blank

Nickoledeon kanalında 2. sezonunun ortalarında bir bölümünü tesadüfen izleyip, çok sevip, sonra da 3 sezon: 58 bölümü, 2.5 günde, nefes bile almadan izlediğim çok sıradışı ve keyifli bir seyirlik idi “seçilmiş” Avatar Aang’in maceraları.

Nedense, bana çocukluğumun unutulmaz çizgi dizisi “Estaban – Güneşin Oğlu”nun verdiği keyfi vermiş, bunca yıl sonra tüm hayal gücümü serbest bırakmama sebep olmuştu. İzleyip de seven sadece biz değildik ve, kimilerine göre Amerikan yapımı olduğu için anime sayılamayacak, bu müthiş serinin sinemaya uyarlanması uzun sürmedi. Gösterilmesinden neredeyse 1 yıl öncesinden beri teaser’ları, trailer’ları her yerde dönen Avatar’ın yarattığı beklenti de büyük oldu ama bunları her izlediğimde “acaba…?” demeyi de elden bırakmadım. Çünkü M. Night Shyamalan her ne kadar “6. His” ve “İşaretler” ile sevdiğim bir yönetmen olsa da son işlerinde oldukça kötü bir performans sergilemişti. Özellikle  “Happenings”‘de ki oyuncu seçimi ve yönetimi yerlerde sürünüyordu. Bence Shyamalan “alacakaranlık hikayeleri” anlatmayı seven ve bu işte de başarılı olan bir sinemacı… Aslında çoğu filminin 90 dakikayı dolduracak kadar büyük bir öyküsü yok. Bu defa ise 20 bölümde anlatılan bir hikayeyi 100 dakikaya sığdırmaya çalışmış ki, başarılı olduğunu söylemek çok güç!

blank

Karşımızda öncelikle yine felaket bir oyuncu seçimi var… Hiç biri çizgi dizide ki karakterin karşılığı olamayacak kadar kötü oyuncular, pespaye ve abartılı diyaloglarla, multi milyon dolar bütçeli bir filmden çok Liselerarası tiyatro şenliğinde oynanan bir oyunda çabalar gibiler… Başrol Aang’i geçtim, orijinal dizide en sevdiğim karakter olan, Geçilmez surlara sahip Ba Sing se şehrinin fatihi, şişman, sevimli, nüktedan, ama yeri geldiğinde de müthiş bir savaşçı olan General Iroh karakterine yapılanlar şaka gibi! Tüm karakterler budanarak nüansları yokedilmiş ve sıkıcılaştırılmış. Anime serisinin içerdiği haylaz mizahın zerresi filme taşınmamış. Karanlık filmleri severiz ama bu sefer olmamış! Son bölüme kadar devam eden Aang, Zuko rekabetinin daha ilk filmin finalinde Zuko’nun tam bir teslimiyetle aang’e tabi olması gibi değişiklikler de hikayeyi zayıflatmaktan başka işe yaramıyor.

Ayrıca mutlaka farkeden olacaktır ama ciddi anlamda ırkçı fikirler içeren bir film bu! Su ve Toprak ulusunun halkları gayet Asyalı tiplerken soylular ve komutan dzeyindeki savaşçılar pek bir anglo-Saxon… Hepsi çekik gözlü su ulusuna mensup Katara ve Sokka’nın büyükannesinin tipi ve İngiliz aksanı “Yok artık!” dedirtecek türden. Ayrıca kullandıkları makineler ve uluslara saldırma ve yönetme şekliyle Cumhuriyetçilerin Amerika’sından başka bir şey olamayacak Ateş ulusu burada Hint- Arap kırması doğulu bir halk… Ömrüm, Hollywood düşmanı olarak Ruslar ve Araplar’dan gayrısını görmeye yetecek mi acaba diye merak ediyorum doğrusu…

