vavien-afisSanayi Devrimi ile birlikte çok hızlı bir modernleşme süreci içine girdi insanoğlu. O zamana kadar olan gelişmişlik seviyesi, çok kısa sürede oldukça yukarılara çıktı. 90’lardan sonra teknolojinin günlük hayatın her alanına nüfuz etmesiyle de modernizm farklı bir aşamaya geçti. Fakat bu değişim her yerde aynı şekilde gerçekleşemedi. Ülkelerin merkezi, popüler, büyük şehirleri ile daha kendi kaderine terk edilmiş küçük kentleri arasındaki gelişim seviyesi arasında oldukça büyük farklar oluştu.

Bir taraf her yeniliği anında alıp, hazmedip, özütürken; diğer taraf hep sonradan hep arkadan takip etti bir şeyleri ve taşra kavramı böylelikle ortaya çıktı. Doğduğum ve yaşadığım şehirler bu güne kadar hep sanayileşmeden ve dolayısıyla da modernleşmeden nasibi alan yerler oldu. Bu durum da taşrada yaşayan insana karşı bir merak yarattı bende. Günlük hayatımda çevremde gördüğüm “modern” insanlar dışında başka insanlar görmek, onların hayattan beklentilerini, alışkanlıklarını, duygularını, korkularını ve sevinçlerini görmek, öğrenmek hep ilgimi çekti. Sinema da, bu merakımı gidermek konusunda en büyük destekçim oldu her zaman.

Son dönem Türkiye sinemasında taşra insanını ve küçük dünyalarındaki olayları en güzel anlatan film olarak Vavien dikkat çekiyor. ‘Küçük Kıyamet’ ile kendilerini ispatlayan fakat içinde bulunduğumuz şu günlerde ‘Muhteşem Yüzyıl’ ile gözümde değer kaybeden Taylan Biraderler oturuyor Vavien’in yönetmen koltuğunda. Avrupa Yakası’nda Burhan Altıntop karakteriyle hayatlarımıza giren Engin Günaydın’ın hem senaryosunu yazdığı hem de başrolü üstlendiği filmin bir diğer başrol oyuncusu ise Binnur Kaya. Kimi zaman baba, kimi zaman abi olarak, genelde ailenin büyüğü şeklinde karşımıza çıkan Settar Tanrıöğen de filmin oyunculuk yönünü zenginleştiren bir başka faktör olarak dikkat çekiyor. Günaydın’ın kendi memleketi olan Tokat, Erbaa’da geçen film, sinemada gerçeklik hissini sevenler için bulunmaz nimet.

Vavien003

Celal (Engin Günaydın) abisi Cemal (Settar Tanrıöğen) ile bir elektrikçi dükkanı işletmektedir. Evinde aradığı mutluluğu bir türlü bulamayan, oğlu ile karısına sürekli ters davranan Celal’in en büyük eğlencesi, porno koleksiyonu yapmak ve zaman zaman komşu şehir Samsun’a giderek bir pavyonda şarkı söyleyen Sibel’i izlemektir. Celal’in eşi Sevilay (Binnur Kaya) ise hayattan çok fazla bir beklentisi olmayan, şehrin milletvekillerinden birine arada yemek yapan ve Almanya’da yaşayan ailesinin kendisine her ay gönderdikleri parayı gizlice biriktiren bir ‘küçük yer’ insanı. Celal’in oğlu ise mobilet üstünde avarelik peşinde koşan, evi boş bulduğunda babasının arşivinden bir şeyler izleyip, mastürbasyon yapan, komşunun kızıyla cinselliği keşfetmeye çalışan taze ergendir.

Vavien’in en dikkat çekici özelliklerinden biri karakterlerin birbirleriyle olan ilişkileri. Herkesin, sadece kendisinin bildiğini sandığı sırlar, aslında sır olmaktan çıkalı epey olmuş. Babanın porno arşivini oğlu biliyor, annenin gizlediği paraları baba biliyor vs. Diyaloglar konusunda ise aşmış bir film Vavien. Filmlerde alıştığımız, birbiri ardına sıralanan peşi sıra mantıklı, cevap niteliği taşıyan motomot konuşmalardan ziyada hayat kokan, spontane, anlık ve doğal diyaloglar çok başarılıydı. Sevilay’ın bir sahnede Serra Yılmaz tarafından canlandırılan milletvekili kadına kocasından bahsederken, kadının “Dolma çok güzel olmuş” cümlesi dinliyormuş gibi yapıp aslında hiç umrumuzda olmayan konuşmaların bir yansımasıydı.

Vavien001

Kadın erkek eşitsizliğinin daha yoğun hissedildiği yerlerdir taşra kasabaları, şehirleri. Oradaki kadınlar farkında bile değillerdir aslında bu durumun, onlar için önemli değildir çünkü. Erkeğe hizmet etmektir en önemli görev. Piknik sahnesinde bu durumu oldukça net şekilde gösteriyor Taylan Biraderler bize. Piknik esnasında erkekler bulmaca çözüp, koşup, top oynarken kadınlar sürekli iş yapan, çay getiren, servis yapan hizmetçi modundalar. Piknik sonrasında arabanın içinde 4 erkek yağmurdan korunurken, Sevilay ve komşusu kullandıkları malzemeleri arabaya taşıyorlar. Sevilay aslında toplumumuzdaki bir çok kadının bir birleşimi gibi. Kendisini öldürmeye çalışan kocasından bir an bile şüphe etmeyen, ona deliler gibi aşık bir kadın. Hayatını, yaşamını erkeğine adamaya hazır. Fakat daima itilen, hor görülen, kullanılan kendisi oluyor. Celal’in aldığı paraları geri getirdiği sahnede “Ben sadece seni istiyorum, sen benim her şeyimsin, beni bırakma” şeklindeki konuşması sevgiye ve ilgiye ne kadar aç olduğunu, evinde ve ailesinde huzur için bir çok şeyi göze alabileceğini görüyoruz. Binnur Kaya’nın her zamanki gibi olağanüstü performansı karakterin inandırıcılığını daha da arttıran bir faktör olarak dikkat çekiyor.

Vavien’in sonunda büyük bir duygusal boşalım, bir rahatlama hissetmiyor insan. Fakat bütün film boyunca Ying Yang’in kötü tarafı olan Celal’in iyi bir ruha bürünmesi ve bu durumun da aile içinde pozitif bir hava yaratması seyircinin de kendisini iyi hissetmesine sebep oluyor. Engin Günaydın, sadece Burhan Altıntop olmadığını hem Vavien ile hem de Demirkubuz’un Yeraltı’sı ile ispatladı. Oyunculuk dışında senaryo yazarlığı konusundaki başarısını da göstermiş oldu. Günaydın, Taylan Biraderlerin de yardımıyla ülkemizdeki son dönemin en başarılı filmlerinden birine imza atmış oluyor. Sinemamızda çok fazla işlenmemiş bir konu olan taşra insanı ve hayatına gerçekçi güzel bir yaklaşım sergiliyor Vavien. Emeği geçen herkesi tebrik ediyor, izlemeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. “Ellerini yıkadın mı sen?”

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Shrine (2010)

The Shrine, Knautz’un Jack Brooks Monster Slayer’dan sonra çektiği 2.
blank

Haneyi Ölüm Sarmış: Ölüm Saati (1954)

Ölüm Saati 1954 yapımı bir filme göre oldukça iyi kotarılmış