Top 10: Sinemanın En İyi Mastürbasyon Sahneleri

17 Temmuz 2017

blank

10- Grandma’s Boy (2006): Sinemanın en saçma mastürbasyon sahneleri listesi yapsaydık ilk sırada yer alması gereken bu sahnede 31’cimiz Alex, Lara Croft’a benzeyen bir Barbie bebeğe bakarak mastürbasyon yapmaktadır. Evet; parmakları yapışık, meme ucu olmayan, tam gülüyorken suratında flaş patlamış gibi bakan bir Barbie’ye! (Yeni realistik Barbie’leri tenzih ediyoruz.) Kendince dirty talk yaparak tabi: “Şeyim ormanın içinde kayboldu, bul onu ve bana getir.” Köpek mi bu? Hemen yargılamayalım sayın okuyucu. Hangimiz küçükken Barbie’yle Ken’i birbirine yapıştırmak suretiyle seviştirmedik, hangimiz ayıcıklarımıza sürtünmedik, hangimiz oyuncak bebeklerimizi kutusundan çıkarır çıkarmaz külotunu açıp bakmadık ki?

blank

9- Deadpool (2016): Bu mastürbasyon sahnesini çok kısa görsek de -hatta Deadpool’un söylediğine göre hiç görmememiz gerekiyormuş- rüyalarımıza girmeyi başarır. Çünkü deli ve geyik kahramanımız, unicorn bir peluş oyuncakla kafa kafaya vermiş mastürbasyon yapıyordur. Bunun bir üstü panda sevmemektir herhalde! Herkesin fantezisi kendisini ilgilendirir tabi ama böylesi masumane bir yavrucakla 31 çekmek de ancak iğrenç bir süper kahramana yakışırdı zaten. Hiç tek boynuzlu at masalı dinlememiş kadar kötüsün Deadpool.

blank

8- Pleasantville (1998): Adı üstünde; memnuniyetin beşiği, hazzın dorukları, tatmin olmanın kasabası… Her şeyler siyah beyazken sevgiyi, eğlenmeyi keşfetmeye başlayan kasaba sakinleri renklenmeye de başlar. Fedakar annemiz Betty Parker da bu keşfi, küvette kendisini okşarken yaşar. Eureka! Çünkü o dakikaya kadar bırakın zevki, seksin ne olduğunu bile bilmiyordur. Kocası George Parker griliğiyle o kadar meşguldür ki, iş başa daha doğrusu parmağa düşer. Betty sarsılarak boşalırken hayatın aslında ne kadar da renkli olduğunu keşfeder. İnternetten sonraki en işe yarar keşif, cinsel hazza ulaşmak için başka birine ihtiyaç duymadığını fark etmektir. Hayata asılmak lazım.

blank

7- The Sentinel (1977): Bizde misafir gelince çay, kahve ikram edilir; çoluk çombalak sorulur. Alison Parker’ın kaldığı apartmandaki misafirlik anlayışı biraz farklıdır. Üst katta yaşayan lezbiyen çiftin evinde onu dedikodu ya da karpuz beklemiyordur. Ev sahibi Sandra, Alison’ın karşısına geçip elbise üstünden mastürbasyon yapmaya başlar. “Ee daha daha nasılsınız?”ın anlamını yitirdiği bu dakikalarda, Alison da onu hayretler içinde izler. Hayalettir diye çok da fazla şey yapamayan Alison, mastürbasyon şov bittikten sonra ocakta yemeğim var bahanesiyle daireyi terk eder. Komşuluk ölmüş.

blank

6- Secretary (2002): Lee Holloway, bir gece yatağında genç kız dergisi okurken mastürbasyonun inceliklerini de düşünüyordur. Burcuna göre mastürbasyon önerileri, Justin Bieber’in yeni şarkısı “Avuç İçi Kadar Mutluluk Yeter”, kristal küreyi ovalamak, tavşana niyet çektirmek aklındaki konulardan sadece birkaçıdır. Lee’nin sekreter fantezilerini, elbette ki inceden yanık olduğu patronu Mr. Grey süslüyordur. En büyük hayali de Mr. Grey’in, “kızım dosyaları odama getir” deyip poposunu tokatlamasıdır. Fakat kendisini keserek yeterince tatmin olmayan Lee’yi mastürbasyon da tatmin etmeyecek ve sado mazo bir hayatın içine düşecektir. İnsan elleri bağlıyken kendine şaplak atamıyor tabi.

blank

5- Don Jon (2013): Don Jon, mastürbasyondan sağ kol kası yapmış insanlardan biridir. Her gece bir başka kadınla kulüpten eve gelip sevişse de, düzenli seks yaptığı bir sevgilisi olsa da laptop’ından porno kanallarına bakıp “asaletini” sıvazlamaktan kendini alamaz. Onun ilk ve tek aşkı Elizabeth’tir çünkü. Mastürbasyonun verdiği zevki, huzuru hiçbir kadının vereceğine inanmayan Don Jon; laptop’ın açılma sesini duyduğu an taş gibi sertleşir. (İnternet bağımlısı bir nesil olarak seni o kadar iyi anlıyoruz ki mastürbasyoncu reis.) Fakat bir kadınla oturup sohbet etmeyi keşfettiğinde dünyası değişecektir. (Sosyal mesaj içerikli madde.)

