Pek dikkatimizde değil ama 2000’leri artık geride bırakmış durumdayız. Mesela 2006 yapımı bir filmi izlemeyi erteleye erteleye on yaşına getirdiğimizi çok geç fark ediyoruz. Tabii ki 10 koca yıl, herkes için olduğu gibi seyirci karşısında durmaksızın yeni metotlara muhtaç korku sineması için de oldukça uzun bir süre. İnsanda nasıl bir on yıl belalı kırışıklar, beklenmedik siyah lekeler oluşturabiliyorsa bazı filmler de bu sürede yaşlanabiliyor.

l_475937_6febd3b8İspanyol-Bulgar-İngiliz yapımı olan The Abandoned da işte geçen yıllarda yaşlılıktan nasibini almış bir sinema örneği. Yapıldığı dönemde baskın kalıpların dışında kalmaya ne kadar çaba sarf etmiş olursa olsun bu Avrupa korkusu ne yazık ki uzun vadede hayatta kalacak bir iş olamamış. Gene de arşivlik değerinden ötürü üzerine konuşalım, tartışalım istedim.

The Abandoned 1966 yılında küçük bir Sovyet köyünde başlıyor. Yemek masasında tartışan köy ailesinin bireyleri, evlerinin önüne kadar gelip duran kamyonetle irkilirler. Gizemli kamyonetin içinde aldığı yaralardan ötürü son nefesini vermiş bir kadın ve yeni doğmuş iki bebek bulunmaktadır. Merak uyandıran bu açılışın ardından günümüze, filmin hakim zaman dilimine geliriz. Küçük yaşta evlatlık verilmiş sinemacı Marie Jones yıllar sonra anavatanı Rusya’ya köklerini araştırmaya dönmüştür. Arşivlerde bulunan belgeler biyolojik annesinin kimliğini açığa çıkarmaktadır. Marie annesinin kimliğine ek olarak kendisine miras olarak bir arazi kaldığını da öğrenir. Genç kadın her ne kadar bu araziyi istemese de sonunda mirasını görme kararı alır. Mevzubahis miras toprağı (tahmin edilebileceği üzere) ıssız bir bölgededir ve Marie’yi geçmişin dehşetiyle sarmaya hazır pek çok doğaüstü öğeyi içinde barındırmaktadır.

Amerika’da 2006-2011 yılları arasında düzenlenen After Dark Korku Festivali’nin özel seçkilerinde yer alan ve daha sonra vizyon yüzü gören The Abandoned birkaç ilginç numaraya sahip olmaktan çok da öteye gidemeyen, hem günümüz hem de dönemi için çok yenilik sunmayan bir film. Atmosferik başarısı pek çok seyirci tarafından takdir gören film aslında gayet sade bir şekilde anlatılabilecek olan hikayesini gereksiz bir karmaşaya ve bir dolu mantık hatasına boğarak adeta kendi topuğuna sıkıyor. Özellikle karakter bazında ciddi sıkıntılar söz konusu. Bazı karakterlerin hareketlerindeki motivasyonlar anlaşılamadığı gibi bazılarının filmdeki işlevlerini de genel olarak çözemiyoruz.

Abandoned001

Bir bütün olarak ele alırsak, ortaya çıkan iş çok kötü olmasa da The Abandoned kendini özgün hiçbir yere çekecek başarıda değil. Buna rağmen filmin korku sinemacıları için ilginç bazı özellikleri bulunmakta. The Abandoned’ı dikkate değer kılan, filmin kendisinden ziyade yönetmen koltuğunda karşımıza çıkan isim. Nacho Cerda, 1990’larda çektiği Ölüm Üçlemesi kısa filmleri ile yeraltı kültüründe kendini tanıtan bir yönetmen, asıl ününü ise bu üçlemenin ikinci ayağı olan Aftermath ile kazandı. Nekrofil bir morg görevlisinin gece mesaisinde yaptıklarını anlatan 1995 yapımı film aykırı konusunu muhteşem bir tekni başarı ile perdeye taşıyordu. Cerda’nın aynı zamanda 1992’de ortalığı karıştıran (ve sonradan sahte olduğu aydınlanan) “uzaylı otopsisi” videosunun da yönetmeni olduğundan şüphelenilmekte. The Abandoned’ın senaryo kadrosunda ise Hardware, Dust Devil ve The Island of Dr. Moreu gibi filmlerden tanınan, 90’ların farklı zihinlerinden Richard Stanley yer alıyor. Cerda ve Stanley korku sinemasının harika çocukları olmasalar da şurası kesin ki filmografilerine (en azından Cerda’nınkine) bakan birinin beklentisi kesinlikle ortaya çıkan The Abandoned’dan fazlası olacaktır.

Abandoned002

Zamanının hakim zihniyeti olan Saw türevi şiddet pornografilerine alternatif olma çabasına saygı duymama rağmen The Abandoned’u sadece piyasadaki her korku filmini seyretmeyi misyon edinmişlere önerebilirim. Ne yazık ki bu filmin parça parça denediği her şeyin daha iyisini başka yerlerde daha bütünlüklü bir şekilde bulmak mümkün. Perili ev teması istiyorsanız sizi zaten raflarda onlarca daha iyi film beklemekte. Herhangi bir perili ev filmi ve 2003 yapımı, bugün için bile hayli ilginç sayılabilecek bir gerilim olan Identity’i seyrettiyseniz The Abandoned’un size verebileceği ilave hiç bir şey bulunmuyor. İflah olmaz koleksiyonculardansanız bir göz atın, yoksa pek gerekli değil.

Öteki Sinema için yazan: Yigilante Kocagöz

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Şeytan Çıkarmanın Modası Geçmez: Incarnate (2016)

Şeytanın Oğlu bu haliyle bir seyret unut filminden ötesi değil
blank

The Sixth Sense (1999)

The Sixth Sense: -"Ölü insanlar görüyorum!" -"Rüyalarında mı? Uyanıkken mi?"