Tuhaf Bir Seçim Analizi: Diziyle Ülke Yönetilir mi?

30 Mayıs 2023

Televizyonda dizi izlemek sizi ne kadar değiştirebilir ki? Sandığınızdan daha fazla…

28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini, oyların %52’sini alan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kazandı ve 3. kez Cumhurbaşkanı oldu.

%48 şaşkın, üzgün ve kızgın. Onlar ve AKP’ye oy verenlerin bir kısmı sonucun farklı olacağını düşünüyordu. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin ve durdurulamayan mülteci akınının sandığa yansıyacağını ve 21 yıllık AKP iktidarının sonlanacağını sanıyorlardı. Ben de onlardan biriydim ama niye öyle olmadığını da anlayanlardanım.

18 yaşını doldurmuş her Türk yurttaşı oy kullanabilir ama seçimi en az bir kez yurtdışına çıkmış olanlar oy kullanabilirler şartıyla yapsalar kazanan Kemal Kılıçdaroğlu olurdu. Seçim üniversite mezunları arasında yapılsa yine kazanan Kılıçdaroğlu olurdu. Yılda en az bir kez tatile çıkanlar, ev sahibi olanlar, en az bir arabası olanlar… Bu senaryolarda yine Kılıçdaroğlu kazanırdı.

21 yıldır yoksullaşan, iyi eğitim alamayan, tatile çıkamayan, yurtdışı görmemiş, evi-arabası olmayan bir kitle, onlara bu hayatı layık gören birini seçti. Tuhaf ama gerçek. Ülkenin yarısının değişime ayak dirediği bir yer burası ama neden?

blankDizilerle ülke yönetilir mi?

Soru çok saçma ama cevabı da öyle. Evet, anten TV’lerinde yayınlanan dizilerle bir ülkeyi duygusal açıdan etkileyebilir ve hatta yönetebilirsiniz. Seçim günü sosyal medyaya yansıyan bir sürü tuhaf görüntü vardı. Oy verirken düşmana saldırır gibi nidalar atanları mı istersiniz yoksa uluyanları mı!

Televizyonda bir sürü dizi var. Devlet TV’si TRT’nin yayınladıklarına eğilelim biraz. Alparslan Büyük Selçuklu, Al Sancak, Teşkilat, Kuruluş Osman, Barbaros Hayreddin. Bunlar çok izlenen işler… Bu pahalı prodüksiyonların temel görevi iktidar politikalarının propagandasını yapmak, seyredenleri hipnotize ederek imparatorluk hayallerine sürüklemek. Bu dizileri izleyenler yine 3 kıtada at koşturacağımız, yedi düvele kök söktüreceğimiz günlerin hayallerini kuruyor. Kendi bir kez bile yurt dışına çıkamamışken ama milyonlarca Suriyeli-Afgan göçmen kendi ülkesine doluşmuşken!

blank

Post truth, nesnel olan bir gerçeklik karşısında halk kitlelerinin kişisel duygular ve çeşitli çıkarların ağırlık kazanması ile nesnel gerçekliğin silikleştirilmesi ve kamuoyunu etkilemesi olarak tanımlanır. Bu dizilerin yaptığı da tam olarak bu. TRT bu konuda yalnız değil, diğer kanallarda yayınlanan işler de farklı duygusal etkiler üretiyorlar.

Zengin sofralarında binbir dramın yaşandığı bu dizilerin amacı da insanları haline şükrettirmek. “Bak, zenginler daha mutsuz diyorlar” izlerken. İşsiz güçsüz ve umutsuz kalmış bir halk “yaşanmış gerçek hayat hikayeleri” olduğunun altı çizilen dizi bölümlerini izleyip, “ne kadar zor hayatlar var, iyi ki benim başıma gelmedi” diyor ve haline şükrediyor. Hani arkadaşınıza derdinizi açmaya çalışırken onun “bu da bir şey mi bak ben neler yaşadım” diyerek sizi susturması gibi… Bu bir acı terapisi!

Her akşama yetecek bir propaganda dizisi var, süreleri de çok uzun. Sabahın köründe işe giden insanlar yorgun-argın eve gelip yemek yedikten sonra ekran karşısına geçiyor ve uykuya geçene kadar bu dizilerdeki propagandaya maruz kalıyor. Bir süre sonra gerçek bulanıklaşıyor, silikleşiyor. Türkiye’de değil Osmanlı’da yaşadığını sanıyor, her milletin ona düşman olduğunu düşünmeye başlıyor ve dizi destekli bir ulus bilinci oluşturuyor.

Propaganda dizileri seyredenin zihnini kurtuluş savaşına sokuyor!

18 Mayıs ve 28 Mayıs’ta sandığa giden AKP seçmeninin aklında tek bir düşünce vardı; bu ülkeyi teröristlere bırakmamak! Öyle yaptıklarını sanarak oy kullandılar ve sonuç ortada. Etin kilosunun 400 TL olmasını umursamadılar, zihinleri bir kurtuluş savaşına sokulmuştu. Oradan çıkamadılar.

blank

Bunu dizilerle yapıyorlar, defalarca yazdım ama pek kimsenin umursadığını sanmıyorum. Şimdi ne olacak? Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı ama işi biraz zor çünkü ülke darda. Dizilerin sayısı, propagandanın dozu artacak demektir! Okumayan ama seyrettiği her şeye inanan bir halkı etkilemek zor değil. Çok düşünmeye bile gerek olmadığını seçimden önce dolaşıma sokulan ve PKK’nın Kılıçdaroğlu’na destek istediği kurgu videodan bile anlamak mümkün.

Sandıktan hayal kırıklığıyla dönen daha iyi eğitim almış, daha iyi işlerde çalışan, daha çok harcayan seçmen ne yapacak? Gettosuna çekilecek, alıştığı yaşam tarzını biraz daha abartarak sürdürecek, “ben yapıyorum siz yapamıyorsunuz, kahrolun fakirler” diyecek ve platform dizilerine gömülecek. Sınıf nefreti artacak-derinleşecek. Şahan Gökbakar bir zamanlar Recep İvedik’le voliyi tam da bu sınıf nefretini deşerek vurmuştu.

blank

Sınıf nefreti demişken, bunu da sömüren dizilerimiz var ve onlar da çoğalacak. Etrafta bir sürü Kızılcık Şerbeti göreceğiz.

Akşam ekran karşısına geçeyim de azıcık kafam dağılsın diyorsunuz ya, kafanızı paramparça ettiler ve bundan asla vazgeçmeyecekler. Bu cümle asla muhatabına gitmeyecek ama yine de kuracağım; televizyonu kapatın!

Öteki Sinema için yazan; Murat Tolga Şen – murattolga@gmail.com

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Türk Korku Sineması Seyirci Raporu

2004’ten bu yana toplam seyirci rakamları (gösterim süreleri ve gösterime
blank

Disko Kralı İzlenimleri

Perşembe akşamı Disko Kralı ekibinden Aziz Kedi'den aldığım davet postası