Nedendir bilinmez, korku/gerilim sinemasının bir alt türü var ki zihinlerde pek yer edinemiyor. Bu alt türde ne seyretsek ürkmüşüzdür, buna rağmen hakkını teslim etmeyi çoğunlukla unuturuz.
Öteki Sinema için yazan: Yigilante Kocagöz
Doğaüstü öğeler ya da gerçeklikten kopuk abartılı seri katiller bu türün ilgisini çekmez, belki de bu yüzden aklımızdaki “korku sineması” tanımından uzakta tutarız kendisini. Sebebi ne olursa olsun, türün vasat filmleri bile yüksek dozda gerilimi sahnelerine işlemeyi bilmiştir. Ürkütür, korkutur, yeri geldiğinde dehşete düşürür. Bu tür size, sizin gibi insanların başına gelebilecek felaketleri sunmayı misyon edinmiştir. Evet, “Home invasion” ya da “ev işgali” sinemasından bahsediyorum. Straw Dogs’tan Funny Games’e uzanan, burjuva toplumunu eleştirme kalitesi tartışılsa da o toplumun üyelerini dehşet içinde bırakmayı çok iyi bilen banliyö cehennemi filmleri, bizim küçük ancak sonsuz kabusumuz.
2013 tarihli bilimkurgu-gerilim filmi The Purge, ev işgali sinemasının en taze örneklerinden. Üç milyon dolar gibi düşük sayılacak bir bütçeyle kotarılmış olan film, geçen sene doksan milyon dolarlık bir hasılat yakalayarak yapımcıların yüzünü güldürmeyi başardı. Öte yandan Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi eleştiri odaklı portallardaysa film genel olarak başarısız, özensizce kotarılmış bir yapım olarak değerlendirildi. The Purge’e yöneltilen eleştirilerin sertliği, muhtemelen filmin potansiyelini tam olarak kullanmamasından kaynaklanıyor. Buna rağmen filmin bana uzun süredir açlığını duyduğum cinsten bir gerilim atmosferi sunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yönetmen James DeMonaco parmak ısırtan bir iş çıkarmıyor, ama kötü eleştirilerin iddia ettiği gibi zeka yoksunu bir işkence pornografisi de seyretmiyoruz. Pek çok korku seyircisini memnun edebilecek, eli yüzü düzgün bir film the Purge.
2022 yılında Amerika’da şiddet ve suç oranları büyük ölçüde azalmıştır. Mutlu Amerikan toplumumuz güven ve refah içinde hayatını sürdürmektedir. Yılın bir günü hariç… “Geleneksel Arınma Günü” olarak ilan edilen bu özel tarihte insanlara istedikleri gibi adi suç (hırsızlık, tecavüz, cinayet vb…) işleme izni verilir. Arınma Günü’nün (Purge) uzunluğu on iki saattir ve bu süre içinde polis, ülkedeki kaosa müdahale etmez (Kurumsal yapılara saldırı düzenlenmediği sürece). Bu on iki saatte Amerikan halkı ikiye ayrılır: Evinde katliamdan saklananlar ve sokakları kana bulayanlar. James Sandin, zenginliğini insanlara Purge saldırılarına karşı güvenlik sistemleri satarak kazanmış biridir ve bu yılın kaos saatlerini evinde, ailesiyle şiddetten uzak bir şekilde geçirmek istemektedir. Ne var ki işler planlandığı gibi yürümez. Mahallede bir evsiz, elit gençlerin kurduğu bir çete tarafından sıkıştırılmıştır ve yardım için yalvarmaktadır. James’in Purge uygulamasından hoşlanmayan oğlu Charlie, evsiz adamı çeteden kurtarmak için güvenlik sistemini geçici olarak kapatır. Eve sığınma fırsatı bulan evsiz adamın varlığı bir anda Gandin Ailesi’nin tüm düzenini darmadağın eder. Purge uygulaması hiç beklemediği bir anda James’i ve ailesini hedef durumuna düşürmüştür. Elitler çetesi evsiz adamı kurban etmeye kararlıdır ve çete üyeleri işbirliği yapılmaması durumunda Gandin ailesini de hunharca katletmekten çekinmeyecektir.
