blank

Özellikle 60’lı yılların ortalarından 70’li yılların başlarına dek, Türk sinema tarihinde bir kereye mahsus olmak üzere Altın Çağ’ını yaşamış olan fantastik furya, gerek anlattığı öykülerle, gerek sunduğu ilginç kostümler ve tabii ki onları giyen baş ve yan karakterlerle, belli zevkleri paylaşan bir kesimin ilgisini çekmeyi başarmıştır. İstemli ya da istem dışı, sıradan olanın, durağan olanın koştuğu kulvarları terk ederek, bir çırpıda kendi kulvarını oluşturmuştur da… Neler olmuştur bu kulvarı oluşturmasını sağlayan etmenler ?..

blankFilmlere bakarak bir analiz yaptığımızda öncelikle bu filmleri üreten şirketlerin çok fazla sermayesi olmayan, Özler Film, Şahin Film, Hisar Film, Emel Film, Yerli Film (Tual Film adını alacaktır daha sonra), Atadeniz Film ve Osmanlı Film (daha sonra Anıt Ticaret oldu) gibi küçük şirketler olduklarını görürüz. Şirketler küçük, sermaye de doğal olarak az olunca dönemin Türkan Şoray, Fatma Girik, Cüneyt Arkın ve Ayhan Işık gibi yüksek ücretle çalışan starları ile filmler yapmak imkansız olduğu için kendi starlarını yaratmak zorunda kalmışlardır. Kendi yönetmenlerini de bulmaları, ortaya çıkarmaları gerekmiştir. Dönemin bütün Fantastik Türk Filmleri için bu durum sözkonusu olmasa da büyük şirketlerin pahalı oyuncu ve yönetmenlerle yaptığı filmler, furyanın içinde devede kulak kalmaktadır. Yani Fantastik Türk Sineması genellikle B’den Z kategorisine dek samimiyetini korumuş, Yeşilçam ‘ın küçük ve az paralı şirketleri için can simidi olmuştur. Ama kendilerini A kategorisine sokan varlıklı şirketlerin burun kıvırdıkları, küçümsedikleri türleri barındırdığından, genellikle onlar tarafından dışlanmıştır. Fantastik Türk Sineması bu yüzden kırsal alanda ya da kentlertin ücra köşelerindeki mahalle sinemalarında, genellikle çocuk yaştaki izleyiciler tarafından tüketilen, hatta bütçesine göre yapımcılarına iyi kârlar getiren bir alan olmuştur. İzleyici potansiyelinin çoğunu çocuk yaştakiler oluşturduğundandır ki, filmlerin birçoğunun konuları ve tipleri, ya doğrudan Zagor, Kaptan Swing (Comandante Mark) ve Kızılmaske (The Phantom) gibi çizgiromanlardan alınmış, ya da çizgiromanlardakileri çağrıştıran konu ve (bazen birden fazla tipin kombinasyonu olan Demir Yumruk , Demir Pençe ve Kinova gibi) kahramanları içermişlerdir.

Yılmaz Atadeniz , T. Fikret Uçak, Çetin İnanç, Tolgay Ziyal ve Tunç Başaran gibi çizgiromanları sevdiklerini saklamayan yönetmenler arasından özellikle de Yılmaz Atadeniz ‘in yapıtlarında 30’ lu ve 40’lı yılların ‘seriyal’ filmlerinin etkisi çokça hissedilmektedir. Casuskıran (1967), içiçe çektiği Zorro Kamçılı Süvari ve Zorro’ nun İntikamı (1967), Casuskıran: Yedi Canlı Adam (1970) ve Yılmayan Şeytan (1972) gibi filmleri Atadeniz’in seriyal tutkusunun en iyi örneklerini teşkil etmektedirler. Çizgiromanlar söz konusu olunca da; 3 Dev Adam’la T. Fikret Uçak (1973), Kaptan Swing: Korkusuz Kaptan‘la Tunç Başaran (1971), aynı yıl çekilen iki Kızıl Maske ile de Çetin İnanç ve Tolgay Ziyal (1967) pek yabana atılamayacak ürünler vermişlerdir.

