Sinemamız dönemin popüler sanatçılarını beyazperdeye taşımayı çok sever. Bu yeri gelir yeni kaset çıkarmış bir türkücü olur, yeri gelir televizyon programlarının sempatik jürisi. Ancak bir futbol yıldızını Türk sineması içinde görmek pek de alışık olmadığımız bir durum.
Hele ki bahsettiğimiz kişi; duruşuyla, beyefendi kişiliğiyle, Fair-Play ruhuyla Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırmış Metin Oktay olunca, durum tadından yenmez bir hâl alıyor. Yapımcılığını Ertem Eğilmez’in, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın üstlendiği Taçsız Kral filmini Metin Oktay’ın ölüm yıldönümünde sizler için kaleme aldık. Karşınızda Galatasaray’ın ve Türk futbol tarihinin unutulmaz 10 numarası!
Metin Oktay’ı anlatmaya aslında pek de gerek yok. Fanatizmin doruk noktasında yaşandığı ülkemizde, her takım taraftarının saygı duyduğu bir isimden bahsediyoruz nihayetinde. Tabii ki şunu da belirtmek lazım; Metin Oktay insanların bir günde saygı duyduğu biri değil. O, en başta futbolcuğu ile kendini kabul ettirdi. Üzerine geçirdiği Galatasaray forması ile unutulmaz gollerin altına imzasını attı, Milli Takım formasıyla terinin son damlasına kadar savaştı, parayı hep ikinci planda tuttu ve canı gibi sevdiği takımıyla özdeşleşti. Ancak onu diğer futbolculardan ayıran ise her zaman takdir toplayan duruşu oldu. Bir kez olsun rakip takım oyuncuları hakkında kötü söz sarf etmedi, aksine onları her daim yüceltti. Jübilesi için Fenerbahçe forması giymesi istendi, “Onur duyarım” dedi. Metin Oktay da en az Lefter Küçükandonyadis, Süleyman Seba kadar Türk futbolunun birleştirici figürlerinden biri oldu. Olaya bir de bu pencereden baktığımızda, böylesi sevilen bir insanın aktif futbolculuk hayatında beyazperdede yer alması şaşılası bir durum olmaktan çıkıyor.
Filmin konusuna geldiğimizde ise, hikâyenin Metin Oktay’ın hayatından esinlendiğini görüyoruz. Ancak Taçsız Kral filmine biyografik bir eser gözüyle bakarsak ya da bir belgesel edasıyla yaklaşırsak hata etmiş oluruz. Bu çıkarıma da filmin yapımcısı Ertem Eğilmez’in yaptığı açıklamalardan ulaşıyoruz. Ertem Eğilmez’e göre Taçsız Kral, Metin Oktay’ın özelinden büyüyen bir futbolcu anlatısı. Kısacası, dönemin parlayan yıldızının başına gelebilecek olaylar silsiledir der usta sinemacı. Nitekim film de öyledir. Evet, Metin Oktay’ın hayatına kadınlar ve alkol girip çıkmıştır ancak filmde anlatıldığı kadar uç noktalarda yaşanmamıştır.
Filmin büyük bir çoğunluğunda Taçsız Kral’ın futbol ile olan yakın ilişkisine tanıklık ederiz. Onun daha çocukluktan itibaren ne denli büyük bir futbol meraklısı olduğu, basamakları nasıl hızlı çıktığı ve tabii ki de Galatasaray sevgisi hikâyenin genel hatlarını oluşturur. Bunun yanı sıra Metin Oktay’ı efsane yapan gollerden kesitler de filmin içinde sık sık yer alır. Bunların en başında da şüphesiz usta golcünün hala konuşulan, Fenerbahçe’ye karşı attığı ağları yırtan golü gelmektedir. Kısacası film, izleyenlerine bir futbol resitali sunmaktan geri durmaz.
Taçsız Kral filmini ilginç kılanın Metin Oktay olduğu aşikar. Ancak yönetmen Atıf Yılmaz izleyenlerine öylesine içten bir yükseliş hikâyesi servis ediyor ki filmin kendi kendini pazarlaması bir mecburiyet hâlini alıyor. Sıfırdan başlayan bir futbolcunun, hayattaki en büyük tutkusuna sıkı sıkıya sarılmasının hikâyesi; Metin Oktay’ın özelinden çıkıp, başarıya ulaşmak isteyen her sporcunun ayrı ayrı kendi hikâyesine evriliyor. Ki bu noktada, ülkemizde yapılan spor filmlerin azlığına da değinmekte yarar var. Dünya sinemasında sıkça karşımıza çıkan spor teması ne hikmettir ki ülke sinemamızda bir türlü seri üretime geçemedi. Hâl böyle olunca da elde avuçta olan spor filmlerine sıkı sıkıya sarılır olduk. Dönüp baktığımızda ise, bu filmler içerisindeki en iyi işlerden birinin Taçsız Kral olduğunu görüyoruz. En başta futbol tarihimizin en büyük efsanelerinden biriyle karşı karşıyayız. İkinci olarak ise Safa Önal’ın Metin Oktay’ın hayatından esinlenerek kaleme aldığı senaryo, zirve yapan bir futbolcunun iniş-çıkışlarını realist bir gözle resmediyor. Üçüncü olarak ise yönetmen Atıf Yılmaz’ın kendine has, izleyenlerin içine işleyen samimi anlatımı filmi değerli kılmamıza olanak sağlıyor.
