İnsanoğlu öykü anlatmaya başladığı günden bugüne önceleri sözlü anlatım biçimleri olan mit, masal ve efsaneler yerini yazılı romanlara, ardından gelişen kitle iletişim teknolojileriyle çizgi roman ve sinemaya bırakmıştır. Bir kitle üretim biçimi olan sinema, çizgi romanlarla biçimsel ve içerik olarak benzerlikler taşıdığından birbirlerini etkilemeleri ve birbirlerinden etkilenmeleri kaçınılmaz olmuştur.
Resim ve yazının belli bir kurgusal yapı oluşturacak şekilde bir araya getirilmesi sonucu insanları eğlendirmek gibi bir misyonla günlük hayatı ve sıradan olayları işleyen çizgi romanlar, tarihsel konjonktürün etkisiyle zaman içerisinde değişime uğramış ve sinema gibi halkı güdümleyebilme gücüne sahip bir araca dönüşmüştür. Çizgi romanda temel ilişki ve değerler verili olarak ortaya çıkmaktadır. Çizgi roman diğer sanatlarla aynı meseleleri ele almasına rağmen, aynı meselelere bütünlük taşıyan belli bir yorum getirerek onlardan ayrılır (Eğribel, 1992: 2). Önceleri insanları sadece eğlendirmek gibi amaçları olan çizgi romanlar, özellikle 1929’da yaşanan küresel ekonomik çöküşün ardından yeni bir dönemin başlamasında etkili olmuş ve süper kahraman olarak anılan karakterlerin popüler hayatın bir parçası olmasını sağlamışlardır.
Süper kahraman kavramının hayatımıza girişi çizgi romanlar aracılığıyla olmuştur. Çizgi romanlar içerik olarak geleneksel anlatıların kahraman profilini yansıtmakla birlikte kültürel ve politik süreçlerin sonunda değişime uğrayarak yeni bir umut ve inanç kaynağına dönüşmeye başlamışlardır. Amerikan ideolojisini tüm dünyaya yaymak için yaratılan süper kahramanların söylem ve görünümleri de revize edilmiş ve toplumun her kesiminden insana ulaşmak hedeflenmiştir. Başlangıcından günümüze çizgi roman dünyasının eğlence sektörüne etkileri sadece basılı yayınlarla sınırlı kalmamış ve özellikle 2000 yılı sonrası Hollywood sinemasında yaratılan süper kahraman sinematik evrenleriyle yeni bir film tipi oluşturulmuştur. Birbiri içine geçmiş pek çok film, dizi, oyun ve çizgi romanla milyar dolarlık yatırımlar yapılmıştır. Marvel Comics ve DC Comics süper kahraman sinematik evrenleri, çekilen yeni filmlerle beraber büyümeye devam etmektedir.
Dünden Bugüne Kahraman
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Kahramanın kabilenin ya da toplumun kurtarıcısı olması miti tarihten daha eskidir. İki yüz yıl öncesine kadar kahraman sadece bir mit veya kült olarak değil, aynı zamanda tarihin temel açıklaması işlevindeydi. Birçok tarihçiye göre varlığı ya da eksikliği ülkelerin hatta kültürlerin yükselişinde veya düşüşünde hayati önem taşıyordu.’’ (Hook, 1978: 3) [/box]
Kahraman; öykünün ana karakteridir. Bütün olaylar onun çevresinde şekillenir. Savaş veya olağanüstü bir durumda içinde bulunduğu topluma yararlılık gösteren cesaret sahibi ve becerikli kişi olarak da tanımlanmaktadır. Günümüzde kahraman denince akla ilk gelen fiziksel olarak güçlü kişi olsa da onun en önemli nitelikleri arasında engelleri aşabilen zekası vardır.
Kahramanlar sadece engellerle karşılaşan kişiler değildir. İçinde bulunduğu durumda okuyucu, dinleyici ya da izleyiciyle bir zihinsel uzlaşma içinde olması gereken kişidir. Bu sebeple kahraman, öykünün başlangıç noktasından itibaren büyük bir değişim vaadinde olmak zorundadır. Güçlü insan imgesinin karşılığı olan kahramanlar, içinde bulundukları toplumun kültürel bir sembolü olarak da her zaman toplumsal barış ve refah için fedakârlıkta bulunması gereken niteliklere sahiptirler.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Onlara saygı göstermemizin sebebi bir karizmaya sahip olmaları, kutsal bir görünümleri olması ya da Tanrı tarafından verilmiş özel güçleri olmasından değil; popüler değerleri temsil etmeleridir. Onlara saygı duyuyoruz; çünkü bizi temsil edip yüceltiyorlar.’’ (Schwartz, 1985: 151) [/box]
Bu sebeple kahraman parçası olduğu topluluğun temsilini üstlenmiş bir karaktere tekabül etmektedir. Her toplum, kahramanına kendi değerlerine göre özellikler yüklemektedir. Bu özellikler de kahramanın şekillenmesini sağlamaktadır. Ataerkil toplumlarda kahramanlık kavramı, erkeklikle içselleşmiş olduğundan genellikle kahramanın sahip olduğu özellikler erkeğin fiziksel üstünlüğüne atıf taşımaktadır.
Kahramanların toplum nazarındaki önemini anlamak için onlara olan bakışın nedenlerini tespit etmemiz gerekir. Karakter olarak güç, iktidar ve karizma sahibi kişiler olarak kabul edilen kahramanların başarıları doğrudan toplumun kendisine atfettiği bir özlemin yansımasıdır. Çünkü kahraman; kendi canını, sevdiği insanlar ve inandığı değerler uğruna feda etmekten çekinmeyecek kadar yüce gönüllü bir kişi olarak cesaret ve beceri sahibidir. Onu sıradan insandan ayıran en önemli farkı budur.
Bir diğer özellik de maceraya başlama kararı almasıdır. Öykünün başrolündeki kişinin gerçek bir kahraman olabilmesi için öncelikle serüvene çağrıya olumlu yanıt vermesi, meydan okumayı kabullenerek arayışa çıkması gerekir (Tecimer, 2005: 124). Çünkü o andan itibaren yüce bir amaca ulaşmak için sürekli çabalamak zorunda kalacağı uzun bir yolculuğa (zihinsel ve fiziksel) çıkacaktır. Mitolojik yolculuğun ‘’maceraya çağrı’’ olarak belirlediğimiz bu ilk aşaması kahramanı çağıran ve onun ruhsal ağırlık merkezini toplumun sınırlarından bilinmeyen bir bölgeye çekmiş kaderi belirtir (Campbell, 2013: 72). İşte bu yolculukta karşısına çıkan tüm engeller kahramanın değişmesini ve olgunlaşmasını sağlayacaktır. Bu süreçte burnu iyice sürtülen ve hor görülen kahraman; okuyucu, dinleyici ya da izleyici için özdeşleşmenin başladığı anda kendi zihinsel aydınlanmasını da yaşayacaktır.