Asıl konumuz olan Fantastik Türk Sineması’nda Tehlikeli Kadınlar‘a gelirsek , ön plana çıkan isimlerin Gülgün Erdem, Feri Cansel, Figen Han, Eva Bender, Mine Sun, Melek Görgün,Yeşim Yükselen, Suzan Avcı ve Mine Soley gibi ‘Vamp’ oyuncuların, masum görünen ama deri giysilere bürünüp eline kırbacını aldığında ölümcül olabilen bir Nebahat Çehre’nin, Safiye Yankı gibi akrobatik hareketleri çok iyi uygulayabilen birinin, Nur-Ay gibi strip-tease ustalarının adları ön plana çıkmaktadır.

T. Fikret Uçak’ın oyuncu Doğan Tamer’in senaryosundan çektiği 3 Dev Adam‘da ana karakterler erkektir. Filmde uluslararası tarihi eser kaçakçısı bir örgütle mücadele etmek için, Amerika’ dan Kaptan Amerika (Aytekin Akkaya) ve Meksika’ dan da ünlü maskeli pankreas güreşçisi Santo (Yavuz Selekman), Türk polisine yardım etmek üzere İstanbul’a gelirler. Her ne kadar filmin baş kadın oyuncusu Deniz Erkanat olarak görünse de, Mine Sun kötü karakter olan Örümcek Adam’ın sevgilisi Nadya rolünde, en çarpıcı sahnelerden birinde görünerek onun önüne geçer. Filmin jenerik öncesi giriş bölümünde, Örümcek Adam ve çetesi, deniz kenarında bir yerde, kim olduğu pek belli olmayan bir kadını boynuna kadar kuma gömerler. Zavallı şaşkınlık içindedir. Kötü adamlar kıçında deniz motoru bağlı olan küçük bir teknenin pervanesini çalıştırarak ona doğru ilerlerler. Kadının yüzündeki ifade dehşete dönüşür. Pervane yüzünü parçalarken fışkıran kanlar, Örümcek Adam’ ın yanında bulunan sevgilisi Nadya’ nın çıplak bacaklarına sıçrar. Nadya’nın yüzü orgazm anında doruğa ulaşmış bir kadının yüz şeklini alır. Bu sahne daha başından filmin ‘Tehlikeli Kadın’ının Mine Sun olduğunu göstermektedir bize.

Melek Görgün ise oynadığı, İtalyan kökenli esrarengiz western kahramanı Kinova’nın (Kinowa) adını taşıyan ama ne orjinal tiple, ne de öyküyle ilgisi olmayan Kinova: Demir Yumruk‘ta (Çetin İnanç-1971), karate ustası fettan bir kadını canlandırdığı Kırbaçlı Yosma‘da (Semih Evin-1972) ve intikam tutkusu yüzünden, renkli fetiş kıyafetler giyip aksiyona katılan bir kadını oynadığı Dişi Akrep‘te (Feridun Kete -1972) erkek alemine dehşet saçar (1). Yönetmen Yılmaz Atadeniz, Erotik Türk Sineması kitabı için kendisiyle yaptığım bir söyleşide sanatçı ile ilgili olarak şöyle anlatır;

Maskeli Şeytan’da soğuk, karlı, ıslak bir havada Melek Görgün çırılçıplak soyunarak özveriyle çalıştı. Tabanlarına kat kat sargıda kullanılan ten rengi bantlardan yapıştırmama rağmen üşüttü ve yumurtalıklarından hastalandı. Hiç kapris yapmazdı. Tam tersine sette çok yumuşak, hiç sinirlenmeyen bir yapısı vardı. Sette soyunurken çok rahat idi. Profesyonel, uyumlu, dost bir insan idi. Hiç geç kalmaz, olay çıkarmazdı. Hatırlıyorum O’ nun Hikayesi‘nde (Yılmaz Atadeniz-1975) para bile almamıştı. Sanırım benim filmim olduğu için. Bu film onu iyice popüler yaptı. Hemen sonrasında ise göğüslerini silikonla büyüttü…”

