The Punisher BaşlangıçÖteki Sinema’nın çizgiroman yazıları dolu dizgin devam ediyor. Bu yazıyı nasıl büyük bir mutlulukla yazmakta olduğumu inanın anlatamam. Nasıl mutlu olmayayım? Upuzun bir bekleyişin ardından, hiç de hesapta yokken Türkiye rafları New Yorklu vigilante Frank Castle ile tekrardan kana bulanıyor. Hem de olabilecek en iyi seri olan The PunisherMAX serisi ile! Marmara Çizgi’nin bu hamlesini inanın hiç beklemiyordum, dileğim istedikleri kitleye ulaşmaları ve serinin tamamına kavuşmamız.

Öteki Sinema için yazan: Yigilante Kocagöz

Frank kimdir (bizim hukukumuz eski, ilk isimle hitap ediyorum kızmıyor), ne işle meşguldür tekrar tekrar anlatmayacağım. 70 ve 80’lerde çekilmiş tüm intikam filmlerini alın, güzelcene eritin ve bir damla bile ziyan etmeden Frank’in ruhunun derinliklerine dökün. İşte kötülerin kabusu Punisher böyle bir şey. Eski kuşaklar ülkemizde kendisini Mavi Kaplan olarak tanır, gençler ise başarısız sinema uyarlamaları ve 2000’lerin başında Türkçe’ye çevrilen “Welcome Back, Frank” çizgiromanından biliyor. Ne var ki  Marmara Çizgi’nin basmaya başladığı The PunisherMAX kitapları, eski ve kanlı hatıraları bile oldukça naif gösteren işler. Hikayelerin arkasında Garth Ennis’in imzası var dersem nasıl bir cehennemin aynadan yansıdığı hakkında fikriniz olur sanırım.

The PunisherMAX (ya da The Punisher: Frank Castle), Marvel’ın “sert ve gerçekçi çizgiromanlar da çıkarmalıyız”  politikasının en uzun soluklu projesiydi. Benzer serileri Wolverine, Nick Fury ve Deadpool için de yapan şirket şu ana kadar ayn başarıda bir iş kotaramadı. MAX serileri bir şekilde varlıklarını sürdürüyor ama Castle’ın serisi kadar popüler olamadılar. Bu durumda hem The Punisher’ın vahşi hikayelere yönelik sonsuz potansiyelinin hem de Garth Ennis’in kendine has hikayeciliğinin etkisi var tabii. Ennis aslında 2000’lerin başında başka bir Punisher serisi ile yola çıkmıştı ve kendinden beklenen şekilde başarılı kara komedilerle işi götürüyordu. Ancak 2004’te MAX serisine başlaması ile hem takipçilerine büyük bir sürpriz yaptı hem de farkında olmadan kendi de bir olgunluk çağına girdi. MAX serisinin Frank Castle’ı önceki serilerden farklı olarak artık genç biri değil. Altmışına merdiven dayamış, yorgun ama nefretinden zerre kaybetmemiş bir efsane o artık. Bir vigilante’nin yaşlandıkça daha da “badass” bir karaktere dönüşmesi de şaşırtıcı bir seçim değil. Zira Frank Miller’ın The Dark Knight Returns’ünde aynı formül Batman için uygulanmış ve çizgiroman tarihinin en güçlü eserlerinden birine kapı açılmıştı. Ennis de muhtemelen bu başarıdan alınması gereken dersleri almış ve yeni seride yola bu şekilde çıkmış.

The Punisher Başlangıç (1)

MAX serisinde alabildiğine gerçek bir New York’tayız. Gökdelenlerde salınan Spiderman beklemeyin, Hell’s Kitchen’da arada yolunuz Daredevil ile kesişmeyecek. Hikayeler tamamen reel dünyadan, belki çok şeffaf bir bilimkurgudan sözedebiliriz yeri geldiğinde, o kadar. Yanlış anlamayın Marvel’ın diğer meşhur arkadaşlarını bir Punisher macerasında görmek kötü bir deneyim değil, ama onları barındırabilecek hikayeler değil Ennis’in anlattıkları. Frank bir macerada kendini İrlanda mayfasının iç çatışmalarının ortasında bulurken başka bir macerada Doğu Avrupa’dan kaçırılıp zorla seks işçisi yapılan kadınların intikamını alırken bulabiliyor. Bunun dışında serinin büyük bir kısmı  New York dışında geçiyor ki bu maceralarda uluslarası komplolar, zalim generaller ve onların çürüttüğü dünyanın yansımaları korkutucu bir gerçekçilikle bize sunuluyor. Marmara Çizgi şu an New York’ta geçen ve 2008 yapımı Warzone filminin de pek çok sahnede yararlandığı “In the Beginning” macerasını yayınlamış durumda ama bu seri hakettiği ilgiyi görürse asıl o zaman en güçlü hikayelere ulaşacağız.

Tüm çizgiromanseverlere çağrım Türkçe’ye “Başlangıç” olarak çevrilmiş bu ilk seriyi edinmeleri. Yayınevine destek niteliğinde bir rica değil bu dediğim, dokuzuncu sanata gönül vermiş herkes için ciddi bir dost tavsiyesi. Edinip okuma fırsatını tepmek sizin için büyük bir kayıp olacaktır. Şahsen her sene bir kere The PunisherMAX okumayı kendime ilke edindim, çok da memnunum. Hikayeler hiç eskimiyor asla bayatlamıyor. On senelik gecikmeyle de olsa bu seriye sonunda kavuşmak 2013’ün en güzel çizgiroman olaylarındandı, umarım 2014’te de hevesimiz kursağımızda kalmaz.

(Ennis’in 2004-2009 tarihli bu serisi, 2010 tarihinde ikinci bir PunisherMAX serisinin de doğumunu sağladı. Jason Aaron ve Steve Dillon’ın birlikteliğinin ürünü bu 22 sayılık seri Ennis’in bıraktığı yerden hikayeyi devam ettirip muhteşem bir finalle sonlandırdı. Bu serinin de Türkçe’ye kazandırılması şüphesiz Frank Castle ile ilgili tüm açlığımızı gidermek için zaruri. Umalım da Marmara Çizgi bu başladığı yolda iyi sonuçlar alabilsin de, bu ikinci seri için de yeşil ışık yakılabilsin. Sonrası mı? Sonra zaten Frank’ın konuşma balonları sayesinde her şey siyaha bürünecek…)

The Punisher Başlangıç (4)

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

Superman: Kızıl Evlat

“Ya Superman’i taşıyan kapsül Sovyetler Birliği’ne düşseydi?” gibi bir soru
blank

Top 10: En Kötü Çizgi Roman Uyarlamaları

Top 10 En Kötü Çizgi Roman Uyarlamaları: Çizgi uyarlamalarının karanlık