile katkı yapmıştır. 90’lar ve 2000’lerin başında sevdiğimiz filmlerin soundtracklerinde Zack de la Rocha’in müthiş sesi ve Tom Morello’nun harika gitar tonlarıyla genel olarak karşılaşmışızdır. Her ne kadar daha sonra grup dağılmış olsa da elemanların Audioslave ile harika işler çıkardığını unutmamak lazım. Şu sıralar eski üyeleri ile yeniden bir araya gelen gruptan hala ses çıkmamış olsa da yakın zamanda sağlam bir patlama bekliyorum.

Hemen arkasından Amerikalı post-grunge grubu Days Of The New’in ‘Running Knees’ parçası kulağımıza çalınıyor. 1995’te kurulmuş olan grubun alternatif rock-grunge arasında gezinen çizgisini şarkıda hissetmek mümkün. Şarkının karanlık yanı bir yai hafif bir country havası da yok değil. Albümde yine bana göre ilgi çeken parçalardan birisi olmuş. Albümün geri kalanında ise nostaljik bir parça olan Singin’ in the Rain ve OST yani filmin orijinal soundtrack tematik müzikleri bulunuyor.

Toparlamak gerekirse; 90’lar gruplarını ve film müziklerini seven, o dönemdeki soundtracklerde genel olarak yayılmış rock-alternatif-elektronik tarzlara aşina olan herkesin dinlemesini önerdiğim bir albüm Godzilla Soundtrack (1998). İyi bir nostalji eşliğinde kulaklarınızın pasını bu albümle silmeniz mümkün.

Egemen Tokatlıoğlu

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

1 Comment Leave a Reply

  1. bu soundtrack’in en sevdiğim parçası Green day’ın Brain stew’in Godzilla remix’i idi.
    Sanırım sizin pek hoşunuza gitmemiş…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Soundtrack: The Matrix (1999)

Matrix soundtrack albümü, bugün iki farklı jenerasyonun buluşma noktası olmuştur.
blank

Batman Forever Soundtrack

U2’dan Nick Cave’e, Pj Harvey’den Massive Attack’a sevilen popüler isimleri