Take Shelter! Take Shelter! Take Shelter!
2007 yılında yazıp yönettiği ilk filmi Shotgun Stories ile tanıdığımız, 1978 Arkansas doğumlu senarist ve yönetmen Jeff Nichols’un son filmi Take Shelter, görüntü yönetmenliğini yine Shotgun Stories’den tanıdığımız Adam Stone’un yaptığı ve 5 milyon dolar bütçeyle çekilen bağımsız bir film.
İlk gösterimi 2011 Sundance Film Festivali’nde yapılan Take Shelter, aynı yıl Cannes Film Festivali’nde “Eleştirmenler Haftası Büyük Ödülü” ve “SACD Ödülü”nü de kazanan pek çok övgü kazanmış bir yapım. Filmin başrollerinde yönetmenin vazgeçilmezi Michael Shannon ile son zamanlarda adından sıkça söz ettiren ve birbiri ardına başarılı projelerde yer alarak adeta bir yıldız gibi parlayan Jessica Chastain yer alıyor.
Bir kasabada eşi Samantha (Jessica Chastain) ve işitme engelli küçük kızı Hannah ile birlikte yaşayan Curtis’in (Michael Shannon) maddi durumu çok iyi olmasa da mutlu ve huzurlu bir hayatı vardır. Bir gün Curtis rüyalarında, kasabaya daha önce eşi benzeri görülmemiş bir fırtınanın geleceğini görür ve hayatı resmen zehir olmaya başlar. Gördüğü rüyalar ve halüsinasyonlar öylesine çarpıcıdır ki, bir süre sonra bu gördüklerinin hayal mi gerçek mi olduğunu ayırt edememeye başlar. Tüm bunlar onun yavaş yavaş şizofrenik bir yapıya bürünmesine neden olacak, bu da bir süre sonra işinden kovulmasını ve karısıyla arasının açılmasını da beraberinde getirecektir.
Oysa ki Curtis’in kızı ve karısından başka tutunacak hiçbir dalı yoktur. Korkuyordur, çünkü 35 yaşındayken şizofren olan annesine dönüşeceğini düşünmeye başlamıştır. Kabuslarını bu genetik şizofreniye dayandırmak istemez ancak her şeye rağmen ailesini koruması gerektiğine inandığı için bunu bir saplantı haline getirir ve ne olursa olsun ailesini korumak için bir sığınak yaratma fikrini hayata geçirmek ister. Sergilediği tutum ve davranışlar sayesinde kasabanın delisi konumuna düşen Curtis, kurtuluşu dinde aramak yerine tüm maddi sıkıntılarına rağmen sığınağını inşa eder. Gerçekten de kasabayı büyük bir fırtına mı beklemektedir, yoksa tüm bunlar Curtis’in şizofrenik yapısının meydana getirdiği sanrılar mıdır? Karısını ve kızını çok seven, her gün aynı saatte kalkıp, aynı rutin işlerini tamamladıktan sonra işine giden ve hayatını bu düzen içerisinde devam ettirmeyi düşünen iyi bir adamın ansızın kafasında yer eden bu fırtına paranoyası gerçekten de hasta olduğuna mı işarettir, yoksa elinden geleni ardına koymayarak ailesini tehlikeli olarak gördüğü dış dünyadan sonrasında da kendisini bile tedirgin eden iç dünyasından kurtarması mı gerekmektedir? Acaba hangisi daha tehlikelidir, yaklaştığını düşündüğü fırtına mı yoksa kendisi mi?
“Bir fırtına geliyor! Bugüne kadar gördüklerinize hiç benzemeyen bir fırtına! Hiçbiriniz de buna hazırlıklı değilsiniz! Yataklarınızda rahat uyuyun. Çünkü bu şey gerçekleşirse, ortada hiçbir şey kalmayacak.”
Jeff Nichols tıpkı Shotgun Stories’de olduğu gibi Take Shelter’da da tempoyu bilinçli bir biçimde kontrol altında tutup yeri geldiğinde de aşırıya kaçmadan tempoyu yükseltmeyi başarıyor. Film boyunca süregelen o muğlak gerilim, Curtis’in yaşadıklarının seyirciye başarılı bir biçimde geçmesi, filme daha da bağlanmamızı sağlıyor. Sürekli “Acaba ne olacak?” merakı filmden kopmamamızı ve büyük bir heyecanla filmin sonunu beklememizi sağlıyor.
Müziklerini David Wingo’nun yaptığı, eşsiz bir görsellik ve gerilim sunan Take Shelter’da hiç kuşkusuz 1974 doğumlu aktör Michael Shannon’ın performansı dikkat çekiyor. Kelimenin tam anlamıyla filmi alıp götüren Shannon belki de bu senenin en iyi erkek oyuncu performansını sergiliyor. Her ne kadar Oscar adayı olamasa da, izleyici onun bu filmdeki başarısını kesinlikle göz ardı etmeyecektir. Shannon kadar Jessica Chastain’in de hakkını vermek gerek. Bu yıl yer aldığı The Tree of Life, The Debt ve The Help’de de başarılı performanslar sergileyen Chastain, o naif görüntüsü, yumuşacık sesi, fedakâr, sabırlı ve sorgulayan karakteriyle adeta Shannon’ın karşısında yer alması gereken tamamlayıcı eş karakterini sonuna kadar karşılıyor ve bu film için çok doğru bir seçim olduğunu adeta haykırıyor.
İçinde hem bir aile dramını hem de doğaüstü gerilim öğelerini barındıran, gerek başarılı oyunculukları, gerekse Jeff Nichols’un başarılı senaryosu ve yönetmenliğiyle pek çok bağımsız festivalden ödüllerle dönen Take Shelter tıpkı We Need To Talk About Kevin gibi 2011’in asla kaçırılmaması gereken yapımlarından biri. Filmin o ihtişamlı sonuna ve bu yılın en başarılı oyunculuk performanslarına tanık olan kişilerden biri olmak istiyorsanız, Take Shelter’ı kaçırmayın.
Editörün Notu: Take Shelter, 2012 !f İstanbul programında, Hit Filmler bölümünde yer alıyor. Bu ilginç filmi herkesten önce beyaz perdede izlemek istiyorsanız, elinizi biraz çabuk tutmanız lazım, çünkü filmin maalesef tek gösterimi var:
- 26 Şubat 2012 / 21:30 /