Leroy Green nam-ı diğer “Bruce Leroy” Harlem’de ikamet eden, 24 saat kung–fu yaşayıp kung-fu soluyan kara kuşak sahibi afro-amerikan bir kardeşimizdir. Leroy kara kuşak sahibi olmasına rağmen kung-fu’da en üst mertebeye ulaşmak amacı ile uzak doğulu ustasından aldığı eğitime halen devam etmekte aynı zamanda işlettiği dojoda da küçük çekirgelerine kung-fu eğitimi vermektedir. Leroy Kung-fu da erişmek istediği en üst mertebeyi “PARLAMAK” olarak dile getirmekte, varını yoğunu , eğitimini ve yaşamını “PARLAMA”ya ulaşmak için ortaya koymaktadır. Leroy’a göre “PARLAMA” insanın içindeki gizli gücün dışa enerji olarak yansımasıdır. Ustası Leroy’a son dersinde artık öğretecek birşeyi kalmadığını “Som Dom Goy” isimli ustayı bularak onu yenmesi gerektiğini söyler. Üstüne Leroy’a bu yeni ustaya verebilmesi için altın bir madalyon verir. Eski ustasını Miami’ye annesinin yanına gönderen Leroy “Som Dom Goy” u bulmak için yeni bir maceraya atılır.
Kahramanımız koca adam olmış ancak kung-fu takıntısı yüzünden hayatında hiç kız arkadaş edinememiş, sosyal hayatın gerektirdiği yaklaşımlarda bulunamamış durumda. Film boyunca küçük kardeşi ve çevresindekiler tarafından garip birisi olarak görülüyor. Ailesi zaten oğullarının bu kafayı yemiş tavırlarını görmüş ve kabul etmiş durumda. Üstüne film boyunca kıyafetlerinden tutun hareketlerine kadar Bruce Lee taklidi bir yaşam sürmesi de cabası. Öyle ki gittiği sinemada patlamış mısırı çubuklarla (chopstick) yiyebilecek kadar kafayı uzak doğulu olmaya takmış durumda. Bruce Leroy’u iki dakika soluklanacak vakti olsa hemen oturup meditasyon yapan bir tip olarak izliyoruz.
Leeroy ve ailesi haricinde mahallemizin diğer karakterleri şöyle; güzel kızımız hem şarkıcı hem de vj/dj Laura Charles, filmin baş kötüsü Sho’nuff (bir diğer adıyla Harlemin Shogun‘u), filmin mastermind’ı prodüktör Eddie Arkadian ve dojodaki beyaz ve asyalı birkaç sidekick elemandan oluşmakta.
Yapımcı arkadaşımız Eddie Arkadian’ın hikayesi ile baş kötümüz Sho’nuff‘un zaten basit olan hikayeleri senaryo gereği ortak payda güzel kızımızda kesiştirilmiş. Sho’nuff , sağda solda okları havada eliyle yakalayan, ağzıyla kurşun yakalayan gibi cümlelerle methini duyduğu Bruce Leroy ile karşılaşıp ona dövüşte “Gerçek Usta” nın kim olduğunu gösterme peşindeyken yapımcı Eddie Arkadian ise ünlü ve güzel kızımız Laura Charles‘ı kendi yapım şirketine (bir nevi Prestij Müzik ekibine) katma peşinde. Bu aradada saf kahramanımız Leroy kaderin bir değil tam iki oyunu ile Laura Charles ile karşılaşır. İlkinde kızı kaçırılmaktan kurtarır, ikincisinde de kaçırılmasına denk gelir. Her ne kadar kaçırılmasına mani olamasa da kıza karşı hafiften gönlü kabarır. Arkadaşlarının da “Abi seviyorsan git konuş bence” gazlamasıyla kızı kurtarma macerasına girişir ve sonuçta kurtarırda. Bu arada Harlemin Shogun’ı Sho’nuff ‘ta boş durmayıp sıkıntıdan mekan basmaya başlamıştır. Lero’yun Babasının pizza dükkanı ve dojonun altını ve üstüne getirip Leroy‘u tahrik edip dövüşmeye zorlar. Sonunda Sho’nuff amacına ulaşacak ve Leroy “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” felsefesini terk etmek zorunda kalacaktır. Öte yandan kaçırdığı kızı salak adamlarının elinden kurtarılan Eddie Arkadian‘ın Laura Charles‘ hırsı tekrar azar. Kendi adamlarından bir sonuç alamayınca artist kızımızı tekrar kaçırmak için Sho’nuff‘ı kiralar ve olayları iyice arap saçına döndürür. Diğer detayları ve müzikal kısımları atladıktan sonra yani filmin sonunda ise bütün kötüler ve iyiler karşı karşıya gelecek gerçek ustanın kim olduğu “Usta Kim?” diye defalarca sorulduktan sonra ortaya çıkacaktır. Unutmadan bu arada anlıyoruz ki bütün görsel efektler filmin sonuna saklanmış. Olmayan bütçenin %80’ini meğerse sadece rainbow efektine harcamışlar. :)
