Dünyanın herhangi bir yerinde, saygın bir festivalin “organizasyonumuza tam puan verildi” haberleriyle anıldığına şahit oldunuz mu hiç? Olmadınız… Çünkü kendine güvenen ve yeterli olup olmadığı konusunda kaygı taşımayan bir festival, sinema haberleriyle ve filmleriyle konuşulur; organizasyon becerisiyle değil. O zaten olmazsa olmazdır.
Antalya Film Festivali bu yıl Ulusal Yarışma’sını kaldırarak, salt ülke sineması açısından faydalı bir festival olup olmadığı sorusunu akıllara getirmekle kalmadı, aynı zamanda The Artist’in yönetmeni Michel Hazanavicius’un, “Organizasyon çok iyi” sözlerini haber yapıp, “Bakın, dünyaca ünlü yönetmenler bile bize tam puan verdi” gibi haberlerle prestiji çok yanlış yerde aradığını kanıtladı. Son birkaç yıldır “Cannes” olma hayalleriyle yanıp tutuşan Antalya geldiği noktada, bırakın Cannes’a yaklaşmayı, yıllardır rekabet içerisinde olduğu Adana Film Festivali’nin bile gerisinde kalmış durumda… 100’ün üzerindeki film seçkisinden, 40’ı aşamayan bir programa, Ulusal Yarışma filmleriyle ülke sinemasının kalbinin attığı bir organizasyondan, birkaç dünya starıyla saygınlık kazanmaya çalışan bir festivale… Bu noktada şunları sormak gerekiyor: Bir festivalin önceliği ne olmalıdır? Ve en önemlisi bir festival ne amaçla yapılır? Sırayla cevaplayalım…
Bu yılki Adana Film Festivali, ekibi değiştiği için ki bu bence bir hataydı, organizasyonda yaşadığı problemlerine rağmen filmleriyle konuşuldu. Çünkü yerli ve yabancı pek çok önemli filmi seçkisine dâhil etmişti ve hiç kimsenin filmlerde yaşanan aksaklıklar dahi umurunda değildi. Çünkü önemli olan “film izlemekti”. Antalya ise hazırladığı dar film seçkisi ve ulusal sinemasına mesafeli duruşu ile önceliğinin halkına film izletmek olmadığını, getirdiği dünya starlarıyla konuşulmak ve uluslararası arenada saygınlık kazanmaya çalışmak olduğunu gösterdi. Film izletmek gibi bir asli görevi tam anlamıyla yerine getiremedikten sonra hangi prestij?
Peki amacı? Ulusal Yarışma’yı kaldıran ve Antalya Film Forum’da desteklediği filmlere gösterim hakkı vermeyen, onları seyirciyle bile buluşturmayan bir festivalin bu haliyle neyi amaçladığını anlamak imkânsız. Hatta durum öyle trajikomik bir hal aldı ki, kendi belediyesinin ve festivalinin desteklediği filmleri Antalya halkı dahi göremiyor. Çünkü Antalya Film Festivali’nin ülke sinemasına destek olmaktan anladığı, filmlere sadece yapım desteği vermek. Filmler çekilebilir ama gösterilmesine ve yarıştırılmasına gerek yok. Türkiye gibi yarışmalardan kazandıkları ödüller sayesinde film çekme şansı bulan sinemacıların, gişe filmleri arasında kendisine salon bulamadığı için çoğu sadece festivallerde izleyiciyle buluşan ve bu sebeple “festival filmleri” gibi manasız fakat zorunlu bir tanımlamayla ifade edilen filmlerin var olduğu bir ülkede, yerli sinemana destek olamadıktan sonra neye yarar bu festival?
Ve en önemlisi, Ulusal Yarışmasız bir Antalya Film Festivali’ni protesto edip, Film Forum’dan aldığınız desteklerle filminizi pekala çekebilirsiniz. Gösterim hakkı elde edemediğin, halkına izletemediğin filmin, kimin için?
Söyleyeyim; 55. Ulusal Yarışma için.
Öteki Sinema için yazan: Zılgıt Zamane