“Bilgelik büyük adamların işidir, çocukların kalbi ise tertemizdir.”
The Party (1968) filminin başında, üç sahneden oluşan bir giriş bölümü bulunur. Çekimleri yapılmakta olan bir filmde Hintli bir İngiliz askerini canlandıran Hrundi Bakshi, pusuya düşmek üzere olan askerleri uyarması gereken bir sahnenin çekimindedir. (Çekimleri yapılan bu film, sahnelerin nerdeyse birebir benzerliğine bakılırsa Gunga Din (1939) filminin bir yeniden çevrimi olsa gerektir.) Hrundi yaralı halde borazanını çalıp askerleri uyarır, bunun üzerine düşman çetenin savaşçıları Hrundi’ye ateş ederek susturmak isterler. (Gunga Din filminde bu sahnede borazanı çalan Gunga, vurulduktan birkaç saniye sonra devrilip ölür.) Ama Hrundi bir türlü ölmez, vurulup düştükçe tekrar ayağa kalkıp borazanını öttürmeye devam eder. Hrundi ölmek bilmez ama pek çoğumuz gülmekten ölmüş oluruz.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kirisci
İkinci sahnede Hrundi, 1878 yılında geçen filmin çekiminde su geçirmez saat takmakta olduğu için yine sahnenin düzgün çekilmesine engel olur. Giriş bölümünün sonunda ise, çekilen filmin son sahnesi gereği büyük bir kale patlatılacaktır. Hrundi sette boş boş gezinirken yanlışlıkla kaleyi patlatacak düzeneği ateşler ve kamera kayıtta değilken kale yerle bir olur… İşte bu giriş bölümü The Party filminin gidişatını kısaca özetleyiverir. Hrundi Bakshi sonradan yanlışlıkla davet edildiği “büyüklerin partisinde” bir türlü yıkılmak bilmeyecek, yarattığı türlü çeşit sakarlıklarla partinin planlandığı gibi devam etmesini engelleyecek, en sonda da partiyi yerle bir edecektir.
The Party, Blake Edwars-Peter Sellers işbirliğinin en iyi ürünlerinden biridir. Hrundi karakteri, yalnızca türlü çeşit sakarlıklarla komiklikler yaratan biri değil, düzenin kurtulmaya çalışıp da bunu başaramadığı, o düzeni sürekli rahatsız eden ve sonunda da yıkan bir kahramandır. Ve film bunu büyük nutuklar atarak ve kahramanlık gösterilerine başvurarak değil, Amerika’da bir yabancı olan kendi halinde bir adamın katıldığı partide yaşadıkları üzerinden anlatır. Bu anlatım; egemenlerin ötekileri küçümseyen bakışlarını, “Beyaz Amerikalı” ırkçılığını, diğer milletlerden insanların yalnızca hizmetçi, aşçı, figüran olabildikleri bir düzeni, “büyük adamların” ciddi sıkıcılığını, parlak dünyalarının sahteliğini ve bu dünya içinde kendi alanlarını yaratmayı başaran çocukların/çocuk ruhların saf neşesini ve mutlak zaferini içerir.
Hrundi, film çekimlerini baltaladığı için setten kovulur ama bununla kurtulamaz, büyük patronlar onun artık hiçbir filmde oynamasına izin vermeyecektir. Ama ismi yanlışlıkla, bir parti davetli listesinin olduğu kâğıda yazılınca o da partiye davet edilir.
Hrundi ayaklı bir felaket makinesidir. Film boyunca hem kendini hem çevresini türlü zor durumlara sokar durur. Ama bu son derece iyi niyetli ve sevecen adamın başına gelenler ve sürekli rezil olmalar onu yıldırmaz, partide kalmaya ve bir şekilde eğlenmeye çalışmaya devam eder.