Gerçi film güzelce aksa, gerçekten ortada seyretmeye değecek bir iş olsa yukarıda yazdıklarımı görmezden bile gelebilirdim. Öyle ya 80’lerde az mı propagandist aksiyonlar izlemedik bayıla bayıla!? Amaa… Gel gör ki ortada öyle bir durum yok. Çizgi dizinin hiç bir dinamiğinin aktarılamadığı, ILM’in ustaca efektlerinin boşa kullanıldığı, bir kaç yıl öncesinin “Altın Pusula” düş kırıklığını bile aratacak kadar sıkıcı bir iş…

Şunu da belirtmek gerekir ki,  3D teknolojisi kendini çabuk yemeye başladı. Film sonradan 3D’ye devşirildiği için pek bir şey beklemiyordum zaten ama en azından “Titanların Savaşı”nda bile bir miktar bulunan derinlikten eser yok! Üstüne üstlük Xpand 3D sistemi kontrast namına ne varsa alıp götürüyor. Filmin ilk yarım saatinden sonra gözlükleri çıkarıp kenara koyarak seyrettim ve hiç bir şey kaybetmedim. Aksine seyir zevkim yükseldi.

Uzun lafın kısası, “Avatar – Son hava bükücü”, hava değil de, seyircinin parasını bükmek için yapılmış, başarısız bir yönetmenliğe ve kötü oyunculuklara sahip, fantastik sinemaya zerre bir şey katmayacak bir büyük bütçe çöpü! Ayrıca Shyamalan’a film çekmesi için 10 milyon $’dan daha fazlasının emanet edilmemesi gerektiğini de ispatı! (Filmin bütçesi 150 milyon $!)

Enhanced by Zemanta
blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

8 Comments Leave a Reply

  1. Film büyük hayal kırıklığı oldu gerçekten. Shyamalan’a çıkışta personel ve muhasebeye uğramasını söyledim. Yeter artık ard arda bu kadar mı kötü film yapılır. Umudumuz Inception’a artık…

  2. Sanırım filmin ilkokul müsameresi kıvamında olduğu konusunda bütün sinema yazarları hem fikir :)

  3. Filmin çekileceğini ilk duyduğumda çok heyecanlanmıştım, sonra oyuncu seçimlerinin rezalet olduğunu görünce hayal kırıklığına uğradım. Benim için orada bitti. Iroh Amca karakterinin rezil edilmesi, Kyoshi savaşçılarının yer almaması nasıl kabul edilebilir ki… Bu filmi kesinlikle sinemada izleyeceğimi sanmıyorum…

  4. Bir çok açıdan kötü denebilecek bir film. Bir kere 3D denilen filmin açıkcası 3D olan sahnelerini ayırt edemedim. Bana hiçbir 3. boyut duygusu yaşatmadı. Oyuncular kötünün de kötüsü. Rol yetenekleri sıfır. Hele başrolde Aang i oynayan çocuk tam bir felaket. Orjinal çizgi dizisi ile kıyas götürmeyecek derecede farklı çizilen karekterlerin yeterince anlatılmaması bir yana, çizgi diziye renk katan karekter özelliklerinide yok etmişler. Kısaca sevimsiz bir film olmuş.

  5. sinemasına gitmeyi çok istemiştim ama şimdide iyiki gitmemişim diyorum büyük hayel krıklığı. koca sezonu kese kese bi hal olmuş filmden hiç zevk almadım ama çizgi serisine bayılıyorum.

  6. tam bir şaymalan filmi olmuş. dövüş sahneleri bile sıra tabanlı strateji oyunlarındaki gibi yavaş ve ağır. diğer filmlerine benzemiyor ama bir şaymalan hayranı olarak filmi beğendim.

  7. Bir çizgi dizinin çevirimi bu kadar mı kötü olur.. Ayrıca 3D teknolojisi de sadece altyazılarıa uygulanmış neredeyse..
    Zaten en kötülerin belirlendiği “Ahududu Ödülleri” nde :
    En kötü film
    En kötü 3D film
    En kötü yönetmen
    En kötü senaryo
    ödüllerini almıştır ki bu da fazla söze gerek bırakmaz

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Chocolate (2008)

2008 Tayland yapımı Chocolate(Fury olarak da biliniyor) farklı bir dövüş
blank

The Smashing Machine (2002)

The Smashing Machine, MMA'in ve "insan"ın doğasını gözler önüne seren,