Sinema ile ilgili anılarım içerisinde hatırladığım ilk kahraman Maskeli Süvari’dir. 6-7 yaşındayken elimden tutup anneannemin beni sinemaya götürdüğü yıllarda çocuk filmi konsepti çok fazla yoktu galiba. Sanırım anneanneme Cüneyt Arkınlı karate filmleri biraz ağır geldiğinden, benim eğlenebileceğim, kendisinin de dayanabileceği filmlere gidiyorduk.

The Lone Ranger poster 1

Öteki Sinema için yazan: Utku Uluer

O yüzden bol bol Bud Spencerlı filmleri sinemada izlediğimi hatırlıyorum, ancak 80’lerin başında gittiğim Maskeli Süvari aklımda yer eden ilk kahraman olmuş.

Filmi daha sonra izlediğimde beğenmedim ama 81’de çocuk aklımla Maskeli Süvari bende yer etmiş. Sonra zaten çizgi romanlar ve Zagorlu, Çelik Bilekli ve Kaptan Swingli yıllar ve Zorro ile tanışmamla birlikte, Maskeli Süvari tarzı kahramanlar bir şekilde benim için model olmuştu.

Yeni çekilmiş Lone Ranger’ı bu nedenle artı bir sempati ile izledim. Açıkçası belki de o yüzden film üzerine yapılan eleştirilere rağmen, filmden keyif aldığımı söylemeliyim. Ancak Johnny Deppli Lone Ranger filmini bir daha izlemek ister miyim, işte orada bir soru işareti var. Çünkü filmi 3D ile sinemada izledim, evde bu filmi aynı iyimserlikle izleyeceğim noktasında şüphelerim var.

The Lone Ranger poster 2

Öncelikle filmin başlangıcından sonuna kadar görsel olarak keyif almama rağmen, çocukluk kahramanım Maskeli Süvari ile pek fazla bağlantı kuramadım. Artık Johnny Depp’ten dolayı mıdır nedir, filmde asıl kahraman Tonto idi. Oysa eski film ve çizgi romanlarla kafamda oluşmuş şablonda Tonto yardımcı ve kızılderili ağırbaşlılığına sahip bir abimizdi. Oysa filmde Johnny Depp ile birlikte sadece bir komedi unsuruna dönüşüyor. Ayrıca aklımda kalan Tonto güvenilir iken Karayip Korsanlarından kaçıp kapağı vahşi batıya atmış Tonto’nun güvenilirliği arasında dağlar kadar fark var.

Eh zaten Karayip Korsanlarını yaratan bir ekipten bu film ortaya çıktığı için eleştirmeyebilirisiniz ama hala hatırı sayılır bir sayıdaki izleyici için Karayip Korsanları ve Maskeli Süvari arasında bir ilişki yok. Ama bir şekilde Jack Sparrow ve Tonto arasında belki de yeni jenerasyon için bir köprü kuruluyor veya Depp kendini tekrarlıyor. Sonuçta dönem galaksileri, evrenleri yeniden yazma devri. Zamanında yaratılmış yaklaşımları şimdi farklı bir şekilde ele almak veya aynı hikayeleri ısıtıp ısıtıp farklı evrenlerde tekrar sunmak, Hollywood’un oldukça başarılı olduğu bir alan.

The Lone Ranger action figure

Bu noktada çeşitli komplo teorileri de geldi aklıma. Mesela Disney’in film oyuncakları stokunu eritmek istediği, ellerinde Jack Sparowların fazla kaldığı ve 1-2 boya darbesiyle, “alın size Tonto” diye yola çıkıldığı veya Lego’nun “abi elimizde Karayip Korsanları stokta fazla kaldı, Depp’te hazır oynuyorken yap bi güzellik” dediği gibi teoriler… Ama sonra bir de baktım ki 250 milyon dolar bütçeli bir filmmiş bu. Haliyle Jerry Bruckheimer, Gore Verbinski ve de Disney’in devam filmlari ile yeni bir seriye hazırlandığını anlamış oldum.

Öte yandan aslında özellikle Türkiye’deki seyirci için Maskeli Süvari yabancı bir karakter değil. Özellikle 50 yaşındaki pek çok kişi için Maskeli Süvari önemli bir kahramanı da temsil ediyordur ülkemizde. O yüzden bir dönem sinemamızda çizgi roman ve dizisinden dolayı Maskeli Süvarili filmler de bir furyaya dönüşmüştü. Tabi bu sefer sinemamız ilk filmi çekmemiş, yapılmış olan diziler ve Zorrolardan etkilenmişti.

