İtalyan yönetmen ve yapımcı avukat Italo Martinenghi’nin Erler FilmTürker İnanoğlu ile birlikte gerçekleştirdiği Süpermenler (1979) önceliği olan, dünyanın birçok ülkesinde başkaca bölümleri çevrilmiş, güldürü türünde bir dizinin İstanbul’da geçen bir macerasıdır.

Süpermenler (İtalyadaki adıyla Tre Superuomini contro il padrino-3 Süpermen Babaya Karşı) bir çeşit Süpermen taşlaması olmak niyetindedir. Kahramanlarından Murat (Cüneyt Arkın) bir özel hafiyedir. Yavşak (Nic Jordan/Aldo Conti) ve kekeme Matrak (Sal Borghese) ise iki sevimli üçkâğıtçı. Süpermen’e benzer giysiler giyerlerse de hiçbir “süper” güce sahip değildirler.

Filmin öyküsü bir buluşla başlar: Einstein’ın formüllerini inceleyen Prof Vak Von Vong (Ali Şen) bir zaman makinesi icat eder ve ilk denemesini İstanbul’da yapar. Profesörü ve bir bilim adamını (Orhan Elmas) eski Bizans’a geri getiren makine, aynı zamanda Bizans hazinesinin yerini saptamaya da yarar.

blank

Zaman makinesi New York’ta yaşayan Babaların Babası’nın (Aldo Sambrel) ve danışmanının (Toni Corti) ilgisini çeker. Baba hem eroin trafiğini denetlemeye hem de bazı ailevi sorunları halletmeye çalışmaktadır: kızı Agata (Güngör Bayrak) sevgilisiyle (Ünsal Emre) bir olup ona ihanet etmekte, kendisi için seçilen nişanlı Macaroni’yi (Nejat Gürçen) istememektedir. Baba üstelik eşiyle (Neriman Koksal) sürekli tartışmaktadır.

Baba ve çetesi İstanbul’a gelince işler kızışır: zaman makinesi çalınır, Profesör hafızasını yitirir, Süpermenler birbirlerini atlatmaya çalışırlar. Sonuçta kavgalar, kovalamacalar ve komiklikler arasında Süpermenler, Profesör ve Murat’ın özel hafiye sevgilisi (Andrea Gusson) zaman makinesine binip yeni bir maceraya doğru yol alırlar.

Süpermenler kamera önündeki hareketliliğinden çok kamera arkasıyla farklı bir çalışma sıfatını hak eder. Yönetmen İtalo Martinenghi olarak geçse de Martinenghi, bu ilk yönetmenlik denemesinde bir hayli teklemiş, bu nedenle filmin bazı bölümleri Cüneyt Arkın ve Aldo Sambrel tarafından çekilmiştir. Kurgu aşamasına gelindiğinde sorunların daha da artmasıyla, ortaya kendini kimi oyuncuları, yapım olanakları ve mekânlarıyla kurtarmaya çalışan “absürd,” mantıksız, bölük pörçük bir film çıkmıştır.

Beş yıl sonra ltalo Martinenghi Süpermenler dizisinin bir başka bölümü için İstanbul’a döner. Tasarladığı filmin yönetmenliğini yine kendisi yapacak ve başrolde fiziği ve oyunculuk yeteneğinden dolayı çok güvendiği oğlu Stefano Martinenghi’yi oynatacaktır. Hedef “Erler Film-Türker İnanoğlu,” fakat İnanoğlu, ortak yapımcı olarak daha önceki tecrübesini unutmadığı için teklifi geri çevirir. Sonunda Martinenghi yapımcı-yönetmen Yavuz Yalınkılıç ile anlaşmayı başarır ve senaryosunu Yalınkılıç’ın yazdığı, yönetmenliğini üstlendiği Üç Süpermen Olimpiyatlarda (1984) ile Türk sineması en inanılmaz ortak yapımına kavuşur …

blank

3 Süpermen Olimpiyatlarda filminin başında bir Çinli profesör aydınlatıcı bazı bilgiler vermektedir:

Dünya var olduğundan beri kötüler insanlığa daima düşman olmuşlardır. Birçok masum insan onların ihtirasları uğruna canlarından olmuş; evler, kentler yıkılmış, devletler tarihin derinliklerine gömülmüştür. Her zaman iyiler kazanmış kötüler cezalarını bulmuşlardır

Çinli Profesör Üç Süpermen’den Teğmen Murat’ı (Levent Çakır) zaman makinesiyle tarihin derinliklerine, gizli kalmış bazı olayları araştırmaya gönderir. Diğer iki Süpermen (Yılmaz Köksal ve Stefano Martinenghi) Murat’ın gideceği yerde beklemektedir.

Antik Yunanistan’da Apollon’un yenilgisi Zeus’u gazaba getirmiştir. Tanrıça Artemis de, bu gazaptan kurtulabilmek için, Olimpiyatların görkemli bir şekilde düzenlenmesini ister. Mutsuz olan halk Artemis’e dertlerini anlatamamaktadır.

Teğmen Murat araştırmalarına tanrıların ve tanrıçaların hüküm sürdükleri antik Yunanistan’da başlayacaktır… Murat ve diğer iki Süpermenin gökten gelip kutsal sayılan bir ormana indiğini gören Yunanlı askerler onları tanrı sanarak tapınağa davet ederler.

Askerlerin getirdiği atlara binip tapınağa gelen üç Süpermen kendilerini Artemis’in karşısında bulur ve konuğu olurlar. Bu arada başka bir yerde yeşil cübbeler giyen, maskeli ve kukuletalı birtakım kişiler rüküş giysili kadınların da bulunduğu bir salonda toplanmıştır. Bir kadının konuşmalarından burada bulunan kişilerin dünya dışı varlıklar olduğu anlaşılır. Derinlerden gelen bir ses dünyalılara yaşam şansının verilmemesini emreder. Bu lider Alpanu’nun sesidir.

Yüzünü bir şeytan maskesinin arkasında gizleyen Alpanu aralarında bir hainin olduğunu tespit ettiğini söyler. Alpanu’nun emriyle ölüm ışınlan saçan Fludi adlı bir robot harekete geçer ve ortalığı kasıp kavurur.

Ya Süpermenlerimiz? Onlar ortalıkta alık alık dolaşmaktan sıkılıp da Olimpiyat havasına girince cirit atma, ağırlık kaldırma, yüksek atlama gibi sporlarla uğraşmaya koyulurlar ve birden Alpanu ve adamlarıyla mücadeleye girişirler. Süpermenler yarı çıplak bir kızı (Emel Özden) kurtarıp, robot Fludi’yi yok ederler ve eski Yunanistan’dan bugüne dönüp kim olduklarını belli etmeyen kötülerle dövüşerek, gene kim oldukları belli olmayan “masum” insanları kurtarırlar ve “görevlerini” tamamladıktan sonra uzaklaşırlar.

Senaryonun anlamsızlığı, yönetimin derbederliği, oyuncuların şaşkınlığı, figüranların zavallılığı ve yetersiz yapım olanaklarıyla Üç Süpermen Olimpiyatlarda izlemek gafletinde bulunanları hayretlere sürükler. Filmin ilginç ve izlenebilir yegâne bölümleri Üç Süpermen’in yeşil cübbeli kötü adamlarla dövüştüğü, robot Fludi’yi etkisiz hale getirip Alpanu ile karşılaştığı bölümlerdir. Ama bu bölümler bile 1973 çevrimi Cavit Yürüklü’nün yönetmiş olduğu Çılgın Kız ve Üç Süper Adam adlı filmden aşırılmış ve aynen kurgulanmıştır.

Metin Demirhan ve Giovanni Scognamillo‘nun Kabalcı Yayınlarından çıkan “Fantastik Türk Sineması” adlı kitabının  “Süper Kahraman Dediğimiz” bölümünden Alıntıdır. Kitapta daha onlarca meraklı bilgi bulunmaktadır. Eğer bu yazıyı beğendiyseniz bu kitabı Kabalcı yayınları internet sitesinden %50 indirimli olarak alıp kütüphanenize katabilirsiniz.

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

İlk Decameron Uyarlamamız: Beş Hikaye (1962)

Şurası bir gerçek ki Nuri Akıncı, farklı bir motivasyonla da
blank

Yeşilçam’ın İlk Erişte Westerni: Beş Hikaye (1962)

Birbirinden bağımsız beş kısa öyküyü anlatırken farkında olmadan ilk western