Mamoru Hosoda, The Girl Who Leapt through Time (2006) ve Summer Wars (2009) adlı animeleri ile bu türü seven sevmeyen birçok sinefilin sevgisini kazanmış durumda. Yeni filmi Wolf Children da sevenlerini üzmeyecek sımsıcak bir yapım. Miyazaki’nin emekliye ayrılmasından sonra anime filmlerin yeni author’u olarak Hosoda’yı göstermekte hiçbir sakınca görmüyorum.
Öteki Sinema için yazan: Masis Üşenmez
Wolf Children fantastik bir anime örneği. Filmimiz Hana’nın okulda gördüğü gizemli delikanlıya aşık olması ile başlıyor. Hana’nın aşkı kısa zamanda cevap buluyor ve sevgililer beraber oluyorlar. Ancak bu gizemli gencin bir sırrı var. Kendisi Japonya’da nesli tükenmiş olan kurtadamların son örneği. Hana’ya bu konuyu açsa da aşk galip geliyor ve kız onun ne olduğunu umursamıyor.
Hana ve Kurtadam’ın aşkı Yuki (“Snow”) adlı bir kız çocuk ve Ame (“Rain”) adlı bir erkek çocuk ile vücut bulur. Çocuklar da babalarının kanını taşırlar. Ancak çocukları için avlanmaya giden babaları bir gün geri dönmez. Hana çocuklarını sırtlayarak kocasını aramaya çıkar ve onu bir kanalda kurt şekli ile ölü olarak bulur.
Hana yıkılmıştır. Ancak çocukları için yaşama gücünü bulur. Onların bu özel durumlarından dolayı zarar görmemeleri için kırsal alanda bir eve yerleşir. Burada hem çocuklarını tabiat içinde büyütmeye, hem de onların doğalarını tanımaya çalışır.
Aslında tüm fantastik öğelerine rağmen sımsıcak bir aile filmi diyebiliriz Wolf Children için. Fantazi öğelerini bir kenara bırakırsak, iki çocuğu ile tek başına ayakta durmaya çalışan bir kadının yolculuğunu görüyoruz. Şehir hayatından bunalan insanların doğayı kucaklayınca nasıl yaşam savaşı verebileceklerini seyrediyoruz. Şehir-Doğa çatışmasının güzel bir örneği bu film. Gezi ruhunun sadece birkaç ağaç için olmadığını, doğayla çatışmaya değil barışa gitmek gerektiğini gösteriyor. Ancak doğaya yabancılaşmanın insanlar arası bağı nasıl kopardığı, kucaklamanın ise nasıl insanları sımsıkı bir arada tuttuğunu gösteriyor.
Fantastik bölümleri ele aldığımızda ise Yuki ve Ami’nin kendi doğaları ile mücadelesi ana konu. Bu paragraf bir kısım süprizbozan içerdiğinden atlayabilirsiniz… Yuki başlarda haylaz bir kurt kız, doğası ile barışık ve insanlardan korkmuyor. Ancak zamanla okul sistemine girince arkadaşlarının onu dışlamaması için sistemin bir parçası olmayı kabul ediyor. Ami ise tam tersi. İlk başlarda çok kırılgan olan Ami bir gün nehirde avlanırken boğulma tehlikesi atlatıyor ve adeta sudan “vaftiz” edilmiş olarak çıkarak yeniden doğuyor. Ami içindeki gücün farkına varıp kendini doğaya adıyor. Böylece insanları tamamen dışlamaya ve kendini parçası olduğu ormana adamaya doğru giden bir yol seçiyor. Anneleri Hana ise iki çocuğunun da seçimlerine karşı çıkamazken onları seçtikleri yolda desteklemeye bir yerde razı oluyor.
Mamoru Hosoda bu üçüncü uzun metraj filminde teknik olarak yine en üst seviyede bir işe imza atmış. 2D animenin göze en hoş gelen şekli ile yine karşımızda. Gerek çizimlerdeki teknik beceri, gerek kullanılan renklerdeki sıcaklık ve sadelik senaryoya ivme kazandırıyor. Miyazaki’nin klasik şirin ama gerçekçi çizgisini devam ettiren yönetmen, doğal ortamlara doğal olmayan “şey”leri başarı ile eklemeyi beceriyor. Böylece son yıllarda yapılmış en güzel animelerden birine imzasını atıyor.
Wolf Children’ı her yaştan seyirciye önerebilirim. Filmin tamamına baktığımızda aslında çok maceralı, git gelli bir senaryo yok elimizde. Ancak o kadar derin anlamlar çıkarılacak sahneler var ki seyirci bir eksiklik hissetmiyor. Ayrıca görüntülerin güzelliği de seyirciyi kısa sürede içine çekmeyi başarıyor. Kısaca seyredin, pişman olmazsınız.