“Bakın! Gökyüzünde! O bir kuş, hayır o bir uçak, hayır, hayır, o Süper-Man!”
İnsanoğlu her daim kendinin altından kalkamadığı durumlar için bir kurtarıcı bekledi. Efsanelere tutundu önce, sonra o efsaneleri yazanları okudu. Bu da yetmeyince kendi hayal gücü girdi devreye. Kendi kahramanlarını kendisi yarattı insanoğlu. Elleriyle yıktıklarını telafi edebilmek için…
Süper-Man o karakterlerden biriydi. Çizgi roman dünyasının en popüler, en güçlü, en insancıl insan olmayan karakteri… Kripton gezegeninden bizi kurtarmaya gelmişti. Aslında ilk başta pek de böyle olmadı. Süper-Man ilk oluşturulduğunda yıl 1933’tü. O dünyayı istila etmeye gelen kel, insanüstü güçlere sahip kötü bir karakterdi. Fakat yaratıcıları Jerry Siegel ve Joe Shurter bu konsepti satamadılar.
1938’e kadar kahramanımızın kostümü ve kişiliği değiştirilip durur. Haziran 1938’de Süper-Man halkın karşısına ilk olarak “DC Comics 1” dergisinde çıkar. Üzerinde o zamanlar sirkte gösteri yapan güçlü adamların giydiği bir tayt vardır. Taytın üzerinde ise neyi saklamayı amaç edindiği belli olan bir don! Kostümün renkleri Amerikan bayrağının renklerini hatırlatması için mavi-kırmızıdır. Yıllar boyunca birçok kahramanın kostümü değişikliklere uğramasına rağmen Süper-Man 71 yıl boyunca o donu ve taytı giymeye devam eder. Lakin kıyafetten ziyade simgeledikleri önemlidir. 1938’de bir üçgen içinde adının baş harfini simgeleyen “S” harfi vardır. Bu Amerikan polisine yapılan bir saygı duruşudur. Yıllar içinde o üçgen dünyanın en çok bilinen değerli madeninin şekline, elmas şekline dönüşecektir.
Kahramanımızın güçleri ise gelişen teknolojiye uygun olarak yıllar içinde arttırılır. Başlangıçta sadece çok güçlüdür, hızlıdır fakat uçamaz. Çok yüksek mesafelere kadar zıplayabilir. Zaman bize bir metalin içinde uçma lüksünü verince süper kahramanımızda bundan geri kalmaz. İnsanüstü olmanın verdiği ayrıcalıkla uçmaya başlar. Bir eli önde diğeri göğsüne dayalı şekilde kuş misali süzülür Amerikan semalarında… Tek zayıflığı kriptonittir. Madene yaklaştığı anda acılar içinde yerleri süpürür ne yazık ki! Süper-Man’in Nietzsche’nin insanüstü kavramı temel alınarak yaratılmıştır. Bu kavramın en önemli ayağı ise fiziksel güç değil erdemdir.
Kahramanımız gerçek kimliğini gizlemek için Clark Kent adını kullanır. 1.91 boyunda ve tam tamına 102 kilodur. Yakışıklıdır, erdemlidir. Yalan söylemez(kimliğini saklamak için çevirdiği dolaplar hariç!), kalp kırmaz, sevdiği kadına ihanet etmez. İstediği tek şey iyilik için çabalamak ve dünyamızı kötülüklerden korumaktır. Lakin kendisi bir dünya kaybetmiştir ve acısını bilmektedir.
Süper yakışıklımız Jor-El ve annesi Lara tarafından Kripton gezegeni patlamak üzere iken bir mekiğe kondurulup dünyaya gönderilmiştir. Ana-baba yüreği evlatlarının hayatını kurtarmak için kendini feda etmiştir bu şekilde. Jor-El’in sevgili oğlu Kal-El’i dünyaya göndermesinin geçerli bir sebebi de vardır. Bilmektedir ki sarı güneş oğluna çok üstün güçler verecektir. Kal-El Kansas’ın Smallville adlı şirin bir köyüne düşer mekiğiyle. Orada onu Martha ve Jonathan Kent isimli bir çift bulur. Ona Clark adını verip kendi oğulları gibi büyütürler. Üniversiteye kadar küçük köyünde büyüyen Clark üniversiteyi okumak için Metropolis adlı şehre gelir. Daha sonra Daily Planet gazetesinde iş bulur. Ve gerçek aşkı Lois Lane ile tanışır. Ona Süper-Man adını bizzat sevdiği kadın verir. Ayrıca birçok isimle de anılır kahramanımız; “The Man of Steel”, “The Man of Tomorrow”, “The Last Son of Krypton”…
KARAKTERLER
Kahramanımıza eşlik eden belirgin karakterlerin ise isimlerini analım yazının şu dakikalarında;
Lois Lane: Süper kahramanımızın sevgilisidir. Akıllıdır. Yeri geldiğinde erkeksidir. Zekidir. Daily Planet gazetesinin hırslı muhabirlerinden biridir. Haber neredeyse o oradadır.