Kahraman, serüveni boyunca bir takım sorunlarla ve engellemelerle karşılaşmaktadır. Karşısına çıkan bu engellerin tümü maceranın ana hatlarını oluşturur. Her zaman sorunlarla baş ederken fiziksel gücü yeterli gelmeyeceğinden, üstesinden gelmek zorunda olduğu sorunları aşmak için zekasını kullanmak ve stratejik hareket etmek zorundadır.
Günümüze kadar ulaşabilmiş sözlü anlatıların öyküleri bizlere insanlığa ait kodlar taşıyan simgesel bir üslupla seslenmektedir. Kötülük problemi toplumsal sorunların çözümünde kahramanın aşması gereken nihai sınıra işaret ederken kahramanlar bu anlatılarda insanlar arası ilişkilerin düzene sokulması ve karmaşık toplumsal çatışmaların ortadan kaldırılması için büyük bir savaş vermektedir.
Sözlü anlatılarda aktarılan kutsal öykülerde en eski zamanlardaki yaşanmış olaylara ya da yaratılışa atıf yapılmaktadır. Simgesel anlatılar olan mitoslar, efsane ya da destan niteliği taşıyan, inançsal bağlantılar da içeren, olağanüstü durum ve olaylara karışan tanrılara ya da insanüstü varlıklara ait öykülerdir (Tecimer, 2005: 13). Bu öykülerde kahramanların ilişki kurdukları kişiler sadece içinde bulundukları toplumlar değil aynı zamanda o toplumun kültürel ve dinsel kodlarına uygun mistik ve doğaüstü varlıklardır. Bu varlıklarla olan etkileşim, sosyal yaşamın düzenlenmesinde ve değer yargılarının korunmasında kahramana yol gösterici olmak durumundadır. Çünkü yaratılan bu doğal düzen bozulmaya çok müsait bir yapıdadır ve kahraman toplumsal amaçlarını bu düzenin korunması yolunda oluşturmakla yükümlüdür.
Geçmişten günümüze niteliksel ve niceliksel çok büyük farklılıklar göstermeden ulaşmayı başarmış öykülerin ana teması iyilikle kötülüğün savaşı olmuştur. Bu savaşta iyiliğin galip gelebilmesi ve toplumun refaha erebilmesi kahramanın başarısıyla doğru orantılıdır. Bu sebeple toplumlar kahramanlarıyla övünmüş ve onları yol gösterici olarak görmüşlerdir.
Amerikan Sinemasında Kahraman ve Süper Kahraman Olgusu
20. yüzyıl boyunca dünya ve Avrupa pazarında egemenliğini kuran ve endüstrileşen Hollywood sineması, küresel boyutlara erişmiş, ulusal kültürler ve ülke sinemalarında etkisi güç geçtikçe artan konumuyla tekelleşmiş görünüm sunan bir film üretim fabrikasıdır (Hıdıroğlu, 2010). Amerikanlaştırılan dünyada egemen söylevin en büyük sözcüsü konumunda bulunan Hollywood; ‘’Amerikan Rüyası’’nın dünyaya yayılmasını sağlayan ideolojik bir aygıt olma işlevini hala sürdürmektedir.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Amerikalıların dünyanın merkezi olduklarına, yüce güç ve herkes için salt örnek olduklarına ilişkin o saf, temiz kanıları yanlış değildir. Bu toplum bunu biliyor, buna inanıyor ve sonunda başka toplumlar da buna inanıyor… bütün bunların sinemayla düşsel bir biçimde benimsendiğini unutmamak gerekir.’’ (Baudrillard, 2013: 93) [/box]
Amerikan’ın ulusal inancı, ABD’nin tüm dünyanın kurtarıcısı olduğu, demokrasinin ve çağdaşlığın rehberi olarak kahraman rolünün kaderinde yazılmış olduğuna dair fikri tüm dünyaya kabul ettirtmektir. Sıradan Amerikalının sorumlu, iyi yürekli, yardımsever ve gerektiğinde inancı uğruna hayatını tehlikeye atacak kadar cesur bir eylemde bulunacak bir kahraman olabileceği fikri başta sinema filmleri olmak üzere televizyon dizileri ve küresel basın yayın araçlarıyla tüm dünyaya pompalanmaktadır. Batı uygarlığının lideri vasfını yitirmemek adına tek meşru ve adil otoritesini korumak için yıllardır Hollywood sinema endüstrisini kullanan Amerika, ürettiği kültürü muhafaza edebilmek için gerektiğinde devlet destekli bir ideolojik süreç yürütmektedir. Amerika’nın en büyük ithalat aracı haline getirdiği sinema, kahraman figürünün nihai profilini çizmekte ve bunu kitle kültürünü oluşturabilmek adına araçsallaştırmaktadır (Yılmaz, 2017). Çizgi roman ideolojisinin aktarılmasında belli uzman kadroların görevlendirilmesi ve verili bilgilerin metalaşması nedeni ile çizgi romanlar, bilinç-eğlence endüstrisi ile ilişki kurularak kitle kültürü olarak tanımlanmıştır (Eğribel, 1992: 17).
İdeoloji, taşınmayan gerçeklikten kaçmak için inşa ettiğimiz rüya benzeri bir yanılsama değildir; en temel boyutunda gerçekliğimizin kendisi için bir destek işlevi gören bir fantezi kurgusudur (Zizek, 1999: 60). Bu nedenle sinema fantezi yaratmak adına muazzam bir araçtır. Bu aracı en iyi kullanan ülke kuşkusuz Amerika Birleşik Devletleri’dir.
