Türk Korku Sineması 2015 Raporu’nda son iki yılın seyirci rakamlarına değinmiş, toplam korku filmi sayısının ikiye katlanmış olmasına rağmen toplam seyirci sayısının yerinde saydığını belirtmiştik. Peki, 2004’ten bu yana toplam seyirci sayıları (gösterim süreleri ve gösterime girdikleri salon sayıları ile birlikte) nasıl bir çizgide ilerliyor, bir de ona bakalım.
Tabloya baktığımızda 2004-2013 yılları arasında gösterime giren korku filmlerimizin toplam sayısı 1 ile 5 arasında değişkenlik gösteriyor. 2004’te 2 film, 2006’da 4 film ve 2013’te 5 film ile toplam seyirci sayısı bir milyonun üzerine çıkmış. Arada kalan 2007-2012 yılları arasındaki bantta ise toplam seyirci sayısı 300 bin ile 600 bin aralığına sıkışmış.
2013 yılında seyirci sayısında gözlemlenen bariz yükselişin verdiği cesaret (veya güven) ile gösterime giren korku filmi sayısı 2014 yılında 10’a, 2015 yılında ise 22’ye yükselmiş. Aynı şekilde toplam seyirci sayısı da her iki senede de 2 milyon sınırını zorlamış. Fakat film başına düşen ortalama seyirci sayılarına baktığımızda hızlı bir düşüş göze çarpıyor; 2013 yılında 226 bin olan bu rakam, 2014’te 192 bine, 2015’te ise 86 bine düşmüş.
Peki, bu düşüşün sebebi ne? Sadece tabloya bakarak genel bir fikir edinebiliriz. İlk 3 günlük seyirci rakamlarına baktığımızda öyle bariz bir düşüş göze çarpmıyor. Yani seyirci, gösterime giren her korku filmine, değişken oranlarda da olsa, bir şans tanıyor. Gösterime giren kopya sayısına baktığımızda herhangi bir düşüş değil, tam aksine bir artış gözleniyor. Yani buradan korku filmlerimiz ilk gösterime girdiklerinde salon bulmakta çok zorlanmıyorlar gibi bir sonuç çıkartabiliriz. Bu aynı zamanda ilk 3 günlük seyirci sayısının (negatif anlamda) çok değişmemesinin nedenlerinden biri olarak da gösterilebilir. Toplam seyirci sayısındaki düşüşün asıl sebebi, vizyon süresi sütununda saklıymış gibi duruyor. 2013 ve 2014 yıllarında ortalama 13 hafta gösterimde kalan korku filmlerimizin toplam sayısı 5’ten 10’a çıkarken, toplam seyirci sayısı da yaklaşık 1 milyondan 2 milyona çıkmış ama 2015’e geldiğimizde ortalama gösterim süresi 5 haftaya inmiş ve toplam seyirci sayısı da bir önceki yıla göre yerinde sayarak 2 milyonda kalmış. Burada hemen şu soruyu sormak lazım; acaba ortalama gösterim süresi önceki yıllardaki gibi 10’un üzerinde olsaydı, toplam seyirci sayısı da benzer bir oranda artış gösterir miydi?
Gösterime giren bütün korku filmlerinin ortalamalarına bakarak, 2015 yılındaki toplam seyirci sayısının diğer verilerle doğru orantılı olarak artmamasının sebeplerinden birinin (tablodaki verilere dayanarak en önemlisinin), gösterim sürelerindeki düşüş olduğu ortaya çıkıyor. Bir önceki paragrafın sonundaki soruya daha net cevap verebilmek için, ortalamayı doğrudan etkileyen çok düşük gişeli bazı filmleri de içine alan bütüne değil, korku sinemamızın öne çıkan ve gişe açısından lokomotif görevi üstlenen isimlerine ait filmlere bakmalıyız.
