Ülkemizde korku sineması severlerin uzun yıllar boyunca yaşadığı en büyük sorunlardan biri Türkçe yazılmış kaynak ve başvuru kitapların yetersizliğiydi. Bu sorun günümüzde bir miktar da olsa aşılmış durumda. Gerek yayınevleri tarafından basılan kitaplar, gerek süreli yayınların tutumları, gerek korku kültürüne yönelik yapılan akademik çalışmalar, gerekse de bu mecrada üretim yapan internet siteleri bu açığı kapadı. Peki, rotamızı geçmişe çevirdiğimizde korku sineması hakkında yazılmış hangi kitaplarla karşılaşırız? Sinema; ücretsiz ya da ücretli internet platformlarıyla bilgisayarımıza, yüzlerce kanaldan oluşan televizyon yayınları aracılığıyla evimize, hatta cebimize kadar gelmişken bu büyük endüstriyi anlatmak için yayıncılık sektörü neler yaptı? Genelde sinema sanatı, özelde ise korku sinemasına yönelik eğilimler sonucu ortaya çıkan ve yayınevleri ile yazarların ihtiyaç duyduğu motivasyonu sağlayan bu dönemde ne gibi eserler yazıldı? İşte bu yazıda, süreli yayınlarda yer alan ve korku sinemasını doğrudan ya da dolaylı anlatan yazıları tenzih ederek tam bir külliyata olmasa bile önemli olabileceğini düşündüğümüz bazı kitaplara kronolojik bir şekilde yer vererek bu soruları yanıtlamayı amaçlıyoruz.
Bu çerçevede karşımıza çıkan kitaplardan bir tanesi için 1965 yılı işaret edilebilir. Afif Yesari, “halkımızın, sinema sanatına gösterdiği ilgi göz önünde tutularak” yazıldığını vurguladığı “Artist Olmak” (1965) kitabında artist olmaya hevesli gençlere bilgiler verir. Bunun yanı sıra sinema konusunda çeşitli konulara da değinir ve senaryo örneği olarak öykü/sinopsis/senaryo karışımı “Korku” adlı özgün bir film hikâyesi kaleme alır. Esrarengiz bir köşkte hortladığına inanılan Azra adlı bir karakteri anlatan hikâye, korku sinemasına yönelik araştırma niteliği taşımasa da bir noktada korku filmlerinin temel arketiplerini sunması açısından dikkate değerdir.
Ansiklopedik çalışmaları ya da içinde korku ile doğrudan bağlantılı olan kültür-sanat ansiklopedilerini kitap kategorisi altında değerlendirmeyip çalışmamız içine dâhil etmesek de rahmetli sinema yazarı ve tarihçisi Rekin Teksoy’un emeği ile hem fasikül hem de kaliteli bir ciltle 1975 yılında yayımlanan “Arkın Sinema Ansiklopedisi”ni anmak gerekir. Daha fazla olması planlanan ancak iki ciltte ve toplam 480 sayfa ile son bulan ansiklopedi içinde korku sinemasına geniş yer ayrılır; konu hakkında açılan çeşitli başlıklar, örnekler ve bol görsel ile desteklenir. Birinci cildin sonunda “Korku Sineması” maddesi yer alır ve daha çok korku sinemasının gizem, suç, gerilim alt türlerine yakın örnekleri anlatılır (223-240’ıncı sayfalar arası). İkinci ciltte ise kaldığı yerden devam eder ve fantastik, doğaüstü, okültist öğeler içeren korku filmlerine yer verilir ve “Vampirler”, “Şeytanla Anlaşanlar”, “İnsanımsılar”, “Yaşayan Ölüler”, “Hayaletler Arasında” gibi alt başlıklar ile konuya genel bir bakış yapılır (241-264’üncü sayfalar arası).
“Çağdaş Fantazya–Popüler Kültür Açısından Bilim-Kurgu ve Korku Sineması” (1981) ise Darko Suvin’in kuramsal yorumlarına dayandırılan ve tür filmleri arasından özellikle korku ve bilimkurgu üzerinde yoğunlaşan bir kitap olup o güne kadar korku sinemasını akademik yönden etraflıca inceleyen ilk kapsamlı telif eserdir. Prof. Dr. Âlim Şerif Onaran, “Sinemaya Giriş” (1986) adlı kitabında da “Sinemada Türler” başlığı altında “Korku ve Bilim-Kurgu Filmleri”ne yer verir ve 7 sayfada kısa bir korku sineması tarihi özetlemeye çalışır. Aynı yıl duayen sinema yazarı Atilla Dorsay, “Beyaz Perdede Kırmızı Filmler” (1986) adlı kitabını yazar ve korku sinemasını “Fantastik Sinema” başlığı altında inceler. Korku sineması yerine fantastik sinema tabirini tercih eder, bazı bölümlerde bilimkurgu sinemasını da anlatır. Muzaffer Budak ise “Sinema Yazıları (1969-1986)” (1986) adlı kitabında korku ve bilimkurgu sinemasına yer veren bir başka yazar olarak karşımıza çıkar.