60’lı yılların sonlarında Kıbrıs’tan gelip, Yeşilçam’da kendi çapında haklı bir şöhret yakalayan Feri Cansel‘i ilk defa ünlü sinema yazarı Agâh Özgüç piyasaya takdim etmiştir. Yılmaz Atadeniz’ e göre Feri Cansel Türk sinemasının silikonlu göğüslere sahip ilk oyuncusudur. O yıllarda az bulunan bu özellik onu kısa sürede Anadolu piyasası için yapılan filmlerde zirveye ulaştırır. İlk zamanlarda jeneriklerde adı Can-Sel olarak yazılsa da başrol aldığı filmlerde Feri Cansel adını kullanır. 1970’te Yılmaz Atadeniz ‘in çektiği Maskeli Şeytan‘da İrfan Atasoy’la başrolü paylaşmadan önce özellikle de Pesen Film (Nevzat Pesen) için İlhan Engin’ in yönettiği Dev Adam (1968) ve Işık Toraman ‘ın sahibi olduğu Metin Film hesabına yapılan Demir Pençe: Korsan Adam (Çetin İnanç-1969) gibi filmlerde irili ufaklı rollerde görünür. Maskeli Şeytan’da Türk süper kahramanı İrfan Atasoy’un sevgilisi, süper mini etekli ve uzun deri çizmeli tehlikeli kadın Feri’yi oynar. Yılmaz Atadeniz daha önce İrfan Atasoy’la yaptığı Casus Kıran‘a (1968) bir devam filmi yapılması olayına hayır demeyince kadroya Feri Cansel alınarak Casus Kıran: Yedi Canlı Adam (İrfan Film-1970) çekilir. Feri Cansel artık Tehlikeli Kadın rollerinin aranan oyuncularından biri olmuştur. Aynı yıl yine bir Metin Film klasiği olan Demir Yumruk: Devler Geliyor‘da (Tunç Başaran-1970), Kızılmaske, Superman ve Bat Man karışımı, Demir Yumruk adlı karakterin (Enver Özer) kadını rolündedir. Bir yıl sonra Yılmaz Atadeniz yine sahneye çıkar ve kendi hesabına Belanın Kralı (1971) adlı filmi yönetirken, kadın oyuncu olarak Feri Cansel’i tercih eder. Bu Türk sinemasını en ilginç ‘Yerli Süper Kahraman’ filmlerinden biridir. Biraz konu olarak (Atadeniz’in pek çok avantür filminde olduğu gibi) ‘Zorro’ etkileri taşısa da, büyük şehirdeki bazı problemleri çözmek için Adana’dan İstanbul’a gelen ‘Bela’ lakaplı bir genç (İrfan Atasoy) ve iki kızkardeşinin (Safiye Yankı ve Hamiyet Yankı) serüvenlerini anlatır. Feri Cansel’in genç yaştaki ölümü hayranları ve onu tanıyanlar arasında şok etkisi yaratır. Halbuki bu olay sürpriz değildir. Sanatçıyı yakından tanıyan Yılmaz Atadeniz şöyle anlatmaktadır;

”Feri ilginç bir kadındı. Kendine çok güvenirdi. Türk sinemasında çoğu kadın oyuncunun başında hamileri, onları koruyan birileri bulunurken onun yoktu. İstemezdi. Hayatını böyle sürdürürdü. Bir ara beraber olduğu bir adam vardı. Karınca bile incitemeyecek kadar zararsız biri idi. Feri ne çektiyse dilinden çekti. Adama hakaretler etmiş, erkekliğine dokunan laflar söylemiş ve adamı kışkırtmış… Zümrüt de (Feri Cansel’in kızı) evde imiş. Adam Feri’yi bıçaklamış. Yani dili yüzünden hem kendini hem de adamı yaktı Feri… ”. Tabi bunlar Atadeniz’in yorumları…