Önce hem gişe, hem de süreklilik açısından belli bir istikrar yakalamayı başaran yönetmenlerimizden Hasan Karacadağ’ın filmlerine bir göz atalım:
[box type=”shadow” align=”aligncenter” class=”” width=””]
- 2006 yılında 80 salonda gösterime giren Dabbe, 29 hafta gösterimde kalmış ve 539.381 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2008 yılında 138 salonda gösterime giren Semum, 17 hafta gösterimde kalmış ve 334.168 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2009 yılında 196 salonda gösterime giren Dabbe 2, 18 hafta gösterimde kalmış ve 264.259 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2012 yılında 150 salonda gösterime giren Dabbe: Bir Cin Vakası, 20 hafta gösterimde kalmış ve 370.221 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2013 yılında 168 salonda gösterime giren El-Cin, 17 hafta gösterimde kalmış ve 421.052 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2013 yılında 193 salonda gösterime giren Dabbe: Cin Çarpması, 15 hafta gösterimde kalmış ve 422.747 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2014 yılında 248 salonda gösterime giren Dabbe: Zehr-i Cin, 22 hafta gösterimde kalmış ve 837.750 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2015 yılında 285 salonda gösterime giren Dabbe 6, 6 hafta gösterimde kalmış ve 536.651 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır. [/box]
Şimdi Hasan Karacadağ filmlerinin haftalık seyirci ortalamalarına bakalım:
[box type=”shadow” align=”aligncenter” class=”” width=””]
- Dabbe – 18.599
- Semum – 19.656
- Dabbe 2 – 14.681
- Dabbe: Bir Cin Vakası – 18.511
- El-Cin – 24.767
- Dabbe: Cin Çarpması – 28.183
- Dabbe: Zehr-i Cin – 38.079
- Dabbe 6 – 89.441 [/box]
Haftalık ortalama seyirci sayılarından da görüldüğü gibi Hasan Karacadağ, her filmiyle seyirci ortalamasını arttırarak, gişe açısından önemli (ve belirleyici) bir takipçi kitlesi yaratmayı başarmıştır. Sorumuza geri dönersek; son filmi hariç bütün filmleri 15-20 hafta arası gösterimde kalırken, geçtiğimiz sene gösterilen Dabbe 6 nedense sadece 6 hafta gösterimde kalmıştır. Gösterimde kaldığı süre uzadıkça filmlerin seyirci ortalamaları belirli doygunluğa eriştiği için doğal olarak düşüşe geçecektir. Ancak Karacadağ’ın filmlerinin haftalık ortalamalarına baktığımızda Dabbe 6’nın 89 binlik ortalaması, filmin seyirci sayısı açısından hala yeterli doygunluğa ulaşmadığının göstergesi gibidir. Dabbe 6, örneğin bir önceki filmi Dabbe: Zehr-i Cin gibi 22 hafta gösterimde kalabilseydi, toplam seyirci sayısı acaba kaç olacaktı? Haftalık ortalama zaman içerisinde düşüşe geçeceğinden, sonraki 16 haftada (22-6=16) elbette 89 bin ortalamayla devam etmeyecektir. Bu rakamın yarısını yani 45 bin ortalamayı ilk sekiz haftaya (45.000×8=360.000), bunun da yarısını yani 22 bin ortalamayı da diğer sekiz haftaya (22.000×8=176.000) uyguladığımızda, toplam seyirci sayısına 536 bin (360.000+176.000) daha eklememiz gerekiyor. Yani Dabbe 6, eğer 22 hafta gösterimde kalabilseydi, toplam seyirci sayısı, nerden bakarsanız bakın, bir milyon sınırını aşardı.
Aynı şekilde Alper Mestçi’nin filmlerine de bir göz atalım:
[box type=”shadow” align=”aligncenter” class=”” width=””]
- 2007 yılında 125 salonda gösterime giren Musallat, 30 hafta gösterimde kalmış ve 301.220 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2011 yılında 135 salonda gösterime giren Musallat 2: Lanet, 19 hafta gösterimde kalmış ve 514.331 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2014 yılında 176 salonda gösterime giren Siccin, 15 hafta gösterimde kalmış ve 337.126 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır.
- 2015 yılında 253 salonda gösterime giren Siccin 2, 7 hafta gösterimde kalmış ve 289.327 toplam seyirci sayısına ulaşmıştır. [/box]
Şimdi Alper Mestçi’nin filmlerinin haftalık seyirci ortalamalarına bakalım:
[box type=”shadow” align=”aligncenter” class=”” width=””]
- Musallat – 10.040
- Musallat 2: Lanet – 27.070
- Siccin – 22.475
- Siccin 2 – 41.332 [/box]
Aynı Karacadağ gibi belli bir takipçi kitlesi yaratmayı başaran yönetmenlerimizden Alper Mestçi’nin geçtiğimiz sene gösterilen son filmi Siccin 2, sadece 7 hafta gösterimde kalmıştır. Bu filmin de 15 hafta gösterimde kaldığını ve kalan sekiz haftanın ortalamasının da, gene haftalık ortalamasının yarısını alarak, 20 bin olduğunu düşünelim (20.000×8=160.000). O zaman Siccin 2’nin toplam seyirci sayısının 450 bin civarına kadar yükselebileceğini söyleyebiliriz. Sadece bu iki film biraz daha uzun süre gösterimde kalsaydı, geçtiğimiz senenin toplam seyirci sayısı muhtemelen 2,5-3 milyon arasında bir yerlerde olacaktı.
