Öteki Sinema yazarlarından genç yönetmen Can Evrenol‘un son kısa filmi To My Mother And Father 13 Nisan Salı akşamı Cihangir Plato’da yapılan özel gösterimle seyirci karşısına çıktı. Oldukça coşkulu ve bol alkışlı geçen gecede Hatice Aslan, Şebnem Dönmez gibi sinema dünyasından bazı ünlü simaları da görmek mümkündü. Gecenin sunumunu değerli Evrim Ersoy yaparken, Can’da mütevazi ama rahat duruşuyla filmi ile ilgili soruları cevaplayıp, övgüleri kabul etti.
Öncelikle bu adamla karşılaşmış olmaktan ve aynı sitede birlikte bir şeyler yapıyor olmaktan dolayı çok mutluyuz. Can son filmiyle gelecekte uzun metrajlı filmlerle Türk fantastik sinemasına çok şey katabileceğini ispat etti. Neredeyse kusursuz tekniği ve Türk sinemasında hiç görülmemiş efekt kullanımıyla To My Mother And Father bir miladı işaret ediyor. Bu etkiye Semih Taaren’in yaptığı müthiş film müziği çalışmasının katkısı da büyük. Ayrıca yarattığı bütçe mucizesi ile de Türkiye’nin Roger Corman’ı olmaya aday bir genç yönetmen var karşımızda…
Can’a sinema yolculuğunda sadece yılmaması, yorulmaması anlamında dileklerde bulunabilirim çünkü kalanı ile ilgili her şeye sahip.
Gecenin bir başka güzelliği de Gomeda filminin yönetmeni Tan Tolga ile yeni projesi, Türk, Amerikan, Kanada ortak yapımı Gulyabani üzerine yaptığımız kısa ama keyifli sohbetti. Daha uzun ve sinema dolu sohbetler yapmak için de sözleştik. Yine sanal ortam üzerinden tanıdığımız pek çok blog ya da site yazarı dostlarla kaynaşma imkanı bulduk. (Sevgili Funda, Ekolay.net sinema editörü sevgili Ergin gibi…)
Gösterime katılan B sineması sitelerinin seçkin kalemlerinin fikirleri de şöyle;
Masis Üşenmez (otekisinema.com editörü)
Can Evrenol’un kısa filmlerini ard arda seyretmeye başladığınızda her işinde bir öncekinin üstüne koyarak ilerlediğini rahatlıkla görebilirsiniz. To My Mother and Father ile Evrenol, bir üst basamağa çıkmayı yine başarıyor. Tarz olarak önceki işlerinden Sandık’a yakın bulduğumu söylemeliyim. Film özellikle giriş bölümünde, ayrıntılara verdiği önem ile seyirciye dışarıdan mükemmel görünen aile kavramının ne kadar yüzeysel olduğunu gösteriyor. Evrenol’un en büyük şansı, ona inanan ve bu işten gerçekten zevk alan bir ekiple çalışması. Özellikle başarılı efektleri yaratan ekibi ve müziklerin filmin çıtasını ne kadar yükselttiğini bize gösteren Semih Tareen’i ayrıca kutlarım.
Yasin Karakaya (Korkusitesi.com editörü)
Öncelikle Can Evrenol’ü, 80’ler korku filmlerine yaptığı saygı duruşu nedeniyle ayakta alkışlamak istiyorum. Murat Tolga Şen’in tespitine de sonuna kadar katılıyorum. Filmin efektli yaratık sahnesi, kesinlikle bugüne kadar Türk sinemasında yapılan en iyi efekt çalışması. Bir de bunun üzerine Lovecraftvari karmaşık ve karanlık bir konu ile cesur sahneler eklendiğinde tadından yenmez bir film ortaya çıkmış. Ama tadı damağımda kaldı onu da belirteyim!..
Burak Bayülgen (Korkusitesi.com yazarı)
Can beni taa psikanaliz dersleri aldığım yıllara götürdü. Freuden bakış açısıyla 8 dakikalık filmine 80 sayfa analiz yapmak mümkün. Üstüne Christian Metz falan da ekledin mi 180 sayfa olur. Zaten makbul olan da bu değil mi? Üç beş söz söylenecek filmler var, sayfalar dolusu yazmak istediğin filmler var. Can’ın filmi dolu, yoğun, katmanlı, kafa karıştırıcı, buram buram tezler üreteceğiniz bir film… Tebrik ediyorum.
