Dikkat! bu yazı spoiler (sürprizbozan) içerir!
“Arıların birgün bizi yoketmek isteyeceklerini düşünmemiştim… Onlar her zaman bizim dostumuz olmuşlardı.”
“I never dreamed that it would turn out to be the bees…They’ve always been our friends.”
Dr. Bradford Crane
1978 yapımı “The Swarm” yapımcısı ve yönetmeni Irwin Allen’a oldukça çok para kaybettirtmiş bir film. Aşağıda göreceğiniz geniş kadro içine 70lerde tanınmış sima olan çoğu oyuncuyu ekleyebiliriz. Yani Irwin ağabeyimiz hiçbir masraftan kaçınmamış…
Zengin kadrosuna ve ilginç sayılabilecek hikayesine rağmen film, gişe başarısı elde edemediği gibi o dönemde oldukça çok mizah dergisine de malzeme olmuş.
Swarm, kelimesini küme veya arı kümesi olarak çevirebiliriz. Filmin Türkçe adı da zaten ona yakın: “Arılar”…
Öldürücü Africa arılarının yaydığı dehşet ve Amerikan kentlerine yaptıkları saldırıyı Holywood zengin bir yıldız kadrosu ile göğüslemeye çalışıyor. Film için arılar ve böceklerin konu alan felaket filmleri içindeki en iyi örnek dememiz pek yanlış olmaz.
Filmin kadrosu ise oldukça zengin:
Dr. Bradford Crane – Michael Caine: Sert ve tuttuğunu koparan entomolojist yani böcek bilimcimiz. Asker hanımefendi Helena ile duygusal yakınlığı olan Crane, bir böcek dostu, iyi bir şöför ve gözüpek.
Dr. Walter Krim – Henry Fonda: Açıkcası bu filmde neden oynamayı kabul ettiğini anlmadığım immünolog yani bağışıklık uzmanı. Filmde uğraşmasına rağmen hiçbir sonuca ulaşmayan bir panzehir buluyor… daha doğrusu bulamıyor.
Helena Anderson – Katharine Ross: Allah sevdiği kulunu kurtarırmış. İki aşk arasında kalan Helena Dr Crane’in idealist yönüne vuruluyor. Bu seçim filmin sonunda kurtulan 2 kişiden biri olmasını sağlıyor.
General Thalius Slater – Richard Widmark: Bizim Piç Rıza Robert Widmarkla hiçbir kan bağı olmayan ve filmde Generali oynayan Richard Widmark’ı birkaç filmde daha asker rolünde izlemiştik. Film boyunca yanlış kararlar verip bol bol Crane ile didişiyor.
Dr. Hubbard – Richard Chamberlain: Film boyunca hemen herkesle ters giden idealist bilim adamımız uzun süre şüpheleri üstüne çekiyor. Cranele bol bol didişen kahramanımız oldukça ilginç bir şekilde filmdeki rolünü sonlandırıyor.
Film genellikle Micheal Caine’in olduğu sahnelerde bir felaket filmi gibi ilerlerken tren kazası ve helikopter sahneleri ile inandırıcılıktan uzak yapay ve abartılı bir filme dönüşüyor.
Aslında benim bu filmi sevmemin ana sebeplerinden birisi bir çok noktası ile kötü bir film olması zaten. Diğer Arı filmleri ile karşılaştırıldığında bir başyapıt sayılmasını bir kenara koyarsak maalesef filmdeki birçok diyalog ve aşkın ve sevginin her şeyin üstesinden geleceği vurgusu bu filmi, eğlenceli ama ciddi olmayan bir film kategorisine taşıyor.
Irwin Allen benim için hep Jules Verne’i ekranlara taşıyan yönetmen ve yapımcıdır. Yazmayı düşündüğüm diğer 2 önemli felaket filminde de Irwin Allen imzası var zaten. Kuşkusuz Irwin 70li yıllarda Felaket filmlerinin efendisidir zaten lakabıda “The Master of Disaster” dır. Bence iki önemli başyapıtı Towering Inferno ve Poseidon Adventure filmleridir. Captain Nemo ve Time Tunnel gibi çok sevdiğim yapımlara imza atan Irwin, mizah dergilerinin bol bol uğraştığı ve ciddi film eleştirmenlerinin burun kıvırdığı bir yönetmen olmuştur.
Yönetmenin aksiyona olan merakı ve zengin hayal gücünden dolayı filmlerinde devamlı bir hareketlilik mevcut. Bu oluşan devamlı hareketlilik yüzünden baş kahraman dahil filmde hiçbir karakteri derinlemesine irdeleyemiyoruz. Hemen her filminde kullandığı sevimli çocuk oyuncu sinemada filmi izlemeye giden genç izleyicileri kazanmaya yönelik sanırım.
Swarm filminde sivil, asker arasındaki çekişme ve Caine’in kendine has yapısı ve ukala tarzı ile çok ilginç bir kişilik çizerken filminin diğer başrol oyuncusu olan Arılar ise genellikle bir toz bulutu gibi gösterilmiş. Birkaç sahnede halisünasyon olarak karşımıza çıkan Arıların zehirlerinde LSD veya benzeri bir madde taşıyıp taşımadıkları film süresince bir soru işareti olarak hep karşımızda oluyor. Film sırasında ne gibi zorluklar çekildi bilmiyorum ama milyonlarca arının bir araya geldiklerinde nükleer bir soruna yol açabileceğini bizlere gösterebiliyor.
The Swarm filminden zirve anları
Eğer felaket filmi severseniz izlemeniz gereken, heyecanlı bir film. Bu filmi özellikle türün meraklılarına öneriyorum
Öteki Sinema için yazan Utku Uluer
yanlış hatırlamıyorsam filmi 80’lerin sonu veya 90’ların başlarında trt 2’de bilim kurgu kuşağında seyretmiştim. özellikle panzehiri ilk olarak kendi üstünde deneyen doktorun düştüğü durum zihnime kazınmış durumda. güzel bir filmdi.
“Felaket filmleri” dedinizde aklıma “The Big Bus” filmi geldi.1976 yapımı filmi James Frawley yönetmiş Joseph Bologna ve Stockard Chaning başrollerini paylaşmışlardı…Film “Büyük bir otobüs”te geçmekte ve dönemin felaket filmleriyle inceden dalgasını geçiyordu,belki film size aptalca gelebilir ama kendine has bir hayran kitlesi kazandığı kesin.
İMDB linki : http://www.imdb.com/title/tt0074205/