Hrundi ilk başta partideki insanlarla iletişim kurmaya, tanışmaya, büyüklerin dünyasına ayak uydurmaya çalışsa da bunda pek başarılı olamaz. Başına gelen talihsiz durumlarda rezil olmamaya, durumunu saklamaya çalışır. Partinin yapılacağı eve ilk geldiğinde çamurlu ayakkabısını gizlice temizlemeye çalışırken ayakkabı havuza düştüğünde onu kimseye belli etmeden geri almak için yapmadığı kalmaz. Kovboy rollerinin ünlü oyuncusuyla kısaca hoşbeş ettikten sonra gittiği diğer odada bulduğu oyuncak tabancayla kendi kendine oynarken, yanlışlıkla ünlü oyuncuyu alnından vurur ve anında evin öte yanına kaçarak bir şeyden haberi yokmuş gibi ona el sallar. Filmin en sevilen sahnelerinden birinde Hrundi, yem verip sevmeye çalıştığı kuşa kendince “Birdie num-num” diye seslenir. Hemen sonra evin her yerine anons yapılabilen mikrofondan “Birdiwenum-num” diye söylenmeye devam ederek sesinin ekranda yarattığı dalgalanmaları izler. Ama o sırada söylediklerini koca evdeki herkesin duyduğunu önce anlayamaz, anladığındaysa artık çok geçtir. Hemen kontrol düğmelerinin başından sıvışır. Klozeti tıkayıp banyoyu su bastığında da pencereden dışarı atar kendini. Fakat yarattığı istemsiz (gibi gözüken) sakarlıklara verdiği tepkilerdeki değişim, partide bakışıp durduğu Michele ile sonunda konuşup ondan diğerlerinden farklı bir yakınlık gördüğünde başlar. O andan sonra asıl amacını gerçekleştirerek kimseyi umursamadan partinin tadını çıkarmayı başarır. Ama bunu yapabilmesi için önce “parti düzenini” yavaş yavaş yıkması ve sonunda çökertmesi gerekecektir.
Film, Hrundi’nin o partide “fazla” olduğu, oraya ait olmadığını gösteren sahnelerle doludur. Bu en açık şekilde yemek sahnesinde ortaya çıkar. Hazırlanan yemek masasında onun için önceden bir yer hazırlanmamış olduğundan, bir sandalyeye oturduğunda herkes bir sıra kaymak zorunda kalır, böylece Hrundi partinin düzenini ilk defa topyekün bozmaya yeltenmiş olur. Ama yanlışlık ortaya çıkınca herkes tekrar eski yerine geçer, Hrundi’ye de herkesinkinden daha alçak olan bir tabure verilir. Hrundi başı masa hizasına gelecek kadar diğerlerinden aşağıda kalır, taburesi hemen mutfak önüne konulduğu için kapı açıldığında ona çarpıp yere yıkar ama Hrundi yine de tüm bunları hiç önemsemeden yemeğe devam eder.
Hrundi’nin sakarlıkları istemsizdir ama bu sakarlıklara ve yarattığı sonuçlara bakıldığında Hrundi’nin aslında bilinçsizce de olsa kendisini hor gören insanları kendince cezalandırdığı görülebilir. Hintli olduğunu söylemesine rağmen ona Kızılderili diye seslenen ve tokalaşırken elini kıracak kadar sert sıkan kovboy filmlerinin ünlü oyuncusunu oyuncak tabancayla alnından vurması, yemekte onu komik bir tabureye oturtmalarına karşılık tabağındaki tavuğu bir kadının kafasına yanlışlıkla fırlatıp aslında peruk taktığını açığa çıkarması, evde boş bir tuvalet ararken bir odaya doluşmuş esrar içenleri, bir başkasında aynada kendi çıplak vücudunu izleyen başgarsonu, peruğunu düzeltmeye çalışan kötücül yapımcıyı yakalayarak biz seyircilere rezil etmesi, önce bahçede ardından havuza düşüp sırılsıklam olduktan sonra finalde herkesin ıslanmasına neden olması bunun kanıtlarıdır.