Lex Luthor: Clark Knet’in başlangıçta en iyi dostlarından biridir. Daha sonra değişmiş ve kötülüğün başkarakterlerinden biri haline gelmiştir. Dost kazığı bu olsa gerek ki Clark’ın ilk aşkı Lana ile evlenmeyi de ihmal etmez Lex Luthor…
Lana Lang: Kahramanımızın Smallville’de yaşarken âşık olduğu kadın. Clark ona zarar gelmesi korkusuyla ondan uzaklaştığı sıralarda Lex Luthor tarafından kapılan kızımız bir şeytanla evlendiğini anladığında boşanır ve kocasının parasıyla yine kocasının kötülüklerine engel olmaya çalışır. Bir nevi süper kız görevi görür.
Wonder Woman: Gelen her türlü kurşun saldırısını engelleyebilen hatta bu kurşunları tekrar sahibine iadeli taahhütlü gönderebilen, uçan süper kadın. Kahramanımızla yolları arada bir kötülere karşı savaşta birleşir dostça ayrılır. Ayrıca Batman’e olan aşkıyla da bilinir. Lakin Batman’in bundan haberi var mı yok mu o bilinmez.
Flash: Gerçek adı Wally West’tir. Koşarak inanılmaz hızlara ulaşabilir. Katı maddelerin içinden geçebilir ve isterse o katı maddeyi kötünün başında patlatabilir. Kahramanımızla iş münasebeti ile birleşirler.
DÜŞMANLARI
Karizma ve güç büyük olunca tabi büyük başın derdi de büyük oluyor. Kahramanımızın pek çok düşmanı var. Biz bunlardan bazılarına şöyle bir göz atalım;
Darkseid: Apoklips gezegeninin güçlü yöneticisidir. Dünya fethetmek gibi bir fantezisi vardır.
Mongul: Emrinde gladyatörleri olan bir uzaylıdır. Süper-Man’in baş düşmanıdır. Kesinlikle “Merhaba dünyalı biz dostuz.” düsturunda değildir.
Metallo: Gücünü kriptonitten alır kahramanımızın aksine. Kendini metal bir robota bürüyerek saldırır. Kriptoniti kahramanımıza karşı kullanır.
Lex Luthor: İnsandır. Akıllıdır, zekidir, zengindir. Kötülük bünyeye nüfuz edince sapıtmıştır.
Bizarro: Lex Luthor tarafından Süper-Man’in kanından yaratılan bir karakter. Denilenin tersini yapmasıyla bilinir. Serseridir. Amacı iyi ikizini yok etmek ve dünyaya hükmetmektir.
Mr. Mxyzpylk: kel, koca kafalı bir karakterdir. Pek yakışıklı değildir. Bunun da farkındadır. Adını bırakın düzden söylemeyi(en azından ben beceremedim), tersten söylediğiniz takdirde 3 ay için tatile çıkar. Özel güçleri vardır.
YİĞİDİMİZİN GÜÇLERİ
X-Ray Görüşü: Yiğidimiz bu özelliği sayesinde kurşundan yumuşak her şeyin arkasını görebilir. Kapı çalınınca “Kim O?” diye sormaz. Bakar, görür.
Teleskopik Görüş: Uzaktakileri yakınlaştırıp burnunun dibindeymişçesine görebilmektedir. Zihniyeti kötü olsa vay evde soyunup dökünen kız kısmısının başına!
Mikroskobik Görüş: Bu sayede mikroskopla görülebilen her şeyi gözleriyle görebilir. Lise yıllarında çok işine yaramıştır zannımca.
Isı Saçan Bakışlar: “Canımı sıkmayın yakarım!” sözünün anlam bulduğu yeteneğidir. Bu sayede suç bağımlısı yaratılmışın arabalarını uçurur, patlatır, adamı tek bakışıyla küle çevirir. Bunun yanında kızıl ötesi görüşü vardır. Karanlıkta görebilir. Elektromanyetik dalgaları görebilir. Hatta denizin altını bile görebilir, o kadar diyeyim ben size ona göre ayağınızı denk alın!
Süper İşitme, Süper Ses, Süper Nefes: Her şeyi duyabilir. Her yaratığın sesini taklit edebilir. Ve nefesiyle fırtınalar koparabilir. Ayrıca boğaz spreyi kullanmaktadır.
Süper Hipnotizma: Bakışlarıyla herkesi hipnotize edebilir. Genellikle bu yeteneğini kimliğini saklamak için kullanır. İnsanlar onu korkak, iyi huylu, sakin bir adam olarak görürler bu sayede. Oysaki onun içinde nasıl bir yiğit vardır ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Dayanıklılık: Kahramanımız DC Comics’in bilinen en dayanıklı süper adamıdır. En sert darbelere bile dayanabilmektedir. Dayanamadığı tek şey kriptonit ve sevgilisi Lois Lane’dir. Ayrıca çok güçlüdür. Bir uçağı, treni aklınıza gelen en ağır cisimleri bile tek eliyle kaldırıp akıl almaz uzaklıklara fırlatabilir.