“The Last Dragon” aslında yapımcı Berry Gordy‘nin çok abuk bir projesi. Berry Gordy, aslında kurucusu olduğu müzik firması “Motown Records”a bağlı sanatçıların yeni albüm ve şarkılarının reklamını yapmak maksadıyla bu film projesine girişmiş. Bakmış tür olarak “Blaxploitation” o tarihlerde halen oldukça popüler biz de bu yolda devam edelim öyleyse deyip projeye start vermiş. Tabi karate filmlerinin (Bruce Lee ağırlıklı görüntülerden) popülerliğinden yararlanıp hem beyaz, hem de asya gençliğini de sinema salonlarına çekmeyi başarmışlar. Berry Gordy filmi baştan sona firmasındaki sanatçıların parçalarıya donatıp soundtrack maliyetinden de kurtulmuş. Tüm bunların sonucunda ortaya kung-fu soslu müzikal blaxploitation türünde sonradan kült olacak garip bir film çıkartmışlar. Filmin diğer oyuncuları Bruce Leroy (Taimak), Laura Charles (Vanity), Sho’nuff – The Shogun Of Harlem (Julius J. Carry III), Eddie Arkadian (Chris Murney). Taimak film çekildiğinde 20’li yaşların başında ve hiç film tecrübesi olmayan birisiymiş. Adama resmen “geç kardeşim oyna birşeyler” demişler o da geçip elinden geldiğince oynamış. Filmi izlerken bu amatörlüğü hissediyorsunuz. Taimak’un burada tek artısı uzak doğu dövüş sporlarında gerçekten kuşak sahibi olması. Bugün halen fitness, kung-fu vs. işleri ile geçimini sağlamakta. Gördüğüm kadarıyla fiziksel olarakta fazla bir değişiklik geçirmemiş. Halen fit bir vücuda sahip. Diğer oyuncuların da acemilik hususunda durumları farklı değil. Hepsi birbirinden berbat desek fazla abartmış olmayız. O zamanlardan bugüne tek ünlü kişi filmde toplasanız 1 dakikalık rolü olmayan William H. Macy (Shameless, Fargo, Jurassic Park). Son olarak belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer husus ise 2012 yılında tekrar çekimi yapılacağı ve Sho’nuff rolünde Samuel L. Jackson oynayacak denmiş olması. Maalesef Imdb’den kontrol ettiğim kadarıyla bugüne kadar yeniden çevirim projesi ile ilgili herhangi bir gelişme olmamış.
“The Last Dragon” Türkiye’de video dönemlerinde sık kiralanan filmlerdendi diye hatırlıyorum. Videoda izlememin üzerinden 25 yıl geçen filmin sadece sondaki dövüş sahneleri ve Sho’nuff‘ın sürekli “Usta Kim?” diye sorması sadece aklımda kalmış. Bir de filmi heyecanlı güzel bir film diye hatırlıyordum ama ne yazık ki heyecanla bir alakası yokmuş. Amerika’da bir nevi kült filmler arasında görülen “The Last Dragon” öteki sinema külliyatı içerisinde yer almazsa üzüleceğim filmlerden birisiydi. Bu vesileyle sizlere de filmi tanıtmış olduk. Yalnız sadece tanıtmak değil izlemenizi de isterim. Bu sebeple yazımın içerisine bir yere filmin linkini sürpriz yumurta (Easter Egg) olarak yerleştirdim. Linki bulmak için aynı son ejder Bruce Leroy‘un büyük usta “Som Dom Goy”u araması gibi biraz araştırma yapmanız gerekecek . Linki bulup tıklarsanız filmi türkçe altyazılı izleyebilirsiniz çekirgeler. :)
Filmi alttaki linkten Türkçe altyazılı izleyebilir veya bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
http://goo.gl/MT72Vg
Firefox’ta altyazı görünmüyor Chrome browser kullanın.