Hrundi neyse ki yalnız değildir. Filmin en komik tiplerinden bir başkası olan, evin alkolik garsonu da sarhoş oldukça partiyi karıştırmaya başlar. Böylece sakin ve planlı şekilde başlayıp devam eden parti giderek hareketlenir. İlerleyen sahnelerde, Hollywood’un istediği zaman kariyer bitiren faşistliği dışında diğer karanlık yönlerinden bazıları da gösterilir. Yeni yetme bir oyuncu olan Michele’i partiye getiren yapımcının ondan yararlanmaya çalışması, şöhretini kullanarak kızları yatağa atmaya uğraşan oyuncular bir bir görünür olur. Yapımcıyla yatmayı reddettiği için bir daha iş bulamamakla cezalandırılan Michele de Hrundi’den farksızdır. Büyüklerin bilge toplumundan kovulmuş saf kalpli iki yalnız çocuk, partide birbirlerini bulurlar. Michele rezil olduğu için partiden ayrılmak ister ama Hrundi buna karşı çıkar. Ne olursa olsun partide kalmaya devam etmelidirler. Hrundi bitmek tükenmek bilmeyen neşesi ve yaşam enerjisiyle onu ikna eder. Evin asi “çiçek çocuğu” Molly ve arkadaşlarının eve üzerinde sloganlar yazılı bir yavru fil getirmeleriyle parti asıl havasını bulur.
Hrundi artık partinin başındaki edilgen, ezilip büzülen havasından kurtulmuştur. Filin üzerine yazılmış sloganların yıkanması gerektiğini söyleyip Molly ve arkadaşlarını yönlendirerek partiyi ele geçirmeye başlar. Evin çılgınlıklar içine gömülmesi, her şeye rağmen susmayan orkestra, partiyi düzenleyenlerin bu çılgınlığı umutsuzca engelleme çabası ama buna rağmen alt tabakadan olan çalışanların da eğlenceye katılmasıyla “parti gibi parti” diye tanımlanacak olaylar dizisi başlar.
Egemen sınıflar güçlerinin etkisiyle kendilerini üstün görmeye başladıklarında ötekileri, başka ırktan, başka sınıftan olanları dışlarlar, bazen onları yok etmeye çalışırlar. Onları görmezden gelir ve küçümserler. Kirli işlerini onlara yaptırırlar. Saraylarında bulunmalarına da yalnızca bu şekilde izin verirler. Filmde ise bu saray ev sahiplerinin kâbusuna dönüşür. Zamanının son teknolojisiyle donatılmış olan evdeki masaları, platformları, şömineleri, havuzları vs. otomatik kontrol edebileceğiniz düzenek, Hrundi ve sarhoş garson tarafından düzenli partinin içine etmek üzere kullanılır.
The Party filmi, koşullara rağmen, rezil olmaya aldırmadan, kaygısızca “birdie num-num” demenin bize ne kadar iyi geleceğini gösterir. Hrundi karakteri başa gelebilecek her şeye; tüm felaketlere, rezilliklere, şanssızlıklara rağmen neşeyi koruyabilmek için ilham olur. Sonda ise Hrundi, Michele, hizmetçiler ve “parti düzenini” umursamayan gençler gerçekten eğlenmek nasıl olurmuş herkese gösterirler. Bu düzeni güzelce “yıkayarak” kendi özgür düzenlerini kurarlar. Hrundi yanlışlıkla katıldığı partide alçakgönüllülüğünü korumaya devam ederek ama içinde kaldığı zor durumlardan asla yılmayarak var olmaya devam eder. Çünkü Hrundi “öldürülemez”, o ne yaparsanız yapın borazanını öttürmeye devam edecek, hah sonunda bitti dediğiniz anda tekrar dikilip suratınıza o borazanı üfleyecektir.