Gelmiş geçmiş en ünlü kung-fu filmi olarak kabul edilen The 36th Chamber of Shaolin, bir film olmanın ötesinde, pop kültür üzerinde derin etkileri olan gerçek bir kült klasik.

11488-tile

Kung-fu ve karate filmlerinin üstadı Shaw Brothers, bugün bütün dünyada, uzak doğu dövüş sanatlarının (hem filmlerin hem de dövüş sanatlarının bizzat kendilerinin) bu kadar yaygın ve geçerli olmasının mimarları desek herhalde yanlış olmaz. Shaw Brothers, 1970’lerde, karate ve kung-fu filmlerinin tavan yaptığı zamanlarda Hong Kong’daki en büyük yapımcı şirket. Shaw Brothers’ın yapımcılığını üstlendiği filmlerin de en ünlüsü tartışmasız The 36th Chamber of Shaolin…

Kendisinden önce gelen birçok kung-fu filminden farklı olarak, kung-fu’nun felsefesini ve tarihi anlatan bir yapısı var The 36th Chamber of Shaolin’in.36th Kung-fu’nun sadece bir dövüş değil, o dövüşün içinde bütün bir hayatı nasıl yaşanmasını öğreten bir felsefe olduğunu vurguyor film. Bunu yapmasıyla da zamanın diğer kung-fu filmerinin içinden sıyrılıyor.  Film, 17. yüzyıl’da Çin’e Mançular’ın hakim olduğu dönemde Mançu baskısına karşı ayaklanmak isteyen bir Çinli öğrencinin hikayesini anlatır. Hikaye, tarihteki belli bir dönemin politik yapısının üzerine kurulmuştur.

Ailesi ve arkadaşları öldürülünce, kung-fu öğrenip geri savaşmak için Shaolin Tapınağına girmeyi kafaya koyan San Te, kung-fu öğrenip düşmanla savaşmak için yaralı bir şekilde yola çıkar. Shaolin Tapınağı, o dönemde kung-fu’nun var olduğu tek yerdir (Tapınak dediğimiz, tapınak ve etrafındaki bir köy gibi bir yeri kapsıyor). Burada yaşayan rahipler dış dünya olayları ile alakalarını kesmişlerdir. Ancak kahramanımız San Te, türlü zorlukları aşıp tapınağa girmeyi başarınca, rahipler onu kabul eder ve eğitmeye başlarlar. Aslında filmin öncesi ve sonrası o kadar mühim değil. The 36th Chamber of Shaolin filminin esas olay,ı filmin neredeyse tamamının bir eğitim dönemine odaklanmış olması.  Filmdeki bu eğitim dönemi, The 36th Chamber of Shaolin’den sonra gelen onlarca, hatta yüzlerce kung-fu filmi için de bir şablon oluşturmuştur. Özellikle de Hollywood ve batı sineması için. Karate Kid’den (1994) tutun da, Amerikan Ninja’ya (1985), Kan Sporu’ndan (1988) Yıldız Savaşları’nda Luke Skywalker’ın hikayesine kadar…

Shaolin tapınağında 35 adet ‘chamber’, yani oda bulunuyor. Bu odaların her biri belli bir imtihanı teşkil ediyor. Kahramanımız San Te, büyük bir kararlılıkla en üstteki odadan başlamak istese de bir an önce anlıyor ki, ilk odadan başlayıp, yıllar sonra ancak bu 35 odanın hakkında gelmek mümkün olabiliyor, olabilirse. İlk oda, bir suyun üzerindeki kütüklerden atlayark karşı tarafa geçebilmenin testi. Bu kulağa çok kolay gelse de tabi tahmin edebilceğiniz üzere aslında anca zen sabırı ve aklın beraber kullanılarak defalarca denemelerden sonra başarılabilcek bir imtihan… Daha sonraki odalarda da ‘su taşıma’, ‘gözle ışık takip etm’e gibi izlemesi birbirinden harika imtihanlar bulunuyor.  (Kelime olarak ‘kung-fu’, ‘zaman içinde elde edilen kabiliyet’ manasına geliyor)

shaolini

Bütün bu sınavları bir bir başarıyla aşan San Te, en sonunda tapınaktan çıkıp sıradan halka kung-fu öğretmek ve onlara yardımcı olmayı talep ediyor baş rahiplerde. San Te’nin bu talebi, Shaolin Tapınağı’nın 36’ıncı odası olarak kabul ediliyor. Filmin adı da burdan geliyor.