Sinema bir sanat, bir iletişim ya da bir dışavurum aracı olmanın yanı sıra bir insana yaklaşım biçimidir. İnsana yaklaşım ise bir inanç, bir dünya görüşü ve bir zihniyet sorunudur (Adanır, 2006: 11). Amerika için idealini yansıttığı her film toplumun ait olduğu zihniyet yapısına hizmet edecek nispette gerçektir. Sıradan bir Amerikalının veya herhangi Amerikan olmayan bireyin izlediği filmlerde gördüğü kahramanlığa öykünmesi ve o kültürel kodların yansımalarına günlük hayatında karşılık arayışı, özdeşleşmeyle gelen sinematografik fanteziden başka bir şey değildir. Filmlerin bu büyüleyici dünyası, yüzyıllardır anlatıla gelen kutsal öykülerin mistik kahramanlarının günümüzde de toplumsal misyona uygun bir çağdaşlıkla işlenmesine olanak sağlamaktadır.
Toplumun yansıması olarak kahramanlar, bireylerin örnek alacağı nitelikte kültürel ve zihinsel yapının birer parçası haline gelmişlerdir. Günümüz Amerikan toplumunda tarih boyunca kültürel kimliğin bir parçası olan kahraman tipleri zaman içerisinde değişen ve dönüşen yapının içinde değişimin bir parçası haline gelmiş ve ideolojik araç olarak propagandist bir yaklaşımla her sanat alanında olduğu gibi sinemada da yerini sağlamlaştırarak gövde gösterisini sürdürmüştür.
Sinema tüm sanatları içinde barındıran disiplinler arası bir sanatsal ifade biçimi olması sebebiyle kahraman olgusunun en çok öne çıkarıldığı mecra olmuştur. Görsel ve anlatım biçimi olarak benzerliklere sahip olduğu çizgi romanların gelişimi de sinemanın keşfiyle yakın zamanlara tekabül ettiğinden gelişim ve etkileşim şekilleri arasında paralellikler bulunmaktadır.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Kültürel çalışmalar öğrencisi için süper kahraman çizgi romanları ilk bakışta bile birkaç paradoks barındırır: geleneksel olarak hegemonyasını dayatmaya çalışan ve çoğunlukla otoriter metinler barındıran popüler bir sanat türü; yayılması için kimi zaman piyasada alt kültür olarak var olmayı sürdüren bir yayın türü; edebi makamlarca hor görülen ancak hatalı bir şekilde hayranların yorumları olarak değerlendirilen, canlı ve sonuca deneme yanılma ile giden eleştirilerin merkezinde bir sanat türü; ve son olarak Hollywood ve televizyonun sıklıkla faydalandığı çağdaş bir mitolojidir.’’ (Reynolds, 1994: 7) [/box]
Richard Reynolds’un da ifade ettiği gibi çizgi romanlar günümüzün mitolojileridir. Çizgi roman için, çağdaş kültürü oluşturan unsurlardan biri diyebiliriz. Modern çağda oluşmuş yeni bir sanat koludur (Cantek, 2012: 21). Klasik sözlü anlatılar zamanla yazınsal ürünler olan romanlara, ordan da gelişen kitle iletişim teknolojileriyle sinema ve çizgi roman gibi hem görsel hem de görsel-işitsel alanlara genişlemiştir.
Genel olarak tanımlamak gerekirse çizgi romanlar; resim ve yazının belli bir kurguyla bir araya getirilmesi sonucu ortaya çıkan görsel bir anlatım biçimidir. Temelleri uygarlığın başlangıcına konumlandırılabilecek olan bu anlatım biçimi, yüzyıllar içinde dünyadaki gelişmelere paralel olarak değişikler geçirmiş ve günümüzdeki formunu almıştır. Modern çizgi romanın gelişimi; karikatür olarak tek kare anlatımdan, çizgi bant formuna, oradan da dergilere uzanan yolculuğuyla önceleri sadece günlük hayatı konu edinirken daha sonraları olayları ve olguları işlemeye başlamıştır (Baykuş, 2016).
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’1920-25 yılları arasında, çizgi roman iyice gelişti, anlatımını, dilini kurgusunu oluşturdu ve yeni bir sanat olarak özgünlüğünü kabul ettirdi. Aynı zamanda iyi satan bir ticari meta da oldu. Yayıncılar, ticareti yapılan ve üzerinden kar sağlanan bir ürünün sorumluluğunun artık sanatçıya bırakılamayacağına karar verdiler. Böylelikle çizgi romancılar için özgür yaratma düzeni sona erdi. Amerikan günlük gazetesi, çizgi romanı, Amerikan orta sınıf ailesine bir tür pembe camlı gözlük olarak sunmak amacındaydı. Yorucu bir çalışma gününden sonra eve dönen baba, gazetesini eline aldığında okuduğu çizgi öykülere gülerek rahatlamalıydı, çizgi karakterleri kendine yakın bulmalı, ama onlara gülerken asla kendine gülmemeliydi. Evin hanımı da hiçbir densizlikle karşı karşıya kalmadan bunları okuyabilmeliydi ve hepsinden önemlisi çizgi roman bant okumak çocuğa da bir zarar vermemeliydi.’’ (Cantek, 2012) [/box]
1920’lerden sonra çizgi romanların popülerliği iyiden iyiye artmaya başlamıştır. Toplumsal ve sanatsal bir olgu olarak çizgi romanlar tüm dünyada ses getirmeye başlamış R.F. Outcault’un Hogans Alley adlı kahramanı karikatürden koparak biçime farklılık katmaya başlamıştır. Bu karakter zaman içerisinde sarı elbise giymeye başladığından serinin adı Yellow Kid olmuştur. Yellow Kid ilk defa sürekli hale getirilen çizgi roman kahramanıdır (Baykuş, 2016). Sinema ve çizgi roman arasındaki ilk etkileşim sinemanın endüstrileşmeye başladığı bu dönemde başlamıştır (Seçmen, 2014). Yellow Kid beyazperdeye aktarılan ilk çizgi roman kahramanıdır.
1929 yılı sadece Amerika için değil, tüm dünya genelinde ekonomik olarak büyük sorunların yaşandığı, işssizliğin arttığı küresel boyutta bir krizin yaşandığı yıldır. Özellikle 1940’a kadar devam eden etkileri ile ‘’Büyük Buhran’’ ya da ‘’Büyük Depresyon’’ olarak tarihe geçmiş bu ekonomik kriz en çok Amerika’yı etkilemiştir. Başkan Hoover’ın kariyerini bitiren ve yerine geçen Roosevelt’i sürekli revizyon yapmaya iten bu süreç insanların yeni bir umut ışığına ihtiyaç duymasını sağlamıştır. İlk süper kahramanların ortaya çıktığı dönem bu kriz dönemidir. Amerikalılar gerçek hayatlarında sürekli yenilgiye uğradığından onları hayal dünyalarında başarılı kılacak etmenlere ihtiyaç duyulmuştur (Seçmen, 2014).
