Vincent Malloy yedi yaşında bir çocuktur. Her zaman nazik ve kibardır. Annesinin sözünden çıkmaz ve yaşıtlarına göre fazlaca saygılı ve sevimli bir çocuktur. Küçük bir kız kardeşi, bir kedisi, bir de köpeği vardır. Teyzesi onu ziyarete geldiğinde en şirin tavrını takınıp saygıyla ziyaretini kabul eder. Yani sizin anlayacağınız Vincent her ailenin isteyeceği gibi bir çocuktur. Saygılı, sevimli, okumayı seven ve sessiz…
Ama gelin görün ki hayal dünyası denen şey aslında onun en büyük lanetidir. En büyük ideali Vincent Price olmaktır. Onun gibi giyinmek ister. Onun gibi konuşmak ister. Ve aslında dışarıdan şirin görünen bu çocuk teyzesini müzeye armağan olsun diye bal mumu heykele çevirmek niyetindedir. Zavallı kadın tombul gövdesiyle ona sıcacık sarılıp başını okşarken onun hayali bir kaldıraç yardımıyla o tombul gövdeyi alıp bal mumu dolu bir kazanın derinliklerine sanat eseri olması amacıyla gömmektir.
Sevimli köpeği içinde hayalleri bundan aşağı kalır boyutta değildir tabii. Onu korkunç bir zombiye dönüştürüp Londra sokaklarında kendilerine kurbanlar bulmak ve karın deşen Jack’in rekorunu egale etmek istemektedir. Evin sessiz güneşli manzarası altında onun beyninin derinliklerinde işkence sarayları vardır. Yarasaları ve örümcekleriyle yaşamak istemektedir. Diğer çocuklar zararsız masal kitaplarına dalmış maymunların yaşam döngüsünü keyifle okurken o Edgar Ellen Poe okumaktadır. Onun karanlık hikâyelerine daldığı günlerden birinde de daha önce tablosunu resmettiği güzeller güzeli karısının diri diri gömüldüğünü öğrenir. Küreğini kaptığı gibi karanlık ve şeytani mezarlığa dalar ve kazmaya başlar. Aslında buda annesinin bahçesidir lakin görüntü sizi yanıltmasın. Sonra işkencesi yıllarca sürmek üzere o şeytani varlığın etkisi ile işkence kulesine gönderilir. Güzel eşinin tablosunun başında yıllarca onu ele geçiren evle mücadele ederek acı çeker. Kapının koluna ulaşmaya çalışır hayatta kalabilmek için. Ve ne yazık ki hazin bir sonla hayatı son bulur. Edgar Ellen Poe’nun şu dizleri eşliğinde;
Ve o gölgeden gelen ruhum yerde yüzerek yatan, yükselecektir. Hiçbir zaman!…
Vincent, Tim Burton’un ilk kısa film denemesidir. Ayrıca ben de varım dediği ve yıllar yılı bizi anlatımıyla büyülediği karanlık masallarının başlangıç filmi. 6 mistik dakika boyunca sizi bir çocuğun karanlık hayal dünyasının içine çeken ve doruklarına taşıyan bir yapım… Uzun metrajlı bir filme gereken tüm malzemeyi içinde barındırıyor ve size o tadı veriyor. Yıl 1982. Vincent Price ustanın muhteşem sesiyle hayat bulan bu kısa film Edgar Ellen Poe’nun mistik hikâyelerine de bir göndermedir. Yapımcılığını en az Tim Burton kadar hayalci olan Rick Heinrichs yapmıştı.
Çocukların hayal dünyalarına dikkat edin. Her daim bu dünyanın da dışında olmayı bilir onlar. Küçük bir bahçe bazen kocaman bir yer altı dünyasıdır. Ya da iki basamaklı küçük merdiven koca bir kulenin girişi… Çocukların hayal dünyalarını bir de bu sevimli delinin gözleriyle görmek lazım diyorsanız Vincent tam size göre. Büyüklerin yüzü yok bu hikâyede. Yalnızca hayal kurabilen yüzlere yer var. Tim Burton’u isim yapan başarılı bir düş âlemi. Sonrasında seyrettiğimiz uzun metrajlılarına inat aslında anlatılmak istenenin zamana karşı durduğu bir yapım. İyi seyirler…
Filmin tamamını üstteki pencereden izleyebilirsiniz.
çok çok çok çok iyi!
teşekkürler Melahat
ben teşekkür ederim.
çok güzel ya… hem gülümsetip hem hüzünlendirebiliyo…
Tim Burton-Animasyon-Kısa film..Gerçekten harika bir üçleme.İzlediğim için çok mutlu oldum.Size de paylaştığınız için çok teşekkürler..