Yaz sıcağında sinema salonlarının serinliğinde izlediğim Tinto Brass ve Catherina Breillat filmlerini unutmam mümkün değil. Çünkü şu an kapalı olan Alkazar sinemasının en üst katında, ilk seansı erkeklerle beraber tek bayan olarak kapatmam hem bu halimi hem de bu filmleri unutmamı engelliyor! Tinto Brass’ın konuyla karışık açık mizansenlerine, Breillat’ın dağda bayırda keşfedilen aşk hallerine iyice kendimi kaptırmıştım ki o filmler aniden kesiliverdi hatta Breillat 2007’de çektiği Metres / Une vieille maîtresse filminde hanım hanım bir kadın oldu çıktı ve Brass’la Breillat bir daha vizyona çıkmadı! Hikayesiyle hala baştan çıkarıcı etkisi yaratmaya çalışsa da Breillat ne yazık ki sevişme unsurlarını bu kez filminden uzak tutmuş. Film Asia Argento’nun varlığına rağmen epey tekdüzeydi!
Şimdi isterseniz pornografi ya da hadi biz ona ‘aşırı erotik’ diyelim, denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Catherina Breaillat’nın külliyatını şöyle bir eşeleyelim. Bir kadın olarak bir hayli cesur hatta tabu yıkıcı olduğunu baştan peşin peşin söyleyelim! Erkek egemen bir bakış açısıyla sıvanan sinemada kadınları ellerinden tutup başrole oturtan ve onların fantezilerle coşan iç dünyalarını gayet içerden bir bakış açısıyla sunan bir kadın kendisi! Kadınlarına bir amazon rolü biçmekten de epey hoşnut!
Aynı zamanda bir roman yazarı olan yönetmen ilk filmiyle dikkatleri fazlaca üstüne çekmeyi başardı. 1975 yılında çektiği ‘İlk Sevişme’ adlı filmi o dönemin koşulları içinde fazla ‘açık’ bulunduğu için gösterilmedi. Seyirciyle buluşması ancak 2000’li yılların başında oldu. İlk Sevişme adından da anlaşılacağı üzere vücudunun haz noktalarını keşfeden bir genç kızın fantazyası üzerine kuruluydu… Seyircinin bu filme pek de sempatiyle yaklaşmadığı söylenebilir. Çünkü şehvetten fazla tiksinti yaratmıştı!
Breillat adını tüm dünyaya ünlü Romance filmiyle duyurdu. Başrolünü ünlü porno yıldızı Rocco Siffredi’ye verdiği film, kariyeri boyunca sınırlı sayıda seyirciye hitap eden yönetmene bir servet kazandırdı. Birçok eleştirmen entelektüel metinler ardına gizlenmiş basit bir soft porno olduğu konusunda hemfikir olsa da, bu yönetmenin şöhretini perçinlemekten başka bir işe yaramadı. Bu filmden sonra feministler ayaklandı ama nafileydi. Belki bir parça yumuşamıştı Breillat ne dersiniz?
DUYGULARA VE VÜCUDA ZOOM
2001’de çektiği ‘Fat Girl / Kızkardeşim; ise daha az tepki topladığı için Berlin’de Altın Ayı için aday bile gösterildi. Bir genç kızın duygularına ve vücuduna fazlaca ‘zoom’ yapıyor ve sanatsal film yolunda fazlaca yol tepiyordu. Sanatsal başarısız bir denemeden sonra porno yıldızı ‘Rocco’ya sarılan yönetmen 2003 yılında ‘Cehennemin Anatomisi’yle çıktı karşımıza.
Pornografinin ilahı bu ilk uzun metrajlı sanatsal denmesinde dikkatleri üzerine çekti çekmesine ama film başarısız bir porno denemesi olarak adlandırıldı. Acımasız bir cinsellik olduğu gerekçesiyle yerinde zıp zıplayanlar oldu. Ama galasını da Rotterdam Film Festivali’nde yapmayı başardı. Philadelphia Film Festivali Breillat’a yoğun çabalarından dolayı özel bir Jüri ödülü verme gereği duydu. Ancak film seyirciden ‘Romance’ kadar ilgi görmedi. Çünkü ilk darbeyi alan seyirci ikincisine en azından hazırlıklı olması gerektiğini hissetmişti!
AŞK VE TUTKU ARASINDA
Kısaca şöyle söylemek gerekirse Breillat farklı olmayı seven, her filminde vücut üzerindeki tutkuyu abartılı sahnelerle seyirciye sunmak isteyen yönetmenlerden biri. Bu yüzden seveni olduğu kadar tarzından nefret edenler de bir hayli fazla. Sanırım filmlerinin görsel olarak en masumu Metres. Çünkü diğerleri cinselliğin ve seksin keskin virajında dolanırken aynı zamanda seyirci nazdinde sıkıcı ve bayağı olmayı da başaran filmler. Metres, tarihin içinden gelen uyarlama bir hikaye.
Aşk ve tutku arasında sıkışıp kalan ve aradan geçen on yıla rağmen en ufak bir değişim geçirmeyen erkekten tutun da, erkeğin anlattığı tutku ve acı dolu hikayeyi dinleyip, yine de torunuyla evlenmesine izin veren büyükanne karakterine kadar hiçbir rolün gerçekçiliği nedense ortaya çıkmıyor. Algılarımızı açık bir biçimde ortaya koymamız yönünde bir hayli ısrarlı davranan Breillat bu kez konu anlatımı konusunda başarısız olduğunu göstermek zorunda kalıyor. Yani seksten arınmış bir konulu anlatımda biraz tosluyor. Filmin bir roman uyarlaması olduğunu düşünürsek 1800’lerin atmosferini iyi yansıttığını söyleyebiliriz ve yönetmenin insana yüklenemeyip etki arttırsın tavuk kestiğini ve at kırbaçlattığını da!
Filmin ya da Ryno’nun etrafını çevirmiş bir avuç insanın esas meselesi evlilik kurumunun metrese darbe vurup vurmayacağıdır ki, film bir evlilik hikayesinden sonra boyut değiştirip aynı adamın evlilik dışı ve tutkulu ilişkisine odaklanıveriyor. Ve bu yön değiştirmeler film boyunca birkaç kez tekrarlanıyor. Adamın tutkulu hali bile yalandan yansıyor bize bir süre sonra. Film o kadar normal bulundu ki Altın Palmiye için yarıştıktan sonra Toronto ve New York gibi önemli festivallerinde programında kendine yer buldu. Belki de yönetmenler iyi de kötü de olsa çizgilerinden pek şaşmamalı derim ben!
Metres Fransızca (İngilizce altyazılı) fragman