Pazar payı incelemesi ile Türk Korku Sineması’nı rakamlarla değerlendirmeye devam. Daha önce “Türk Korku Sineması’na Genel Bir Bakış” ile korku sinemamızı başlangıcından (“Türk Korku Sineması 2015 Raporu” ile destekleyerek) günümüze özetleyip, “Türk Korku Sineması Seyirci Raporu” ile de seyircinin ilgisine göz atmıştık. Son iki yılda (2014-2015) toplam korku filmi sayısının ikiye katlanmış olmasına rağmen toplam seyirci sayısının yerinde saydığına değinmiştik. 2016 yılı sona erdiğinde daha net sonuçlara varacağımız kesin ama şimdilik elimizdeki verilerle iki seçenek öne çıkıyor; ya Türkiye’deki yerli korku filmi seyircisi profili artık doygunluğa ulaştı ve senelik 2 milyon civarında bilet satın alan bir yapıya sahip ya da gösterime giren toplam film sayısındaki artış nedeniyle artık salonlarda kendine yer bulmakta zorlanan filmler, eskisine nazaran daha az süre gösterimde kaldığı için seyirci sayısı açısından yeterli doygunluğa ulaşma şansı bulamıyorlar. Önümüzdeki senenin başında bu konuyu bir kez daha gözden geçiririz.
Şimdi çemberi biraz daha genişletelim ve Türkiye’deki toplam seyirci sayıları, toplam gişe hasılatları ve gösterime giren yeni film sayısı son 11 yılda nasıl bir değişim göstermiş ona bakalım.
Tablo 1: Türkiye’de Gösterime Giren Filmler
Toplam seyirci sayısı (ve doğal olarak toplam hasılat), tablodan da görüldüğü üzere, kısa duraklamalarla da olsa devamlı yükselen bir grafiğe sahip. Zaten hâlihazırda yapılan araştırmalar da Türkiye’deki toplam seyirci sayısının, son yıllarda dikkat çekici bir yükselişe geçtiğini gösteriyor. Örneğin Martin Kanzler’in 2014 yılında yayınladığı ve sinema endüstrimizin 2004-2013 yılları arasını incelediği araştırmasına*1 göre Türkiye, toplam seyirci sayısına göre yapılan bir sıralamada, 2013 yılı itibarıyla 50,3 milyon ile Avrupa’nın yedinci ülkesi konumuna yükselmiş durumda. İlk sırada 193,6 milyon ile Fransa, ikinci sırada 177,1 milyon ile Rusya ve üçüncü sırada ise 166,5 milyon ile İngiltere bulunuyor. Aradaki diğer ülkeler ise sırasıyla Almanya (129,7 m), İtalya (106,7 m) ve İspanya (78,2 m).
Yine ilk tablomuza göre gösterime giren toplam film sayısı da toplam seyirci sayısına benzer bir grafikle yükseliyor. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi zaten bazı filmler salon bulmakta bir hayli sıkıntı yaşıyor; gösterime giren film sayısı bu oranda artmaya devam ederse (ve salon sayısı da aynı oranda artmazsa ki bu mümkün değil*2), bu sıkıntı daha da artacaktır. (Tabii ki burada hangi filmler gösterime girmeye değer, hangisi değmez ya da gösterime giren filmleri seçen şirketler kararlarını neye göre veriyorlar gibi kıstaslar devreye giriyor ki her biri ayrı yazı konusu olacak kadar geniş ve tartışmaya değer konular.)
Tablo 2: Türkiye’de Gösterime Giren Yerli Filmler
Bu tabloda da o sene içerisinde gösterime giren yerli filmlerin toplam seyirci sayıları, toplam hasılatları ve gösterime giren yeni yerli film sayıları gösteriliyor. Dikkat edilirse ilk tablo ile benzerlikler içerdiği görülebilir. Artış oranlarının benzerliğinden hareketle, Türkiye’deki toplam seyirci sayısındaki artışın arkasındaki ana sebeplerden birinin yerli filmlere gösterilen ilgi olduğunu ifade edebiliriz.