Süper kahraman, sıradan insanların yapamadığı şeyleri yapabilecek güce sahip ve bu gücü toplumun refah ve mutluluğu için kullanan modern kahramanlardır. Dilimize İngilizce’den giren bu terimin aslı Super Hero’dur. Marvel Comics ve DC Comics tarafından patenti alınan bu kavram diğer çizgi roman şirketleri tarafından kullanılamamaktadır.
1934 yılında kurulan DC (Detective Comics) Comics ve 1939 yılında kurulan Marvel Comics şirketleri tarihleri boyunca birbirlerinden etkilenmiş ve karakterlerini birbirlerine atıf yapacak şekilde yaratmışlardır. Rekabetleri günümüzde de devam eden bu iki dev çizgi roman şirketi, birer simge haline gelen süper kahramanlar yaratarak yeni bir kültürün oluşmasını sağlamışlardır.
Halkın moralini düzelten ve günlük hayattaki problemlerinden uzaklaşmalarını sağlayan bu yeni nesil kahramanlar ilk ortaya çıktıları dönemlerde çoğunlukla beyaz erkeklerden oluşmuştur. II. Dünya Savaşı yıllarında beyaz kadınlar da bu kervana katılmaya başlamışlardır. Özgürlük rüzgarlarının esmeye başladığı 60’lardan sonra değişik ırklara mensup karakterler de yaratılmıştır. Ancak en radikal değişimler 90’lardan sonra ortaya çıkmış ve değişik dinlere inanan yahut inanmayan, serseri kılıklı, ve hatta eşcinsel karakterler eklenmeye başlasa da günümüzde hala süper kahramanların çoğunluğu genç erkekler oluşturmaktadır (Seçmen, 2014). Bunun sebebi elbette muhafazakar Amerikan ideolojisindedir. Sinemada da karşımıza çıkan bu olgu Burak Bakır ve Emrah Suat Onat’a göre Amerikan düşünce yapısının izlerini taşımaktadır:
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Hollywood sineması, tüm ulusal anaakım sinemaları gibi –ve hatta onların atası olarak- cinsiyetçi eril bir bakışa sahiptir. Bu bakışı kurar, yönlendirir, vazgeçilmez kılar. Dünyanın en büyük ve yayılmacı sinema endüstrisi olarak yıllardır izleyicinin gözünü bu eril bakışı yadırgamayacak ve hatta benimseyecek biçimde eğitmiştir. İdeolojik yapısıyla seyircisi arasında ayırım yapmayarak birbirinden farklı olan izleyici kitlesini tek bir birey haline dönüştürür.’’ (Bakır & Onat, 2015: 90) [/box]
DC Comics’in en önemli karakterleri olan Superman, Wonder Woman ve Batman yaratılan ilk süper kahramanlardır.Superman süper kahramanlar içerisinde ikonlaşmış bir stereotipleştirilmiş en önemli figür olarak Amerika’daki büyük depresyondan sonra yaratılmıştır. Superman’in yaratıcıları Jerry Siegel ve Joe Shuster adlı iki yahudidir. O dönemde toplumda var olan yahudi-hristiyan ayrımı yüzünden, Superman’i yahudilerin toplumda görünmek istedikleri gibi tasvir etmişlerdir. İşsizlik ve yoksullukla boğuşan halkın onayını almış olan karakter, halk için bir ideali temsil etmiştir. Popülerleşmeye başlayan süper kahramanlar topluma daha geniş pencereden bakabilen ve kendine güvenen figürler olarak sosyal kahramanlara dönüşmüşlerdir.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Süperman dünyalı değildir; buraya genç yaşta Kripton gezegeninden gelmiştir. Dünyada büyürken, insanüstü güçlere sahip olduğunu keşfeder. Gücü gerçekten sınırsızdır. Uzayda ışık hızında uçar ve bu sayede zaman sınırını aşarak başka bir zaman dilimine geçebilir. Yalnızca kol gücüyle, kömürü elmasa çevirmek için gerekli ısı düzeyine ulaştırır; süpersonik hızla birkaç saniye içinde bütün bir ormanı kesip, ağaçlardan kereste üretip, bir gemi ya da bir kasaba inşa edebilir; dağları delebilir; dev gemileri kaldırabilir; baraj inşa edip yıkabilir; delici bakışları herhangi bir nesnenin içinden sınırsız uzaklıktaki şeyleri görmesine ve bir bakışta metal nesneleri eritmesine olanak tanır; süper işitme yeteneği, ne kadar uzaklıkta olursa olsun bir konuşmayı dinleme avantajı sağlar. Kibar, yakışıklı, alçakgönüllü ve yardımseverdir; yaşamını kötü güçlerle savaşa adamıştır ve polisin yılmaz yardımcısıdır.’’ (Eco, 2017) [/box]
İlk düşmanları halk düşmanı olarak kabul edilen banka hırsızları ve dolandırıcılar olan Superman, fakir zengin ayırt etmeksizin herkesin kurtarıcısı olmuştur. Önceleri ideal Amerikalı’yı temsil ederken zaman içerisinde Amerika’nın kendisini temsil etmeye başlamıştır (Seçmen, 2014).
Batman’e ayrı bir parantez açmak gerekir. Zira Batman standart süper kahraman profiline uyan bir karakter değildir. Çünkü hiçbir süper gücü yoktur. Bu durum 1940’larda Amerika’da ciddi spekülasyonlara sebebiyet vermiştir. O dönemde tanımlar ve sıfatların kavramsal tartışması günümüzdeki kadar liberal bir görüşe karşılık gelmediğinden Batman bir süre ‘’Gizemli Adam’’, ‘’Kostümlü Suç Avcısı’’, ‘’Pelerinli Savaşçı’’ olarak tanımlanmışsa da zaman içerisinde tekrar süper kahraman olarak anılmaya başlamıştır (Seçmen, 2014).
Batman’in sıradan bir insan olması ideolojik olarak topluma; ‘’kötülerle savaşmak için süper güçlere sahip olmanız gerekmez. Sıradan Amerikalı herhangi bir birey de bunu başarabilir’’ mesajının ilk kez verilmesini sağladığı için büyük önem taşımaktadır.