Salt korku yönetmeni olmasa da ülkemizde popüler kültür imajı olarak geniş çevrelerce bilinen Alfred Hitchcock sinemasını anlatan “Hitchcock” (1987), bir başka ünlü yönetmen François Truffaut tarafından yazılır ve dilimize çevrilir. Başta sinema mecmuaları olmak üzere Hitchock hakkında pek çok yazı, makale ve haber yayımlanır. (Bunlardan bir tanesi Ocak 1968 tarihli Türk Dili dergisinin 196’ncı sayısı olan “Sinema Özel Sayısı”nda yer alan ve Truffaut ile Hitchcock arasında yapılan Psycho filmi eksenli söyleşidir.) Özellikle 2000’li yıllardan sonra yönetmen hakkında çok sayıda kitap dilimize çevrilir.
Türk sinemasının izlenebilir durumda olan ve kayıp statüsünde olmayan ilk korku filmi “Drakula İstanbul’da”, Agah Özgüç’e ait “Başlangıcından Bugüne Türk Sinemasında İlkler” (1990) kitabında “Korku Sinemasının İlkleri” adlı başlık altında bir sayfada anlatılır. Filmin ilk eleştirisi ise aslında 14 Mart 1953 tarihli “Yıldız” haftalık sinema mecmuasının 12’nci sayısındaki “Haftanın Yerli Filmi” köşesinde yapılır. Film, aynı zamanda “Famous Monsters of Filmland” gibi önemli bir derginin sayfalarına da konu olurken, “The Vampire Book–The Encyclopedia of the Undead” gibi ansiklopedik çalışmalar olmak üzere pek çok yabancı kaynakta da yerini alır.
Nilgün Abisel, “Popüler Sinema ve Türler” (1995) adlı kitabında korku sinemasına geniş bir yer ayırırken türün tanımlanmasından, tarihçesine; korkunun temel belirleyicilerinden, korku filmlerinde istifade edilen öğelere kadar geniş bilgiler sunar. Aynı yıl “Ütopik Sinema” (1995) adlı çeviri kitapta da aslen bilimkurgu sineması anlatılırken korku ile aralarındaki ilişkiye değinilir. Doğrudan bir sinema kitabı olmayan ancak eğlence kültürüne yönelik akademik çalışmalara yer veren “Eğlence İncelemeleri-Kitle Kültürüne Eleştirel Yaklaşımlar” (1998) adlı kolektif bir çalışmada “popüler slasher filmlerinden yola çıkarak postmodern kuramın bazı temel varsayımlarını, özellikle de kitle kültürünün hazzın alanı olduğu, burjuva egosunu güçlendirip koruyarak burjuva ideolojisine destek olma gibi bir işlev gördüğü inancını sorgulayan” bir makale olarak ifade edilen ve Tania Modleski tarafından kaleme alınan “Haz Terörü-Çağdaş Korku Filmi ve Postmodern Kuram” yazısı yer alır.
Hayatını sinemaya adamış bir efsane olan Giovanni Scognamillo, korku edebiyatının külliyatını çıkardığı “Dehşetin Kapıları” (1994) kitabından sonra ikinci hamlesini “Korkunun Sanatları” (1996) ile yapar. Edebiyat, çizgi roman, resim, müzik, tiyatro içindeki korku akımlarını anlatırken “Korku’nun İmgeleri” adlı sinema bölümünde yüzlerce örneği tek bir kitapta toplar. “Canavarlar Yaratıklar Manyaklar” (2006) ile 1964-2002 yılları arasında kaleme aldığı fantastik-korku-bilimkurgu ekseninde seyreden inceleme, araştırma ve eleştirme yazılarını toplu olarak görmek mümkün olur ve meraklıların istifadesi için kitabın sonuna 400’e yakın film dizini de eklenir. Altmışa yakın kitaba imza atan Scognamillo’nun yazarlık serüveninde korku sineması eksik olmaz. Yazarlık yapmaya başladığı ilk dönemden itibaren ulusal ve uluslararası mecralarda korku hakkında kalem oynatır. Aynı zamanda bir sinema kitabı da sayılabilecek Aylin Ünal’ın Scognamillo hakkında hazırladığı biyografik kitap “Giovanni Scognamillo-Aşk ve Korku” (2009) bu konuya geniş yer verir.