Fatih Danacı (otekisinema.com yazarı)
Film, Türk sineması içinde şu ana kadar yapılmış en iyi efektlere sahip. Maskenin yırtılıp içinden canavarın çıkması, profesyonel ve tecrübeli bir yaklaşımın ellerinden çıktığını açıkça gösteriyor. Filmdeki gizemi ve tedirgin havayı bir kat daha arttıran ise Gomeda’daki başarısı ile ödül kazanan Semih Tareen’in müzikleri. İnşa edilen bir sette çekilen, artı bir iç bir de dış mekan çekimi olan filme yönelik bir başka saptama da Can Evrenol’un çocuk ve doğum üzerine düşünceleridir. Bu konuda bir çıkarım yapmak doğru olmaz ancak Sandık (2007) ve yeni kısa filmindeki benzer temalar dikkat çekiyor.
Kısa film bir geçiş aşaması mıdır, yoksa bir tecrübe kazanma süreci midir, yoksa sinemasal bir yaklaşım mıdır? Bu herkes için değişkenlik göstergesidir. Ancak Evrenol’un sinemasal serüvenine bir göz attığımızda filmlerindeki olgunluk en baştan beri vardır. Son filmiyle de beklentilerin üzerindedir. To My Mother and Father belki de uzun metraj sinema girişimi için bir ilk adım, kısa film serüveni için atmış olduğu son adımdır…
Tolga Demirtaş (iyikotufilm.com editörü)
Sandık” ile Can Evrenol sinemasına giriş yapmış ve bir çok kısa filmini izlemiş biri olarak To My Mother And Father Can’ın zirve yaptığı film diyebilirim. Film için diğer arkadaşların tespitlerine katılmakla birlikte Fulci ve Lovecraft’a da filmin soru cevap kısmında hakkını teslim etmesi ve mütevaziliğiyle daha iyi yerlere gelmeyi sonuna kadar hakediyor. Can Evrenol’un Türk korku sineması için yaptıkları artık tartışılmaz. bu kısa yolculukların umarım ki son durağı To my mother and father olur. Can’ı uzun metrajlı bir filmde görmenin zamanı geldi.
İlker Güler (otekisinema.com yazarı)
Bu ismi bir kenara not edin sevgili öteki sinema severler. Yönetmen Can Evrenol’un yakında büyük işlere imza atacağına gönülden inanıyorum. Bu filmde önceki kısa filmlerine (My Grandmother, Kurban Bayramı, Sandık ve Vidalar) göre teknik açıdan çok çok daha başarılı bir iş ortaya çıkartmış. Özellikle müzikleri ve yaratık efektleri Türk sinemasında görmediğimiz kalitede. Ayrıca gore seviyesi bir kısa film için maksimum seviyede. İzlerken resmen kana doyuyorsunuz. Bol kanlı sahneler Can Evrenol filmleri için artık bir standart diyebiliriz. Organizasyondan bahesedecek olursak , baştan sona çok güzeldi. Gösterim öncesi genelde blog yazarlarından oluşan meraklı kalabalık sıkı muhabbetlere dalmıştı. Davetliler gösterimden sonra soru cevap kısmı ve hemen sonrasında verilen after party ile filmin gerginliğini üzerlerinden attılar. Son olarak yönetmen Can Evrenol, To My Mother And Father ile sıkı takipçiler edindiğine emin olabilir. Kendisine bu güzel film ve gerçekleştirdiği organizasyon için çok teşekkür ediyoruz.
Murat abi başta olmak üzere hepinize çok ama çok teşekkür ederim arkadaşlar! Beni ne kadar mutlu ettiniz anlatamam.
Bu gala gecesi gerçekten hayatımın en güzel gecelerinden biri oldu
buyrun filmin kamera arkasından bi klip: http://vimeo.com/8985461
Muhteşemdi tek kelimeyle. Açıkçası Can’ın bize verdiği tüyolardan ve hepimizin beklediğinden çok daha iyiydi film. Çıtasını oldukça yükseltmiş ve çok daha mükemmel projelerin habercisi olmuş bu çalışma kesinlikle. Maskenin yırtılıp içinden canavarın çıktığı plastik makyaj ise gerçekten Türk Korku sinemasında eşi benzeri olmayan lezzette bir çalışma. Can Evrenol’u ve tüm ekibi yürekten kutluyorum ve teşekkür ederiyorum. :)
Ayrıca gösterim öncesi bir araya gelen isimler ise ayrı bi güzellik kattı benim için o akşama. Bu tip organizasyonlar, projeler keşke hep olsada bu isimlerle bir araya gelsek yine.
Can’a diyeceğim tek laf var: Yüreğine sağlık…