Batman’in yaratıcıları olan Bob Kane ve Bill Finger onu yarasadan ilham alarak 1939 yılında yaratmışlardır. İyiyle kötünün savaşında iyiyi temsil eden Batman iken kötüyü temsil eden de onun karşısında konumlanan güçlerdir. Zaman içerisinde Kane ve Finger Batman’in hayvansı yanını törpüleyerek onu akrobatik hareket kabiliyeti olan, teknolojik aletleri sayesinde düşmanlarının üstesinden gelebilen ve daha stratejik düşünen bir kahramana çevirmişlerdir. Batman, ilk başlarda Superman’in düşmanlarıyla dövüşen ve gangsterlerin korkulu rüyası iken zaman içerisinde adaletin sembolü haline gelmiştir.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Birer simge olarak değerlendirildiğinde Süperman ve Batman, süper kahraman tipinin iki zıt yüzünü temsil etmektedir: aydınlık ve karanlık, tanrı ve insan, doğuştan var olan yetenekler ve çalışarak elde edilenler yaratılan bu süper kahramanlar döneminin ruhuna uygun olarak yaşıyorlardır. O dönemki bütün kahramanlar İkinci Dünya Savaşına katılarak Amerikan halkının moralini düzeltmişlerdi. Böylece de çizgi roman tirajları milyonlara fırlamıştı.’’ (Ceran, 1997) [/box]
Marvel Comics ise DC Comics’ten farklı olarak karakterlerini gerçek dünya içine konumlandırmış, insani problemlerle uğraşan, sıradan insanın günlük hayatına benzer şekilde yaşayan daha naiv süper kahramanlar üzerine yoğunlaşmıştır.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Fantastik Dörtlü, Örümcek Adam ve Hulk gibi Marvel kahramanları, çizgi romana yeni bir soluk getirdi. Artık Marvel süper kahramanı demek, insani sorunlarla boğuşan, kimileri okuyucusunun her gün yaşadıklarına çok benzeyen dertleri ve sorunları olan karakterlerdi. Altın Çağ süper kahramanları o sıralarda Amerika’yı kasıp kavuran ekonomik Buhran’ın getirdiği envai çeşit sıkıntıdan uzaklaşmak, gerçek hayattan kaçmak için ideal birer araçtı. 60’larda Marvel’in yarattığı onlarca süper kahraman ise, okuyucularını gündelik hayattan, gerçek insanların sıkıntılarından alıp bambaşka bir yere götürmüyor, tersine bu sıkıntıları ve gerçekliği kucaklıyordu.’’ (Kutlu, 2004) [/box]
Marvel Comics’in çizgi roman piyasası üzerinde kurduğu üstünlüğün nedeni; olağan üstü güçlere ve tanrısal özelliklere sahip ütopik karakterlerden, ayakları yere basan ve sıradan Amerikalıya benzeyen süper kahramanlara geçişi sayesinde gerçekleşmiştir. Bu nedenle Marvel Comics süper kahramanları gerçek dünyadaki gerçek mekanlarda yaşarken, DC Comics’in karakterleri kurmaca dünyalarda yaşamaktadır.
Süper kahramanların çizgi romanlarda güçlerine kavuşma şekilleri genellikle belli başlı şekillerde gerçekleşmektedir. Bilinmeyen bir dünyadan ya da doğrudan uzaydan gelen tanrısal güçlere sahip süper kahramanlar bunlardan en bilinenidir. Superman dünya dışından gelen bir karakter olarak bu duruma örnek teşkil etmektedir.
Radyoaktivite ise en çok başvurulan yöntemlerden diğeridir. Radyoaktif bir hayvan tarafından ısırılan karakter bir süper kahramana dönüşüp onu ısıran hayvanın özelliklerine sahip olmaktadır. En bilinen örneği Örümcek Adam’dır. Örümcek Adam Marvel Comics serisinin en sevilen süper kahramanıdır ve tüm dünyadaki popülerliği günümüzde hala devam etmektedir.
Hulk ve Görünmez Adam gibi karakterler ise bilimsel deney kazaları geçirip bu kazalardan sonra meydana gelen hücresel mutasyonlar sonucu olağanüstü güçlere sahip olmuşlardır. En çok başvurulan yöntemlerden biri olarak görülebilen bilimsel deney kazaları çoğu süper kahramanın yaratılışında kullanılan klişelerden biridir.
Aile soyundan gelen genetik kodların mutasyonu sonucu elinde olmayan nedenlerden dolayı süper kahramana dönüşmek zorunda kalan ve toplum tarafından dışlanan karakterlere örnek olarak X-Men verilebilir. X-Men serisi çizgi romanlarda ötekileştirilen ve toplumdan soyutlanan insanların metaforik bir yansıması olması sebebiyle muhalif bir bakış açısı ve bölünmüşlüğün politik eleştirilerini de içeren bir alt metne sahiptir.
Aileden gelen zenginlik ve miras gibi maddi imkanların süper güçlere sahip olabilmek için harcanması da karşımıza çıkan bir başka yöntemdir. Karakterlerin genellikle süper güçleri yoktur. Ancak teknolojinin yardımıyla kendilerine sağladıkların araçlar sayesinde güçlenirler. Düşmanlarını alt edebilmek için yalnızca fiziksel üstünlüklerini değil aynı zamanda zekalarını da kullanmak zorunda olan bu süper kahramanlara Batman, Ironman ve Elektra gibi karakterler örnek verilebilir.
Bir diğer kategori ise süper güçlere sahip olabilmek için doğaüstü güçlerle yapılan antlaşmalardır. Genellikle bu karakterler büyük bir intikam planı için ya da mecburiyetten kaynaklı olarak bir tercih yapmak zorunda bırakılırlar. Geri kalan hayatlarında her zaman eksikliklerini duydukları bir yanları vardır. Kendilerini lanetlenmiş olarak kabul eden bu süper kahramanlar klasik süper kahraman dürtüleriyle hareket etmezler. Marvel Comics evreninde Ghost Rider güçlerini bu şekilde kazanmıştır (Seçmen, 2014).
