Kanadalı yönetmen Eric Falardeau’nun “body horror” kabusu Thanatomorphose, bir kadının bedeninin halen hayattayken çürümesi sürecine odaklanıyor ve izleyiciye zorlu bir 100 dakika yaşatıyor.
Freudyen düşüncede ölüm dürtüsü, Yunan mitolojisinden aşina olduğumuz Thanatos, yani bedenlenmiş ölüm ile, tanımlanır. Freud’un 1920’de yayınlanan Haz İlkesinin Ötesinde adlı çalışmasında izini sürmeye başladığı ölüm dürtüsü, benliğimizde yer alan ölme, hareketsiz nesneler olma isteklerimize işaret eder ve cinsel/yaşamsal dürtülerimize, Eros’a, karşıt olarak kurulur. Thanatos hayatla ilişkilendirilen her türlü aktiviteye, sekse, üremeye, yaratıcılığa karşıdır.
*** Yazının bundan sonrası sürprizbozan içerir. Seyretmeden okumak sizin bileceğiniz iş! ***
Thanatos (ölüm) ve morphosis (dönüşüm) kelimelerinin birleşmesinden oluşan Thanatomorphose, bedenin ölüme doğru dönüşmesini anlatan bir film, tahmin edilebileceği gibi. Cinsel ve psikolojik olarak istismar edildiği bir ilişkiyi sürdüren genç bir kadın, bir sabah uyandığında bedeninin çürümeye, dökülmeye, kanamaya, kurtlanmaya ve genel olarak öldükten sonra gerçekleşmesi gereken türlü etkinliğe sahne olmaya başladığını fark ediyor. Belki de bu yüzden, yaşama sarılma güdüsüyle libidosunda bir artış yaşanıyor. Thanatos, Eros’u çağırıyor. Genç kadın, onu ziyarete gelen bir arkadaşıyla (çürümenin henüz doruk noktasına ulaşmadığı zamanlarda) oral seks yapıyor, (çürümenin ortalarına doğru) mastürbasyon yapıyor ve eve uğrayan, biri erkek arkadaşı, iki erkekle seks yapmaya çalışıyor. Daha önce idealindeki meslek olan heykeltraşlığı bıraktığını açıklamasına rağmen yarım bıraktığı bir çalışmaya geri dönüp, bedeninden düşen kimi parçalarla heykele yeni bir şekil veriyor. Yok etme dürtüsü kendisine değil başkalarına yöneliyor.
Eş zamanlı olarak kadının evinin tavanında bir çürüme olduğunu görüyoruz. Başlangıçta vajina görünümünde olan bir yarık, git gide büyüyor ve tavanda çökme belirtileri baş gösteriyor. Bu kadının dönüşümüyle eş zamanlı yaşanıyor. Rüya analizlerinde evin benliğin imgelerinden biri olduğu düşünüldüğünde, bu ayrıntı da Falardeau’nun psikanalizle yakından ilişki kuran bir senaryo yazma gayretinde olduğunu gösteriyor.
Filmin tamamı genç kadının evinde geçiyor ve büyük bir kısmında diyalog yok. Çoğunlukla sadece kadının çürümesini, bununla başa çıkma çabalarını, rüyalarını ve fantezilerini izliyoruz. Kadının bilincinin içinde bulunduğu durumu göstermek için zaman zaman ses ve görsel efektlerle psikedelik bir hava yakalanıyor. Kadın çürüdükçe, evin kapı ve pencerelerini kapatıyor ve film loş/karanlık bir hava kazanıyor. Bu zorlayıcı konsept içinde, filmin büyük bir kısmını çırılçıplak ve özel makyajlar altında geçirerek iyi bir performans göstermeyi başaran Kayden Rose’un emeği büyük.
Ekibin büyük çoğunluğunun Fransız Kanadalı olmasından kelli belki de, filmde bir arthouse havası var. Gore düzeyi bir hayli yüksek olsa da, bir zombi filmi ya da 80’lerden bir Cronenberg filmi gibi bir şey beklemeyin. Aksiyonu asgari miktarda, tempoyu yavaş tutan bir yapım, Thanatomorphose. Müzik kullanımı da, bu Fransız sanat filmi havasını perçinliyor. İngiltere’de Cenaze Kemanları Loncası (Guild of Funerary Violins) başkanı olan Rohan Kriwaczek imzalı müzikler, film kaçınılmaz sona doğru akarken kasvetli bir eşlikçilik görevi üstleniyor. Filmin atmosferini ve ritmini vurgular bir nitelik gösteriyor.
Thanatomorphose herkese göre bir film değil, fakat hayatta mücadele ettiğimiz, büyük sorularla igili, aşkla, yaratıcılıkla, seksle ve belli bir yaştan sonra daha sık hatırladığımız ölümle ilgili bir vinyet gibi.
Thanatomorphose fragman
bunu duymamıştım. sağlam bir filme benziyor.
Valla arthouse body horror seviyorsan tavsiye ederim, Ezgi : )
Film çok ilgimi çekti ancak nereden bulacağım? Torrent vb. sitelerde bulamadım.
Merhaba, ben filmi yönetmeninden Öteki Sinema için eleştiri yazmak üzere istedim ve o şekilde edindim. Filmin DVD’si İspanya’da bu ay içerisinde çıkıyormuş. Ayrıntıları web sitelerinden edinebilirsiniz:
http://thanatomorphosefilm.com/dvd-releases/