Belanın Kralı‘nda Feri Cansel’in yanı sıra akrobat Safiye Yankı ve Hamiyet Yankı kardeşler de rol almışlardır. Yılmaz Atadeniz bu filmin çekiminden sonra İrfan Atasoy’la Hamiyet Yankı’nın evlendiklerini anlatır. Bu filmde rol alan Safiye Yankı‘nın ‘Tehlikeli Kadın’lığı ise Melek Görgün, Feri Cansel ya da Suzan Avcı gibi oyuncuların yaydıkları o ölümcül ‘Cinsel Enerji’ patlamalarından değil de sahip olduğu ‘akrobasi’ yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Diğer kadınlar gibi entrika kurma yeteneği yoktur onun oynadığı karakterlerin. O, rakiplerini akrobasi yeteneği sblankayesinde alteder. Tıpkı Filiz Akın’ın Karateci Kız‘da (Orhan Aksoy-1973) oynadığı saf, masum, ama tacize uğradığında intikamını alacak enerjiyi, gücü doğuştan değil de sonradan, çalışarak, egzersiz yaparak kazananlardandır. Safiye Yankı, Şahin Film (Şahin Koçak) yapımı Maskeli Üçler‘de (Melih Gülgen-1971), yine kendisi gibi akrobat olan Levent Çakır ve kardeşi Metin Yankı (2) ile başrolleri paylaşır. Ayrıca Nesrin Nur ve Nur-Ay‘da kötü adamların ‘Tehlikeli Kadın’larıdırlar, bol bol sevişirler ve vakit buldukça da strip-tease yaparlar. Safiye Yankı’yı daha sonra Uçan Kız (Semih Evin-1972) adlı ‘Düşsel’ bir Şahin Film yapımında görürüz. Burada söz konusu olan maskeli süper kahraman Bat Man’ın ‘Kız’ olanı yani dişisidir. Bu dişi Bat Man (aslında ‘Bat Girl’ dememiz gerekiyor) film boyunca kötü adamların korkulu rüyası olur. Yine aynı yıl, bu sefer Yerli Film (Tual Film-Hasan Tual) yapımı olan Süper Adam İstanbul’da (Yavuz Yalınkılıç-1972) adlı filmde, Erdo Vatan (Erdoğan Vatansever) ve Metin Yankı ile oynar Safiye Yankı. Bu filmde uçma yeteneği sınırlı (aşırı göbekli olmasından kaynaklansa gerek) bir Süper Adam’ın Diana adlı, akrobasi ustası sevgilisi rolündedir. Durmadan taklalar atar, İhsan Gedik ve Ekrem Gökkaya gibi kötü adamları döver. Gücü yetmediğinde ise sevgilisi Süper Adam ona yardım eder.

Fantastik Türk Sinemasının en tehlikeli kadınlarından biri de masum görünüşüne rağmen Nebahat Çehre‘dir. Yılmaz Güney’ in karısı olduğu dönemlerde oynadığı Demir Pençe:Korsan Adam ve Demir Pençe:Casuslar Savaşı (ikisi de Çetin İnanç-1969) gibi filmler sık sık karı koca kavgalarına neden olsa da, sanatçının adeta kocasının maço tavırlarına karşı bir duruş simgeleyen bu tarz filmlerde ısrarla oynaması normal karşılanmalıdır. Filmografisinde İlhan Engin’ in yazıp yönettiği Dev Adam (1968), Tolgay Ziyal’ın Kızıl Maske‘si (1968), Feridun Kete imzalı iki film; Zoro Dişi Fantoma’ya Karşı ve Zoro’nun Kara Kamçısı (Evet ‘Zorro’ değil, ‘Zoro’ yazılıyorlar./ ikisi de 1969) ile Cüneyt Arkın’lı Adsız Cengâver (Halit Refiğ-1970) gibi tür için önemli ve ilginç yapıtlar da vardır. Bu filmlerden ‘Zoro’lar tamamiyle kayıp olmasına karşın, diğer üçü nadir de olsa orta karar görüntülü videolar olarak bazı koleksiyoncularda bulunabilmektedir (3). Nebahat Çehre; ‘Demir Pençe’ filmlerinde, vatanı, milleti için, uluslararası kötü güçlere karşı çarpışan maskeli kahraman ‘Demir Pençe’ ile omuz omuza verip, davaya katılan mini etekli, deri fetiş giysili, uzun çizmeli ve kırbaçlı fettan kadındır. Aksiyon halindeyken giydiği kostüm, İtalyan sado-erotik çizgiroman ve fotoroman kahramanı maskeli ‘Genius’un maceralarındaki dişi yan karakter ‘Love’ın kostümünü andırmaktadır (4).