blank

4- Black Swan (2010): Bu sahnede, Kuğu Gölü Balesi’nde “Beyaz Kuğu”yu oynamak isteyen balerin kızımızın mastürbasyonla imtihanını izleriz. Kuğu kapma yarışı, anne baskısı, hoca bana taktı derken kuşa dönen Nina Sayers biraz rahatlamak ister. Bunun için de en etkili yol mastürbasyon yapmaktır. Fakat yatağında mastürbasyon yaptığı sırada, annesi de yanındaki koltukta uyuklamaktadır. Elin şeyindeyken anneye yakalanmak; bale yapıcam diye ayak tırnaklarının zombi tırnağına dönüşmesinden, sarımsak yiyip pa dö dö yapmaktan, içindeki “Siyah Kuğu”yu ortaya çıkaramamaktan bile korkunçtur. 

blank

3- The Exorcist (1973): En karanlık black metal gruplarının bile aklına gelmeyecek bu sahnede, Regan’ın içindeki şeytan ona haçla mastürbasyon yapmaktadır. Burada “oh daha hızlı” ya da “oh daha sert” yerine “fuck you Jesus”ı duyarız. (Neden acaba?) Haç haç olalı böyle azap görmemiştir. Daha da kötüsü, kendisini durdurmaya çalışan annesine de zorla o bölgedeki kanı yalatmaya çalışmasıdır. Kısmen başaırır da. Kafamız ters dönseydi de bu sahneyi görmeseydik. İblis değil, Cradle of Filth mübarek!

2- Seed of Chucky (2004): Daha oyuncak bebeğin katil olmasına alışamamışken bir de mastürbasyon yapmasını izleriz. (Sonra başka bir bebekten çocuğu falan oluyor bunun.) Tamam dünyanın en tatlı ve arkadaş canlısı oyuncak bebeği olmayabilir ama pipisinin ereksiyon olduğu gerçeğiyle de yüzleşebilmiş değiliz yani. Hele o yakın plan çekim yok mu, John Waters’ı bile hayrete düşürür. Bir de başka bebeklerin önünü açmak için spermlerini bir kaba boşaltır. Anne, oyuncak bebekler nereden geliyor? Oyuncak leylekler mi getiriyor? 

blank

1- Berlin in Berlin (1993): Berlin in Berlin deyince; yatağa uzanmış vaziyette basmasının düğmelerini çözen, bir elini beyaz dantelli külotuna diğer elini de sutyenine daldırmış bir Hülya Avşar görüntüsü gelir aklımıza. Muhtemelen de filmden en ayrıntılı şekilde bu sahneyi hatırlıyoruzdur. (Esprisi bile var: Berlin in Berlin yani Berlinception.) Çoğu kadına geleneksel stildeki mastürbasyon tekniğini öğretmiş olan Dilber, bu misyonuyla listemizin 1. sırasında yer almayı da başarır. Şimdi ellerimizi oradan çıkarıp kuvvetlice alkışlayalım.

blank

Semra Uygun

Fantastik sinema ve korku sineması için yeni ve acayip şeyler yaptı. “Korkteyl” programını yazdı ve sundu. “Midnite Movies” grubunu kurdu, korkuyu ötekilerle paylaştı. Semra deli gibi film izliyor, Tür, yıl, oyuncu, yönetmen ayırmaksızın izliyor; abur cuburlarını, dostlarını yanından eksik etmeksizin izliyor. Ama Semra hala doğru filmi bulamadı.

3 Comments Bir yanıt yazın

  1. Shortbus filmindeki, masturbasyon kavramına bambaşka bir boyut getiren, “self oral seks” sahnesini eklemeliydiniz bence.

  2. Şuradan Wong Kar Wai’nin Fallen Angels filminin sahnesine kitakse:

    https://www.youtube.com/watch?v=GW6K8SbNhqQ

    Tabii bu arada ‘Spanking the Monkey’gibi adıyla müsemma filmi de es geçmek olmaz, Türkçeye ‘Maymunu Tokatlamak’ diye çevrilmiş olsa da o malum Çavuş aslında.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Sylvester Stallone’un Yönetmenliği Creed’e Neler Katar?

İlk Creed filminde yalnızca oyuncu olarak karşımıza çıkan Sylvester Stallone’un
blank

Şenol Erdoğan ve Çıplak Lens Hakkında

Çıplak Lens çevirisinin, Şenol Erdoğan tarafından yazar hakları ödenmeden yayınlanması