+1 Kitap, “Canavarlar Yaratıklar Manyaklar”dan başka önemli bir kitap daha yayımlar. Akademisyen ve sinema tarihçisi/yazarı Kaya Özkaracalar, 1998 yılında başlayan ve 19 sayı çıkan “Geceyarısı Sineması” dergisini yayına hazırlar. “Türkiye’nin ‘öteki’ sinema dergisiyle karşınızdayız” başlığıyla B filmleri, korku, trash, bilimkurgu, erotik, istismar filmleri gibi pek çok türe yer verir ve süreli sinema yayıncılığında korkuyu temel alan en önemli kaynağa dönüşür. Dergi, kült bir mertebeye erişirken “iyikotufilm.com” gibi internet sitelerine dahi esin kaynağı olur. İşte bu konsept dahilinde bir de kitap hazırlar Özkaracalar ve 518 sayfalık “Geceyarısı Filmleri” (2007) adlı eserini okurlara sunar. Özkaracalar ayrıca “Gotik” (2005) adlı kitabında “Sinemada Gotik” bölümüne yer verir ve sinema ve gotik kavramını birleştirerek kısaca anlatır.
Kabalcı Yayınevi, her korku sineması meraklısının başucu kitaplarından olan bazı çeviri ve telif eserleri basar. Pete Tombs’un yazdığı kült eser “Mondo Macabro”, “Fantastik Filmler–Uzakdoğu’dan Güney Amerika’ya” (2004) adıyla basılır. Bol görselli kitabın bir bölümü de Türk sinemasını anlatır. Tombs’un Cathal Tohill ile birlikte yazdığı “Avrupa Seks ve Korku Sineması 1956-1984” (2005) ise bir yıl sonra basılır. Ancak bu hacimli ciltlere sahip seriyi başlatan “Fantastik Türk Sineması” (1999) adlı kitaptır ve 2007 yılında kaybettiğimiz karikatürist/sinema yazarı Metin Demirhan ve Scognamillo tarafından birlikte yazılır. Görsel malzemesi bol, içeriği zengin olan kitap, tür ve korku sinemamızın tarihini etraflıca anlatır. Yabancı araştırmacılar için “Fantastic Turkish Cinema” adlı İngilizce bir bölüme de yer verilir. Bir başka sinema tarihçisi Rekin Teksoy’un iki ciltlik “Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi” (2005) adlı 1321 sayfalık eserinin yalnızca ilk cildinde ise “Serüven ve Korku Sineması” adlı dört sayfalık bir bölümde çoğunlukla Tarzan filmleri ve Lon Chaney üzerine değinilir.
2000’li yıllar, çok sayıda kitabın okur ile buluştuğu yıllar olur. “Korku Sineması ve Kadın” adlı bir bölüm içeren kolektif çalışma “Sinemada Anlatı ve Türler” (2004); tür sineması eleştirisini anlatan Zafer Özden’in korku filmi çözümlemelerine yönelik ipuçlarına yer verdiği “Film Eleştirisi–Film Eleştirisinde Temel Yaklaşımlar ve Tür Filmi Eleştirisi” (2004) kitabı; karabasan imgesini merkez alan Noel Carroll’un “Karabasan ve Korku Filmi: Fantastik Varlıkların Simgesel Biyolojileri” (2005) adlı çeviri kitap; sürrealizm hareketinin önemli temsilcilerinden olan ve aynı zamanda “Gomeda” (2007) filmi ile bilinen Tan Tolga Demirci’ye ait “Korku Sinemasının Psikanalizi” (2006); B filmleri hakkında yazılmış “Kitle Kültürü Sineması ve B Filmi” (2012) akla gelen kitaplar arasındadır.