Süper kahramanların en önemli özellikleri sadece klasik kahramanlar gibi cesur olmaları değildir. Onları diğer kahramanlardan farklı kılan fiziksel görünüşleri ve kullandıkları aksesuarlardır. Çünkü bir süper kahraman için dış görünüş oldukça önemlidir. Kimliklerini gizlemek ve sevdiklerini korumak için bazı süper kahramanlar maske takarlar. Bu aynı zamanda onlara bir gizem ve karizma da sağlar. Yüzlerini gizlemeyenler ise toplumun kabul ettiği ve onayladığı kahramanlardır. Onların zaten saklayacak bir şeyi yoktur. Süper kahramanların düşmanlarını psikolojik olarak alt edebilmek ve hayranlarına iyi bir görüntü verebilmek için de bu kostümlere ihtiyaçları vardır. Beslendiği felsefeye bağlı olarak kostümlerin bu alt metni tamamlayacak renk ve biçimde kullanılması ve gösterişli olması gerekir. Kullanılan aksesuarların da süper kahramanların fiziksel güçlerini arttıracak ve düşmanlarına karşı galip gelmelerini sağlayacak nitelikte olması karakterlerin imajı için hem görsel ve fonksiyonel bir artı olacaktır.
Superman karakteri II. Dünya Savaşı sırasında mavi kırmızı kostümüyle Amerikan kültürünün en büyük propaganda aracı haline gelmiştir. Captain America da aynı şekilde Amerikan bayrağını andıran kostümüyle savaş döneminde popülerliği artmış karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ülke kahramanlarını kendi kültürel kodlarıyla oluştururken çizgi roman dünyasındaki hayal kahramanları da bundan nasibini almıştır.
Özellikle II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla süper kahramanların düşmanlarında gözle görülür bir değişiklik yoluna gidilmiş ve okun yönü halk düşmanlarından Nazilere çevrilmiştir. Çizgi romanların ve süper kahramanların popülerliği savaş sonuna kadar ivmesini düşürmemiştir. Önceleri sadece günlük hayatı konu edinen çizgi romanlar söylem olarak savaşla ilgili göndermeler yapan öyküleri konu edinmeye başlamışlardır. Savaşın sona ermesiyle popülerliği giderek azalan süper kahramanlara halk artık ilgi göstermediğinden tirajlarda o güne kadar görülmeyen bir düşüş yaşanmıştır. Özellikle 1960’lara kadar düzelmeyecek bir düşüşe geçen çizgi roman piyasasını etkileyen bir diğer unsur da o dönemde ortaya çıkan CCA (Comics Code Authority) adlı kurumdur.
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
‘’Rock and roll denen gürültülü bir müzik; eşliğinde tepinen asi gençliğe yönelik tedirginliğin, nükleer savaş korkusunun, komünizm kuşkusunun ve bunun bir sonucu olarak Senatör McCarthy’nin öncülüğündeki komünist ‘’cadı avı’’nın yaşandığı 50’li yıllar Amerika’sı, büyük bir gerilim ve paranoya coğrafyasıydı. Yerleşik Amerikan düzeni bu gerginliğe tepki olarak, banliyöde yaşayan çekirdek aileyle temsil edilen yapay bir mutluluk ve huzur imajını dayatmaya çalışıyordu. Böyle bir atmosferde, çizgi romanların yıllık toplam hasılatının 1 milyar doları geçtiği 1954’te, baskı dayanılmaz bir hal aldı. Çok geçmeden toplu çizgi roman yakma olayları görülmeye başlandı. Kongre ise konuyu mercek altına almıştı. Devlet sansüründen korkan çizgi roman yayıncıları, tıpkı yirmi sene kadar önce Hollywood’un yaptığını yapıp, kendileri bir denetim ve sansür yöntemi uygulamaya karar verdiler. Böylece ‘’Comics Code Authority’’, yani ‘’Çizgi Roman Nizamnamesi Yetkisi’’ doğdu.’’ (Kutlu, 2005) [/box]
Çizgi romanların ve süper kahramanların sansür mekanizmasından kurtularak günümüze kadar gelişmesini sağlayan önlemler Marvel Comics ve DC Comics tarafından alınmıştır. Karakterlerin insani yönünün ön plana çıkarıldığı öyküler oluşturulmaya başlanmıştır. Yaratılan bu yeni kültür başta Avrupa olmak üzere Japonya’yı etkileyerek çizgi roman sektörlerinin gelişmesini sağlamıştır (Seçmen, 2014).
Marvel Comics ve DC Comics günümüzün en büyük çizgi roman şirketleri olarak gelirlerinin büyük bir kısmını süper kahramanların sinemaya uyarlanan filmlerinden kazanmaktadır. Film şirketleri süper kahramanları sinemaya uyarlayabilmek için her sene milyonlarca dolarlık antlaşmalar yapmaktadır. Elbette süper kahramanları sinemaya aktarmak yalnızca Hollywood için basit bir gelir kaynağı olarak görülmemelidir. Amerikan ideolojisinin dünyaya yaymak istediği kültürel hegemonyanın en kolay araçlarından biri olan sinema bu amacı yerine getirmek için biçilmiş kaftan görevi görmektedir.
Marvel ve DC Sinematik Evrenleri Karşılaştırması
Kısaca MCU olarak ifade edilen Marvel Sinematik Evreni 2008 yılında Ironman filmiyle başlamıştır. Üç Phase (Faz) olarak kurulan evrende ilk faz sırasıyla; Ironman (Favreau, Ironman, 2008), The Incredible Hulk (Leterrier, 2008), Ironman 2 (Favreau, 2010), Thor (Branagh, 2011), First Avenger: Captain America (Johnston, 2011), Avengers (Whedon, Avengers, 2012) filmlerinden oluşmaktadır.
İkinci faz; Ironman 3 (Black, 2013), Thor: Dark World (Taylor, 2013), Captain America: Winter Soldier (Russo & Russo, 2014), Guardians of the Galaxy (Gunn, 2014), Avengers: Age of Ultron (Whedon, 2015), Ant-man (Reed, 2015) ile devam etmiştir.
Son faz olan üçüncü faz da; Captain America: Civil War (Russo & Russo, 2016), Doctor Strange (Derrickson, 2016), Guardians of the Galaxy 2 (Gunn, 2017), Spiderman: Homecoming (Watts, 2017), Thor: Ragnarok (Waititi, 2017) ile devam etmektedir ve bu makalenin yazılış tarihinde henüz vizyona girmemiş yedi filmi daha bulunmaktadır. Televizyon için çekilen ve aynı sinematik evrenin parçası olan diziler de ana hikayenin parçalarına uygun olarak tasarlanmıştır ve filmlere sürekli göndermeler içermektedir. Toplamda şu ana kadar on yedi film vizyona girmiş ve dünya genelinde yapmış olduğu hasılat 5,260,615,904 (Box Office Mojo İnternet Sitesi, 2017) dolardır.
