Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar, Yüksek Topuklar, Kötü Eğitim, Konuş Onunla, Annem Hakkında Her şey ve daha birçok önemli filme imza atmış İspanyol yönetmen Pedro Almodovar, çok sevdiği kadın temasıyla bu kez Volver’le seyircisinin karşısında.
Öteki Sinema için yazan: Başak Bıçak
Hem de yeniden fetiş oyuncuları olarak nitelendirebileceğimiz Penelope Cruz ve Carmen Maura ile birlikte. 2006 Cannes Film Festivali’nde altı kadın oyuncusu birden ödül alan Volver, sıradan kadınların trajik yaşamlarını mizahi öğelerle harmanlayarak sunan tipik bir Almodovar filmi…
İçinde bulunduğumuz yüzyılda bile dünyanın birçok yerinde haklarını elde edemeyen, ayrımcılığa, şiddete, cinsel istismara maruz kalan kadınların varlığı hala en önemli toplumsal yaralardan biri. Sadece ülkemizde değil, gelişmiş ülkelerde bile kadına yönelik şiddet ve istismar durdurulamıyor; tüm toplumsal kaideleri yerle bir eden savaş durumunda ise yaşananların önüne geçmek neredeyse imkânsız hale geliyor. Erkekler savaş meydanlarında, çatışmalarda hayatlarını kaybederken, geride bıraktıkları kadınları ve çocukları çok daha büyük bir yıkıma uğruyor ve çoğu zaman yaşadıkları büyük acılarla hayatlarına devam etmek zorunda kalıyorlar. Kimi güçlü bir şekilde yapıyor bunu, kimisi tamamen hayata karşı savunmasız kalıyor; kimi yaşadıklarını taşıyabiliyor, kimisinden geriye sadece bir beden kalıyor… Pedro Almodovar’ın Volver filmi, işte bu güçlü kalabilen kadınlar üzerine…
Küçük bir İspanyol kasabasında büyüyen Almodovar, iç savaştan geriye kalan bir avuç kadının arasında yetişiyor ve filmine de bu güçlü kadınları konu alıyor. Almodovar’ın büyüdüğü La Mancha’da geçen Volver’in açılış sekansında kadınların mezarları temizlemesini izliyoruz. Erkeklerin kadınlardan önce öldüğünü öğrendiğimiz sahnede daha en başından bu hikâyede erkeklere çok fazla yer olmadığını anlıyoruz ki nitekim film boyunca bir iki karakter dışında önemli sayılabilecek erkek figürü karşımıza çıkmıyor. Mezarları temizleyen kadınların bunu düzenli olarak yaptıklarını, hatta aralarında daha önceden kendi mezarını satın alıp onu temiz tutanların olduğunu gördüğümüzde ise film, İspanyolcada geri dönmek anlamına gelen volver kelimesinin aslında neye dönüş olduğunun sinyallerini veriyor. Almodovar’ın geçmişini yaşadığı yerde, bir anne ile kızları arasındaki ilişkiyi ve yaşananları konu alan Volver bu anlamda karakterlerin geçmişe dönüşünü de ifade ediyor. Yıllarca annesiyle görüşmeyen Raimunda’nın (Penelope Cruz) yaşamı, teyzesinin ölümünden sonra annesinin geri dönmesi ve aynı gece yaşanan başka bir trajik olay ile daha da karmaşık hale geliyor. Başına gelenleri çözmeye çalışırken bir yandan soğukkanlılığını koruyup yaşamına ve çalışmaya devam eden Raimunda, diğer yandan da geçmişte yaşananlarla hesaplaşmaya, halledilemeyen problemlerle yüzleşmeye başlıyor. Aslında oldukça ağır bir dramdan yola çıkan Volver, eğlenceli anlatımıyla ve yaşananların tüm sıradanlığına inat kullandığı kırmızı rengin tonlarıyla filmi seyircisini sıkmadan izletmeyi başarıyor. Raimunda’nın giydikleri, arabasının rengi ve daha birçok yerde kullanılan renkler, acılarla dolu bu kadınların dünyasını bize daha farklı gösteriyor. Penelope Cruz’un güzelliği ön plana çıkarılırken, gerçek hayattaki olumsuzluklar, erkeklerin kadınların hayatlarına nasıl zarar verdiği geri planda anlatılıyor. Bu belki de bir anlamda yok saymanın ifadesi oluyor filmde; var olan çarpık düzeni kabul etmemenin ifadesi…
Almodovar’ın, Mildred Pierce ile Arsenic and Old Lace arasında bir köprü olarak ifade ettiği Volver, okuduğu bir gazete haberinden yola çıkarak oluşturduğu bir film. Abartıdan uzak, sıradan, hepsi birbirinden farklı hayatlara ve koşullara sahip İspanyol kadınlarının dayanışmasını anlatırken aynı zamanda onların yaşam mücadelelerine de tanık olmamızı sağlıyor. Ölümler, dirilmeler, yüzleşmeler, geçmişte yapılan hatalar ve tutulmayan sözleri içinde barındıran film, ismiyle de bir bakıma köklere dönüşü simgelediğini kanıtlıyor.
Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar’ın ardından bu filminde yeniden Carmen Maura ile çalışan Pedro Almodovar, Penelope Cruz’u da Carne Tremula (Çıplak Ten) ve Los Abrazos Rotos (Kırık Kucaklaşmalar) gibi filmlerden sonra beşinci kez kamera karşısına geçirdi. Ancak bu kez yönetmen, oyuncunun tüm güzelliğini sergilemeyi kendisine adeta görev edinmiş. Böylece en başından beri sevdiğim bir oyuncu olan Penelope Cruz’a güzelliği ve oyunculuğuyla kendisini kanıtlama şansı da vermiş. Sadece onun güzelliğini yansıtmak isteyen bir açıyla çekilen görüntülerin yanı sıra oyuncunun Estella Morente’nin sesiyle söylediği Volver parçasının olduğu sahne de muazzam.
İspanya’nın Goya ödüllerinden en iyi film, en iyi kadın oyuncu, en iyi yönetmen gibi daha birçok önemli ödüle sahip olan Volver’in, Penelope Cruz ve Carmen Maura dışındaki kadın oyuncularının da çok başarılı performanslar sergilediklerini söylemekte fayda var. Nitekim daha önce de bahsettiğim gibi Cannes Film Festivali’nde altı kadın oyuncusu birden ödüle layık görüldü. 2007’de en iyi kadın oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilen Volver, kadın dünyasını ve onların içinde bulundukları koşullarda verdikleri tepkileri samimi bir dille anlatırken, sonuyla da etkilemeyi başaran bir film. İspanyol sinemasını sevenler için Almodovar, Cruz ve kadınları ile tadından yenmeyecek bir iş çıkarmış…