Kalkedon Yayınları, yayın haklarını alarak Türkçeleştirdiği “Asya Korku Sineması” (2011) ve “Korku Sineması” (2011) kitaplarını basarken korkunun önemli yönetmenlerini anlatan “Dario Argento” (2011), “David Lynch” (2012) , “John Carpenter”(2013) kitaplarını da atlamaz ve dilimize kazandırır. Sinema Kitaplığı’na telif eserler de ekler ve bunlardan bir tanesi de şahsım tarafından yazılan ve korku sinemasında ikon haline gelmiş canavarların tarihsel serüvenlerinin anlatıldığı “Korkunun Canavarları” (2011) adlı kitaptır. Aynı yıl Giovanni Scognamillo ve Aylin Ünal ile birlikte kaleme aldığımız vampir mitolojisi ile alakalı “Vampir Manifestoları” (2001) da 78 sayfalık bir bölümde vampirlerin sinemadaki serüvenlerine yer verir. Bir yıl önce ise Ulaş Işıklar, “Gecenin Çocukları” (2010) adlı kitabıyla korku sinemasının en önemli karakterlerinden olan vampirlerin değişim ve dönüşümünü anlatır.
2011 yılında Murat İri tarafından derlenen “Sinema Araştırmaları: Kuramlar, Kavramlar, Yaklaşımlar” (2011) kalabalık bir yazar ve yayın kurulunun emeği olarak karşımıza çıkarken bu kolektif çalışmada Serpil Kırel tarafından “Sinemada Tür Kavramı ve Popüler Türleri Anlamak Üzere Bir Yol Haritası” adlı bir bölüm de yer alır ve melodram, western, müzikal ve korku üzerine alt başlıklar açılır. Okumakta olduğunuz makale ile benzer minvalde korku üzerine yapılan çalışmaların isimlerine ve içeriklerine yer verir; bunun yanı sıra süreli yayınlarda yayımlanan bazı makalelere, akademik çalışmalara, film isimlerine değinerek konuya daha genel bir çerçevede bakış sağlar.
Korku klasiklerini anlatan, ilk dönemden başlamak üzere klasikleşmiş canavarlara yer veren bir çalışma da Durmuş Akbulut’un yazdığı ve “Sinemanın İlkleri” serisi içinde yer alan “Korku Sineması” (2012) olur. Bir başka seri “Sinemaya Giriş”tir ve 2014-2015 yılları arasında “Kolektif Kitap”; bilimkurgu, fantastik, suç gibi türleri ayrı ayrı kitaplarda anlatan bir seriyi Türkçeye çevirir. “Korku” (2014) da bunlardan biri olur. “Sinemanın Temel Kavramları” (2012) adlı çeviri kitapta “Korku Sineması (Gotik Korku / Hammer Filmleri / Korku Gerilim / Beden Korkusu / Vampir Filmleri)” adlı bölümde korku sinemasının çok kısa bir tarihi yer alır. En kapsamlı çalışma ise Cinius Yayınları’ndan çıkar ve büyük boy, resimli ve kuşe kâğıda basılmış 627 sayfalık “60’lardan Günümüze Korku Sineması Ansiklopedisi” (2015) bu konuya duyulan açlığı bir anlamda bastırır.
Prof. Dr. Âlim Şerif Onaran iki ciltlik “Türk Sineması” (1994) adlı kitabına “Tarihsel Filmler, Salon Filmleri, Güldürü Filmleri, Arabesk Melodramlar, Belge Filmleri, Çizgi Filmleri” konu edinirken korku filmlerinden bahsetmez; çünkü 1994 tarihinde hâlâ bahsedilecek yeterli sayıda korku filmimiz yoktur. Ancak günümüzde “Türk Korku Sineması” kavramından pekâlâ bahsedebiliriz. Bu da her şeyden önce korku filmlerine yönelen bir neslin sayesindedir ve onları aydınlatacak doğru ve teyit edilmiş bilgilerden oluşan sinema kitaplarının yazılması sinema yazarlarının/tarihçilerinin üstlenmesi gereken görevlerden biridir. Buradan yola çıkarak, mevcut temellerin üzerine yeni çalışmalar inşa etmeden önce geçmişin temellerini bilmek gerekliliği ortaya çıkar ki yazıyı hazırlamaktaki naçizane amaçlarımızdan bir tanesi de budur.
Fatih Danacı, Nisan 2017
[box type=”note” align=”” class=”” width=””]
Not: Türkiye’de yayımlanan sinema kitapları bibliyografyası çalışmalarına; http://www.tsa.org.tr/, https://sadibey.com/, http://sinematek.tv/, https://tr.wikipedia.org/ sayfalarının ilgili sekmelerinden ulaşılabilir.
[/box]
İlk kez Alacakaranlık’ın Nisan 2017 sayısında yayınlanmıştır.