Kısaca DCU olarak ifade edilen DC Sinematik Evreni 2013 yılında Man of Steel (Snyder, 2013) filmiyle başlamıştır. Sırasıyla; Batman v Superman: Dawn of Justice (Snyder, 2016), Suicede Squad (Ayer, 2016), Wonder Woman (Jenkins, 2017), Justice League (Snyder, 2017) vizyona girmiştir. Vizyona girmeyi bekleyen ve yapım aşamasında olan altı filmi daha bulunmaktadır. DCU’da ana hikayeyle bağlantısı bulunmayan televizyon dizileride mevcuttur. Toplamda şu ana kadar beş film vizyona girmiş ve dünya genelinde yapmış olduğu hasılat 1,571,942,170 (Box Office Mojo İnternet Sitesi, 2017) dolardır.
Süper kahraman çizgi romanları ve onlardan sinemaya uyarlanan filmlerde gözlemlenen öyküler genel olarak Hollywood filmlerinde gördüğümüz en büyük klişeleri içermektedir. Dünya dışından gelen varlıkların dünyayı işgal etmesi ve süper kahramanların onları alt ederek dünyayı kurtarması üzerine şekillenen ana öykü, özünde tehlikenin her zaman Amerikalılar tarafından bertaraf edilmesini anlatmaktadır. Bu durum Amerika’nın üstünlüğünü ve Amerikan vatandaşı olmanın ayrılacağına yapılan incelikli bir atıftır.
Amerika dışından gelen her türlü ırk, din, ekonomi-politik ve uygarlıklar birer tehdit unsuru olarak görüldüğünden onları etkisiz hale getirmek sıradan Amerikalının görevi olarak sunulmaktadır. Filmlerin alt metninde öne çıkarılan her Amerikalı bireyin, kendisini üstün görmesini sağlayacak bir kahramana dönüşme potansiyeli, hemen hemen her filmde vurgulanan bir olgu olarak karşılaştığımız bir durumdur. Amerika Birleşik Devletleri’nin kitlesel ölüm aracı nükleer silahlara sahip olduğu göz önüne alındığında ortada büyük bir ironi olduğunu kaçınılmazdır (Seçmen, 2014).
Hollywood filmlerinin ‘’Amerikan Rüyası’’nı yaymak gibi bir ideali vardır; kapitalizmin yayılmasını ve daha da işlevsel hale gelmesini sağlamak için sinemanın ideolojik rolü büyük öneme sahiptir. Popüler kültürün bu kadar hızlı yayılmasını sağlayan bir diğer etken de bu tarz filmlerin izlenme sebepleri olan mistik ve egzotik yanlarıdır. Çünkü insanlar etkileyici kostümler içinde gördükleri süper kahramanlara özenmektedir. Daha önce görmediğimiz bir dünyaya ait olan yaratıklar ve yaratılan atmosfer yabancısı olduğumuz o dünyanın birer parçası haline gelmemizi sağlamaktadır. Fantastik ya da bilimkurgu filmlerinin izleyiciyi çekmesi, geçmişin geleneksel sözlü anlatılarında olduğu gibi her zaman bir kutsallık, yaratılış ve insanoğlunun akıbetiyle ilgili olanı işlemesiyle ilintilidir (Seçmen, 2014).
Dünyadaki tüm insanların duygularına seslenenen Hollywood, Aristo’dan beri süre gelen klasik anlatıya dayadığı sinemasıyla düşünmeyi, sorgulamayı ve eleştirmeye dışlamaktadır. Küresel bir güç haline gelerek endüstrileşen Amerikan sineması popüler kültürün yaratıcısı konumundadır ve özünde hep aynı öyküyü anlatmaktadır.
Sonuç
Öykü anlatmanın evrimi; mit, masal ve efsane gibi sözlü anlatılardan, yazılı anlatılar olan romanlara, gelişen kitle iletişim araçlarıyla çizgi roman ve sinemaya doğru genişlemiştir. Günümüzün modern mitolojileri olarak tanımlanan sinema ve çizgi romanlar geçmişin sözlü anlatılarının yerini almış ve bir kitle kültürü yaratmaya başlamıştır.
Popüler bir sanat olan sinema edebiyattan beslendiği gibi çizgi romanlardan da beslenmiştir. Sinema ve çizgi romanın anlatım dilinin benzerliği endüstrileşmeye başlayan sinemanın ilk faydalandığı kaynaklardan biri olmasını sağlamıştır. Lumiêre kardeşler Paris’te ilk gösterimini yaparken, R.F.Outcault da aynı dönemlerde New York’ta ‘’Hoogan’s Alley’’e adlı seriye başlamıştır.
Amerika’nın büyük ekonomik kriz döneminde ortaya çıkan süper kahramanlardan beslenmesi ve bunları birer devlet politikası olarak propaganda haline getirmesi çizgi roman ve sinemanın bağlarını kuvvetlendiren etmenlerden biri olmuştur. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan önce yaratılan Superman karakterinin popülerliği savaş döneminde iyice artmış ve çizgi romanlar Amerikan halkının en önemli eğlence araçlarından biri haline gelmiştir. Bu dönemde sinema ve çizgi romanların etkileşimi giderek artmaya başladığından çizgi roman yazar ve çizerleri süper özellikler taşıyan kahramanların yaratım süreçlerini hızlandırmıştır.
Savaş sonrası tüm dünyada yaşanan durgunluk dönemi, sinema filmleri ve çizgi romanları da etkilemiştir. İnsanların çizgi romanların zararlı etkilerinden korunması için o dönemde oluşturulan CCA bir takım yaptırımlarda bulunarak çizgi romanların çocuklar üzerinde olumsuz etkileri üzerine makaleler yayınlatmıştır. Çizgi roman sektörünün uğradığı bu sansür uygulamaları sinemayı da etkilemiş ve bu durum 1960’lara sürmüştür. Çizgi romanın ‘’Altın Çağı’’ olarak tanımlanan dönemde Marvel Comics ve DC Comics, karakterlerinde revizyona gitmiş ve insani problemleri olan okuyucuya daha yakın süper kahramanlar yaratmaya başlamışlardır. Günümüze kadar gelişen bu anlayış Avrupa ve Japonya’da yeni bir çizgi roman kültürünün doğmasına neden olmuştur.