The Purge’ün kulağa ilginç gelen hikayesi ne yazık ki orijinal bir fikir değil. Star Trek’in “The Return of the Archons” isimli birinci sezon bölümü, kanunların on iki saatliğine askıya alındığı bir şiddet ritüeli konusunu bundan kırk beş sene evvel işlemişti.
Buna rağmen DeMonaco’nun yaptığı işe sadece eski bir Star Trek bölümünü şuursuzca kopyalamak diyemeyiz. Yönetmen, içinde pek çok mantık hatası barındırabilecek bu fikri elden geldiğince inandırıcı bir şekilde sunmayı başarmış. Bu inandırıcılıkta filme mekan olarak seçilen şehirden uzak, izole zengin mahallesinin de etkisi büyük, zira metropol sokaklarında böyle bir hikayeyi tüm detaylarıyla anlatmak çok güç olurdu. Gene de filme karşı büyük beklentileri olanları uyarmak gerek; halen ciddi mantık hatalarımız, inandırıcılığı kuşkulu anlarımız mevcut. Bunlara tolerans gösterip göstermemek sizin tercihiniz.
Filmin başrol oyuncularının Ethan Hawke ve Lena Headey olması The Purge’de kaliteyi yükselten öğelerden. Hawke’ın son yıllarda korku-gerilim sinemasında yer edinmeye çalışması hiç fena gitmiyor. Buna ek olarak her daim “sert kadın kahraman/düşman”ı oynamaktan, artık bu ruh hali üzerine işleyen Headey de Hawke ile iyi bir ikili oluşturmakta. Tabii filmin “kibar çete lideri” Rhys Wakefield da önemli artılardan. Genel olarak oyuncu seçiminde The Purge sınavını iyi notla geçiyor.
The Purge’ü seyrederken ister istemez insanın aklına benzer bir konuyu işleyen 2008 yapımı The Strangers geliyor. Tıpkı The Purge gibi düşük bütçeyle yola çıkıp büyük hasılata ulaşan The Strangers daha basit bir hikayeye odaklanıyor, genç bir çiftin maskeli bir grup tarafından gece boyu taciz edilişini tek mekanda geçen bir gerilim olarak anlatmaya çabalıyordu. Açıkçası The Purge’ün The Strangers’tan etkilenmediğini söylemek çok zor, ama filmimizin The Strangers kadar mantıkdışı bir noktada durmadığını da belirtebiliriz (The Strangers korkutucu olmasına rağmen çok da zeki bir yapım sayılmaz). Tahminim The Strangers sevenlerin The Purge’den de zevk alacağı yönünde. Gerçi burada beklentinin ne olduğu da önemli, The Purge’de dakika başı koltuğunuzdan zıplamayacaksınız, o yüzden bir miktar hayal kırıklığı olası. Ama böyle bir talep için sinemaya gitmek şart değil, orta karar bir elektroşok cihazı da bu işi layıkıyla yerine getirebilir. Sonuçta bir filmin iyi korku-gerilim olmak için size her saniye dehşet çığlıkları attırma zorunluluğu yok.
Son tahlilde The Purge seyirciye başarılı gerilim dakikaları yaşatan, seyredilesi bir yapım. Filmin finali pek başarılı sayılmayabilir, ancak çok daha kötü bir işle karşılaşmaktan ürktüğüm için bu finalin beni memnun ettiğini söyleyebilirim. Finalin rutinliğini hoş görüyorum, sonuçta filmin konusu ne kadar radikal dursa da The Purge büyük risklere giremeyecek kadar ünlü ismi bünyesinde barındıran, aslen anaakım bir film. Aykırı konusuna rağmen anaakım bir iş seyretmekte olduğunuzu aklınızdan çıkarmazsanız film ile çok sorun yaşamazsınız. Sizi çok yormayacak bir gerilim filmi arıyorsanız, The Purge şans verebileceğiniz yapımlardan.