Film tarihe tanıklık etmemize de yardımcı oluyor. Mahalle maçları, 65.dakikada tüm halka açılan stat kapıları, İzmir’in dillere destan güzelliği, dönemin transferleri, Galatasaray-Fenerbahçe arasındaki tatlı rekabet filmde verilen ince nüanslardan bazıları. Film bu yönüyle futbol tarihini günümüze taşıma gibi bir misyonu da sırtına yüklüyor. Ancak Taçsız Kral’ı yalnızca bir futbol filmi olarak nitelendirirsek aslında hata etmiş oluruz. Malumunuz, içinde aşk geçmeyen bir filmle karşılaşmak her daim oldukça zor olmuştur. Hâl böyle olunca, Taçsız Kral filminde de bir takım karmaşık aşklar silsilesi karşımıza çıkıyor. Ancak bunu hikâye için olumlu bir adım olarak varsayabiliriz. Nitekim böylelikle film; maskülen havasını bir nebze olsun kırıyor ve her kesimin ilgi ile izleyebileceği bir Yeşilçam melodramına dönüşüyor.
Metin Oktay’ın hayatında kadınların ve alkolün iyiden iyiye söz sahibi olmaya başlamasıyla, onun da futbolculuk hayatında iniş çıkışlar baş göstermeye başlar. Bu dakikadan itibaren film bizim için bir yol gösterici rolüne bürünür. Nitekim filmdeki “Eskiden topla yatan Metin şimdi kimlerle yatıyor” başlıklı gazete haberi mübalağasının büyüklüğü kadar da iğneleyici. Belki filmi bu yönüyle didaktik olarak da nitelendirebiliriz. Sonuç olarak iyi bir sporcu olabilmek için kat edilmesi yahut uzak durulması gereken hususlar filmde sıkça karşımıza çıkar. Ancak bu öğreticiliğin kör göze parmak misali yapılmadığının da altını çizmek gerekir. Bu noktada hikâyenin didaktiklik ve masalsı atmosferini eşit düzeyde götürmeyi başaran Atıf Yılmaz’a da ayrı bir parantez açmak gerekir. Usta yönetmen, Metin Oktay gibi nevi şahsına münhasır bir ismin hayatını belgeselvari bir anlatımdan çıkarıp adeta kurgusal yaratılmış bir sinema evrenine dönüştürmeyi başarır. Bunun da filmi izlerken Metin Oktay’ın gerçek bir futbolcu olduğunu unutturacak kadar üst düzeyde yapıldığını dile getirmek de fayda var.
Filmin algımızı kıran noktası ise Erol Taş. Yeşilçam’da sıkça kötü adam rolünde görmeye alışık olduğumuz usta oyuncu bu sefer herkesin saygı duyduğu, “Baba” diye hitap edilen bir karakter olarak karşımıza çıkar. Erol Taş’ın filmdeki misyonu ise oldukça büyüktür. Hikâyenin yaratmak istediği aile algısının en büyük destekçisidir o. Nitekim Metin Oktay’ı yükselten, futbola başlatan; sonrasında ise tüm kötü alışkanlıklarından kurtaran da yine kendisidir. Bu noktada film sevdiklerimizin, bize sevgiyle yaklaşanların değerini bir kez daha gözler önüne serer.
Taçsız Kral; sinemamızda pek görmediğimiz türden, futbolun ve samimiyetin harikulade bir bileşimi. Üstüne üstlük odak noktasında Metin Oktay gibi sadece futbolumuzun değil, Türk spor tarihinin en saygı duyulası insanlarından biri olunca yapılan iş daha da değerli hâle geliyor. Ancak Metin Oktay nasıl alanında ustaysa, kendi alanlarında usta olan senarist Safa Önal, yönetmen Atıf Yılmaz ve yapımcı Ertem Eğilmez’in de filmin diğer önemli yapı taşlarını oluşturduğunu göz önüne aldığımızda, filmi bir yıldızlar topluluğu olarak nitelendirmemiz gerekir. Gerçeğiyle, kurgusuyla Taçsız Kral bir nesle Metin Oktay’ı tanıtan ve tanıtmaya devam eden bir yapım. Bu vesileyle futbol tarihimizin unutulmaz 10 numarasını ölüm yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyoruz.