blankSadece seyirciyi ve onun tepkilerini düşünerek sinema yapamazsınız. O zaman sinemanın zanaat ve sanat dengesini bozup, endüstriyel bir ürün vermiş olursunuz ki buna da en çok bizim gibi sinema hakkında yazan adamlar kızar. Ama seyirciyi tamamen yok da sayamazsınız! Çünkü sizin sinemasal ifadenezi anlamlandıracak kişi seyircidir. Eğer bunu dikkate almazsanız yapmış olduğunuz şeyin adı film değil mastürbasyondur ve duvara sıçrattığınız zavallı spermlerinizi görmek dışında yapacak bir sürü işimiz var!

Tüm bu zehirli giriş dün basın gösteriminde seyrettiğim komşu Yunanistan’dan gelen genç yönetmen Alexis Alexiou’ya ait Istoria 52 / Şüphe filmi için… Şüphe hakkında uzun uzadıya konuşup filmi bir şekilde önemsemeye gerek de yok aslında…

Arkadaşlarıyla yedikleri yemekten sonra Penelope ve Iasonas bir ilişkiye başlarlar. Bir gün Iasonas uyandığında Penelope’nin ortalıktan kaybolduğunu görür; ancak olan bitene bir anlam veremez. Yeni sevgilisinin kayboluşu, oldukça içine kapanık olan Iasonas’ı çaresizliğe sürükler, akıl sağlığını bozarak onu karmaşık sanrılara iter.

1976 doğumlu bu genç yönetmenin uyuşturucu ya da içki etkisi altındayken çok parlak olduğunu düşündüğü bir fikri 96 dakikalık oldukça zorlayıcı bir sinema deneyimine dönüştürmesini izleyip çıktık salondan. “Zorlayıcı” kelimesinin ise şu an gösterilmekte olan “Antichrist” ya da çok yakında bir fenomen haline dönüşecek “The Human Centipede” filmindeki gibi bir cazibe içermediğini de baştan belirteyim. Yine de finale kadar yönetmenin hızlıca bir kavşaktan dönüp filmini kurtarmasını bekledik durduk ama nafile… Tatsız, tuzsuz, abartılmış bir stilizasyondan medet uman, hiç de gerçek karakterler barındırmayan bir film bu… 25 dakikalık bir alacakaranlık hikayesi olsa belki sevilebilirdi ama bu haliyle çok zor…  Filmdeki fikrin esin kaynağı sayılabilecek yazar Philip K. Dick’i mezarında ters çevirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

blank

Film önümüzdeki hafta vizyona giriyor. The Shining’in efsanevi Jack Torrance’sının (Jack Nicholson) çakma versiyonunu merak ediyorsanız (Bu rolü oynayan aktör Yorgos Kakanikis bizim Tardu Flordun’a da çok benziyor) ve 1,5 saat boyunca devam eden histerisine katlanabileceğinizi düşünüyorsanız görebilirsiniz fakat uyarmadı demeyin, en tahammülkar sinefili bile canından bezdirecek kadar sıkıcı ve anlamsız bir deneyim bu…

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

1 Comment Leave a Reply

  1. sözlükte “bakayım millet ne demiş şu filme” derken öteki sinema linkini gördüm. iyi de oldu hani. sevgili murat tolga şen sıkılmış ama bakın bizleri kurtardı işte. bu filme gidecek zamanı başka bir filme kullanabilirim gönül rahatlığı ile.
    selamlar

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Wraith (1986)

Filmin uçuk ötesi senaryosu, harika müzikleri ve başarılı aksyon sahneleri
blank

Metropolis (1927)

Yıl 2020… Makineleşen ve tamamen yapay ışıklara boğulan şehir korkunç