Yeşilçam’da 1967’de başlayan ‘Killing’ furyasına, Dişi Killing (Aram Gülyüz-1967) ve Killing Ölüm Saçıyor (Birsen Kaya-1971) ile ‘Süper Kahraman’ filmlerinin gedikli kadın oyuncusu Gülgün Erdem‘de katılır (5). O dönem avantür filmlerin aranan oyuncularından biridir ve kavgacı, güçlü kadın imajı ona ‘cuk’ oturmuştur. Filmleri mahalle sinemalarında ve kırsal alanda iyi iş yapmaktadır. Bebeksi yüzü ve yerinde dolgun vücuduyla, çocukluktan ergenliğe yeni adım atmaya çalışan bizlere (her nekadar ben filmlerini 10 yıl kadar gecikmeli izlemiş olsam da) ilaç gibi gelmiştir. Karaoğlan’sız ‘Karaoğlan’ filmi Camoka’nın Dönüşü‘nde (Suat Yalaz-1968) büyük usta Danyal Topatan’la başrol oynamıştır. Bu filmde eli kırbaçlı, erkeklere kök söktüren acımasız bir kadın rolündedir. Zamanı gelince, dönemin erotik çizgiroman kahramanı ‘Jungla’dan ve İtalyan seks bombası Edwige Fenech’li ; Samoa: Regina Della Giungla / Samoa: Ormanlar Kraliçesi (Guido Malatesta-1968) ile Femi Benussi’li Tarzana: Sesso Salvaggio / Tarzana: Vahşi Seks (Guido Malatesta-1969) filmlerinden esintiler taşıyan, Kayahan Arıkan (Tancan Akın)’ın Dişi Tarzan‘ında (1971) rol almıştır (6). Bir yıl sonra, iki ‘dehşetli’ filmle türe katkıda bulunmaya devam etmiştir; Kaplan Kadın: Dehşet Adası (Tancan Akın / Kayahan Arıkan-1972) ve Süper Kadın Dehşet Saçıyor (Feridun Kete-1972). İki film de günümüzde kayıptır. Ancak afiş ya da lobby fotoları sayesinde bir parça olsun ne kadar keyifli filmler oldukları anlaşılmaktadır. Kayıptırlar ve hazine değerindedirler…

Yeşilçam’ın ‘Seks Bombası’ ünvanını, haklı olarak yıllarca taşıyan Figen Han; Fantastik Türk Sineması’na, bir Yılmaz Atadeniz klasiği olan Casus Kıran: Yedi Canlı Adam‘da (1970) , filmin kötü karakteri Nihat Ziyalan’ın seksi sevgilisi rolüyle bir giriş yaptıktan sonra, Mehmet Karahafız, Çetin İnanç ve Hasan Çakır’ın Kurduğu Osmanlı Film yapımı, Kinova: Demir Yumruk‘a da (Çetin İnanç-1971) iki devam filmiyle katkıda bulunmuştur; Kara Şeytan: Kinova 2 ve Kamçılı Kadın: Kinova 3 (her ikisi de Çetin İnanç-1972). Bu filmlerde ‘Oski’ lakaplı, aksiyon ustası Hüseyin Zan ile süper bir çift oluşturmuşlardır.

Yeşilçam’ın ‘Egzotik Bakışlı’ kadını, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Yeşim Yükselen (asıl adı Hamiyet Yükselel), sinemaya 1960 yılında figüran olarak gelmiş, Hüblankseyin Zan’ ın desteğiyle, Yılmaz Atadeniz’ in Maskeli Beşler (1968) filminde Meksikalı dansöz kızı oynamış, daha sonra ‘B’ filmlerinde ciddi rollere tırmanmıştır. Sinemada ‘Tehlikeli Kadın’lığını maskeli filmlerde kötü adam’ın yanında, iyi kahramana ve onun yandaşlarına karşı göstermiştir. 1971’de Cavit Yürüklü’nün Özler Film (Müfit İlkiz) hesabına, Levent Çakır, Fatma Belgen ve Turgut Özatay ile çektiği Kızıl Maske’nin İntikamı‘nda ‘Vamp’ bir tipi oynamıştır. Kızıl Maske’ye karşı kurulan entrikalarda aktif bir rol alan kadınıdır. Kötü adam o olmadan bir hiçtir adeta. Emellerine ulaşmak için onu kullanır. Ama başrol Kızıl Maske’nindir ve kötüler cezalarını bulurlar. Kült fantastik ve macera filmleri üretme konusunda ısrarlı olan, Işık Toraman’ın şirketi Metin Film adına çekilen ve Hüseyin (Oski) Zan’ ın başrol oynadığı Örümcek‘te (Taner Oğuz-1972) yine entrikalara karışır. Kötü adamların, motosiklet kasklı, bandocu kıyafetli, maskeli kahraman Örümcek’i altetme çabalarına tuz biber olur. Yavuz Yalınkılıç’ın yönettiği Süper Adam İstanbul’da‘da (1972) kötü adam Hayati Hamzaoğlu’ nun fettan kadınlarından biridir. Bir yıl sonra, Türk sinemasının en güzel Fantastik filmlerinden biri olan Çılgın Kız Ve 3 Süper Adam‘da (Cavit Yürüklü-1973), yaptığı ‘Fludi’ adlı robotla Dünya’yı ele geçirmeye çalışan, ‘Yüce Şeytan’ lakaplı kötü karakterin sağ kolu, maskeli ve fetiş giysili ölümcül kadın ‘Afrodit’i oynar. Ayrıca Behçet Nacar’lı ve Aytekin Akkaya’lı birçok avantür filmde de rol almıştır…