Günümüzde süper kahramanların sinemaya uyarlanan filmleri uzun vadeli yatırımlarla sinematik evrenlerin oluşmasına ön ayak olmuştur. Milyarlarca dolarlık yatırımlar sadece sinema filmleriyle değil, TV Showları, bilgisayar oyunları ve çizgi romanlarla desteklenen büyük bir ağın içinde sürmektedir. Popüler kültürün kitle toplumu oluşturmak için kullandığı araçlardan biri olan sinema ve çizgi romanlar çocukların ve gençlerin içinde bulunduğu kitleyi etkisi altına alarak büyümeye devam etmektedir.
Yazan: Ramazan Kaba
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Film Tasarımı Anasanat Dalı Yüksek Lisans
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Kaynakça
- Adanır, O. (2006). Kültür, Politika ve Sinema. İstanbul: PMP Basım Matbaacılık.
- Ayer, D. (Yöneten). (2016). Suicide Squat [Sinema Filmi].
- Bakır , B., & Onat, E. S. (2015). Hollywood Sinemasında Baştan/Yoldan Çıkarıcı Kadın Figürünün Dönüşümü. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 90.
- Baudrillard, J. (2013). Amerika. (Y. Avunç, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Baykuş, Ö. (2016). Çizgi Romandan Sinemaya Uyarlamada Karaoğlan Örneğinin Plastik Değerler Bakımından incelenmesi. İstanbul: Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Sinema-Tv Anabilim Dalı.
- Black, S. (Yöneten). (2013). Ironman 3 [Sinema Filmi].
- Box Office Mojo İnternet Sitesi. (2017, 12 13). DC Cinematic Universe Box Office. Box Office Mojo: http://www.boxofficemojo.com/franchises/chart/?id=dc.htm adresinden alınmıştır
- Box Office Mojo İnternet Sitesi. (2017, 12 13). Marvel Cinematic Universe Box Office. Box Office Mojo: http://www.boxofficemojo.com/franchises/chart/?id=avengers.htm adresinden alınmıştır
- Branagh, K. (Yöneten). (2011). Thor [Sinema Filmi].
- Campbell, J. (2013). Kahramanın Sonsuz Yolculuğu. (S. Gürses, Çev.) İstanbul: Kabalcı.
- Cantek, L. (2012). Türkiye’de Çizgi Roman. İstanbul: İletişim Yayınları.
- Ceran, K. (1997). Dünya’da Çizgi Roman. Sanat Dünyamız: Çizgi Roman Sayısı(64).
- Derrickson, S. (Yöneten). (2016). Doctor Strange [Sinema Filmi].
- Eco, U. (2017, 12 12). Süperman Miti. www.agircekim.org: http://www.agircekim.org/archives/489 adresinden alınmıştır
- Eğribel, E. (1992). Çizgi Roman Olayı ve Toplum. Sosyoloji Dergisi, 2.
- Favreau, J. (Yöneten). (2008). Ironman [Sinema Filmi].
- Favreau, J. (Yöneten). (2010). Ironman 2 [Sinema Filmi].
- Gunn, J. (Yöneten). (2014). Guardians of the Galaxy [Sinema Filmi].
- Gunn, J. (Yöneten). (2017). Guardians of the Galaxy 2 [Sinema Filmi].
- Hıdıroğlu, İ. (2010). Türkiye’de 1980 Sonrası Sinema Politikaları. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Televizyon Sinema Anabilim Dalı.
- Hook, S. (1978). The Hero in History: Myth, Power of Moral Ideal? Standford: Hoover Institution Standford University.
- Jenkins, P. (Yöneten). (2017). Wonder Woman [Sinema Filmi].
- Johnston, J. (Yöneten). (2011). First Avenger: Captain America [Sinema Filmi].
- Kutlu, K. (2004, Nisan 17). Çağlar Boyu Amerikan Çizgi Romanı 2. Serüven Çizgi Roman Araştırmaları Dergisi Web Sayfası: www.seruven.org adresinden alınmıştır
- Kutlu, K. (2005, Nisan 27). Çağlar Boyu Amerikan Çizgi Romanı 2. Serüven Çizgi Roman Araştırmaları Dergisi: http://www.seruven.org adresinden alınmıştır
- Leterrier, L. (Yöneten). (2008). The Incredible Hulk [Sinema Filmi].
- Reed, P. (Yöneten). (2015). Ant-Man [Sinema Filmi].
- Reynolds, R. (1994). Super Heroes: A Modern Mythology. Mississippi: Jackson: University Press of Mississippi.
- Russo, A., & Russo, J. (Yönetenler). (2014). Captain America: Winter Soldier [Sinema Filmi].
- Russo, A., & Russo, J. (Yönetenler). (2016). Captain America: Civil War [Sinema Filmi].
- Schwartz, B. (1985). Emerson, Cooley and the American Heroic Vision. Symbolic Interaction, 115.
- Seçmen, E. A. (2014). Sinemada Süper-Kahraman İmgesi ve Indiana Jones Filmleri Örneği. İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
- Snyder, Z. (Yöneten). (2013). Man of Steel [Sinema Filmi].
- Snyder, Z. (Yöneten). (2016). Batman v Superman: Dawn of Justice [Sinema Filmi].
- Snyder, Z. (Yöneten). (2017). Justice League [Sinema Filmi].
- Şen, S. (2011). Amerikan Kültüründe Mit ve Kahraman: Washington Irving ve Mark Twain Kısa Hikayelerinden Marvel Çizgi Romanlarına Kadar Mit Yaratımı Ve Kahramanların Temsillerinin İncelenmesi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Anabilim Dalı.
- Taylor, A. (Yöneten). (2013). Thor: Dark World [Sinema Filmi].
- Tecimer, Ö. (2005). Sinema:Modern Mitoloji. İstanbul: Plan B.
- Waititi, T. (Yöneten). (2017). Thor: Ragnarok [Sinema Filmi].
- Watts, J. (Yöneten). (2017). Spiderman: Homecoming [Sinema Filmi].
- Whedon, J. (Yöneten). (2012). Avengers [Sinema Filmi].
- Whedon, J. (Yöneten). (2015). Avengers: Age of Ultron [Sinema Filmi].
- Yılmaz, H. S. (2017). 11 Eylül Sonrası Amerikan Sineması ve Televizyonunda İslam’ın ve Müslüman Karakterlerin Sunumu. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü.
- Zizek, S. (1999). İdeolojinin Yüce Nesnesi. (T. Birkan, Çev.) İstanbul: Metis Yayınları. [/box]