Şimdi burda baştan sona bütün filmi anlatıp filmi mahvetmişim gibi gözükse de, aslında konusuyla değil atmosferi ve felsefesiyle gönülleri fetheden bir b-film The 36th Chamber of Shaolin. Tabi bir de harika kareografilenmiş nostaljik ve naif dövüş sahneleriyle.

The 36th Chamber of Shaolin’in popüler kültürdeki dolaylı etkisi saymakla bitmez. Ancak filmin direk etkilerinden bahsedecek olursak, efsane hip-hop grubu Wu-Tang’i anmak zorundayız.36th-chamber-dvd Şarkı sözlerini tamamen kung-fu filmlerinden alan Wu-Tang’in beyni RZA ile yapılmış bir röportaj bulunuyor filmin DVD’sinde. Wu Tang ve The 36th Chamber of Shaolin o kadar birbirine bağlı değerler yani. RZA’nın anlattıkları hakikaten dinlemeye değer. RZA, nasıl 7-8 yaşlarındayken New York’un ünlü 42nd Street’inde bu filmleri sinemalarda izlediğini anlatıyor. (Her türlü 70’ler ve 80’lerin ilk yarısı b-filmleri için, ve özellikle porno için bir mağbed teşkil eden bir sinemalar caddesi New York’taki 42nd Street. Aslında  42nd Street üzerine Öteki Sinema’da bir yazı bugüne kadar yazılmış olmaması enteresan. Keşke Evrim Ersoy yazsa bu yazıyı)

The 36th Chamber of Shaolin, gerçek bir b-film. Aynı Fulci filmleri gibi komik duruma düşen oyunculuklar ve senaryoda zorlamalarla dolu. Ancak yine Fulci filmleri kadar da inatçı, taviz vermeyen ve seyirciye kalbini açan bir film. Üstüne üstlük, bir de kendini her zaman çok ciddiye almayan, yer yer komediye kaçabilen bir yapısı var (Devam filminin neredeyse bu filmin parodisi olması da bu durumu perçinliyor).

Uzak doğu dövüş sanatları filmlerinin bu en büyük mihenk taşlarından biri olan The 36th Chamber of Shaolin’i, Öteki Sinema olarak saygıyla selamlıyoruz. Önünde eğiliyoruz hatta.

Not: Bana bu filmi ısrarla tavsiye edip, ballandıra ballandıra anlatmakla bitiremeyen Alpagu Sayar arkadaşıma da teşekkür ederim burdan.

Can Evrenol

blank

Can Evrenol

University of Kent’ten “Sanat Tarihi” ve “Film Theory”mezunu. Bahçeşehir Üniversitesi’nde seçmeli sinema dersi vermekte. MEHTAP ve OMEGA VATAN isminde iki kısa romanı var. Yeni sinema filmi SAYARA (2024) çok yakında!

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. Challenge of the Masters filmini nedense daha çok sevmiştim. Bu arada Can, aşama aşama çırağın zor’la yetiştirilmesi olayını ve bunun ilham verdiği diğer yapımların kredisini bu filme verirsek bir sürü öğretide belirtilen bu sisteme büyük haksızlık etmiş oluruz.

    Bir de Shaolin odalarını daha başka türlü anlatan 1976 yapımı Jackie Chan’in Shaolin Wooden Men’i var. Ama bu yapım daha büyük bütçeli orası anlaşılıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Secret World of Arrietty / Aşırıcılar (2010)

Aşırıcılar Mary Norton’un aynı isimli fantastik romanından uyarlama. Miyazaki’nin fantastikliğinin
blank

Küller Küllere, Katil Katile: Killers (2014)

Killers bir gerilim başyapıtı değil belki ama kesinlikle türün yüz