Filmin adından mütevellit eleştirisine de biraz yemek tarifi verir gibi yaklaşmak istiyorum. Başta söyleyeyim; Ümit Ünal ülke sineması için senaristliği, yönetmenliği ve nihayetinde eğitmenliğiyle önemli bir isim. Yeşilçam zamanlarından günümüze geçebilmiş istisnalardan biri. Hızla tektipleşen sinemamızın tuzu biberi…
Sofra Sırları onun son filmi, başrolünde gişe komedisi Aile Arasında ile yıldızı iyice parlayan Demet Evgar var. Şu çok açık; bu iyi yazılmış, yönetilmiş, oynanmış ve kurgulanmış bir kara komedi. Bizim izlemeye çok da alışık olmadığımız bir türe ait mütevazı ama eğlenceli bir film… Günümüz Türkiyesi’nde mutlaka geçerliliği olan baskılanan kadın karakter üzerinden aldığı intikamla seyirciyi rahatlatıyor. İşte sinema bunu yaptığında ona bayılıyorum!
Hayatını kocası ve eşine adamış Neslihan, dışarıdan bakıldığında sevimli ve utangaç bir ev hanımı… Eşinin işi sebebiyle uzun yıllardır Anadolu kasabalarında yaşayan Neslihan, müthiş bir aşçıdır ve tüm çevresi onun yemeklerine bayılır. Gayet sıradan görünen bu aile hayatında, Neslihan’ın yakın çevresindekiler teker teker ölmeye başlayınca tüm gözler ona çevrilir. Harika bir aşçı, evine ve eşine düşkün kısacası mükemmel bir ev hanımı olan Neslihan, yoksa bir seri katil mi? Şehre yeni atanmış, çok zeki, Amerika’da eğitim görmüş hırslı ve genç bir komiser bu işin peşini bırakmamaya kararlıdır. (beyazperde.com)
Coen Kardeşlerin yazdığı-çektiği filmleri andıran ama nefis bir şekilde yerelleştirilmiş bir kara komedi örneği… Filmin ası Demet Evgar ve onun burada iyi dengelenmiş delişmen oyunculuğu… Eğer Adana Film Festivali’nde karşısında Başak Köklükaya olmasaydı en iyi kadın oyuncu ödülünün tartışmasız hakkedeni olacaktı. Anadolu’da bir kasabada, tekdüze bir hayat ve umursamaz zorba bir eş arasında sıkışan Neslihan karakteri ile alter egosu arasında yarattığı oyunculuk kontrastı fevkalade… Emrah Kolukısa başta olmak üzere filmin kanat adamlarının oyunculuk performansları da sırıtmıyor.
Evet, biraz yüksek oynuyorlar ancak oda tiyatrosu tabirine uygun şekilde ¨oda filmi¨ çeken Ümit Ünal’ın onlardan bir miktar teyatral oyunculuk istediğini düşünüyorum. Neslihan’ın çevresinde dönen bu şaşkın ama kurnaz erkeklerle, işini bilen kadınlar sürüsü izlenmeye değer.
Bunlarla birlikte Sofra Sırları misyon sahibi bir film olmayı da başarıyor. Son 20 yılda iyice iki uca giden ve en sonunda gişe-festival olarak tamamen farklı film yapma-gösterme metotlarına kavuşan sinemamıza iki tarafa da ait olabilecek bir film armağan ediyor. Eski güzel zamanlardaki gibi… Bu hem eleştirmeni hem de seyirciyi mutlu edecek film ve bence en güzel tarif de bu. Sofra Sırları’nın seyirciden ilgi görmesi en büyük beklentim çünkü bu ülke sinema seyircisinin aslında iyi işleri de takdir edebileceğini gösterecektir. Ümit Ünal yalnız bir sinema yapma gayretinde değil, her zaman canının istediğini çeken ancak o filmi birilerinin seyredeceğini de bilen bir sinemacı.
Sofra Sırları şu anda sinemalarda gösteriliyor. Belki de başrol oyuncusunun popülaritesine hürmetle tam 157 salonda gösterime girdi. Bu aynı zamanda geçtiğimiz yıl festivallerde yarışan filmlerden vizyona girenler arasında sahip olunan en çok kopya sayısı demek. Bu filmin iki tarafa da göz kırptığını, sonunda festival sineması ile gişe sineması arasında uzlaştırıcı bir etkisi olacağından söz etmiştim ve bu iddiamın ilk delili de gösterime girdiği salon sayısı olsun.
Bu hafta keyifli ve iyi bir yerli film izlemek isterseniz Sofra Sırları’na buyurun. Kim bilir belki de anlatılan senin hikayendir. İyi seyirler…
murattolga@otekisinema.com