Tablo 3: Türkiye’de Gösterime Giren Yerli Korku Filmleri
Üçüncü tablomuz da yerli korku filmlerine ait rakamları içeriyor. Daha önce birkaç defa analiz ettiğimiz gibi son iki yılda toplam üretimini ikiye katlayarak ilerleyen korku sinemamız, bu artışın karşılığını gişede bulabilmiş değil. Bu da korku filmi üretenlerin gelirine ciddi manada darbe vuruyor. İçinde bulunduğumuz senenin ilk sekiz ayına kabaca baktığımızda da durumun pek değişmediğini fark ediyoruz.
Şimdi gelelim bu üç tablodaki verilerden faydalanarak oluşturacağımız pazar payı tablolarına. Önce yerli filmlerin durumuna bir bakalım.
Tablo 4: Türkiye’de Gösterime Giren Yerli Filmlerin Pazar Payı
2005-2015 yılları arası, yerli filmlere giden toplam seyirci oranının %40-%55 bandında*3 gidip geldiği görülüyor. Son üç yılda ise bandın yukarı yönde kırıldığı ve artık %60’ı zorladığı gözleniyor. Benzer durumu hasılat sütununda da görmek mümkün. Hasılat sütunundaki bant ise %35-%50 aralığına sıkışmışken*3 son üç yılda bandın yukarı yönde kırıldığı ve artık %55’i zorladığı görülüyor. Yerli filmlerin, gösterime giren yeni filmlerdeki oranı ise düzenli bir şekilde artıyor. En yüksek oranın yakalandığı sene ise yaklaşık %34 ile 2015.
2005-2015 yılları arasında toplam 469 milyon civarında bilet satılmış ve yaklaşık 4,3 milyar lira civarında bir hasılat elde edilmiş. Bu süre zarfında ise 4.150 yeni film gösterime girmiş. Bunlardan sadece 764 tanesi yerli film ve yerli filmleri tercih eden toplam seyirci sayısı yaklaşık 247 milyon, elde ettiği hasılat ise yaklaşık 2,2 milyar lira.
Yani toplam rakamlardan ilerleyerek şöyle bir sonuç çıkarmak olası: Son 11 yıllık süreçte gösterime giren 100 filmden sadece 24’ü yerli film olmasına rağmen, her 100 seyirciden 53’ü yerli filmlere bilet alıyor ve her 100 liralık hasılatın 50 lirasını yerli filmler kazanıyor. Basit bir çıkarımla bazı yabancı filmlerin, seyircimizin hiç ilgisini çekmediği ve salonları gereksiz yere işgal ettiği sonucu çıkarılabilir. Tabii ki işin içinde yeterli sayıda salonda gösterim şansı bulamayan ve bu yüzden belki de beklenen gişeyi yapamayan birçok yabancı film de var. Ayrıca zamanlama da çok önemli. Dünyanın bütün ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yoğun bir internetten korsan film izleme oranı var. Eğer herhangi bir film internet üzerindeki korsan dağıtımda yaygınlaştıktan sonra gösterime girerse, bu elbette ki o filmin seyirci sayısını ve hasılatını doğrudan etkileyecektir. Sebep her ne olursa olsun, Türkiye’deki seyirci profilinin baskın bir şekilde yerli filmleri tercih ettiğini söyleyebiliriz.
Şimdi de yerli korku filmlerinin pazar payı tablosuna göz atalım.
Tablo 5: Türkiye’de Gösterime Giren Yerli Korku Filmlerinin Pazar Payı
Önce toplam rakamları sıralayalım. 2005-2015 yılları arasında toplam 58 yerli korku filmi gösterime girmiş, toplam 8.640.137 bilet satılmış ve yaklaşık 75,5 milyon lira hasılat elde edilmiş. Bu 11 yıllık süreçte yerli korku filmlerinin toplam seyirci sayısı oranı %1,84 olurken toplam hasılat oranı ise %1,74 olmuş. Gösterime giren yeni filmlerdeki oran ise %1,84. (Oranlar zaten düşük ama toplam oranların bu denli düşük olmasının sebeplerinden biri de 2005 yılında gösterime giren yerli korku filminin olmamasıdır.)
