945396Bizde gösterime girmemiş olan ilk V/H/S filmi, birkaç arkadaşın bulduğu VHS (bir video kaset formatı) kayıtlarını izlemeleri ve bu hikaye akarken seyircinin aynı zamanda kasetlerdeki öyküleri izlemesi gibi, aslında pek de orijinal olmayan bir fikre dayanıyordu. Korku filmi meraklıları, Twilight Zone: the Movie, Creepshow, Trick ‘r Treat ve benzeri filmler yüzünden bu korku kolajlarına alışık sayılır, ancak yeni nesil seyirciye bir “found footage/buluntu” film izletirken sıkmamak için işe yarayan bir numara denebilir.

Kuvvetle muhtemel bir seriye dönüşecek olan V/H/S filmlerinin ikincisi olan Dehşet Kaseti , iki özel dedektifin- ki bunlar aslında mesleğin cılkını çıkarmış şantajcı tipler- kayıp bir genci arama yolculuklarının sonunda, gittikleri evde buldukları kasetleri izlemeye başlamak gibi bir korku filmi karakteri aptallığı yapmalarıyla başlıyor ve biz bu çatı hikayeye (Tape 47) bağlantısız olarak eklenmiş 4 kısa buluntu filmi izliyoruz. Bölümlerin adı sırayla; Clinical Trials, A Ride in the Park, Safe Haven ve Slumber Party Alien Abduction… Yani bolca hayalet, zombi, şeytan ve uzaylı öyküsü.

VHS 2001Okuduğum çoğu yorumda bu filmin ilk V/H/S filminden daha başarılı bulunmasına rağmen ben aynı fikirde değilim. Filmin tamamını The Raid: Redemption’dan tanıdığımız Gareth Edwards ve The ABC’s of Death yönetmenlerinden Timo Tjahjanto’nun elinden çıkma Safe Haven için izledim bile diyebilirim. O yüzden filmdeki hikayeleri ayrı ayrı yıldızlamayı düşünüyorum. (5 üzerinden)

“Clinical Trials”, gözünü trafik kazasında kaybeden genç bir adama deneysel bir kamera göz takılmasıyla başlıyor. Operasyonu yapan doktor, ilk günlerde bazı aksaklıkların olabileceğini, beynin buna zamanla alışacağını söylüyor ancak bu elektronik göz sayesinde ölmüş insanların hayaletlerini göreceğinden kimsenin haberi yok. Yoksa var mı? (***)

Devamında gelen “A Ride in the Park” ise outdoor meraklılarının çok sevdiği şu kask kameraları üzerinden kurgulanmış bir kısa zombi hikayesi. Bisikletiyle kendini dağa, bayıra vurmuş kahramanımızın (aslında kurbanımız mı demeli!) zombiler tarafından ısırılarak enfekte olması ve gelene geçene saldırıp yemesinin hikayesi… VHS 2003Filmin en mide kaldıran bölümü buydu sanırım. Alışılmadık bir şey yok, daha önce izlediğimiz zombi hikayelerinden çok da farklı değil hatta fazla karikatürize. (**)

Geldik filmdeki favori bölümüme… “Safe Haven”, Endonezyalı bir film ekibinin şehrin dışında bir tarikatı ziyaret ederek liderleriyle röportaj yapmaya çalışmasıyla başlıyor. Bu tür tarikatlarda varolan sahte mutluluk ve saflık duygusu daha baştan kendini hissettiriyor ve seyirciyi tedirgin ediyor ancak sonra işler öyle bir çığırından çıkıyor ki! Gareth Edwards ve Timo Tjahjanto sadece V/H/S 2’nin değil son yılların en iyi korku öykülerinden birini çekmeyi başarmışlar. “People’s Temple” (Halkın Tapınağı) kilisesinin kurucusu Jim Jones’a göndermelerle dolu olan film gerçek bir kabus. Şiddet seviyesi en yüksek bölüm bu ve Gareth Edwards yine yapmış yapacağını. Bizi bir kez daha bir binanın koridorlarında/labirentlerinde dolaştırıyor ve finale kadar yükselen bir korku duygusu yaratmayı başarıyor (*****)

VHS 2004Son hikaye, “Slumber Party Alien Abduction” ise bir uzaylılar tarafından kaçırılma öyküsü… Bir grup ergenin ablaları ve onun erkek arkadaşının gözetiminde yaptıkları eğlenceli ve muzip tatili göstererek başlayan film karanlığın çökmesi ve Hollywood sayesinde artık tipini iyice bellediğimiz uzaylıların musallat olmasıyla gelişen bir hikaye… Bu bölüm bana 2007 tarihli Night Skies’ı hatırlattı. Safe Haven’in ardından filmin en iyi hikayesi diyebilirim ancak sürekli yanıp sönen ışıklar, yüksek ses efektleri ve hızlı kamera hareketleri kuvvetli bir baş ağrısına yol açabilir. Bu vesileyle, buluntu filmleri yorulmadan seyretmenin en iyi yolunun salonun en arka koltuklarına oturmak olduğu uyarımı da yapmış olayım. (****)

V/H/S filmlerinin devamı da hızla gelecek gibi görünüyor. Umarım giderek suyu çıkmaz. V/H/S filmlerini izlerken, tıpkı eski video kiralama dükkanlarında olduğu gibi, seçtiğiniz kasetlerin çoğu bildik şeyler çıkacak ancak arada mutlaka hazinelere rastlayacaksınız. Bu filmi korku sineması takipçilerinden başka kimseye önermem. Onlar da Safe Haven’i izlediklerinde gerçek bir doyuma ulaşmış olacaklar. İyi seyirler ve lütfen kaseti iade etmeden önce geri sarmayı unutmayın!

Murat Tolga Şen / Beyazperde sitesi için yaptığım kritik

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

2 Comments Leave a Reply

  1. Filmi internetten indirip izledim. Murat Tolga Şen’in yazdığına katılıyorum. Bütün film Gareth Edwards’ın çektiği bölümün hatrına izleniyor.

    Ben de buluntu film olayından çok sıkılmış durumdayım artık. Kararında olunca güzel ama bütün yeni yönetmenler bu tekniği kullanmaya başladı.

  2. Ben de ilk filme göre bu ikinci filmi daha tatmin edici bulanlardanım. Özellikle filmin başlangıcından kişilerin kasetleri bulduğu bölüme kadar ve kasetler arasında ve kasetleri bitirdikten sonraki ara sahnelerde 2. filmin daha başarılı daha “izlettirir” hâlde olduğunu düşünüyorum

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Lair of the White Worm (1988)

Ken Russell ile ucundan kıyısından temas etmiş ve bu temastan
blank

The Fly 2 / Sinek 2 (1989)

Son kertede The Fly 2 kesinlikle türünün kötü bir örneği