IŞIN KILIÇLARINIZI HAZIRLAYIN, GALAKSİYİ KURTARIYORUZ!
Yılın en merak edilen filmlerinden Star Wars: Güç Uyanıyor, nihayet vizyonda! George Lucas olmadan yoluna devam eden macera, serinin en güçlü taraflarını tek bir filmde toplamayı başarıyor ve izleyenlere “bu %100 Star Wars” dedirtiyor.
George Lucas’ın, gösterime girdiği yıl gişeleri alt üst eden, yaklaşık kırk yıl sonra bile yankıları ilk günkü gibi devam eden serisi Star Wars, yedinci kez hayranlarıyla buluştu. Yönetmenin dokuz bölüm olarak tasarlayıp, önce orijinal üçlemeyi (1977-83), ardından da öncül üçlemeyi (1999-2005) çektiği serinin yeni bölümü, Jedi’ın Dönüşü (1983) filminin bıraktığı yerden devam ediyor. Dizilerdeki başarısına rağmen, Star Trek gibi bir bilim kurgu klasiğinin içini boşaltıp “aksiyondan ibaret” hale getiren J. J. Abrams’ın, Star Wars mitolojisine neler yapacağı tartışma konusuydu… Merak edenler için baştan söyleyeyim: Star Wars hayranları bu filmi çok sevecek!
Pek çok açıdan 1977 yılındaki Yeni Bir Umut filmini anımsatan Star Wars: Güç Uyanıyor, bildiğimiz ve özlediğimiz evrene dair her şeyi bir araya getiren fakat ilerleyen bölümlerde dallanıp budaklanacak yeni bir macera sunmayı da ihmal etmeyen bir film.
Abrams, Luke Skywalker’ın Darth Vader’ı mağlup ederek İmparatorluğu yok ettiği yıldan çok sonrasına gittiği filminde, yeni karakterlerin üzerine kurduğu serüveni, eski karakterlerin varlığıyla da zenginleştiriyor. Serinin en sevilen karakterlerinden ve adeta bir uzaylı bir kovboy tiplemesi olan Han Solo’nun, yol arkadaşı Chewbacca ile filmde yer alıp macerayı sürüklemeleri, eski kuşak Star Wars izleyicisini yakalayan nokta oluyor. Abrams’ın en büyük başarısı da bu zaten; farklı Star Wars nesillerinin, aynı filme hayran gözlerle bakmasını sağlıyor. Bir nostalji tuzağına düşmeyip, uzay aksiyonunun da gazına basarak müthiş bir seyir deneyimi yaşatıyor.
Filme gelen en büyük eleştirilerden biri, Kylo Ren karakterinin ergen bir Darth Vader kopyası olduğu yönünde ancak burada karakterin kendine rol model olarak Vader’ı örnek alan ve henüz eğitiminin başında, ispat arayışındaki zavallı ve kayıp bir ruha sahip olduğu unutuluyor. Adam Driver’ın bu karakteri başarıyla canlandırdığını düşünüyorum. The Raid (Baskın) filminden iki oyuncuyu Kanjikluub çetesinin üyeleri olarak izlemek de zevkliydi ancak dövüş hünerlerini göstermeleri için yeterli alanları yoktu. Bu oyuncular, Alien filmlerine yakın bir gemiden kaçış sekansında karşımıza çıktılar.
Serinin en beğenilen beşinci ve altıncı bölümlerine imza atan senarist Lawrence Kasdan’ı yanına alan Abrams, orijinal üçlemede konsept çizimlerini yapan Ralph McQuarrie’nin, o dönemde kullanılmamış tasarımlarına hayat vererek, Rey karakterini yaratmış. Rey, herkesin görür görmez bağrına basacağı kadar güçlü bir Star Wars sakini… Ve onun sayesinde, efsanevi serilerin geri dönüşüne tanıklık ettiğimiz bir yılda, Mad Max’ten sonra, Star Wars’un da itici gücü bir kadın oluyor!
George Lucas’ın, 1999 yılında yarattığı hayal kırıklığının üzerine sünger çeken Abrams; kirli, paslı, küf kokan evreni, nefes kesen uzay savaşı sekansları ve her noktada klasik üçlemeyi yâd eden anlayışıyla, Star Wars efsanesine yakışan bir filme imza atmış. Sinema tarihine yön veren, birkaç kuşağın hayal gücüne muazzam katkıları olan bir mitolojiyi hakkıyla uyandırmayı başaran yönetmenin, Star Wars hayranlarına “yeni bir umut” verdiğini söylemek mümkün…