Gedikli Süpermen Levent Çakır’ın oynadığı Çılgın Kız Ve 3 Süper Adam‘da olağanüstü yeteneklere sahip Üç Süpermen’e, ‘Yüce Şeytan’ ve örgütüyle verdikleri mücadele sırasında yardım eden, mini etekli ‘Çılgın Kız’ı oynayan Emel Özden ise, aynı yıl yine Levent Çakır’lı Yarasa Adam-Bed Men‘de (doğru okudunuz afişte ve jenerikte ‘Bat Man’ değil ‘Bed Men’ yazıyor) rol alarak gözlerimizi şenlendirir. Yarasa Adam-Bed Men (1973), yönetmeni Savaş Eşici’nin şirketi Nuran Film hesabına çekilmiştir. Emel Özden bu filmde hiç bir fedakarlıktan kaçınmayarak soyunur ve adeta yataktan hiç çıkmaz, hatta Levent Çakır’ın da çıkmasına izin vermez ve muhtemelen filmin adının ‘Bat Man’ değil de ‘Bed Men’ olmasının nedeni bu yüzdendir. Bu durum daha çok çocuklara yönelik maceralarından bildiğimiz Bat Man karakterine ‘Adult’ bir hava katar.

Fantastik Türk Sineması’nın Tehlikeli Kadınları bu saydıklarımızla sınırlı mı? Tabii ki değil. Biz sadece dönemin havasını solumak için geçmişe yaptığımız şu küçük yolculuğumuzda bu kadarına değinebildik. Kuşkusuz tümünü anlatmak gerek. Ama bu bol sayfalı bir kitabın sağlayacağı imkanlar dahilinde olacak bir şey… Bakarsınız bir gün bu da gerçekleşebilir ve biz de o muhteşem kadınlarla daha çok vakit geçirebiliriz…

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

blank

Metin Demirhan

(1965, İstanbul - 1 Kasım 2007, İstanbul), Türk sinema yazarı, kısa film yönetmeni ve karikatürist.

Profesyonel meslek yaşamının karikatürle ilgili cephesinde "Kozmo Fare" gibi kendi yarattığı bazı çizgi karakterlerle; sinema yazarlığında ise özellikle "B-film" denilen, gösterime çıktıkları ilk zamanlarda çok fazla ilgi görmeyip küçümsenmiş, ancak sonraki dönemlerde ise "kült yapıt" düzeyine erişmiş düşük bütçeli yerli ve yabancı sinema filmleri konusundaki uzmanlığıyla tanınmıştır.

2 Comments Bir yanıt yazın

  1. Sevgili Murat Tolga, çok çok teşekkürler Metin abi’nin yazılarını buraya kazandırdığın için!

  2. Can, Blogspot güncellenmeyen blogları veritabanından sileceğini açıkladı. O sebeple bu canım yazıların silinip gitmesine gönlüm razı olmadığı için Metin Abi’ye profesör ünvanı ile “Öteki”de bir kürsü verdim. Kısmetse bütün yazılarını buraya taşıyacağım. Sağlığında yazdığı yazılarda Fantastik Sinema’ya kardeş bloglar olarak “Öteki ve Sinematik’i işaret eden Metin abinin mirasını hakkını iade ederek ve onunla tanışmanın, yardımlaşmanın onurunu taşıyarak okurlarımızla paylaşacağız. (Yaşasaydı senin kısaların, korku sitesinin ve Kızılca kıyamet’in ve iyikötü film’inde hastası olurdu orası kesin)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Post Apokaliptik Kadınlar

Post Apokaliptik Kadınlar: Kıyamet Sonrası Sineması kapsamında, erkeklerin etken oldukları
blank

H. Gordon Lewis’in Kanlı Dünyası

Gore’ filmlerinin (kanlı filmlerin) babası sayılan Herschell Gordon Lewis’in adındaki