Süper Hız: Dünyayı 45 saniyede devr-i âlem edebilen tek yiğittir. Tabi ki Flash’ın hızına yetişemez lakin o da en az onun kadar hızlıdır. Süper refleksleri sayesinde cisimlere çarpmadan hızla aralarından geçebilir. Sizin mesai olarak bildiğiniz tüm ev işlerini anında yapar. Hem tek bir toz tanesi bırakmadan…
Ayrıca süper adamımıza hiçbir şekilde zarar verilemez. Yaralanmamaktadır. Solar ışınları emme özelliği de vardır. Biline…
KIYAFETİ
Altına mavi tayt, taytın üstüne kırmızı bir don giyer. Üst kısmına mavi, vücudunu saran bir tişört giyer ve üstünde “S” harfi vardır. Kırmızı bir pelerini vardır. Pek havalıdır. Ayrıca telefon kulübeleri onun giyinme kabinleridir.
SİNEMADA SUPER-MAN
Süper-Man (1978): Süper-Man’in doğuş hikâyesinin beyazperdeye aktarıldığı ilk filmidir. Yönetmenliğini Richard Donner’ın üstlendiği yapımın oyuncuları ise Christopher Reeve, Margot Kidder, Gene Hackman ve Marlon Brando idi. Süper-Man bu filmle beyazperde de efsanesini başlatmış ve sevenlerinin gönlüne taht kurmuştu. Yapım eleştirmenler tarafından genel itibariyle iyi eleştiriler almış, gişede de iyi bir iş çıkartmıştı.
Süper-Man II (1980): Yönetmen koltuğunda bu kez Richard Donner ile birlikte Richard Lester’ı da gördüğümüz yapımın başrol oyuncuları değişmemişti. Christopher Reeve yine Süper-Man rolüyle hayranlarının kalbinde taht kurmaya devam etti. Filmin konusuna gelince kahramanımız sevgilinin kaçırıldığı bir nükleer roket saldırısına müdahale eder ve roketi son anda uzaya gönderir. Bu arada uzayda Kripton gezegeninden kaçan suçlu uzaylılar Zod, Ursa ve Non bu roket yüzünden uyanır ve bizim boyutumuza gelirler.
Süper-Man III (1983): Yönetmenliğini ikinci filmde pişmiş ve bu filme düşmüş olan Richard Lester’ın üstlendiği yapımdır. Serinin üçüncü filmi olan yapım komedi unsurunun ağır basmasıyla diğer iki filmden ayrılır. Hayranlarının başta yadırgadığı bu durum daha sonra keyifli bir seyirlikle sonuçlanmıştır. Başrol oyuncularına serinin bu ayağında komedi unsurunun bizzat kendisi olarak Richard Pryor katılır. Konusu ise kısaca; Webster Gus’ı kullanarak dünyanın ekonomik sistemini alt edecek bir bilgisayar geliştirir. Kendilerine engel olabilecek tek kişi kahramanımızdır doğal olarak.
Süper-Man IV: The Quest for the Peace (1987): Yönetmenliğini Sidney J. Furie’nin devraldığı yapım serinin son filmidir. Diğerleri kadar başarılı bulunmadığı için serinin ve Christopher Reeve’in son süper kahramanlığı olarak da değerlendirilebilir. Film nükleer silahsızlanma mesajları veren bu arada ezeli iki düşman olan Lex Luther ve kahramanımızı yine karşı karşıya getirerek aksiyonu başka bir boyuta taşıyan son maceraydı.
Süper-Man Returns (2006): Uzun süre aramızdan ayrılan kahramanımız dünyaya yeniden döner. Fakat döndüğünde sevgilisinin ve onu seven diğer insanların onsuz yeni bir hayat kurduğunu görür. İnsanlar bir süper kahraman olmadan da yaşamlarına devam edebiliyorlardır. Clark bunun üzerine sevdiklerini yeniden kazanmanın ve hayatını geri alabilmenin peşine düşer. Yönetmenliğini Bryan Singer’in yaptığı filmin oyuncuları ise Süper-Man rolünde; Brandon Routh, Lois Lane rolünde; Kate Bosworth, Lex Luthor rolünde ise deneyimli oyuncu Kevin Spacey…
“Yetiş Super-Man!” diye geçirdiğim yıllarım vardır sayın okuyucularım. Hangimizin yok ki? Kim istemez bu kadar güçlü bir kahramanın onu koruduğunu bilerek yaşamayı? İşte bu istek ve hayalden doğdu Süper-Man… Tabi onun bir Amerikan rüyası olduğunu da unutmamak lazım. Yine de “Yetiş Süper-Man!”
X-Ray Görüşü: Yiğidimiz bu özelliği sayesinde kurşundan yumuşak her şeyin arkasını görebilir. Kapı çalınınca “Kim O?” diye sormaz. Bakar, görür.
yukarıdaki “kurşundan yumuşak her şeyin arkasını görür” ifadesi yanlış. kurşundan sert olduğu halde normal metallerin içini görebilmektedir. Kurşun zaten yumuşak bir metaldir.