Tabloda en çok dikkat çeken kısımlardan biri 2006 senesine ait olan satır. Toplam seyirci sayısı oranı ve toplam hasılat oranı bakımından hala zirvede olan 2006 yılında gösterime giren 4 yerli korku filmi (D@bbe, Gen, Araf ve Küçük Kıyamet), toplam seyirci sayısının %3,51’i ve toplam hasılatın %3,27’si gibi oranlara ulaşmayı başarmış. Diğer bir dikkat çeken nokta ise gösterime giren 22 yerli korku filmi ile rekor kırılan 2015 senesi: %5,47 gibi hiç de fena olmayan bir gösterime giren yeni film oranı yakalanmış. Fakat aynı yüksek oran toplam seyirci ve toplam hasılat sütunlarında yakalanamamış (Toplam seyirci oranı %3,18 toplam hasılat oranı ise %2,88). Bu değerler de bizi ilk paragrafta bahsettiğimiz “son iki yılda katlayarak artan film üretimine rağmen toplam seyirci sayısı neden yerinde sayıyor” sorusuna geri götürüyor. Maalesef varılan sonuç yine aynı; yerli korku filmleri yeterince gösterim süresi bulamıyor. İlk gösterime girdiği hafta yüzlerle ifade edilen salon sayısının, ilk bir-iki haftadan sonra üç-beş salona kadar düştüğü görülüyor. Yeterince süre ve salon bulamayan filmler de, sayıları ne kadar artarsa artsın, yeterli seyirci sayısına ulaşamıyor ve yeterli hasılatı yapamıyor. Bu verilere dayanarak yerli korku filmi üretiminin gittikçe düşen bütçelerle yapılacağı ve daha az risk taşıyan projelerin hayata geçeceği sonucunu çıkarmak çok zor olmasa gerek.
Murat Kızılca, Ağustos 2016
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
*1: Martin Kanzler, “The Turkish Film Industry: Key Developments 2004 to 2013” isimli araştırmasını pdf formatında yaygın kullanıma açtı. İlgili siteler üzerinden ulaşabilirsiniz.
*2: Kanzler’in araştırmasından faydalanarak Türkiye’deki perde (salon) sayısının her yıl biraz daha arttığını söyleyebiliriz. (2004 yılında 1085 perde mevcutken, bu rakam 2015 yılında 2243’e çıkmış.) Fakat malumunuz bu sayısal artışa yansıyan salonların neredeyse tamamı AVM’ler içerisine sıkışmış, az koltuklu, küçük salonlar ve hatta kimi AVM’ler, zaman zaman mevcut salonlarını parçalara ayırıp daha küçük ama daha fazla salon yoluna da gidiyorlar. Ayrıca salonların sayıca fazlalaşmasının da ne tür bir çeşitlilik sağladığını görmek için herhangi bir AVM’deki sinema katına çıkıp şöyle bir afişlere bakmak yeterli. Dolayısıyla bu görece artış, bahsi geçen salon sıkıntısına çözüm olmaktan uzak.
*3: Bant aralığı hem toplam seyirci sayısı, hem de toplam hasılat için 2008 yılında bir sapma gösteriyor. O sene toplam seyircinin yaklaşık %60’ı yerli filmleri tercih etmiş ve yerli filmler toplam hasılatın yaklaşık %57’sini elde etmiş. Oran açısından rekor hala 2008 yılındadır ancak gidişat, olağanüstü bir durum olmazsa, bu rekorun yakın zamanda kırılacağını gösteriyor.[/box]
Not: Seyirci sayıları, hasılatlar ve gösterime giren yeni film sayıları BoxOfficeTurkiye.com sitesinden alınmıştır.