Detaylandırılmış rakamlardan da gördüğümüz üzere seyircinin korku filmlerimize olan ilgisi azalmış falan değil. Evet, bazı yönetmenlere ve bazı alt türlere daha fazla ilgi gösteriliyor, bazılarına daha az ilgi gösteriliyor ama genel ilgide bir azalma söz konusu değil. Toplam seyirci sayılarının önceki yıllara nazaran daha düşük kalmasının en önemli sebeplerinden birinin, vizyon sürelerinin yarıdan fazla azalmış olması görünüyor. Yani gösterime giren film sayısı arttıkça, filmleri daha uzun süre gösterimde tutmak için salon bulmakta güçlük çekiliyor. Filmleri daha az süre gösterimde tutmak, salonlar açısından düşündüğümüzde daha kârlı bir kararmış gibi görünebilir. Hatta kısa vadeli düşünüldüğünde daha kârlı olduğu su götürmez bir gerçek. Haftada 90 bin kişinin izlediği Karacadağ filmini 6 hafta gösterdikten sonra haftada 40 bin kişinin izlediği Mestçi filmini 7 hafta gösteren salonlar, bu sayede daha fazla bilet satmış oluyorlar. Ekonomik bir tercihtir, kabul ama benim anlamadığım bir nokta var. Zaten sinema salonlarını AVM’ler içerisine hapsettiniz, yetmedi, biraz daha sinema salonuymuş gibi duran salonları parçalara ayırıp ‘mini’ salon sayısını arttırdınız ama bu salon enflasyonunda (ve artık yeterince üretim mevcutken) bile yerli korku filminin gösterilmediği o kadar çok hafta oluyor ki. Yani ortada daha da fazla bilet almaya istekli potansiyel bir seyirci kitlesi var ama salonlar bunu ya görmezden geliyor ya da yerli korku filmlerinin yerine gösterdikleri filmlerden daha fazla gelir elde ettiklerini düşünüyorlar. Hâlbuki her AVM, salonlarından bir tanesini yerli korku filmine ayırsa ve o salonda senenin 52 haftası boyunca yerli korku filmi oynatsa, sinemaya gitmek isteyen korku filmi seyircisi için bir çekim noktası oluşturacaktır. Bu sayede toplam seyirci rakamlarının da üretim artışıyla doğru orantılı bir artış göstereceğini düşünüyorum.
Bu yazıda Türk Korku Sineması’nı yakından takip eden (ve önemseyen) biri olarak son birkaç yılda gözle görülür bir artış gösteren toplam korku filmi sayısının neden aynı oranda toplam seyirci sayısına da yansımadığının sebeplerini araştırmak istedim. Sadece aysbergin suyun üzerinde kalan kısmından görünen rakamlara dayanarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki korku filmlerimize olan ilgi kesinlikle azalmış değil. Fakat vizyon sürelerinin eski yıllara göre azalmış olması dolayısıyla çoğu korku filmimizin seyirci rakamları potansiyelinin çok altında kalıyor. 2016 yılında gösterime girecek korku filmlerimizin toplam sayısı, 2015’e göre biraz daha yüksek olacak gibi duruyor. Ancak vizyon süreleri doğru ayarlanmazsa, bu artışın toplam seyirci sayısına yansıması gene zor görünüyor. (Örneğin 1 Ocak’ta gösterime giren Baskın: Karabasan’ın vizyon süresi 6 hafta olarak görünüyor ama gösterime girdikten 2 hafta sonra filmin Üsküdar ve Kadıköy’deki AVM’lerde gösterimden kalktığını gördüm.) Böyle giderse ileriki yıllarda yerli korku filmi üretiminin azalacağını (ya da yeterli gelir elde edilemediği için her anlamda ucuza kaçan korku filmlerine mahkûm olacağımızı) öngörmek için kâhin olmaya gerek yok.
Murat Kızılca, Şubat 2016
Not: Vizyon süreleri, seyirci ve salon sayıları BoxOfficeTurkiye.com sitesinden alınmıştır.