The Taking posterBu seneki Fantastic Planet vs A Night of Horror festivalinin merakla beklenen filmlerinden biri BAPartists imzalı The Taking idi. Cezil Reed ve Lydelle Jackson’dan mürekkep BAPartists (BAP, Beats and Pieces’in kısaltması), ilk uzun metrajlı filmleri The Taking’in dünya prömiyerini Sydney’de gerçekleştirdiler ve kapalı gişe oynama başarısına ulaştılar.

Öteki Sinema için yazan: Can Yalçınkaya

Deneysel tarzıyla dikkat çeken bir psikolojik ve doğaüstü bir korku filmi olan The Taking, festival bröşüründe “David Lynch Texas Chainsaw Massacre’ı çekerse…” şeklinde tanıtılıyor. Yüzeyden bakıldığında, Amerikan korku sineması içinde köklü bir geleneğe sahip olan “tekinsiz taşra/lı” şemasını kullanan bir film gibi görünebilir. Fakat film yüzeyden bakmaya imkan verilmeyecek bir kurguya ve tekniğe sahip. Hikayede ne olduğunu anlamak için uzun süre beklemek gerekiyor. Filmdeki tekinsizlik sadece yamyam bir kır ailesinin kurbanlarına yaptıkları işkencelerden kaynaklanmıyor. Filmin başından itibaren doğaüstü bir gücün olaylara müdahil olduğunu anlıyoruz.

Filmin hikayesiyle ilgili sürprizleri daha fazla bozmadan, konunun ormanlık bir alanda, kara büyüyle de iştigal ettiklerini anladığımız bir ailenin çeşitli insanları yakalayıp  tutsak etmesiyle alakalı olduğunu söyleyelim. Başından itibaren, ailenin bireylerinin doğaüstü bir varlıktan emir aldığını ve bu varlığın kurbanların kaderini etkileme gücü olduğunu fark ediyoruz.

İyi bir korku filminin ses mühendisliğine önem vermesi gerekir. The Taking bu anlamda çok iyi bir iş çıkarıyor ve distorte edilmiş ses efektlerini bir korku unsuru olarak başarılı bir şekilde kullanıyor. Doğaüstü varlık, sözcüklerle değil bu tekinsiz seslerle iletişim kuruyor ve biz onun söylediklerinin tercümesini altyazılardan takip ediyoruz. Aynı şekilde, yamyam ailenin lideri olan “babaanne” de distorte edilmiş bir sesle konuşuyor.

The Taking orta

Filmin görüntü yönetmenliği de bir hayli başarılı. Yoğun olarak hareketli, el kamerası tekniğiyle çekilmiş sahneler görüyoruz. Ormanda, sık ağaçların arasında, Evil Dead’e selam çakan kamera açıları var. Arada hareketli görüntü yerini fotoğraflara bırakıyor. BAPartists, bu hususta Stanley Kubrick’ten etkilendiklerini vurguluyorlar. The Taking diyaloglardan ziyade görüntülerle hikaye anlatmayı seçiyor, denilebilir. Filmin ilginç bir yanı, neredeyse hiçbir karanlık sahneye yer vermemesi ve güneş ışığının ve aydınlığın bir korku unsuru olarak kullanılması. Bu da filmin hikayesi açısından anlamlı bir tercih.

*** Yazının bu kısmı sürprizbozan içerir ***

Film, ahlaki mesajıyla öne çıkıyor. Ormandaki ailenin kurbanlarının hayatlarında büyük travmalar yaşadıklarını ve bazı insanlardan nefret etmek için gerekçeleri olduğunu fark ediyoruz. Eğer içlerindeki nefret ve intikam duygularını atmazlarsa, ruhlarını kaybedeceklerini öğreniyoruz. Bu durum ve onları kurban etmeye çalışan ailenin pagan bir güneş tanrısına tapıyor olması, tektanrılı dinlere has bir mesaj verilmeye çalışıldığı hissini uyandırıyor.

*** Sürprizbozanın sonu ***

The Taking, korku sineması izleyicisinin ya çok seveceği ya da nefret edeceği türden bir film. “Sanat filmi” nitelikleri taşıma gayretinde olan, janr beklentileriyle ve gelenekselleşmiş hikaye anlatma teknikleriyle ilgilenmeyen film, kimi seyirciler tarafından fazla yapmacık bulunabilir. Film başladığında benim ilk izlenimim de bu yöndeydi. Fakat film ilerledikçe bu görüşüm değişti. The Taking, seyirciyi bir “yolculuk”a çıkarma gayretinde olan bir hikaye. Filmi bir bütün olarak düşününce bir hayli etkileyici bulduğumu söyleyebilirim.

BAPartists söyleşisi: Cezil Reed, Lydelle Jackson, filmin oyuncularından Linda Rodriguez ve sinema yazarı Jack Sargeant.
BAPartists söyleşisi: Cezil Reed, Lydelle Jackson, filmin oyuncularından Linda Rodriguez ve sinema yazarı Jack Sargeant.

Düşük bir bütçeyle, iki buçuk yılda tamamlanan The Taking’in her ne kadar ticari anlamda bir dağıtım bulması zor olsa da, film şimdiden Cezil ve Lydelle’in bir sonraki projelerinin kapısını açmış. Filmi gören bir yapım şirketi onlara bir aksiyon filmi için sipariş vermiş. Festival boyunca bol bol muhabbet ettiğimiz bu alçakgönüllü genç yönetmenlerin yollarının açık olması dileğiyle.

Not: BAPartists hakkında daha detaylı bilgi için http://www.bapartfilms.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

blank

Can Yalçınkaya

Müzmin öğrenci, Punk Akademik. Avustralya'da yaşıyor ve Türk sineması ve popüler müziğinde melankoli üzerine çalışıyor. Çizgi romanlar, filmler, kitaplar, fanzinler ve saireyle haşır neşir olmayı, yazmayı ve çizmeyi seviyor.

2 Comments Leave a Reply

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Sıfır Dediğimde (2007)

Gökhan Yorgancıgil, Sıfır Dediğimde isimli ilk filminde en azından cesareti
blank

Kült Filmler Zamanı: Häxan: Witchcraft Through the Ages (1922)

Haxan, cadılığın, büyücülüğün, şeytani güçlere tapmanın asırlar boyunca gelişimini inceleyen