blank

Sizi uzun zamandır korku filmleri ile belki sıkmışızdır düşüncesiyle ve Öteki Sinema izleyicisinin sadece zombi manyağı bir kitle olmadığını göstermek için farklı bir film ile karşınızdayız.

Selam Ben Marty DiBergi, pek çoğunuz beni köpek maması reklamlarımdan hatırlayacaktır. Seyredeceğiniz bu belgeselde sizlere Britanya’nın en gürültülü gruplarından Spinal Tap’ı tanıtacağım. Amerika turnelerinin bu belgesel için çok yerinde bir tur olduğunu düşündüm ve kendimi de gruplarına dahil ettim. Hadi başlayalım…

İşte gelmiş geçmiş en komik kült filmlerden biri olan This is Spinal Tap’in giriş cümlelerinden aklımda kalanlar. Müzik endüstrisini ve özellikle Heavy metal camiasını tiye alan böyle bir film bir daha yapılmamıştır, yapılamaz da. Rob Reiner‘ın 1982 yılında çekip belgeselmiş gibi sunduğu(mockumentary) bu film aslında 80lerin Heavy Metalcilerinin başına gelenlerinin bir yeniden canlandırmasıdır. Gerçekte Spinal Tap diye bir grup belki yok, belki de olmuştur ama her rockcı bu filmdekine benzer zorluklar, komiklikler yaşamıştır. Bu yüzden çoğu rock ünlüsü filmden de nefret etmektedir. Örneğin Van Halen‘ın solisti filmdeki esprileri anlamadığından yakınmış, etrafındakiler nedenini sorduğunda ise “ bu olayların hepsi benim başıma gerçekten geldi” cevabını vermiştir. Hatta Amerika’da “so spinal tap” gibi bir deyim de türemiştir. Batan gruplar ya da kötü bir müzikal iş çıktığında kullanılmaktadır.

Aslında This is Spinal Tap o kadar ciddi çekilmiş bir filmdir ki seyirciler üzerinde yakın zamanda yaşadığımız Blair Witch Project gibi bir etkisi olmuştur. Uzun süre insanlar Spinal Tap’ı gerçek bir Heavy Metal grubu sanmıştır. Aslında grup elemanlarını oynayanların hem senaryoyu hem de şarkıları yazdıkları ve konser görüntülerinde gerçekten enstrümanları çaldıkları düşünülürse pek de yanlış bir algılama olmamıştır.

This is Spinal Tap isimli bu eğlenceli belgeselimsi, Amerikan dergisi Entertainment Weekly’nin hazırladığı En İyi 50 Kült Film anketinde zirveye, Premier dergisi tarafından ise 2006 yılında yapılan en iyi komedi filmleri anketinde üst sıralara yerleşmiştir.

blankFilmimize gelecek olursak Spinal Tap adlı grup yetmişlerde Listen to the Flower People şarkıları ile başladığı müzik yolculuğunun artık sonlarına gelmiştir. Smell the glove adlı son albümlerinin tanıtım turuna Amerika’da başlarlar. Ancak bu tur boyunca aksilikler peşlerini bırakmayacak ve seyirciyi gülme krizine sokacaktır.

Film boyunca rock tarihine o kadar çok gönderme vardır ki nereden başlasam bilemiyorum. Ya da sizlere bırakıp keşfetmenizi mi beklesem?

Yine de o kadar acımasız olmayıp bazılarını anlatalım.


  • Öncelikle grubun 70lerden 80lere geçerken yaşadığı müzikal değişim birçok rock grubunun başına gelmiştir. Yetmişlerde çiçek çocuklar için şarkılar yaparken ve bir The Beatles klonu iken grup seksenlerde Black Sabbath’a dönmüştür. Günümüzde de buna benzer örnekler bulmak mümkündür.
  • Smell the glove albüm kapağı seksist bulunur ve tamamen siyah olan bir kapak ile çıkar. The Beatles’ın White albümüne bir göndermedir. Ancak 1991’de çıkan Metallica Black albümü de ona mı bir göndermedir? Yoksa Rob Reiner yıllar önceden Metallica’ya mı bir gönderme yapmıştır orası bir muamma (Kim kime nasıl göndermiş??).

  • Grubun başına gelen çoğu aksiliğin gerçekten de bir karşılığı vardır. Stonehange performanslarında metrik değer yanlış yazılır ve ortaya 40cmlik bir yapı çıkar. Bunun etrafında dönen Druid kıyafetli cüceler oldukça komik bir görüntü oluştururlar ve izleyici kitlesi onlarla dagla geçer. Bu olayın bir benzeri Black Sabbath’ın başına gelmiştir. İngiliz ve amerikan metrik sistem farkından çok büyük bir Stonehedge yapılmış ve grup sahnede durmakta zorlanmıştır. İşin garibi Black Sabbath‘ın başına olay 1983’de yani film çekildikten 1 yıl sonra gelmiştir(yine bir geleceğe dönüş vakası).
  • Bir başka konserde ise Rock’ın Roll diye bağıran elemanlar konsere çıkmak için koridorlarda dolanırken yollarını kaybederler. Aynı olayı Judast Priest de yaşamıştır.
  • Grubun solistinin sevgilisi direkt Yoko Ono‘dan alıntıdır.

Benden bu kadar gerisini keşfetmek size kalmış. Bulursanız özellikle orijinal DVD’sini almanızda fayda var. İçerisinde filmden kesilmiş 60 dakikalık ek sahneler bulunuyor. Bunun yanında DVD’de grubun kliplerine de ulaşmak mümkün.

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

2 Comments Bir yanıt yazın

  1. Kült kelimesini sonuna kadar hak eden filmlerden biri. Sitede hiç yorum yapılmaması beni şaşırttı. Metal müzik seven birinin bu filmi izledikten sonra kayıtsız kalması imkansız. Geç de olsa izlediğim ve hakkındaki yazıları ve yorumları okudukça daha da sevdiğim bir film oldu. Filmle ilgili geçmişteki göndermelerin hepsini bilmiyordum ama Stonehenge sahnesi kesinlikle en komik sahnelerden biriydi. Özellikle power metal dinlemiş ve seven biri olarak çok daha komik buldum. Black album göndermesi bana da direkt Metallica’nın Black Album’unu hatırlattı. Sanırım Spinal Tap’e Metallica gönderme yapmak istemiş. Bir de geçmişteki etkileşimlerinin yanı sıra filmin günümüzdeki yansımaları bana ilgi çekici geldi. Metallica’nın “Some Kind of Monster” ve Sam Dunn’ın “Iron Maiden: Flight 666” gibi belgeselleri doğrudan bu sahte belgesel yapımdan etkilenmiş kurgular olarak aklımda yer etti. Rock ve metal müzik severler için benzersiz bir deneyim. Kesinlikle izlenmeli…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Müslüm Baba’nın Evlatları (2013)

Müslüm Baba'nın Evlatları kendini seyrettirmesini, seyredene dokunmasını bilen bir film.
blank

La Glace et le Ciel (2015)

Claude Lorius, Oscar ödüllü yönetmen Luc Jacquet ile birlikte insanlığa