Velhasıl Maskeli Süvari gibi bir kahramanın da artık geri dönme vakti gelmiş sanırım. Zorro kadar şanslı olmayan maskeli kahramanımızın Hollywood serüveni yeniden başlıyor. O zaman bizler de bu yeni filmin artılarını ve eksilerini irdeliyelim biraz:

Filmin Artıları:

Maskeli SüvariÖncelikle bu kadar büyük bir yapım olmasına rağmen filmin içinde yer alan sistem eleştirisini yabana atmamak gerekli. Tüketim toplumuna ciddi bir eleştiri getiriyor olması oldukça pozitif. Ayrıca inceden bir ordu eleştirisi de var.

Kızılderili figürünün daha önde olması hikaye açısından olmasa bile yıllarca kafa derisi yüzen savaşçılar olarak lanse edilen kızılderililer için bir kazanım olabilir. Tabi bu arada günümüzde kumarhane işleticilerinin kızılderili olması da ayrı bir konu ya…

Akıcı ve kendi ile dalga geçebilen bir film olması bence bu filmi keyifli kılan bir yaklaşım. Büyük ekranda vahşi batıdaki ortamın içine alırken bu gibi kovboy filmlerinin sayısının artmasını istiyorsunuz. Kendini tekrar etse de Depp’in filme önemli bir enerji ve devamlılık kattığını da es geçmeyelim.

Spaghetti Western ve Ennio Morricone müziklerine yakın bazı melodiler. Bu konuda Hans Zimmer’i tebrik etmek lazım.

Spaghetti Westernlerdeki gibi yaratıcı silahlar ve sert düello sahneleri ile kanlı ve gerçekçi sahneler.

Filmin Eksileri:

TontoKonusu ve içeriği ile bütün hikaye Maskeli Süvari ve atı Silver üzerine kuruludur. Kızılderili haklarından yana olsa da bu hikayenin Johnny Depp’in varlığı yüzünden biraz fazla Tontolaştığını düşünüyorum.

Hikayenin aslına sadık kalınsa da Maskeli Süvari ile geçmişten bir bağ kuranlar için bu sadık kalmışlık durumu fazla yüzeysel. Bu nedenle Maskeli Süvari’nin Tonto’nun gölgesinde kalmış olması da hikaye açısından eksi bir yön. Bu durum, filmin sadece 40 yaş altını hedef aldığını da düşündürtüyor.

Johnny Depp’in kendini tekrar ediyor oluşu. Görsel bir şölen sunulmuş olmasına rağmen Depp’in Jack Sparow’dan farkı kalmamış olması insana itici gelebiliyor. Ayrıca Tonton’un aşırı makyajı da cabası.

Bazı sekansların aşırı uzun oluşu ki bu filmden sonra bir süre tren üstü ve altı kovalamaca ve dövüş sahnesi izlemek istemedim.

Müzikleri beğenmeme rağmen bu kadar büyük bir yapımda devamlı aynı müziklerin dönmesi tebrik ettiğim Hans Zimmer’in hanesine eksi bir puan olarak eklendi.

Sonuç:

The Lone Ranger, özellikle sinemada izlenmesi gerektiğini düşündüğüm ama iyi bir ses ve görsel sistem ile de keyif alınabilinecek ama fazla da etki bırakmayacak bir  film… Fazla beklentiniz olmasın ama yerden yere de vurmaya gerek yok…

blank

Utku Uluer

1974'te Moda'da doğdu. İtalyada yaşıyor. Italyanca ve Ingilizce dillerinde profesyonel turist rehberliği yapıyor. 1994 yılında Doğuş FM de Katiller de Ağlar müzik programı ile başlayan DJ'lik tutkusu DJ Legoman ismiyle farklı bir noktaya taşındı. 2007 yılında Sinematik yeşilçam sitesini kurdu, O zamandan beri Sinematik Yeşilçam ve Öteki Sinema'da kafasına göre yazmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Excalibur (1981)

Blog açıp da seyretmekten zevk aldığım filmler hakkında yazmaya başladığım
blank

Highlander II: The Quickening (1991)

İlk Highlander’ı unutun çünkü The Quickening, Christopher Lambert ile Sean